YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG)...

By kutahyaninpinariiiii

3.6M 130K 27.2K

A: Ne yaptınız gece? A: Kelepçeler havada uçuşmuş mu? +9054...: Hatırlamıyorum ama +9054...: Omzunda ciddi kı... More

bir'
iki'
üç'
dört'
beş'
altı'
yedi'
sekiz'
dokuz'
on'
on bir'
on iki'
on üç'
on dört'
on beş'
on altı'
on yedi'
on sekiz'
on dokuz'
yirmi'
yirmi bir'
yirmi iki'
yirmi üç'
yirmi dört'
yirmi beş'
yirmi altı'
yirmi yedi'
yirmi sekiz'
yirmi dokuz'
otuz'
otuz bir'
otuz iki'
otuz üç'
otuz dört'
otuz beş'
otuz altı'
otuz yedi'
otuz sekiz'
otuz dokuz'
kırk'
kırk bir'
kırk iki'
kırk üç'
kırk dört'
kırk beş'
kırk altı'
kırk yedi'
kırk sekiz'
kırk dokuz'
elli'
elli bir'
elli iki'
elli üç'
elli dört'
elli beş'
elli altı'
elli yedi'
elli sekiz'
elli dokuz'
altmış'
altmış bir'
altmış iki'
altmış üç'
altmış dört'
altmış beş'
altmış altı'
altmış yedi'
altmış sekiz'
altmış dokuz'
yetmiş'
yetmiş bir'
yetmiş iki'
yetmiş üç'
yetmiş dört'
yetmiş beş'
yetmiş altı'
yetmiş yedi'
yetmiş sekiz'
yetmiş dokuz'
seksen'
seksen bir'
seksen iki'
seksen üç'
seksen dört'
seksen beş'
seksen altı'
seksen yedi'
seksen sekiz'
seksen dokuz'
doksan'
doksan bir'
doksan iki'
doksan üç'
doksan dört'
doksan beş'
doksan altı'
doksan yedi'
doksan sekiz'
doksan dokuz'
yüz'
bir''
iki''
üç"
dört''
beş''
yedi''
sekiz''
dokuz''
on''
on bir''
on iki"
on üç''
on dört"
on beş''
on altı''
on yedi''

altı''

17.8K 1.1K 180
By kutahyaninpinariiiii


💧

"Madem hamilesin... Madem bu kadar bünyen kaldırmıyor, işe gelmeni istemiyorum Ahu. Evde dinlenmen lazım. O, iki elemanı da ayağımın altına almamak için zor duruyorum ama sen burada gittikten sonra... Evi aradım, bir araba yollayacaklar. İyi değilsen doktoru tekrar çağırayım. Hastaneye de gidebiliriz."

Sızlayan başımı parmak uçlarımla hafif hafif ovaladım. Beynimin içinde şimşekler çakıyor gibi olsa da bedenimin yorgunluğu daha fazlaydı. Emre'nin kavga eden ifadesi gözümün önünden ayrılmıyordu.

"Eve gitmek istemiyorum." dedim bozuk sesimle. "Burada olmayı seviyorum baba."

Babam odanın içinde adımlamayı bırakıp oturduğum deri koltuğun önüne geldi. Başımı ona doğru kaldırdığımda eli saçlarımı usul usul okşadı. Dikkatle yanıma otururken kendimi onun kollarının arasına bıraktım. 

"Ahu artık kafana göre takılamazsın kızım. Karnında bir can taşıyorsun ve onun sağlığı hepimiz için çok önemli. Bir süre evde dinlenmen sana iyi gelecek."

"İstemiyorum." Gözlerim dolduğunda buna anlam veremedim. "Hem sen şirketi bana devretmeyecek miydin? Neden böyle yapıyorsun şimdi?"

"Senin iyiliğini isti-"

"Ama ben evde oturmak istemiyorum." dedim inatlaşarak. Kollarından çıkıp kararlı bir şekilde yüzüne baktım babamın. "Biz gerçekten iyiyiz. Altı üstü birkaç dakika bayıldım."

"Emin misin?"

"Evet baba ya... Eminim."

Dikkatle ayağa kalktığımda dik durmayı başarabildim. 

"İşlemleri başlatmıştım." demesiyle duraksadım. 

"Ne işlemi?"

"Bu hafta sonu bir davet düzenliyorduk. Şirketi sana devrettiğimi açıklayacaktım."

"Has..." Elimi dudaklarımın üzerine kapatıp ağzımdan çıkacak olan küfre engel oldum.

Şirketi bu hafta bana mı devredecekti?

Evet bekliyordum ama kesinlikle bu kadar erken beklemiyordum. Yani hemen mi büyük patron olacaktım?

Hemen mi ya?

"Olur... Olur, hazırım." dedim büyük bir hevesle.

Benden daha iyisini bulamazdı. Zaten avukatı da kocam yapacaktım. Bir bok yersem Emre arkamı temizlerdi. Sonuçta yavrusu karnımdaydı. Temizlemek zorundaydı.

"Ahu, biraz erteleyebiliriz. En azından doğuma kadar..."

"Hayır. Doğuma daha çok var. Ben hallederim." Halletmez miydim? Ederdim. Hamile ve patron olabilirdim. 

Öfkeli patron.

Seksi hamile...

"Peki o zaman. Yine de sen bugün eve gidip dinlen..."

Babamı biraz daha çileden çıkartmamak için başımı hızlı hızlı salladım. Zaten öğleyi falan geçeli çok oluyordu.

"O sevgilin olacak herife de söyle odama yollasınlar."

"Peki... Görüşürüzbabacığım."

Kapıyı açıp dışarı çıktığımda derin bir nefes verdim. Babamın asistanı gözleriyle beni süzerken anlık tersleyecek gibi olsam da vazgeçtim. Bulaşacak gücüm bile yoktu. Bir iki adım attığımda Emre göründü koridorun ucunda. Öyle hızlı geldi ki yanıma zaman kavramı büküldü sandım.

"İyi misin? Ne oldu? Doktor ne dedi? Gidelim mi hastaneye? Bir de başka doktora götüreyim? Hım... İyi misin Ahu? Bir şey söylesene."

"İyiyim, iyiyim. Sen nasılsın?" Dudağının kenarındaki kurumuş kana ve sıyrılmış kaşına baktım. Onu son gördüğümden daha iyi gözükse de mavilerinde derin bir korku yer alıyordu. Bakışları sürekli bedenimde geziniyor, ters bir durum varlığını gözetiyordu. "Yaraların..."

"Ben iyiyim... Çok iyiyim. Çok korktum Ahu... Sen öyle birden bayılınca aklım çıktı. Baban geldi sonra... Seni alıp götürdü. Beni de odaya sokmadı."

"Seni bırakmamı söylüyor." dedim birden aklıma gelen şeytanlıkla. "Son zamanlarda bana zarar vermeye başlamışsın. Eskisi kadar sevmiyorum Emre'yi, dedi."

"Nasıl?" 

Korkudan gözleri pörtledi resmen! O kadar komik görünüyordu ki... Gülmemek için zor durdum.

"Ayrılmamı istedi senden. Bebeği Londra'da büyütecekmişim."

"Nasıl lan? İzin vermem! Veremem Ahu... Babasıyım ben amına koyayım. Siz benim yanımda olmadan yaşayabilir miyim?" Övgüleri hoşuma giderken keyfimi belli etmemeye çalıştım. Evet, biz de sensiz yapamazdık Emre'ciğim. "Ben ne zamandır bekliyorum bu bebeği haberin var mı?"

"Ne zamandır?"

"Sen gittiğin andan beri..." 

"Neyse ya... Bakacağız artık." dememle daha bir kızardı. "Ben eve geçeceğim, babam da seni çağırıyordu. Sanırım para teklif edecek. Kızımla torunumun peşini bırak, diye."

"Sen benim arabama geç." Arabasının anahtarını cebinden çıkartıp elime tutuşturdu. "Ben şimdi geliyorum."

"Ama babam izin vermez." dediğimi duymadı tabi. Öyle öfkeli bir şekilde girdi ki babamın odasına arkasından bir kahkaha patlatmadan duramadım. İkisi de yesinlerdi şimdi birbirlerini.

Babam beni Emre'ye vermeyerek, Emre de gözümün önünde kavga ederek sinirlerimi zıplatmıştı.

Erkekler beni öfkelendiriyordu.

"Sen ne olacaksın acaba?" dedim karnıma doğru. Adımlarım asansöre doğru yöneldi. "Umarım kız olursun, anne kız harikalar yaratırız. Babanı ve dedeni delirtmek gibi."

Asansörün kapısı kapandı ve aşağı inene kadar yalnız başıma karnımla konuştum. Otoparkta Emre'nin arabasına kurulurken beni baya bekleteceği belliydi. Ben de o geçen sürede hafta sonu olacak davet için elbise ve ayakkabı için tanıdığım tasarımcılarla iletişime geçtim.

💧

"Evde kimse yok sanırım."

"Evet."

"Uyuyacak mısın?"

Yani ne cevap bekliyordu bilmiyorum ama uyumayacağım kesindi. Yatakta uzanmaya devam ederken dik dik yüzüne bakmaya devam ettim. Önce takım elbisesinin ceketini çıkardı ve sonrasında kravatını gevşetti.

"Uyutmayabilirsin."

"Baban ağzıma sıçtı." Gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Kavruk teni hafiften ortaya çıkarken bir yandan da odanın kapısını kilitledi. Çalışanlar hariç evde kimse yoktu. Babam zaten akşam iş yemeğine gidecekti. "Ama Londra falan dememiş... Sen bana yalan mı söyledin?"

"Bilmem."

Emre altında sadece kumaş pantolonuyla yatağa doğru gelirken göğsüm heyecanla yükseldi. "İyisin değil mi?" Dizini yatağa bastırdı ve yavaşça üstüme çıktı. Büyük eli karnıma tutundu. "Bebeğimiz iyi değil mi?"

"Hıhım... Daha da mutlu edebilirsin."

Emre'nin laciverte dönen gözleri yüzümde dolaşırken dudakları yavaşça dudağıma değdi. İçimde öyle bir patlama yaşıyordum ki Emre'den kat kat hızlı bir şekilde onun dudaklarını öpmeye başladım. Dolgun ıslaklığı nefesimi keserken dişleriyle sertçe ısırmaya, ardından acısını geçirmek ister gibi öpmeye devam etti. Elinin biri sağ göğsümü buldu ve üstümdeki bluzden dışarı çıkartıp avcuna aldı. Ağır ağır ovalarken altında kıvranıyordum. Sinir uçlarımın hepsi kemikli elinin değdiği göğsümdeydi. Ucu sızlıyor, her an daha da sivriliyordu.

"Bebeğim... Güzel bebeğim..."

"Emre..."

Çenemi, boynumu öpmeye devam etti ama en çok hissettiğim göğüslerimdi. Öyle sahiplenici bir şekilde tutuyordu ki...

"Çok güzelsin... Ama söyle bakalım o iti nereden tanıyorsun?" Boynumu emmeye başladı. Kısık kısık inlerken işaret ve baş parmağının arasına sıkıştırdığı göğüs ucumu asıldı. Acıyla karışık zevk çıldırmama neden olurken "Barda." diye fısıldadım.

"Barda demek... Ne yaptınız barda?"

Göğsümdeki eli göbeğime oradan da eteğimin fermuarına kaydı. Fermuar yavaşça açılırken sakinleşmeye çalıştım ama olmadı.

"Bana asıldı sanırım. Çok hatırlamıyorum."

"Hatırlamıyorsun demek..."

Eteğin gevşeyen bel kısmından elini iki bacak arama soktu. Emre'nin bir anda sertleşen kaşları, katılaşan yüzü nefesimi daha çok keserken "Onu sikerim." dedi öfkeyle. Avcuyla kadınlığımı sardığında deli gibi inliyordum. Elini oraya bastırması gerekiyordu. "Sana bir daha bakarsa eğer..."

"Onu boş ver, beni si... Ah!"

Emre elini hızlı hızlı sürtmeye başladığında karnımda çok yoğun bir ağrı hissediyordum. Dantelli külotum aramızdaki tek engeldi. Emre kontrolünü kaybetmiş gibi beni okşarken bir taraftan göğsümün ucunu ağzına aldı. Bacaklarıma kadar titrerken kasıklarım sızlıyordu. Dili çok fenaydı... Dili göğsümü parça parça ediyor, eli sakinleştirmek ister gibi okşuyor ama beni kandırıyordu. 

"Geleceğim." dedim gözlerim hafif hafif kararırken. "Emre-"

"Ştt... Olmaz bebeğim." Bir anda kendini geri çekti. "Biraz daha zevkli olması lazım."

"Ama..."

Ayağa kalkıp yere attığı kravatını geri aldı. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi duraksadı. İçimde yoğun bir boşluk, boşalamamanın gerginliğini hissediyordum.

"Bebeğimize zarar vermeyiz değil mi?"

"İçimde uyuyamazsın." dedim net bir şekilde.

"Uyumayacağım."

"O zaman başka şeyler yapabilirsin. Çok sert olmayacağını umuyorum."

Tereddüt etse de geldi ve kravatını gözlerime sarmaya başladı. Etraf benim için kararırken nefesimi tuttum.

"Sadece zevkini çıkar Ahu..."

💧

Azıcık sevisin ama bebeği unutmayın yavrular

Continue Reading

You'll Also Like

99.8K 468 6
evet seni istiyorumm
8.7K 614 13
On yedi sene sonra sil baştan yazılan bir hayat. "Ben... kendi ailemi tanımak istiyorum." söylemek istediklerimi söylemenin verdiği rahatlık ile der...
12.5K 748 32
Herkese Merhaba Arkadaşlar Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları VIP katından selam ve sevgi ile...
2.6M 217K 71
Gelecekteki Kocam: Bak, her kimsin bilmiyorum ama son kez soracağım Gelecekteki Kocam: Numaran telefonumda 'Kalbimin Pili' diye kayıtlı Gelecekteki K...