Her Şeyden Habersiz -Tamamlan...

By rasgar

626K 28.9K 732

Çocuğunu kaybetmek üzere olan bir adam... Ve çocuk sahibi olmak için zamanında her şeyi göze alan bir kadın... More

Tanıtım
1.Karar
2.Heyecan
3.
4
5. Benzerlik
6.Arayan
7. Babası Kim?
8.Şaşkın
9. Dna Testi
10.Sonuç
11.Koca Kafa
12. Baba
13.Hamile
14.Arkadaş
15. Bakıcı
16.Cevapsız
17. Ceza
18. Evlenmeden Olmaz
19.Babaa
20. Kader
21. Evli
22. Terk
23. Bana Ellerini Ver
24. Rüya
25. Teklif
27. Fransız Dantel
28. Boş ver
29. Çocuk
30. Gelin
31. Jane ve John
32. Aşık
33. Anne
34. Seni Öyle Hatırlayamam
35.Final
Hikayenin İlk Versiyonundaki Sonu İçin 33. Bölümden Sonra Okuyunuz

26. Ceza

12.8K 726 7
By rasgar

Jane yanında uyuyan kocasına bakarken onunla ne kadar mutlu olduğunu düşünmeden edemedi. Elini kocasının yanağına götürdüğünde yeni çıkmakta olan sakalları onu gıdıkladı. Çok büyük bir rüyanın içinde miydi yoksa gerçekten bir mucize gerçekleşip bu adam kocası mı olmuştu? Hala bunun gerçek olabileceğine inanamıyordu.

"Ne düşünüyorsun?" sorusuyla Jane adeta yerinden sıçradı. Kocası uyumuyor muydu yani? Öyle pat diye gözlerini bile açmadan konuşması onu korkutmuştu. 

"Korkuttun." dedi sitemle. İnsan bile bile birini korkutur muydu?

John gülümseyerek Jane'in gözünün önüne gelen saçını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Çok hüzünlü görünüyordun." diye mırıldandı.

Jane başını iki yana salladı hızla. Onun yanındayken nasıl hüzünlü olabilirdi ki? Şu an adeta bulutların üzerinde uçuyordu. Ve bu adam bunu mu anlamıştı bakışlarından? Hem gözleri kapalıyken nasıl görüyordu onu? Gözlerini yarı aralayıp mı bakmıştı? Olabilirdi, kirpikleri o kadar uzundu ki bunu fark edememiş olmalıydı.

"Sadece mutluluktan uçacak kadar mutluyum John. Hiç bitmesin istiyorum. Bu rüya hiç bitmesin." 

"Her şey gerçek sevgilim." derken o da bu rüyanın hiç bitmemesini diledi tüm kalbiyle. Bundan daha mutlu olduğunu hatırlamıyordu çünkü. 

Jane birkaç kez üst üste gözlerini kırpıştırdıktan sonra gülümsedi. "Bugün ne yapıyoruz bakalım?" 

John gözlerini kapatıp "Imm..." dediğinde Jane bir planı olmadığını düşündü.

"O zaman ben söyleyeyim mi?" John gözlerini açıp ilgiyle başını salladı.

"Sadece el ele tutuşarak Roma sokaklarında gezmek istiyorum. Imm belki dondurma da alabilirsin bana. Ama önce seninle uzun uzun kahvaltı etmek istiyorum." diyerek doğrulduğunda John kolundan tutup onu yatağa geri çekti. Boynunu öperken "Kahvaltıyı biraz ertelesek mi?" dediğinde Jane kıkırdadı. En son saatler önce sevişmişlerdi ve John uyanır uyanmaz yine bunu istiyordu. Dudağını dişledi. Kendisi de bunu en az John kadar istiyordu. Bunu fark edince "Cazibeni kullanıyorsun ama!" diye isyan etti yalandan. John kıkırdadı. "Gel buraya."

***

Derin uyandığında Mila'nın kesintisiz uyumasına şaşırmıştı. Pamir onun yaşındayken geceleri rahat vermezdi. Belki de yorgunluktan uyanacak hali kalmamıştı zavallının. Saatlerce ağladıktan sonra mümkündü tabi. Mila ve Kevin'a bakarken baba kız ne kadar tatlı olduklarını düşünmeden edemedi. Burada eksik olan tek kişi oğluydu. O da kapıdan onlara masum masum bakıyordu. Derin bunu fark edince doğrulup oğluna eliyle gelmesini işaret etti.

Pamir paytak paytak annesinin yanına gelip yatağa girdi. Mila'nın yanağına dokunduğunda Mila gözlerini açıp şaşkın şaşkın bir süre etrafı izledi.  Sonra gözlerini tekrar kapatınca Pamir utançla başını annesinin göğsüne gömdü. Derin onun bu hallerine gülümserken Mila gözlerini açtı yeniden. Uyanmıştı bir kere. Bir çocuk uyandıktan sonra yetişkinler gibi tekrar uykuya dalmazdı genellikle. Derin minik Mila'ya gülümseyince o da ona gülümsedi. Pamir dönüp kardeşine baktı. "Uyanmış." diye neşeyle bağırınca Kevin birden gözlerini açtı. Derin utangaç bir bakışla ona baktıktan sonra "Günaydın." dedi.

Kevin gerildikten sonra  bir yataktaki kızına bir annesinin kucağındaki oğluna baktı. Onların sevimli hallerini görünce gülümsedi. "Böyle bir sabaha uyanmak gerçekten güzelmiş." dediğinde Derin gülümsedi çekinerek. Onun ne ima ettiğini biliyordu ama buna cesareti yoktu.

"Öyle." diyebildi sadece.

Pamir "Bende buraya uyuycam." dedi inatla. Bakışlarından kendi odasında uyuduğunda bir şey kaçırmış gibi hissettiği belliydi. Derin oğluna baktı bir süre. Kevin'a bakarak "Hep mi?" diye sorduğunda Pamir başını salladı.  Derin ile Kevin göz göze geldiğinde "Anne ve baba evlensin mi?" diye sordu Derin. Ve o an oğlu cevap verene kadar nefesini tuttu. Pamir başını salladığında nefesini verip ciğerlerini yeni havayla doldurdu. Bu rahatlama hissini seviyordu.

Derin gülümseyerek Kevin'a baktı. "Evlenelim o zaman biz." 

Kevin da gülerek "Evlenelim." dedi.

Pamir olanları şaka sanıyordu aslında ama birlikte yaşamaya başladıklarında anlayacaktı. "Hadi o zaman bunu kutlamak için Pamir bize kahvaltı hazırlasın." dediğinde Pamir yataktan kayıp odadan çıktı. Minik bacaklarıyla pıtır pıtır giderken Derin gülmeden edemedi. En büyük aşk oğluna duyduğuydu. O mutluysa her şey güzel demekti onun için.

Kevin Derin'e  "Nereye gitti?" diye sorduğunda Derin gülümsedi. "Pamir sana yumurta yapacak anlaşılan." 

Kevin şaşkın bir şekilde ona bakıyordu. Derin gülümseyerek yataktan kalktı. "Korkma tabi ki kendi yapamıyor. Yardım edeceğim." Kevin gülümsedi. Derin ona gülümseyen adamın sabahın bu saatinde bile nasıl bu kadar çekici olduğunu düşünmeden edemedi. Dağılmış saçları ona fazlasıyla seksi mi gelmişti? Başını hızla sallayarak bu saçma düşüncelerden uzaklaşmasını sağladı. Bu adam sadece çocuklar için bunu istiyordu değil mi? Yani belki de kızgınlıkla söylediği bir şeydi. Emin değildi. 

Mila Derin'in kalktığını görünce kollarını ona uzatıp mızmızlanmaya başladı. Derin "Sen de bize yardım et o zaman prenses." dedi neşeyle. Sonra eğilip Mila'yı kucağına aldı. Kevin'a bakarken "Sanırım altını değiştirmem lazım. Pamir'e yardım etsen olur mu?" diye sorduğunda Kevin başını sallayarak odadan çıktı. Kevin mutfağa ilerlerken Derin'in yüzünde anlamsız bir gülümseme vardı. Belki de farkında olmadan bir aileye sahip oluyordu. Kim bilir.

Derin Mila'nın altını değiştirdikten sonra bir süre havaya neşeyle tekme atan miniği izledi. "Rahatladın mı sen?" Mila ağzı kulaklarında gülümseyince Derin elinde olmadan gülümsedi. Minik bir bebek, oğlunun babası ve aile olmak. Tüm bunlar çok mu fazlaydı? Ya kalbinde uçuşan heyecanlı kelebekler? Onlar yalan söylüyor olamazdı, değil mi? Onlar şahitti mutluluğuna.

Düşüncelerini sonraya saklayıp Mila'yı kucağına aldı ve mutfağa ilerledi. Bir süre mutfağın kapısından oğlu ve Kevin'ı izledi. Kevin  yumurta kırmaya çalışırken Pamir yumurtaları birbirine vurması için ellerini yumruk yapmış birbirine vurarak gösteriyordu. Kevin ise aklı karışmış bir şekilde oğluna bakıyordu. Derin onların bu haline gülmemek için kendini zor tuttu. Bir süre daha onları izlemek istiyordu sessizce. "Belki de sen benden daha iyi yaparsın." diye homurdandığında Derin kahkaha attı. O kadar tatlı görünüyorlardı ki onların bu haline gülmemek elde değildi. Tezgahta birbirine girmiş iki yumurta vardı. Kabuklarıyla birlikte kırılmış bir şekilde tezgahı süslüyordu. Ama gördüğü o dağınıklık değil de birbirine şaşkın şaşkın bakan iki erkekti. Biri hayatındaki en önemli şeydi. Birisi ise... Onu tanımlamak için belki de çok erkendi.

Derin sandalyenin üstündeki oğlunun yanağına kocaman bir öpücük kondurduktan sonra Mila'yı Kevin'a uzattı. Kevin elindeki yumurtaları bırakıp kızını kucağına aldı. Derin gülümseyerek Kevin'a döndü. "İzle şimdi." Oğlunun başına aşçı şapkasını giydirdikten sonra "Hazır mıyız Pamir şef?" diye sordu.

Pamir ellerini çırparak "Eveeet" dediğinde Derin gülümsedi.

"Yumurta mı yapıyoruz?" Pamir başını salladı. Derin süzgeci kabın üstüne koyduktan sonra Pamir'e yumurtaları verdi. Pamir iki yumurtayı ellerinin arasında tokuşturarak kırdıktan sonra süzgecin içine koydu. Yumurta kaba akarken kabuklar süzgeçte kaldı. Kevin ise "Ama ben nereden bileyim bunu istediğini?" diye kendini savunmaya çalıştı. Derin alayla ona bakıp "Oğlundan öğreneceğin şeyler olması ne güzel" dedi.

Derin yumurtaları Pamir'e çırpması için verdikten sonra Kevin'a döndü.

"Mila'ya mama yapalım önce." Kevin oğlu ve Derin'i izlemeye o kadar dalmıştı ki bu aklına bile gelmemişti. Mila bu yüzden Derin'i seviyordu. Her türlü derdini anlıyordu. Asla bir şeyi unutmuyordu. Onunla evlenmek istemesinin bir nedeni de buydu belki de. 

Derin mamayı yaparken bir yandan da Mila'ya komik yüz ifadeleri yapıyordu. Mila bunlara gülerken Kevin da gülünce Derin yüzünü buruşturdu. Mila da yüzünü buruşturduğunda kahkaha attı. Kızı onu taklit etmeye çalışıyordu demek ki. Bu da aralarında özel bir bağ olduğunu kanıtlıyordu

"Seni taklit mi ediyor?" diye sordu şaşırarak. Derin omuz silkti. "Bazen." dedikten sonra mamayı biberona koydu. Sıcaklığına bakıp Kevin'a verdi.

"İstersen burada istersen salonda yedir, ama yesin yani hepsini."  Kevin başıyla onayladı. Kızına ondan daha iyi bakan birini bulmak onu utandırmıştı. Bir yandan da mutlu olmuştu. En azından birine gözü kapalı güvenebileceğini biliyordu artık.

***

Kahvaltı ederlerken Jane John'a kaşlarını çatarak baktı. "Öyle bakma bana." 

John ilgiyle kaşlarını kaldırıp karısını izledi. "Nasıl bakıyorum ki?" diye sordu sonra masum bir şekilde. 

Jane sinirle kocasına baktı. "Sanki içimi okumak istermiş gibi bakıyorsun. Çok dikkatli bakma bana." 

John kahkaha attı. O kadar zaman bakamadığı gözlere uzun uzun bakmak istemesi normal değil miydi?  "Yeterince uzun zaman sana bakmamaya çalıştım zaten Jane." 

Jane yüzünün kızardığını hissetti. Bu adam kocası olduğu halde neden utanıyordu böyle birden? Biri tarafından anlaşılmak güzel bir şeydi. John da ona baksa hislerini okusa fena mı olurdu sanki? Jane gözlerini kaçırarak "Seni kendimden uzaklaştırdım." diye mırıldandı. Ve o kadar zamanın kaybolmasına neden olmuştu. Şimdi küçük küçük çocukları etrafta koşuşturuyor olabilirdi. Aklına John'un çocuğunu doğurduğu gelince birden gülümsedi. Her şey güzel olacaktı, biliyordu.

John başını iki yana salladı. "Ben de aptal gibi davrandım Jane. Senin  için hiçbir şey yapmadım. Uzaklaşmana izin verdim." dedi pişmanlıkla. Oysa o olmadan nefes bile alamadığını çok iyi biliyordu. Yine de geri durmuştu. aşkı için savaşmak yerine unutmak için savaşmıştı.

Jane gözlerini kocasına çevirdi. "Seni seviyorum." diyerek John'un elini tuttuğunda John gülümsedi. "Seni seviyorum." diye yanıtladı o da. Başka hiçbir şeyin önemi yoktu.

Jane "Hadi bittiyse gidelim. İtalyan kızlar senin gibi birini kaptım diye kıskançlıkla baksın bana." dediğinde John kahkaha attı.

"İtalyan erkekler sana bakarsa döverim ama onları." 

Jane kıkırdadı.  "Hadi ama bugün sokak şarkıcılarıyla şarkı da söyleyeceğiz." dedi neşeyle. 

John gözlerini devirip "Sana bakanı öldürürüm." dediğinde Jane John'un omzuna yumruk attı.

"Aptal, o kadar sene sonra birlikteyiz, sakın birini öldürüp beni yalnız bırakayım falan deme."

John Jane'in yüzünü ellerinin arasına aldı ve  dudaklarına uzandı. Karısına tatmin edici bir öpücük verdikten sonra "Seni yalnız bırakmaya hiç niyetim yok sevgilim." dedi en tatlı sesiyle. Jane masum bir şekilde gülümsedi. Bu adam onu fazlasıyla çocuklaştırıyordu.

***

Kevin hazırlanan kahvaltı masasına baktıktan sonra Pamir'e "Ooo hayatımda gördüğüm en güzel kahvaltıyı hazırlamışsın." dedi samimiyetle. Pamir kollarını arkada birleştirmiş sağa sola sallanıyordu. Derin "Hadi oturun artık." dedi.  Pamir sandalyesine ilerleyip kendi çıkarken Kevin birden onu tutma isteği duydu. Pamir ona kızgın bakışlarla bakarak babasının elini itip sandalyesine çıktı.

Kevin şaşkın bir şekilde Derin'e bakarken Derin omuz silkti. "Kendi yapmasına izin vermezsen o hep korunma isteyecek." diye açıklarken Kevin başını salladı. Ama yine de oğlunun düşebileceğini düşünmeden edemiyordu. Derin oğlunu bütün güçlüklere göğüs gerecek şekilde yetiştirmeye çalışıyordu demek. Bunu unutmasa iyi olurdu.

Kahvaltı ederlerken oğlunu izliyordu. Pamir annesinin tabağına konulanları elleriyle güzel bir şekilde yiyordu. Derin'e bu hali çok normal gelirken Kevin'a garip gelmişti.

"Elleriyle yiyor." Derin oğluna bakıp 'Ne var bunda?' bakışı attı. Kevin "Öyle yetiştiriyorsun." dediğinde Derin gözlerini dikip Kevin'a baktı. "Anlamadım Kevin, oğlumu böyle yetiştirmekle hata mı yapıyorum sence?"  bu konuda itiraz kabul etmediği sesinden fazlasıyla belli oluyordu.

"Daha medeni yetişebilir." 

Derin bir süre Kevin'a baktıktan sonra  "Pamir bize bakıyor." diye mırıldandı sadece.

Kevin başını salladı. Derin ise sinirle ayaklarını sallıyordu. Sonunda dayanamayarak mama sandalyesinde oturan Mila'ya baktı. Orada rahat görünüyordu ama yine de kucağına aldı. Kevin'a da gözleriyle gelmesini işaret etti. Derin salonda Mila'ya yerde yatacak bir yer hazırladıktan sonra Mila'yı yatırıp ayağa kalktı.

"Bir daha sakın oğlumun yanında onu incitecek bir kelime kullanma!" diye tısladığında Kevin Derin'i hiç böyle sinirli görmediğini düşündü. Kedinin kaplana dönüş hikayesiydi gördükleri.

"Tamam, sakin ol." diye alttan almaya çalıştığında Derin yanan gözlerle ona bakıyordu. "Ve ayrıca 2 yaşındaki çocuğumun eline çatal bıçak vermediğim için beni yargılamayı kes." 

Kevin iç geçirdi. Bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki Pamir "Anneee" diye bağırınca Derin mutfağa gitti.

Kevin yerde yatan kızının boşluğu tekmeleyişini izledi bir süre. "Baba kız acaba hep böyle dışlanacak mıyız?" diye sordu sanki Mila cevap verebilecekmiş gibi.

Bir süre  sonra Pamir'in "Babaaa, gelin kahvaltııı." diye bağırdığını duydu. Mila'yı yerden alıp mutfağa gittiğinde Derin hiçbir şey yokmuş gibi gülümsedi. 

Kahvaltı bittiğinde Derin oğluna "Hadi ellerimizi yıkayalım." diyerek sandalyeden indirdi. Onlar banyoya gidip geri geldiklerinde Derin "Salonda oynayabilirsin canım." dedi. 

Derin salona giden oğlunun arkasından bakarken Kevin'a döndü. "Mutfağı toplayıp bulaşıkları yerleştirirsin sanırım." dediğinde Kevin ona baktı. Derin ise kaşlarını kaldırıp "Sinirlendiğimde bağırıp çağıracağımı sanıyorsan yanılıyorsun Kevin, cezan mutfağı toplamak." dedikten sonra mutfaktan ayrıldı.


5.1.19 düzenlendi

Edit 2: 09.07.2023

Continue Reading

You'll Also Like

13.6K 1.6K 46
Hayatında daha önce görmediği bir bayana evlilik teklifi eder misin? Peki evlilik teklifinin arkasındaki gerçek? Peki yaa kocanın psikolojik sorunlar...
8.4K 321 17
Sen ne yüzle buraya geliyorsun? ne hakla! ne sıfatla! Hayatımızı cehenneme çevirdiğin yetmedi mi!? Daha ne kadar yakacaksın canımızı!? Defol git bura...
2.2K 229 19
"Kimsin be adam? Ömrümde görmedim böylesi saldırı. Okuduğum kitaba, içtiğim çaya, attığım adıma yahu tuttuğum kaleme ne diye hücum edersin? İnsaf et...
1.4M 60.8K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...