8.Şaşkın

16.7K 891 29
                                    

Foto:Kevin 

Derin ve Jane giderken John ile Arthur göz göze geldiler. Annesi yanlarına gelince John "Hadi biz de gidelim." dedi.

"O kız nasıl kendi kendine izin verdi öyle?" diye sordu. 

John annesine bakıp gülümsedikten sonra "En iyi çalışanım." dedi.

Emily'nin buna inanmaya niyeti olmadığı belliydi. Kaşlarını kaldırıp John'a baktığında John küçüklüğünden beri karşılaştığı bu bakışın "Sen söylemezsen ben kendi yöntemlerimle öğrenirim." demek olduğunu çok iyi biliyordu. Annesinin sonunda nasılsa öğreneceğini bildiği için pes ederek "Tamam sonra anlatacağım." dedi. Annesi zafer kazanmış bir ifadeyle giderken John bazı kadınların idare edilmeyecek kadar zor olduğunu düşünmeden edemedi. Annesi ve Jane bu kadınlardandı.

Annesi ve babasıyla sessizce arabaya doğru ilerlediler. Tam arabaya binerken Emily "O çocuğun babası kim?" diye sordu. 

John arabaya bindiklerinde bu soruyu duymamış gibi yaptı. Annesini gerçekten çok seviyordu ama biraz meraklı olmasını ve bir şeyi öğrenmeden peşini bırakmamasını hiç sevmiyordu. Polislikten emekli olduğu için diye düşünmüştü başlarda ama bu huyu gittikçe körelmek yerine her geçen gün daha da büyüyordu. 

Arabayı çalıştırdığında annesi "O çocuğun Kevin'ın kopyası olduğuna yemin bile edebilirim." dedi. 

John sıkıntıyla "Annesi de sarışın, ona benziyor bence." dedi. Başkalarının özel hayatıyla ilgilenmiyordu. İlgilenenlerle de ilgilenmiyordu. Ama annesi sürekli üsteliyordu sanki.

"Kim peki babası? Kevin'ı tanıyormuş. Olma olasılığı yok mu gerçekten?" 

John gitmeden önce annesine dönüp "Anne Kevin bir çocuğu olsa bize söylerdi değil mi? Ayrıca Derin de çocuğunu tek başına büyütmek yerine babasıyla büyütürdü. Babası kim bilmiyorum." dediğinde kadın başıyla onayladı. Bu sefer ikna olmuşa benziyordu.

Emily John'un söyledikleriyle çocuğun babasının Kevin olmadığına emin olabilirdi ama benzerlik kafasını karıştırıyordu. Çocuğu gördüğü ilk andan beri ona karşı büyük bir yakınlık hissetmese daha fazla üstüne gitmeyebilirdi ama çocuğu yakından gördüğü ilk an bir güç sanki ona doğru çekmişti. İlk defa böyle bir şey hissediyordu.

***

Derin arabada hiç konuşmamıştı. Pamir'in söylediklerini sadece başıyla onaylamıştı. Jane onun bu halde olmasına dayanamıyordu. Bir yandan da onu bunun için cesaretlendiren kişi olduğu için suçluluk duyuyordu.  Derin çocuk meselesine kafasını o kadar takmıştı ki küçük bir çocuğun tek gecelik bir ilişkiden olmasına gönlü razı olmamıştı ama şimdi hiç tanımadığı bir adamın çocuğunu doğurmuş olmasına nasıl izin verdiğini düşünüyordu. Derin her adamın isteyebileceği bir kadındı. Fazlasıyla güzeldi ve çok iyi kalpli biriydi. Pamir büyürken çocuğu olmasına rağmen onunla çıkmak isteyen çok fazla adam olmuştu ama Derin hep hazır olmadığını söyleyerek reddetmişti.

Jane aslında Derin'in deli gibi korktuğunu biliyordu. Tekrar kırılmaktan, üzülmekten korkuyordu. Şimdi düşünmesi gereken bir de çocuğu vardı. Bir ilişkinin oğlunu nasıl etkileyeceğini de bilmiyordu. O yüzden ona hak verse de kalbi onun çok mutlu olmasını istiyordu.

Alışveriş merkezinde Pamir'i gezdirirken Derin fazlasıyla sessizdi. Jane bir an kadının sorduğu gibi çocuğun babasının Kevin olmasını istedi içten içe. İşte o zaman her şey çok daha güzel olurdu. Kevin ve Derin'in birbirlerine çok yakışacağını düşününce aklına gelen şeyle gülümsedi. Neden olmasındı ki? İkisi de bekardı ve çocukları vardı. İkisi de çocukları çok seviyordu. Jane onların ne kadar yakışacağını düşününce heyecanlanmadan edemedi. 

Derin ile sessiz geçen süre boyunca Jane bunu düşünmeden edemedi. İki yalnız insan ve ikisinin birbirine çok yakışacağını biliyordu içten içe. Dinlenmek için bir yere oturduklarında Pamir ortalıkta dolaşırken Jane Derin'in elini tuttu.

"Yeter artık, sen o kadar iyi bir annesin ki Pamir asla babasını aramayacak." dediğinde Derin başını iki yana salladı. 

"Ne kadar iyi anne olursam olayım Pamir babasını soracak. Sanırım bencilce davrandım. Çocuk istediğimi düşünüyordum sadece ama o çocuğun nasıl hissedeceğini hayatı boyunca neler yaşayacağını hiç düşünmedim." dedikten sonra dolan gözlerle Jane'e baktı.

Jane iç geçirdikten sonra "Yapma böyle." diye fısıldadı. 

Derin Jane'e baktı. "Bana söz ver Jane, eğer bana bir şey olursa oğlumu kendi oğlun gibi büyüteceksin." 

Jane ona inanamamış bir şekilde bakıyordu. Derin'in cevap beklediğini görünce "Tabi ki." dedi kendinden emin bir sesle. Sonra "Sana bir şey olmayacak canım ama ben yine de Pamir'i kendi oğlum gibi seveceğim." dediğinde Derin gülümsedi.

Derin Pamir'i izlerken Jane "John'un annesi Pamir'in Kevin'a çok benzediğini söyledi." dediğinde Derin hızla ona döndü. 

"Kevin'ın çocuğu olmadığına emin olduğunu söyleseydin." 

Jane başını iki yana salladı. "Nereden biliyoruz Derin? Dünyada çok fazla insan var doğru ama ya Kevin da sperm bağışladıysa?" 

Derin başını iki yana salladı. "Saçmalama Jane, adamın sağlam bir işi var, ailesi ona istediğinde yardım ediyor. Zevk için dünyanın her tarafında çocuğum olsun diye düşünecek değil ya." 

Derin oğluna bir kere daha baktıktan sonra Jane'e döndü. "Pamir isterse bir gün babasını öğrenecek ama en çok babasının kötü bir adam olmasından korkuyorum Jane. Senin dediğin gibi Kevin gibi adamların sperm verdiğini sanmıyorum. Para için kendini satacak insanlar var. Kim bilir ne için paraya ihtiyacı vardı da..." dedikten sonra cümlesini tamamlayamadı. 

***

Akşam olduğunda Kevin ve John yine ailesinin evindeydi. Emily her şey yolundaymış gibi en güzel yemeklerini yapmıştı. Bu akşam Melanie de onlara katılmıştı. Kevin bir kişiye daha durumu anlatacak gücü kendinde bulamadığı için bu görevi annesi üstlenmişti. Melanie geldiğinde Kevin'a şefkatle sarılarak her şeyin düzeleceğini söylemişti.

Herkes hiçbir şey olmamış gibi yemek yerken Emily Kevin'a "Dün akşam reklamda gördüğümüz çocuğu gördüm bugün. Sana çok benziyor gerçekten." dedi. 

Kevin başını salladıktan sonra yemeğini didiklemeye devam etti. Canı yemek yemek istemiyordu bu sıralar. Emily "John çocuğun babası olmadığını söyledi." dediğinde Kevin'ın elindeki çatal masaya düştü.

"Ne demek istiyorsun?" dedi sakin olmaya çalışarak.

Emily oğlunun sinir olduğunu görüyordu ama sormadan edemedi. "Çocuğun babası olma ihtimalin var mı?" diye sorduğunda Kevin annesine inanamıyordu.

"Eğer o çocuk benden olsaydı kızım için çoktan annesine gitmiştim değil mi?" dedi sinirle. "Bunun olma olasılığı yok." dediğinde Emily de sinirlenmişti. 

"O zaman neden o çocuğu kendime bu kadar yakın hissediyorum?" dedikten sonra John'a döndü. "Senin oğlun mu?" diye sordu. 

John "Yeter anne." dedi sesini düz tutmaya çalışarak. "Başkalarının hayatını konuşmayı sevmediğimi biliyorsun ama bu konuyu kapatman için söylüyorum. O çocuğun babası belli değil. Derin de bilmiyor. Çünkü sperm bankasından aldığı spermle hamile kalmış." dedikten sonra masadan kalkarken Kevin elindeki bardağı yere düşürmüştü. 

19.10.2018 düzenlendi

Edit 2: 12.06.2023

Her Şeyden Habersiz -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin