10.Sonuç

16K 818 15
                                    

Jane beklemediği bu tepki karşısında afalladığı için bir süre ne yapacağını bilemedi. İçinden John'a karşılık vermeyi ne kadar çok isterse istesin bunun olamayacağını bildiği için hafifçe geri çekildi. Bir adım geri atarken John'un yüzüne bakacak cesareti yoktu. Ona bakarsa sanki hiç bırakmak istemeyecekti. Onun bakışlarının deniz olup onu kendine çekeceğini ve o bakışlarda boğulacağını biliyordu.  

"Bunun olmayacağını biliyoruz." dedi çatlayan sesiyle. Gitmek için bir adım atmıştı ki John önünde belirdi.

"Neden olmayacağını bilmiyorum. " 

 Jane iç geçirdi.  Neden yapıyordu ki bunu? Onun karşısında ne kadar güçsüz olduğunu görmüyor muydu bu adam? Belki de bilerek onun canını acıtıyordu. Yaralarını kazıyıp canın daha çok yakmak istiyordu belki de. Kim bilir. Jane tüm cesaretini toplayıp John'a baktı. Gözlerinden ciddi olduğunu anlayabiliyordu. "Neden mi?" dedi şaşkınlıkla. 

John başını salladığında Jane sinirlenmişti. Nasıl hala anlamadığını düşünmeden edemiyordu. John'un kızlardan oluşan bir koleksiyonu vardı zaten. Olabileceği en iyi kızları bile hayal kırıklığına uğrattığını gördükten sonra nasıl ondan bunu yapmasını bekleyebilirdi ki? "Sen kendini ne sanıyorsun?" diye söylendi sinirle. Yanan bakışlarını John'a çevirerek "Yıllardır senin hayal kırıklığına uğrattığın kızları görüyorum. Şimdi ülkede kız kalmamış gibi bana mı taktın kafayı?" diye bağırdı.

John "Yeter." diye bağırdı.

Herkes toplanmış onların kavgasını izliyordu ama onlar bunun farkında bile değildi.

"Ne yeter?" diye bağırdı Jane. Bu kadar zaman bu adam için çalıştığına, onu sevdiğine inanamıyordu. 

"Sen farklı olmasan bu kadar uğraşır mıydım?" dedi John sakin olmaya çalışarak. Yıllardır peşinden koşuyordu bu kadının. Bir gün iki günlük heves olmadığını o kadar iyi biliyordu ki... Jane olduğunda dünya onun için çok daha güzel bir yer oluyordu. Ama Jane bunu görmezden gelmek konusunda oldukça inatçıydı.

Jane bir adım geri gitti duyduklarının şokuyla. Bu adam ona gerçekten aşık olmazdı. Ona karşı en ufak bir şey bile hissediyor olmazdı. Eğer hissetseydi... O zaman bu kadar sene içinde tutabilir miydi sanki? "Sen sadece elde edemediğin şeyi istiyorsun. Buraya kadar John. İşi bırakıyorum, bir daha asla yoluma çıkma." dedikten sonra hızla oradan ayrıldı. Yol boyunca bu kadar zaman bir adamı sevdiği için kendine ağlamıştı. Geçen o kadar zamana ağlamıştı. Ama bu hiçbir şeyi geri getirmiyordu. Asla da getirmeyecekti.

***

Derin üç gündür Jane'i odasından çıkarmak için uğraşıyordu ama Jane odadan çıkmamak için direniyordu. En son John ile gittiği için aralarında bir şey olduğunu tahmin ediyordu ama ona soramıyordu. Pamir öğle uykusuna yattığı sırada şansını bir kere daha denemek için Jane'in yanına gitti. Jane üç gündür yaptığı gibi bilgisayarından bir şeyler izlemekle meşguldü. "Yeter artık gözlerin bozulacak." 

Jane kafasını kaldırıp ona baktıktan sonra omuz silkti. Jane'in umursamazlıktan gelmesine iyice sıkılmıştı artık. Yanına giderek bilgisayarı kapatıp bir kenara koydu. 

Jane ona gözlerini devirerek baktı. "Bu kadar sabredebildiğine şaşırıyorum aslında." 

"Neler oldu?" diye sordu Derin konuyu uzatmadan.

Jane iç geçirdikten sonra arkadaşına baktı. Artık anlatması gerekiyordu. Eğer biraz daha içinde tutarsa patlayabilirdi. "Beni öptü, ben de olamayacağını söyledim. Sonra da işi bıraktım." 

Derin kaşlarını kaldırmış ona bakıyordu. Bu kadar mıydı yani? Jane "Tamam, ondan hoşlanıyorum. Bunu mu duymak istiyorsun?" dediğinde Derin başını salladı ve Jane'nin elini tuttu.

"Geçen hafta Ryan aradığında bana her şeyi kabul ettiğini ve çocuk sahibi olmayı kabul ettiğini söyledi." Kendini toplamak için derin bir nefes aldı. "Ama çok geç kalmıştı Jane ya da ben çocuk sahibi olmak için acele etmiştim. Ona açık kapı bırakmamıştım. Şimdi Pamir olmasaydı bir şansım olabilirdi. Sen bir şansın varken bunu kullanmak istemiyorsun bile."

Jane gözlerini kaçırıp bir süre sessizce oturdu yerinde. "Anlamıyorsun Derin, bana ulaşamadığı beni yatağa atamadığı için tüm bu savaş. Yoksa beni sevdiğinden falan değil. Zarar görmek istemiyorum." 

Derin başıyla onayladı. Onu anlayabiliyordu. Bu kadar süre Jane ve John'un uzaktan bakışmalarını izlemişti. Gözleri o kadar çok şey anlatmıştı ki ona. "Peki pişman olmayacağına, denemediğin için üzülmeyeceğine emin misin?" 

Jane başını salladı kararlı bir şekilde. Derin daha fazla olaya karışmak istemediği için başıyla onayladı. Sonuçta bu onların hayatıydı ve istediklerini yapmakta özgürlerdi. "O zaman kalk artık şu yataktan. Yapıştın sanki." 

Derin odadan çıktığı sırada kapı çalınca kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtığında Kevin ile karşılaştı. O an kalbi çıkmak üzereydi işte. Günlerdir beklediği haber gelmişti. Sürekli oğlunun onun mu olduğunu kendine sorarken buluyordu kendini ve şimdi cevap karşısındaydı. Tedirgin bir şekilde "Hoş geldin, girsene." dedi. 

Kevin başını iki yana salladı. "Biraz yürüyelim mi?" 

Derin kararsız bir şekilde ona bakıyordu. En sonunda "Tamam Jane'e haber vereyim." diyerek Jane'in odasına ilerledi.

Jane "Kim geldi?" diye sordu.

"Kevin, biraz yürümek istiyor. Pamir'e bakarsın değil mi?" Jane başını sallayınca Derin "Tamam sağ ol." diyerek kapıya ilerledi. Çantasını alıp kapıyı kapattı ve Kevin'a döndü. "Tamam, daha fazla bekleyemeyeceğim sonuç ne?" 

oy ve yorumları unutmayalım :))

20.10.2018 düzenlendi

Edit 2: 12.06.2023

Her Şeyden Habersiz -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin