Red Targaryen ☾ Daemon Targar...

By larathecult

59.5K 5K 11K

Kral Viserys I. tarafından küçük yaşta himaye altına alınan ve Rhaenyra Targaryen'in gözünde bir abla gibi bü... More

the targaryen | daemon return
the targaryen | tournament and death
the targaryen | night visitor
the targaryen | her mother's twin
the targaryen | lady and dragon
the targaryen | pleasure house
the targaryen | king's heir
the targaryen | broken mirror
the targaryen | dragon's egg
the targaryen | betrayal of a friend
the targaryen | a candle for trust
the targaryen | red lady at dusk
the targaryen | knight's kiss
the targaryen | white fallow deer
the targaryen | came from across the sea
the targaryen | a victory and a lover
the targaryen | he comes at night
the targaryen | bloody wedding
the targaryen | second birth ritual
the targaryen | emotions are more important than memories
the targaryen | anyone who hurt her must be punished
the targaryen | blood of my blood
the targaryen | night devour riders, not dragons
the targaryen | king's daughters
the targaryen | reason for slander
the targaryen | first of her name
the targaryen | driftmark visit
the targaryen | forbidden lovers meet at midnight
the targaryen | dragon's wings unfold
the targaryen | at home, away from home
the targaryen | only ravens rule the shadows
the targaryen | darkness gives birth to the dragon
the targaryen | in the arms of the lilac garden and ashes of a friend
the targaryen | d(a)emon's bride
the targaryen | from a strong blood
the targaryen | raven's eyes are not considered legitimate
the targaryen | the dragon behind storm clouds
the targaryen | every night has a morning
the targaryen | living hearts and dead lovers
the targaryen | at every sunset a new dragon rises
the targaryen | blood determines the ruler
the targaryen | real enemy is always in sight
the targaryen | burn the witch
the targaryen | our house is dragonstone
the targaryen | the queen doesn't like bastards
the targaryen | princess and her knight
the targaryen | when a rider dies, a new one is born
the targaryen | lord of the harrenhal
the targaryen | wolfs and dragons
the targaryen | the knight and the groom
the targaryen | swear for the second time
the targaryen | witch's son
the targaryen | guests of the riverlands
the targaryen | dornish princess
the targaryen | desires and obligations
the targaryen | marriage is a duty
the targaryen | calm before the storm
the targaryen | true owners of the red keep
the targaryen | maegor's holdfast
the targaryen | time changes but someone always stay the same
the targaryen | mercy of the old gods
the targaryen | breaking point
the targaryen | witch of the forest
the targaryen | green council
the targaryen | black queen(s)
the targaryen | messenger of aegon the usurper
the targaryen | disappointing sons
the targaryen | the north remembers
the targaryen | downfall
the targaryen | mothers always avenge their children
the targaryen | blood of the golden prince
the targaryen | dark sister's soul
the targaryen | blood and cheese
the targaryen | a boy comes, a boy goes
the targaryen | pawn forward one square
the targaryen | black honeyholt
the targaryen | the queen who never was
the targaryen | heirs and dragonseeds
the targaryen | a duel in the stranger's name

the targaryen | wedding night

968 84 26
By larathecult

Sokaktaki şarabın sarhoş edici etkisini özlemişti. Elinde tuttuğu kadehte duran kırmızı içki ağzında hoş bir tat bırakıyor, mutlu gibi hissetmesini sağlıyor ama asla Daemon ile birlikte içtiği şarabın keyfini vermiyordu.

Yine Prens'i özlemişti.

Mhyris kadehi biraz salladı ve şarabın yüzeyinde dalgalar oluştu. Büyük Salon'un aydınlığı içkiye yansıyordu. Gürültüsü ise kulaklarına. Yanında oturan Rhaenyra, akşamın ne kadar sıkıcı olduğundan bahsederken Mhyris ona katıldığını belirtti. İkisi aynı anda kadehlerindeki şarabı içtiler ve masaya bırakıp hizmetlinin yenilemesini beklediler.

Kral'ın masasında oturuyorlardı ve odak noktası halindelerdi. Süslü elbiseleri, örgülü saçları ve ciddi ifadeleri ile Viserys'in kızı oluşlarını kolayca kanıtlıyorlardı. Kral ve yeni Kraliçe için iyi dileklerini sunan her Lord, onlara da selam veriyordu. Mhyris ilgiyle selam veren sıradaki adama, Jason Lannister'a gülümsemeye çalıştı ama o gider gitmez Rhaenyra ile fısır fısır bir şeyler konuşmuşlardı.

Alicent, Kral Viserys'in yanındaki koltuktan onları izliyordu. Topuz yapılmış saçında, düğüne özel taktığı tacı kırmızı ve beyaz taşlara sahipti.

Kral'ın düğünü için büyük bir ziyafet verilmişti. Salon birçok önemli misafir ile doluydu. Erkeklerin gür kahkahaları, tokuşturulan gümüş kadehlerin sesine karışıyordu. Her masada etler, meyveler, tatlılar ve şaraplar diziliydi. Ancak Prenses hiçbir şey yemiyor, etrafına soğuk ifadesiyle bakıyordu. İnsanların keyifli sesleri kalenin duvarlarında yankılanırken, müzikler dansa davet ediyordu.

Genç Kraliçe Alicent'a karşı ilgi çok yoğundu. Kızın güzelliği herkesin diline dolanmış, kadınlar onunla sohbet etmek için adeta yarışmıştı. Altın renkli gelinliği, kırmızı detayları ve zarif ejderha motifi ile tüm kadınların beğenisini kazanmıştı. Alicent iltifatları kabul ederken mutlu görünüyordu. Yanında Rhaenyra'nın da olmasını isterdi ama Prenses bir köşede gümüş kadehini tutmakla meşguldü. Masaya oturduklarından beri Rhaenyra onunla hiç göz göze gelmemiş, sohbetlere de katılmamıştı. Alicent keyifli olmaya çalışıyordu. Her ilgiye aynı şekilde karşılık veriyor, artık karısı olduğu Kral Viserys'e daha yakın davranıyordu. Kraliçe Alicent. Ona bu şekilde hitap eden ilk kişi Larys Strong olmuştu. Bastonu ile iki merdiveni çıkıp Kral'ın masasının önünde durmuş ve selamını verirken Alicent'ı gülümsetmeyi başarmıştı. Masanın ucunda oturan Otto ise bu hitabın kızına ne kadar yakıştığını herkesin gördüğünü biliyordu.

"Yalaka!" dedi Rhaenyra.

Sesini sadece Mhyris ve Kral Viserys duymuştu. Rhaenyra ikisinin arasında oturuyordu. Kral, kızına uyarıcı bir bakış atarak cevap verdi. Mhyris ise sakin olmasını istemişti. Prenses'in elini tuttu ve bir şeyler yemesini rica etti. Gözleri, düğünden kaçıp şehri gezeceklerini hatırlatıyordu.

Rhaenyra sakinleşti. Ona gülümseyip önündeki ördek etiyle dolu tabağına döndü ve yemeye başladı. Masanın ortasında duran üzüm tabağını almak için ayağa kalkıyor, Alicent'a yandan bir bakış atarak meyve tabağını kendi önüne yaklaştırıyordu. Mhyris onu keyiflendirme işini halledince etrafı izlemeye devam etti. Dans edebileceği adamların kimler olduğuna bakıyor, istediği gibi bir aday göremediği için gözünü dikip salonun etrafında nöbet tutan muhafızları izliyordu. Raymond masaya en yakın duran askerlerden biriydi. Konukların masalarının ardında dolaşıyor, düğünleri ile ünlü Westeros'ta çıkabilecek kavgalara karşı hazır bekliyordu. Mhyris onun için üzgündü. Çünkü aşık olduğu kişinin düğününde olmak ne demek biliyordu.

Öte yandan, Sör Criston pencerelerin önündeydi. Konukları izleyen gözleri ve çatılmış kaşları ile görevine bağlılığı sorgulanmayacak derecede göze batıyordu. Eli her daim kabzasında duruyor, ufak bir itişme dahi yaşansa erkenden müdahale ederek Kral Viserys'in düğününde sorun çıkmasını engelliyordu.

"Leydi Mhyris!"

Ona seslenen kişinin Prens Daemon olmasını, düğüne davetsiz bir şekilde katılıp gösterisini yapmasını istemiş ama elde edememişti.

Altın sarısı saçları ve Lannister hanesi sembolü ile Jason Lannister, başlayan dans müziğine geç kalmamak adına harekete geçmişti. Kral Viserys'den izin aldıktan sonra Leydi Mhyris'i dansa davet etti. Sözünü de hatırlattı. Mhyris, memnuniyet duyacağı yalanı ile yerinden kalkıp Sör Jason'ın elini tuttu ve Rhaenyra'ya son bir bakış attıktan sonra adamla birlikte kalabalık orta alana yürümeye başladı.

Kızıl Leydi'nin ilk kez bir ziyafet dansına kalktığı görülürdü. Normalde Kral Viserys'in yanında oturur ve asla eğlenceye uyum sağlamazdı. Fakat fikri değişmiş olmalıydı. İster istemez etrafta Prens Daemon var mı diye korkuyla bakanlar bile olmuştu. Fakat Daemon Targaryen artık Kral'ın Toprakları'na adım dahi atamıyordu. Gözler ikisine döndü. Jason Lannister, ilgiyi üzerine toplamayı severdi. Kızıl Leydi ise onu izleyen insanlara karşı tepkisiz göründü. Yüzü soğuktu. O yürürken kenara çekilen insanlara başıyla selam veriyor, aldığı karşılığı da asilzade tavrını koruyarak kabul ediyordu. Bir anlığına, uzaktan onu izleyen Sör Criston'a baktı ve adamın ifadesinde kıskançlık duygusunu yakaladı. Keyiflenmişti. Sör Jason'ın karşısında durdu, gülüşü onun için değildi ama sarışın adam üzerine alındı ve küçük bir reverans ile dansa başladılar.

"Sayenizde düğünün en kıskanılan erkeği benim, Leydi Mhyris." diyordu Jason Lannister. Genç kadının elini tutarak onu etrafında döndürdü.

Kavalyeleri olmasına rağmen birçok erkeğin gözü Mhyris'in üzerindeydi. Genç kadını belinden tutup diğer çiftlerle aynı anda dönen Sör Jason, o erkeklere karşı zafer kazanmış tavrını açıkça sergiliyordu. Hâlâ bekâr olan Leydi Mhyris için Jason Lannister bir eş adayı mıydı? Salondaki herkesin artık tek düşündüğü buydu. Bazıları yakıştıklarını düşündü. Bazıları ufak kıskançlık kırıntıları ile sessiz kaldı ama hiçbiri bunun gerçek olacağına inanmıyordu. Daemon Targaryen'in ikinci kez evlenmiş olması bile Leydi Mhyris'in peşinde dolaşmasına engel olmazdı, herkesin bildiği asıl gerçek bundan ibaretti.

"Yerinizde olsam benden yansıyan ışığa çok güvenmezdim, Sör Jason."

Sör Jason Lannister'ın kahkahası Mhyris'in etrafında dönüyordu. Genç kadın çaktırmadan elini okşayan adamın kurnazlığına hayret etmek bir yana onu gülünç buluyordu. Ellerini geri çekti. Gözü yine Sör Criston'a doğru bakıyor, hâlâ aynı ifadeyi koruduğunu görünce Sör Jason'a daha kolay katlanabiliyordu. Criston Cole'u dans ederken hayal etmişti. Zırhını çıkartınca nasıl göründüğünü merak eden Mhyris, diğer kadınlar gibi kibar bir hareketle elini başının hizasına kaldırdı. Dansa göre Sör Jason ile çapraz durdular ve birbirlerine bakarak dönmeye başladılar. Etrafta Leydi Mhyris ile dans etme fırsatını kollayan başkaları da vardı.

"Prens Daemon'dan gelen düğün hediyesini duydum." dedi Jason Lannister. "Anlamlıydı ama düğün davetiyesini kaçırdı."

Mhyris buna bir cevap vermedi.

"Yeni karısının bir fahişe olduğunu duydum. Şaşırdığım söylenemez."

Sör Jason ve Leydi Mhyris'in elleri yeniden birleşti ve birbirlerine bakıp, diğer çiftlere uyum sağlayarak dans etmeye devam ettiler.

Mhyris'in gözleri tehditkâr bir ateşle doluydu. "Benimle dans etmek mi istediniz yoksa Prens hakkında dedikodu yapmak mı?"

"Üzgünüm." diye geri adım attı, Sör Jason. Leydi Mhyris'in elini tutup üzerine nazik bir öpücük bıraktı. "Anlatıldığı kadar büyüleyici bir güzelliğiniz var, Leydim. Her erkek karşınızda aptal durumuna düşebilir, merhametli olmanızı diliyorum."

Kızıl Leydi ona inançsız gözlerle bakarak bu iltifata kanmadığını belirtti. Onun inatçı halleri, belli ki Jason Lannister için teşvik ediciydi. Mhyris'e dans teklifi yapacak iki genç adamı geri püskürtmeyi başararak kadını salonun kalabalığına daha çok karıştırdı. Mhyris, onun amacını ve etkileme çabalarını anlıyordu. Yine de Sör Jason ile dans etmeye devam etti. Çünkü onları izleyen Sör Criston'un nöbet yerinden hareket edip ikisi nereye doğru gidiyorsa, onun da oraya doğru yaklaştığını fark etmişti.

Leydi Mhyris'i izleyen Kral Viserys ve Prenses Rhaenyra ise konuşuyordu. Kral, Leydi Mhyris'in olası eş adaylarına karşı ne düşündüğünü sorunca Rhaenyra sert bir tepki vererek Kızıl Leydi'nin uzağa gitmesini istemediğini belirtti. Baba ile kızının arası bir de bu meseleden ötürü açılabilirdi. Viserys, durumun bilincinde olduğu için uzatmadı ve Prenses'i yeniden yalnız bıraktı. Fakat Alicent, dans eden ikilinin ne kadar yakıştığına dair bir yorum yaptı ve Prenses'in sabrını sınadı. Rhaenyra ona ters ters bakmıştı. Ama oturmak yerine masadan kalktı ve kolayca bir dans eşi bulup kalabalığa karıştı.

"Edmund Baratheon'dan aldığınız evlilik teklifini duydum." dedi Jason Lannister. Bilmediği tek şey yoktu.

"Düşünme aşamasındayım." Mhyris, dans etmeyi bırakmıştı. Büyük şölen masasının yanında durup konuşmaya devam ettiler. "Yoksa Sör Edmund Baratheon sizden önce mi davrandı?"

"Eğer isterseniz, onunla bir düello yapabilirim Leydim. Eşiniz olma şerefi, Baratheon hanesi ile ufak bir düşmanlığa değer."

Mhyris gülümsedi, alay vardı dudak kenarlarında. "Ya başka bir şövalye bana ikinizin kellesini de getirirse, Sör Jason?"

Kızıl Leydi, uzun masanın başında Sör Criston Cole'u gördü. Varabildiği en yakın noktada durmuş, sanki Leydi Mhyris'in ilk işaretinde onu Jason Lannister'ın yanından çekip almak için hazır bekliyordu. Fakat Sör Criston'dan önce Prenses Rhaenyra vardı, genç kadını kurtarmak isteyen. Dans ettiği Stark hanesinin Prens'i ile tüm kalabalığı aşıp Leydi Mhyris'in yanına gelen Rhaenyra, onların yokuş aşağıya giden sohbetlerini zevk duyarak bozdu.

"Eş değiştirme melodisini sadece ben duyuyor olamam, değil mi?"

Değişen müziğe dikkat çeken Prenses, böyle bir zorunluluk olmamasına rağmen Sör Jason'ın elinden tutarak onu kalabalığa karıştırmıştı. Mhyris ise Genç Stark ile kaldı. İri cüsseli ve omuzlarına değen kumral saçlarıyla kuzey prenslerinin en küçüğü olan genç adam, ona yeni kavalyesi olarak Jason Lannister'dan daha iyi eşlik etti. Dans ettiler, hatta gülüştüler ve Leydi Mhyris kesinlikle eğlendi. Ancak yeni kavalyesi her ne kadar centilmen olsa da Mhyris'in gözleri akşam boyunca etrafta dolaşan Sör Criston Cole'u izleyip durmuştu.

Müzik ve dans bittiğinde, sarhoş olmuş Kral Viserys, keyifle eğlenen herkese devam etmeleri için bağırıyor ve tüm konuklar gibi ellerini alkış için kullanıyordu. Prenses ve Mhyris, eşlik eden kavalyelerine teşekkür ederek masalarına geri döndüler. Kahkaha atmaktan ve dans etmekten dolayı kızarmış yüzlerini, soğuk bir içecek ile sakinleştirmek için yerlerine oturdular. Alicent onlara katılamadığı için yükselen üzüntüsünü bastırmaya çalışıyordu. Onu fark etmeyen Mhyris ve Rhaenyra ise dans ettikleri Stark Prensi'nin ne kadar çekici olduğu hakkında dedikodu yaptılar. Bu sırada Kral Viserys ayağa kalkmıştı. Gümüş kadehini kaldırdı. Herkes ona eşlik ederken, kızlar da acele edip bir yudum alamadan kadehlerini kaldırdılar.

"Yeni Kraliçe Alicent ve Yedi Krallık'ın geleceği adına!" diyen Kral Viserys'in sesi salonda yankılandı ve kadehler daha havaya kaldırıldı.

Kral Viserys'in elinden tutarak kalkan Alicent, herkesin kutlama nidaları eşliğinde kadehini artık kocası olan adamla tokuşturdu ve şarabı herkesle aynı anda içti. Yüzünün yarısını gizleyen gümüş kadehin ardındaki gözleri, salonun köşesinde dolaşan Sör Raymond'a bakıyordu. Şarabı yutarken ona bakmaya devam etti ancak Sör Raymond sadece konukları izliyor, artık kraliçe olan genç kıza dönüp bakmıyordu. Konuklarla daha yakından sohbet etmek için Kral Viserys ve ona eşlik eden Otto Hightower yerinden ayrılınca, Alicent elindeki kadehi masaya geri bıraktı. Ayakta duruyordu hâlâ. Bir Kraliçe olarak ne yapması gerektiğine karar verememişti. Böyle durumlarda hep Rhaenyra ile fikir yürütürler ve akıl danışırlardı. Alicent, ona ihtiyaç duydu. Yerlerinden kalkmaya hazırlanan Rhaenyra ve Mhyris'e yöneldi. İki kız kardeş, yeni kraliçeyi fark edince sohbetlerine mola verip sandalyeleri başında beklediler ve Alicent'a gülümsediler, en azından Mhyris öyle yapmıştı. Rhaenyra için değişen bir durum yoktu.

"Kral Viserys dans etmek için ikna olmuyor sanırım." dedi Mhyris.

"En iyisi bu." diyen Alicent, Prenses'in dikkatini çekemeyince, Leydi Mhyris ile sohbete başladı. "Dans etmeyi biliyorum ama herkes bakarken çok gergin hissederim."

"Ama bu gelinlik zarif bir dansı hak ediyor, Kraliçe Alicent."

Alicent üzerine baktı ve gülümseme ile kollarındaki kırmızı detayları gösterdi. "Terziler harika iş çıkarttı."

"Parlak kumaşı için onlara ben fikir verdim." dedi Leydi Mhyris. Sır verir gibi sesini alçaltmıştı. Sonra Alicent ile güldüler. Otto Hightower'ın kızı oluşu, Mhyris'in Alicent'a karşı her zaman önyargılı olmasına sebep oluyordu. Kral Viserys ile evliliği de düşüncesine destek olmuştu. Fakat tüm bunlar olmasaydı, Mhyris onu da yanlarında görmek isterdi. Ne yazık ki bu artık mümkün olmayacaktı.

"Siz de çok güzel görünüyorsunuz." dedi Kraliçe Alicent. "Sör Jason'ın gözleri hâlâ sizde."

Aynı anda dönüp salonun diğer ucunda oturan Jason Lannister'a baktılar. Alicent'ın dediği gibi hâlâ Mhyris'i izliyordu. Ama Leydi Mhyris onu değil, Sör Raymond'un yanına kadar varmış olan Sör Criston'a baktı. Kral'ın masasına çok yakınlardı artık.

"Fazla çapkın." diye hoşnutsuz bir ifade kullandı Mhyris.

Alicent hak vermişti. "Edmund Baratheon'dan gelen teklif için ne düşünüyorsunuz?"

"Onunla hiç tanışmadım."

"En az Sör Jason kadar çapkın ve kadın düşkünü bir adam." diyerek sohbete katıldı Rhaenyra. Fakat yeni kraliçe ile çok fazla göz göze gelmeyi tercih etmiyordu. Mhyris'in koluna girdi. "Bir kere görmüştüm."

"Evet, hatırlıyorum." dedi Alicent. "Gayrı meşru çocukları olduğunu duydum."

Mhyris'in ifadesi sıkılmış göründü. "Düzgün bir adam bulamıyorum desenize."

"Yine de amcam kötülerin arasında en iyisi." Rhaenyra, dirseği ile Mhyris'i dürtmüştü.

Kızıl Leydi artık onu tercih etmediğini söyledi, bu konuda kendine güveniyor olabilirdi ama içten içe yalancılık yaptığını biliyordu.

"Gidelim mi artık?" diye sordu Rhaenyra.

Alicent meraklandı. "Ama daha ziyafet bitmedi, Rhaenyra."

Cevaplayan Mhyris olmuştu. "Ziyafet harikaydı ama sanırım fazla dans ettim. Gidip biraz dinlenmek ve banyo yapmak istiyorum. Yoksa bu sarhoşluk ile birine aşık olacağım."

"Stark Prensi'ne karşı ilgi duyduğunu biliyorum. Yoksa onu eş adayı için düşünüyor musun?" dedi Rhaenyra. Gideceği için mutlu görünüyordu. Şimdiden yüzü gülmeye başlamıştı, hem de Alicent'ın bu geceyi Kral Viserys'in yatağında geçireceğini bilmesine rağmen. Bunu düşünmek istemiyordu.

"Güçlü kolları vardı." diyen Mhyris kahkahasını bastırdı. "Winterfell'i nasıl sıcak tuttuklarını anlıyorum."

"Eğer evlenip kuzeye gidersen, bana da bir Stark bulacaksın Mhyris."

Rhaenyra ve Mhyris'in müstehcen fikirli şakaları karşısında keyifli görünmeye çalışan Alicent'ın aklı, geceyi nasıl geçireceğine dair rahatsız düşünceler ile dolup taşmıştı. Kral Viserys'in yatağında olmaya gönüllü değildi. Kraliçe olmak bir görevdi onun için. Yerine getirecekti. Ama endişeyle doluydu bedeni. Rhaenyra gibi gülmek, Mhyris gibi erkekler ile dans etmek istiyordu. Sör Raymond'u görüyordu gözleri. Ondan aldığı öpücüğü hatırlıyordu ve bir daha sahip olamayacaktı. Tekrar şaraba ihtiyaç duydu.

"Bu arada..." Mhyris, şövalyesini izleyen Alicent'ın kulağına doğru yaklaşıp fısıldadı. "Sör Raymond için endişe etmeyin, Kraliçe Alicent."

Kraliçe Alicent'ın yüzü asıldı.

"Onu teselli etmenin yöntemini ben bulurum."

Mhyris'in yüzündeki dostça ifade yerini koruyordu ancak dilinden dökülen sır, Alicent'ın buz kesmesine sebep olmuştu. Ve Kızıl Leydi'nin ima ettiği şey... Gece, Kraliçe Alicent için daha da kavurucu bir zorluğa sahip olacaktı.

Prenses Rhaenyra, elinden tutarak peşinde sürüklediği Leydi Mhyris'i salondan çıkartırken herkes onları izledi. Gitmeden önce Kral Viserys'e yorgun ve sarhoş taklidi yapmayı başardılar. İzin alınca, onlarla ikinci dansı etmek için sırada bekleyen erkekleri hayal kırıklığına uğrattılar ve neşeyle sarayın koridorlarında koşmaya başladılar. Sör Raymond ve Sör Criston da Kral'ın emriyle onların peşinden salonu terk etmişlerdi. Leydi Mhyris, onun odasında kalmalarını istedi. Şövalyeleri kuşku duymasın diye ne kadar yorgun olduklarına dair sohbet ediyorlardı. Yalan söylerken rahatlardı. Şehirde bürünecekleri kılığı kolayca bulmuş olmaları gibi.

Mhyris'in odasına vardıklarında, Rhaenyra bir an önce uyumak ister gibi aceleyle içeriye girdi. Fakat Leydi Mhyris kapıyı kapatmadan önce şövalyeleri unutmamıştı.

"Bu gece nöbet tutarken sıkılacağınızı sanmıyorum." dedi Mhyris.

Sör Raymond ve Sör Criston, bunu hiç düşünmemiş gibi birbirlerine baktılar.

"Harika! Size iyi geceler."

Mhyris kapıyı kapattı. Yatağına oturmuş Rhaenyra'nın yanına doğru yürürken, onun çoktan elbisesini çıkartmaya başladığını gördü. Çok aceleci olduğunu söyledi ama kendisi de hızlı hareket ediyordu. Yere eğildi ve yatağının altına Becca tarafından konulan bez torbayı çıkarttı. İçinde pis kıyafetler vardı. Onları teker teker yere dökerken burnuna gelen koku yüzünden yüzünü ekşitti. Rhaenyra da kokuyu alınca başta emin olamadı ancak halkın arasında dikkat çekmek istemiyorlardı. Yanlarında Daemon yoktu. Kendi kendilerini korumaları gerekecekti ve ilk olarak onlardan biri gibi görünmek zorundalardı.

"Zerafet ile akıl çelmeyi bana öğret, Mhyris. Çünkü seni Alicent ile sohbet ederken görünce, bir anlığına dost olduğunuzu sandım." dedi Rhaenyra.

Mhyris elbisesini çıkartırken gülmüş ve küçüklükten beri öğrendiği bir numara olduğunu söylemişti. Güzel elbisesini yatağın üzerine bıraktı ve Rhaenyra gibi çıplak kalmış bedenine yabancı giysileri geçirmeye başladı. Yerde duran pantolonu aldı. Onun için biraz büyüktü ama yine de giyinip belini bir iple sıkıca bağladı. Rhaenyra ayakkabıların bağcıklarını bağlamakla meşguldü. Saçlarını toplamış, siyah bir şapkanın altına saklanmıştı. Yüzünü de biraz kirletse tam bir erkek çocuğu gibi olurdu. Onu hazır gören Mhyris, gömleğini hızlıca giyindi. Kızıl saçlarını topladı ve tıpkı Prenses gibi bir şapkayla sakladı.

"Nasıl oldum?" diye sordu Mhyris. Kirli giysilere oldukça zıt duran beyaz yüzü mutlulukla gülümsüyordu. Bir adım geri atıp kendi etrafında döndü.

"Çok komik görünüyoruz." Rhaenyra ayağa kalkıp Mhyris'in karşısında durmuştu. Gülüyorlardı.

"Kimseyle konuşmak, kavga etmek veya yanımdan ayrılmak yok. Tamam mı?"

"Anlaşıldı, Leydim." diyerek reverans veren Rhaenyra, bir erkek çocuğu gibi yaramaz görünüyordu. Beklemeden Mhyris'in tarif ettiği tablonun altına koştu ve koltuğu çekmeye başladı.

"Bekle!" diye fısıltıyla ona seslenen Mhyris, yatağının yanına koştu ve yastığının altında duran hançeri alıp pantolonun ipine sıkıştırdı. Güvenlik önlemi almadan asla gitmezdi. Ateşi vardı ama onu da herkesin gözü önünde kullanamazdı. En azından çok acil bir durum olmadığı sürece.

Prenses'in yanına vardığında, Rhaenyra çoktan koltuğu kenara çekmişti. Birlikte duvara yüklenip gizli kapıyı açtılar. Mhyris duvardan bir meşale aldı ve içeriye doğru tutup karanlık tüneli aydınlattı. Odadan tünele geçmek için inilen merdivene ilk önce Kızıl Leydi adım atmıştı. İnip etrafa dikkatle baktı. Daemon ile birlikte burayı ilk kez gördüğünde ne kadar korkutucu durduğunu fark edememişti. Ancak şimdi o olmadan tünelin kara duvarları mahzenleri andırıyordu. Onlar dışında kimse yoktu. Ateş tünelin gidiş yolunu gösterdi ve Kızıl Leydi onayladı.

"Gel hadi." dedi Mhyris.

Rhaenyra ile birlikte taş kapıyı biraz itip tamamen açık durmasına engel oldular. Tekrar açabilecekleri kadar boşluk bırakıp el ele tutuştular ve ateşin gösterdiği yolda, karanlık tünellere daldılar.

****



Rhaenyra'nın yüzündeki meraklı ifade bir an olsun silinmemişti. Gece yarısı Westeros sokaklarında olmak onu korkutmuyor, aksine Syrax'ın sırtında ilk kez uçtuğu o büyülü an gibi heyecanlı hissediyordu. Mhyris ile elleri bir an olsun ayrılmamıştı. Rehberi oydu ve uyum sağlıyordu. Tünellerden çıktıktan sonra yüzlerini kirletmek için toprak kullanmışlardı. Kaleden ayrılıp şehrin pis kokulu sokaklarına vardıklarında, birçok farklı hanenin askerleri de onlar gibi dışarıdaydı. Saçları görünmesin diye şapkalarını her an düzeltiyor, kuytu sokaklarda etraflarını dikkatle izleyerek yol alıyorlardı. Taverna sokaklarından uzak durdular ve yüksek çatılı evlerin arasında bir gölge gibi dolaşmaya başladılar.

Sokaklar Kral Viserys'in düğünü ile ilgili söz edilen konuşmalar, sarhoş ağızları ile yeni kraliçeyi pis diline dolamış ayyaşlar, yoldan geçenlerin paçalarını çeken dilenciler, küstah tüccarlar ve müşteri arayan fahişeler ile doluydu. Rhaenyra ve Mhyris ise hırsız gençlere benziyorlardı. Birkaç kere onlardan şüphe edip azarlayan tüccar kılıklı adamlara dil çıkartıp kaçmışlardı. Prenses ve bir Leydi gibi davranmak yerine yaramaz iki sokak genci olmak onları çok eğlendiriyordu.

"Daemon seni nerelere götürdü?" diye soran Rhaenyra, yanından geçtikleri bir tezgaha yakından bakmak için duraksadı. Sokakta insanların neler yediğini merak etmişti.

"Zevk evine." dedi Mhyris.

Tezgâhtaki yiyeceklere duyduğu merak bir anda solan Rhaenyra, ona ters ters bakan tüccar adama tepki vermeden yürümeye devam etmişti.

"Ciddi misin?"

"Evet."

"Seni neden bir geneleve götürür ki?"

"Muhtemelen yeni karısını görmemi istemişti." diye cevapladı Mhyris. O geceyi düşününce, hâlâ aynı şekilde hissetmeyi isterdi. Ama hatırlamak sadece keyfini kaçırıyordu.

"Mysaria denilen o kadını tanıyorsun yani."

Mhyris söylendi. "Fırsat bulmuşken ikisinin de boğazını kesmeliydim."

Prenses onun kıskançlık haline gülmüştü. Daemon hakkında konuşmaya ara verdiler ve toplanmış bir kalabalık dikkatlerini çekti. Bir oyun oynanıyordu. Etrafı çevrilmiş sahne, Rhaenyra'nın dikkatini çekti. Mhyris ile birlikte oraya yöneldiler. Kral Viserys ve Alicent'ın isimleri duyuluyordu. Seyircilerin arasından geçip ilerlediler ve ön sıralara yakın bir yerde durdular. Şapkalarını tekrar kontrol etme ihtiyacı duymuşlardı. Saç tutamını şapkasının altına geri sokan Rhaenyra, kendi adını duyunca tiyatro oyununa dikkat kesildi.

Tacı kafasında olan aktör, babası Viserys'i canlandırıyordu. Tuhaf bir konuşması olan, kısa boylu biri tarafından canlandırılıyordu. Genç Kraliçe Alicent'ı kucakladığı gibi odasına götürdüğü sahnede herkes kahkahalara boğulmuştu. Mhyris yan bir gözle Rhaenyra'ya baktı ve kızın sinirli olduğunu fark etti. Ama oyunu izlemeye devam ettiler. Viserys ve Alicent'ın yalancı sevişmek sesleri seyircilerin kahkahalarına karışırken, sahneye Rhaenyra ve Mhyris'i temsil eden iki kadın çıktı. Kötü perukları göze batıyordu. Mhyris, saçının asla o kadar kötü göründüğüne inanmadı ve sessizce izledi. Sözde Prenses, babası evlendiği ve yeni karısı da erkek bebekler doğuracağı için varisliğini kaybetme ihtimali üzerine ağlıyordu. Seyircilerden bazıları onun için asla kraliçe olamaz diye bağırmıştı.

Mhyris elini uzatıp Rhaenyra'nın omzuna attı. Korumak isteyen bir kardeşti sadece. Onları dinlememesini istedi. Sonra oyunda kendi sahnesi geldi ve kötü peruklu kadın rolüne başladı. Oyundaki Mhyris, Prens Daemon'u bir fahişeye kaptırdığı için söyleniyordu. Huysuz ve geçimsiz biri gibi gösterilmişti. Sonra da onu artık sarayda istemediğini söyleyen Kral Viserys kucağında hamile Kraliçe Alicent otururken, Mhyris'i yaşlı bir Lord ile evlendiriyordu. Kötü peruklu sahte Mhyris, babasından daha yaşlı olan Lord ile Westeros'tan kovulurken yine ve yine ağlıyordu. Sulu göz birisi değildi ama Mhyris bir gün bu aptal sahneyi yaşamaktan korktuğunu asla dile getirmezdi. Seyircilerden birkaç kişi o bir cadı, hain bir fahişe diye bağırdılar. Sanki Mhyris Silverarmor, kızıl saç rengi ve Prens Daemon'un saplantısı dışında tanıdıkları biriymiş gibi.

Kızıl Leydi'nin gözleri yakmaya hazır biçimde parladı. Sahneyi, oyuncuları ve pis ağızlı seyircileri kolayca kül edebilirdi. Ancak Rhaenyra konuştu.

"Çok aptallar."

"Öyleler." diyebildi Mhyris. Sahnede beliren kötü peruklu Daemon'un oyuncusunu izliyordu. Prens, Ejder Kayası'na yerleşmiş ve ikinci karısı ile keyif çatarken, esmer kadın oyuncunun zevk dolu çığlıkları tüm seyircileri yeniden kahkahaya boğdu.

"Daha fazla izleme, hadi."

Rhaenyra geldikleri yoldan geri dönmeye başladı. Sahneye son bir kez bakan ve Daemon'un sahiden de aynı sahneyi yaşadığını düşünen Mhyris, tepkisiz kalarak Prenses'i takip etti. Seyircilerin arasından çıkıp tekrar sokağa girdiler. Tiyatro hakkında hiçbir şey konuşmak istemiyorlardı ama yeteneksiz oldukları konusunda aynı fikre sahiplerdi. Başka bir sokağa dönene kadar suratlarını asıp sessiz kaldılar ancak Mhyris onu canlandıran oyuncunun taktığı peruk ile sahip olduğu saçların alakası olmadığından bahsedince, Rhaenyra yeniden gülmeye başlamıştı. Canlarını sıkan oyunu, sarayda olmadıkları için ağızlarına gelen her kelimeyle eleştirip durdular. Alay ettiler. Hatta Rhaenyra ağzını bile bozmuştu ama eğlenceliydi. Sokağın aşağısına doğru sallana sallana yürüyorlardı. Ateş püskürten bir adamın yanından geçerken, Prenses'in gözleri kocaman açıldı. İlgiyle, karanlık gökyüzüne yükselen ateşi izledi ve yüzünü korumak için biraz geride durdu.

"Bir gün benimle Syrax'ın sırtında gezmelisin."

Yanlarından geçen muhafızlara karşı yüzünü gizleyen Mhyris yollarını değiştirdi. "Bu teklifini unutma."

"Ejderhanın kanatları böyle açılıyor." diyen Rhaenyra, kollarını iki yana açıp kendi etrafında döndü. "Sonra bütün gökyüzü sana ait oluyor."

Mhyris onu izlerken gülüyordu. "Targaryen olmanın ayrıcalığını bana anlatmana gerek yok."

Rhaenyra onu onayladığı sırada elini tutan yabancı birisi yüzünden irkildi. Sokağın köşesinde oturan kadın, elini yakaladığı Rhaenyra'yı yanına çekti. Mhyris müdahale etmeye çalıştı ancak geç kalmıştı. Prenses, kadına doğru tökezledikten sonra düşmemek için önündeki küçük masaya tutundu ve yüzleri karşı karşıya geldi. Kadının gözleri yoktu, oyulmuştu. Yüzünde garip bir gülümseme ifadesi taşıyor ve siyahlaşmış dişlerini göstererek kehanetlerde bulunuyordu.

"Ölümünü görmek ister misin genç kız?"

Rhaenyra korkup elini geri çekti.

"Hain bir saldırı görüyorum." dedi falcı kadın.

Mhyris, ürkmüş Rhaenyra'yı tutup uzaklaşmak için hamle yapacaktı ki aynı kadın bu kez de Kızıl Leydi'nin elini yakaladı. Mhyris, falcı kadın elini tutar tutmaz korkunç bir hisle doldu. Onun oyulmuş gözlerine baktı. Zifiri karanlığa ait gibi görünüyordu.

"Ateş gibi." diye sayıkladı falcı kadın. "Ölümünü görmek ister misin, Kızıl Leydi?"

"Hayır." dedi Mhyris. Elini çekmek için ani bir hamle yaptı ancak kadın çok sıkı tutuyordu. "Bırak beni!"

Falcı kadın kulakları tırmalayan sesiyle kahkaha attı. "Güzel elbiseniz kan kırmızısıyla boyanıyor Leydim."

"Yeter artık, sus!" diye bağırdı Mhyris.

Rhaenyra içine düştükleri durumdan, Mhyris hakkında duyduklarından ve sokaktaki muhafızlar tarafından fark edilmekten korktuğu için Mhyris'in elini falcı kadından kurtarmaya çalışıyordu. Ama falcı kadın, kızları ürperten son görüsünü bir şarkı gibi söyledi.

"Kanın akıyor sarayın taşına,
hain bir bıçağın açtığı yarayla,
feryat ediyor prenses acıyla,
kanlı elleriyle uzaklaşan Prens Daemon'un ardında."

Mhyris bedeninin bu kadar çabuk buz gibi olduğunu ilk kez hissediyordu. Falcı kadının gülüşüne ve olmayan gözlerine son kez bakarken nefes alamıyordu. Bir insanın ölümünü önceden bilmesi doğaya aykırıydı. Mhyris, pis bir falcının lafına da kolay kolay inanmazdı ama o da doğaya ters düşmüş bir güce sahipti. Daemon'un adını, ölümüyle aynı satırların içinde duymaktan dolayı donup kalmıştı. Kalbi hızla çarpıyordu. Yanındaki Rhaenyra'nın da ondan farklı olduğu söylenemezdi. Çünkü onun varlığı da şarkıda yerini almıştı. Mhyris'in ölümünü görmekten korktu ve Kızıl Leydi'nin kolunu sıkıca tuttu.

"Bırak onları!"

Güçlü ve iri bir el araya girmişti. Falcı kadının uğursuz bir lanet gibi yapışan elini, Leydi Mhyris'in üzerinden çekti bir muhafız. Kan donduran kehanetin yarattığı atmosferi dağıtmış ve kızları balçık gibi içine çekmeye çalışan falcı kadının elinden kurtarmıştı. Mhyris ve Rhaenyra'nın kolundan tutup, hâlâ pis ağzıyla kahkahalar atan ve aynı şarkıyı söyleyip duran falcı kadının yanından onları ayırdı. Leydi Mhyris ve Prenses Rhaenyra, muhafızın kim olduğuna bakmak yerine korkuyla o falcıyı izlemeye devam ediyorlardı. Ta ki daha aydınlık bir sokağa dönene kadar. O an, bir muhafız tarafından yakalanmış olduklarını idrak ettiler. Fakat muhafız bir dosttu. Sadece onları koruyordu, güçlü varlığı ile.

Mhyris ve Rhaenyra aynı anda kollarını adamdan kurtarmaya çalıştılar ama elin sahibi gerçekten çok güçlüydü. Onları hızlıca ara bir sokağa yönlendirdi ve kimsenin fark etmemesi için önlerine kalkan olup ikisini bıraktı. Kızlar nihayet onun yüzünü görebilmişlerdi.

"Sör Harwin!" dedi şaşkın Rhaenyra.

Harwin Strong, muhafız zırhı ve miğferi altındaki gözleriyle kolayca tanınmıyordu. "Bu saatte sokakta ne arıyorsunuz Prenses?"

"Asıl siz neden düğünde değilsiniz?" diye sordu Mhyris. Hâlâ nefes nefese bir haldeydi. "Lord Strong'un yanında sizi görememiştim."

"Görevimi yerine getiriyorum Leydi Mhyris. Ama siz şehre kadar nasıl indiğinizi hâlâ söylemediniz. Güvenli değil, biliyor olmalısınız."

"Kısa bir merak gezintisine çıktık sadece. Saraya geri dönmek üzere yoldaydık." dedi hızlıca Mhyris.

Şapkasının altından birkaç gümüş saç teli gözüken Rhaenyra konuştu. "Bizi gördüğünüzü kimseye söylemeyin Sör Harwin. Lütfen."

Harwin Strong düşünürken sessizdi.

"Falcı kadından bizi kurtardığınız için teşekkür etmeyi unuttum." dedi, ufak bir gülümseme ile Mhyris. "Orada olduğunuz için çok şanslıydık."

"Evet, minnettarız Sör Harwin." diye destekledi Rhaenyra.

Harwin Strong, kibar teşekkürleri kabul ettikten sonra ciddi ifadesinden hiçbir şey kaybetmemişti. "Yine de saraya kadar size eşlik edeceğim."

"Sarayın yakınlarına kadar eşlik edeceksiniz Sör Harwin."

Rhaenyra'nın yaptığı özenli düzeltme Harwin'i gülümsetti. "Prenses'in gizli kaçış yolunu öğrenme şansım yok mu?"

"Asla!" dediler aynı anda.

Mhyris, sarayın arka tarafına kadar onları güvenle götürmesinin yeterli olduğu konusunda kararlıydı. Rhaenyra da ona katılınca, Sör Harwin kabul etmek zorunda kaldı.

"Güvenliğiniz için emrinizdeyim." diyen Harwin Strong, ısrarcı olmak yerine tekrar sokakta yürümeye başlayan kızların peşinden ilerledi.

Onlar gecenin içinde, yanlarında güçlü bir muhafız ile yol alıyordu. Kalplerinde tecrübe ettikleri yeni bir maceranın heyecan tohumları teker teker filiz verirken, falcı kadının dedikleri yüzünden akılları da bir o kadar ürkmüş ve düşünceliydi. Sör Harwin, bir sokak falcısına asla inanılmaması gerektiğini söylemişti sakin sohbetleri esnasında. Fakat onları saraya geri dönerken çevreden korumuş olsa da akıllarına ekilmiş korkuya müdahale edemezdi.

İki kız kardeş yataklarına vardığında güneşin doğuşuna az bir zaman kalmıştı. Mhyris'in yatağına, kirli kıyafetlerinden kurtulduktan sonra girmiş ve anında, kısa sürecek tatlı uykuya dalmışlardı. Öte yandan Yeni Kraliçe Alicent, pek hoşuna gitmeyen yabancı bir yataktaydı ve kesinlikle beraber olmayı arzu ettiği adamla birlikte değildi.

Kızlar tüm geceyi sokakta keşfederek geçirirken, onun gözleri uyku adına hiç kapanmamıştı.

🐉

Continue Reading

You'll Also Like

betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 213K 33
okumayın for vanilla baby
3.5K 241 13
Harry Potter serisindeki başarısıyla ün kazanan başarılı oyuncu Lili Smith'e Marvel'dan teklif gelse... Teklifi kabul edeceğinde hayatının aşkını bu...
🎡CH OKULU🏤 By ~EZO~

Mystery / Thriller

3.9K 213 8
Tüm ülkeler x türki +ship+LGBTQ+küfür+smut😏😏 Uyarı bu kitapta psikolojik gerilim ve cinsiyetçilik olacak☄
12.4K 283 16
Game Of Thrones House Of The Dragon, Karakterleri için one-shot hikayeler. #imagines🥇 #sansa🥇 #aryastark🥇 #nedstark🥇 #jonsnow🥇