Under The Oak Tree

By SonNovelBukucu

13.8K 495 217

UTOT Novel'ının, TR çevirisidir. Bir kekeme olan Maximilian, Cross dükünün ilk ve istenmeyen kızı olarak; bab... More

Bölüm 1 / O'nun Dönüşü
Bölüm 2 / İkinci Karşılaşma
Bölüm 3&4 / Düğün Günü
Bölüm 5 / Unutulmaz Anılar
Bölüm 6 / Delici Bakışlarının Ardında..
Bölüm 7 / Güven Sorunları Ve Yanlış Anlamalar
Bölüm 8 / Güven Sorunları Ve Yanlış Anlamalar (2)
Bölüm 9&10 / Zor Durumdaki Kadın
Bölüm 11&12 / Cross Dükü
Bölüm 13&14 / Paramparça
Bölüm 15&16 / Örtülerin Altında
Bölüm 19&20/ Yabancı Adamın Yumuşak Dokunuşları
Bölüm 21&22/ Pusun Ardındaki Işık

Bölüm 17&18/ Max'e Duyduğu Hayranlık

596 18 2
By SonNovelBukucu

"Çok güzel..." Riftan bu renklenen yüzü süzerken nefes nefese fısıldadı. Yalnızca bu tepkisi bile mimiklerini tanınmayacak kadar değiştirmişti. Keskin gözleri adeta kıvrılarak kısılmış, hep katı görünen ağzı bir çocuk masumluğuyla gülümser gibi gevşemişti. Biçimli dudaklarını kızınkiler üzerinde gezdirirken, parmakları flüt çalan bir ozanın ahenginde teninde kımıldıyordu. Bedenlerinden yükselen sesler Max'in kulaklarına kadar kızarmasına neden oldu.

Vücudu tuhaf bir hisle kaynıyor gibi olunca ayak parmakları kıvrıldı. Bilinçsizce ellerinden kaçınmaya çalışınca, adamın üstündeki baskısı artmıştı.

"Ah!"

Sanki ayaklarından kıvılcımlar çakarak başının tepesine yükseliyordu. İri göğsü attığı kahkaha ile kasılan adamın omzuna çaresizce yapışmıştı Max.

"Buraya dokunduğumda iyi hissettiriyor değil mi?"

"A-ah hayır. B-B-ben..." Birden paniğe kapıldı, sesi öyle tuhaf çıkıyordu ki kendisi mi konuşuyordu ayırt edemiyordu. Kalbi parçalanır gibi atıyordu, uzuvları kontrolünü kaybetmiş gibi, uyuşuk bir hisle harap haldeyken, içini delmek üzere olan bir iniltiyi yutabilmek için dudaklarını Riftan'ın omzuna gömdü.

Adam kendisine yaptığı eziyeti bir an bile durdurmadan devam ettiriyordu ve içinde kaynayan şey kontrolünden çıkarak taşıp tüm bedenine yayılınca, midesine giren krampla nefesini tutarak büküldü, eriyor gibiydi.

"D-d-dur artık, ah..!"

"Şşşh.. Bir sorun yok. Yalnızca hissetmeye odaklan."

Duraksama göstermeden yaptığı işi sürdürürken, Max'in dudakları şaşkınlıkla titredi. Hisset mi? Bana ne yaptığını anlayamıyorum bile...

Ancak içerideki parmağı beklemek yerine daha da hızlanınca, aşağıda bir şey baloncuklar saçarak köpürdü ve şiddetle patlayıverdi. Bir elektrik şokunun oradan çıkıp saç diplerine dek bedeninde geziyor gibi olduğu bu hisle çığlık atarken, Riftan onun titreyen vücudunun kayıp gitmemesi için kendisini sarmaladı.

Vücudu adeta zangırdarken (Ç.N: Öyle çevirmek istedim wE çevirdim evt.), teriyle nemlenmiş alnını boynuna sürttü. Kendi kalbinin atışını hisseder, hatta duyar haldeyken vücudu şuursuzca kıvrıldı ve bacakları sızladı.

"O cehennem gibi yerde düşündüğüm tek şey, yalnızca her şeyinle sendin. Bedenimin her yerinde hissettiğim, dokunduğum sen." Şiddetli bir iç çekişle beraber Riftan'ın ağzından bunlar dökülmüştü. Ardından da daha kız hala bulutların üstünde, titremesi sürerken onu yeniden uyarmaya başladı. Max, ağzından kaçan hıçkırıkla beraber başını olumsuz anlamda şiddetle sallamış ama onun elinden yine kaçamamıştı.

Kulak memesini kıstırırken, parmaklarını yabancı bir şeyin hissiyle nazik kasları kasılan ıslak girişe doğru itti. Kulağının etrafında dolaştırdığı dudaklarından alçak, fısıltıya benzer bir inilti kaçmıştı. "Buranın ne kadar yumuşak, ne kadar ıslak olduğunu biliyor musun?"

Sesi, yavaş yavaş bir mırıltıya dönüşürken parmaklarını ıstırap verecek kadar yavaş bir şekilde çıkartıp, içeriyi sonuna dek doldurduğuna emin olurcasına tekrar itti. Biraz rahatsız ediciydi ama Max'in anımsadığı kadar acıtmıyordu. Acaba o gün yaşananları abarttığım bir halde mi anımsıyorum?.. Ama daha önce hiç bu denli yumuşak, sıcak ve yoğun hislerin karmaşasında kaybolur gibi olduğunu hatırlamıyordu. Buğulu düşünceler içerisinde kaybolduğu sırada Riftan parmağını içerideki yumuşak duvarlarda yuvarlayarak derinliklerinde gezindi, dudakları ensesine sürtüyordu.

Max kendisini başka dünyalara taşıyan bir uyuşturucu kullanmış gibi vücuduna yayılan bu tuhaf vecd hissine alışmak için çabaladı. Daha dün kendisine dokunduğunda bu kadar korkmuş ve garip hissederken, şu anda yaşanan bu durum ona çok gerçek dışı geliyordu. Neden konu aynı olmasına rağmen kötü hissetmediğini algılayamıyordu.

"Biraz daha rahatla..."

"A-Ah, acıyor."

"Bak, eğer dediğimi yapıp biraz gevşersen içeriye girmem canını acıtmaz."

İçeriye girdiğimde? Riftan'ın parmakları işine devam ederken Max duyduğu sözler yüzünden bembeyaz kesilmişti. Bacakları titreşerek kasılırken omzuna doğru sert bir nefes verdi. Ama adam yalnızca tutkuyla fısıldarken alnını, şakaklarını ve göz kapaklarını durmadan öpüyordu.

"Sana nasıl olduğunu göstereceğim... Yalnızca rahatla."

Kız kafası karışsa da onaylar gibi başını sallayınca, bir anda içindeki parmaklar daha da derine indi ve bilincini kaybeder gibi adamın ensesine daha da sıkı tutundu. Göz kapakları titrerken ağzından kısık bir inilti çıkmıştı.

"Ya-yapamam! B-bilmiyorum b-bu..!"

"Uzun bir nefes al, rahatla ve bırak gitsin."

Söylediğine uyarak derin bir nefes alıp, uzunca verirken vücudunun nihayet yavaş yavaş gevşediğini hissetti. Riftan, içindeki nazik vuruşlarını devam ettirirken yanağına bir öpücük bırakarak iyi iş çıkarttığını söylemişti.

"Bu sefer de yalnızca tüm gücünle sıkıştır." Bunu söylerken, sıcak duvarlarında bir yere bastırarak neresi olduğunu göstermeye çalışıyor gibi ovuşturdu. Max, istemsizce baldırlarını ve poposunu kasarak parmaklarını sıkıştırdı ve Riftan "Çıldıracağım şimdi..." diyerek kıkırdar gibi güldü. "Hayır. Gayet iyi yapıyorsun. Tekrar sakinleşmeyi dene... Evet, aynen böyle."

Neredeyse nefesi kesiliyorken söylediğini dinleyip sakinleşince, içeriye girip çıkan parmakları kavramaya çalıştı.

"Beni delirtiyorsun..."

Bu garip egzersizi sürdürmeye çabalarken, adamın söylediği hiç bir şeyi algılayamıyordu çünkü her geçen saniye vücudundan bir sıcaklık yükseliyordu. Yavaş bir dalga gibiydi ama çarptığında Max'in yeniden bacakları kasıldı, sırtı kamburlaştı ve ikinci defa içinde bir şey patlayıverdi.

-

Yüzünü omzuna tekrar yaslayıp bu yoğun duygunun geçmesini beklerken, kalçalarının titrediğini ve bacaklarının arasından sıcak bir şeyin aktığını hissetti.

"Şşh... Aferin. Harika iş çıkardın." Bir çocuğu yatıştırır gibi çıkan bir sesle ona mırıldandı.

Çarşafların üzerindeki bedeninin bu bulutların zirvesinden inemiyor gibi pelte haline geldiğini hissetti.

Riftan kıyafetlerini seri bir şekilde tepesinden çıkartıp atmak için ayağa kalktı, elbette bu onu ilk görüşü değildi ama karanlığın içerisinde bir ışık gibi bedeni parıldarken, göğsünden bir ürperti kopup gitmişti.

Karşısındaki adamın güzelliği adeta kalbine işlemişti.

"Tutun bana."

Hızlıca yatağa geri dönüp kızın secde eder gibi bir pozisyonda üstüne kapandı. Sertliğinin baldırlarına sürtünüp, taç yapraklarına değdiğini hissedince kollarını adamın boynuna doladı ve tüm vücuduna pompalanan kanla iyice sıcaklayan beden, kendi ağırlığı ile daha da ağırlaştı. İki bedenin arasında garip bir duygu hüküm sürüyordu. Gerçekten de bir önceki yaşanan ile bu nasıl aynı olabilir?..

İçine yavaşça giren sertlik hala ilk seferki gibi rahatsız hissettirse de ilk seferki gibi acı verici değildi.

"Yalnızca birazcık daha..." Sırtını okşarken tok bir sesle mırıldandı.

Yatağın başındaki titrek ışık, yüzüne gölge düşürünce adamın alnından çenesine doğru birer inci gibi akan ter damlalarını gördü. Her bir damla onun altından teni üzerinde ruhani ışıklar saçarak parlayınca Max, elinde olmadan uzanarak dokundu ve adamın gözleri şokla titredi. "Ah siktir..."

Terler ağır çekimde gibi onun dokunuşuyla aşağı damlarken, adamın kasıklarının kendisine sertçe çarpışı bir tokat sesi gibi yükselmesi Max'e sürpriz olmuştu. İstemsizce kasılarak aletinin etrafındaki varlığını sıkılaştırınca, adamdan biraz acı barındıran bir inilti koptu.

"Siktir..! Bana yüklenme."

"Ö-Özür dilerim..." Gözkapakları yırtılıverecekmiş kadar açtığı gözleriyle baktı ona. Riftan'ın şekline göre şekillenen kilden bir hamurmuş gibi hissetmişti.

Birine bu kadar yakın olmak bile kabul edilebilir bir şey miydi ki?
Birbirine karışan sert nefesleri, ağırlaşan kalp atışları, nemli tenlerinin yakıcı sıcaklığı... Hangisinin ona, hangisinin kendine ait olduğunu bile anlayamıyordu. O anda bildiği tek şey bu adamla tek bir beden haline geldikleriydi.

"Kendimi çok iyi hissediyorum..." Max'in içinde daha da derinde hareket ederken inildemişti. Omzundan akan ter damlaları göğsüne, oradan da kadının bedenine doğru yol alıyordu.

Milian çocuksu gözlerle onun yüzündeki biraz korkunç duran sert ifadeye, kaşlarının sanki acı çekiyor gibi çatılmış ve kenarları kırışmış haline baktı ve ikilemde kaldı. Bu iyi hissedişinin bir görüntüsü mü yani?

"İ-iyi mi?..

Soru ağzından çıkıverince, Riftan dudaklarının kenarı büzülerek güldü. "Başka türlü neden bayılacak hale gelene kadar, bir kadınla bunu yapayım?" Kalçasını kavramış ve daha iyi hareket edebilmek için bacak aralığını biraz daha açmıştı.

Sıcak, seğiren sertlik yeniden içeriye doğru kayarken ağzını sonuna kadar açıp, kesik ve acı barındıran bir ses çıkarttı. Ne zaman dışarıya çıkacak olsa derin bir nefes alıyor ve o yeniden içeriye iterken sakin kalmaya çalışıyordu.

Riftan gergin bir sesle mırıldanmaya çalışırken nefeslerini kesik kesik verebildi. "Resmen dengesiz birisi gibiyim... Aslında bunu yapmaya hiç niyetli değildim, yalnızca dinlenmeni istiyordum. Ama sen iç çamaşırınla... Ah!"

İki bedenin arasında mükemmel bir harmoni yakalanıp kendilerini sarınca, adam midesine doğru tırmanan ürpertici hisle boğulur gibi oldu. Max'de aynı zevkten muzdarip bir şekilde sırtına bilinçsizce geçirdiği tırnaklarıyla cildinde çizikler bırakıyordu. "Sana dayanmayı denedim. Ama..." Boşa konuşuyordu çünkü kadın yine buğulanan zihniyle onu duyamaz haldeydi.

Milian'ın bedeni şu anda, duygularının kaptanlığını yaptığı bir gemi gibiydi ve şövalyenin tüm jest ve hareketleri ise onu sağa sola sallayan dalgalardı.
Onun değişken hareketlerine ayak uyduramadığından ne zaman gevşeyip rahatlayacağını veya sıkışacağını bilemez halde savrulup durduğu için bedeni bir süre sonra şartellerini indirmişti.

Max'in altında titreyen bacaklarını tutarak hızını arttırmış ve kendisini geri dönüşü olmayan bir noktaya sokarken "Maxi..." diye mırıldanmıştı.

İri elinin yanağını kavramasıyla beraber kız gözlerini zar zor açarak baktı ona. Bana niçin böyle sesleniyorsun?.. Yüzünde gördüğü ciddiyet kalbini tekletmişti.

Riftan bir anlığına ruhuna bir sırdaş bulmuş gibi hissetmiş ve iki yandan kavradığı yüze eğilip, dudaklarını, vücutları bir bütün halindeyken çılgınca öpmeye başlamıştı.

Max bu devasa bedenin buna daha fazla dayanamıyor gibi adeta bir aygır gibi titrediğinin farkındaydı, ancak daha fazlasına sahip olmak konusunda çok ısrarcı davranıyordu.

Zirveye ulaşmak üzereyken açgözlü git gellerini arttırmak için bacakları üzerindeki tutuşunu kuvvetlendirmişti. Ardından lezziz bir sıcaklık, içini doldurdu.

Bu ikinci kez yaşadığı ancak pek tanıdık bulmadığı duygu, vücudunun her yerinde karıncalanmalar yaratmıştı. Yeniden kafası uçuyor gibi sersemlemiş, yıpranmış bir nefes vererek üzerine kapanan iri bedenin terli sırtını kucaklamıştı.

"Ah-hah kahretsin... Bu defa kaba olmamak için elimden geleni yaptım..." Nefesi kesilerek mırıldanmasına rağmen Max ona bakabilmek için göz kapaklarını zar zor araladı.

Bir aradaki bedenlerini kopartmak istemez gibi içinde oyalanırken, kadının omuzlarına küçük öpücükler bırakarak simsiyah gözleri ile meraklı bir canavar gibi bakıyordu.

(Ç.N:Resmen çevirmek asırlar sürdü ama hayırlı olsun yeni bölüm..... Öyle yorgunum ki sanki ben sevistim. Hatam varsa affola düzeltmeleri sonra yapacağım.
Bu arada bölüm adı 'his adoration for her' ve aslında adoration 'ona tapmak istiyorum' tarzında bir hayranlık ama böyle bir başlığa dönüştü...
Adım Hıdır elimden gelen budur.

Acaba O'na tapma isteği diye mi yazsak? Bilemedim..)

Continue Reading

You'll Also Like

69.3K 5.2K 30
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
62.4K 3.2K 42
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?
102K 6.4K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
52.3K 2.5K 15
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...