She is a Rainbow. / OMS / (✓)

By AynurDemir

124K 10.5K 2.1K

Bu hikaye geçmişini hatırlamak isteyen urbach-wiethe hastası bir kız ve etrafında ona yardım etmek isteyen gi... More

Babamız nasıl evlenmeye karar verdi? / Chapter:1
Cici Baba? / Chapter 2.
Dev / Chapter : 3
Ufaklık dediğin insana dön bir bak isterim! / Chapter : 4
Sana gözümü kırpmadan zarar verebilirim / Chapter : 5
Aşk Sarhoşu, Junu-sshi / Chapter : 6
Bana Korku Verebilir Misin? / Chapter : 7
Mutluluklar? / Chapter : 8
Bazı insanların bir beşliğe ihtiyacı var! / Chapter:9
Karanlık Geçmiş / Chapter : 10
Sağlıklı bir beyne sahip değil! / Chapter:11
Sen Öldün! / Chapter : 12
Let's Go Party! / Chapter:13
JayŞi? / Chapter:14
Muhteşem(!) Bir Alışveriş! / Chapter:15.
Bay Gizemli? / Chapter:16
Oh, My Sister! OST'leri ~
Seo Jung Hoo, Gitme! / Chapter:17
Garaj Temizliği / Chapter:18
Plaj Gezisi! / Chapter : 19
Beyninden Vurulmuş? Sırtından Bıçaklanmış? / Chapter : 20
FLASHBACK / Chapter:21
FLASHBACK, İkinci Kesit / Chapter : 22
Senin yanında olacağımı unutma! / Chapter:23
Evet! Çıkıyoruz. / Chapter:24
Hatırlamak İstiyorum! / Chapter:25
Şeytanla Anlaşma Yaparım! / Chapter : 26
Sana Tutuluyorum, Değil mi? / Chapter:27
İntikam Bu İşte! / Chapter:28
Oyun? Chapter:29
İntihar? / Chapter:30
Başladığımız Yer? / Chapter:31
Chapter:33
FLASHBACK /Chapter : 34
Geri Geldi / Chapter: 35
Bana mı, Yoksa kendine mi? / Chapter : 36
Chapter:37
Seçim? / Chapter : 38
GERÇEKLER /Chapter: 39
Oyun Başlasın! / Chapter : 40
Namlunun Diğer Ucu / Chapter : 41
DEAD! / Chapter : 42
FINAL!
Annelik?
Sarhoş?
Kaybetmek.

FlashBack/ Chapter:32

2.4K 189 21
By AynurDemir

Chapter:32

Multimedia: Bir.adet.Hızlı.Trene.binip.ruhunu.kaybetmeye.hazır, SEO JUNG HOO. Çok tatlı değil mi ama hahahha YERIMM ♡

Bir önceki bölüm dediğim gibi bir süre kısa kısa FLASHBACKler olarak gideceğiz. Umarım sıkılmazsınız. Ciddi anlamda bundan korkuyorum. Ama bölümlerden sonra neyin ne olduğunu, neler yaşandığını öğrendiğiniz için hikayeye daha çok sarılacaksınız bence.

♧♧♧

" Ben, 15 yaşında evin tek çocuğu olan, hiç bir dediğin eksik edilmeden büyütülen, bunun aksine oldukça söz dinlemez, bir kıza göre fazla kabadayı, açık sözlü, baş kaldırmayı ve birilerinin burnunu kırmayı hobi edinmiş kaçık biri olan, Ahn Miryo. "

15 yaşında ki Miryo, şimdi ki halinden çokta şirin değildi aslında.

Karşısında duran ve babasının onu eve getirdiği ilk yarım saattir konuşmayan yüzü asık çocuğa biraz daha yaklaşmaya çalıştı, küçük adımlarıyla. Karşısında ki çocuğun yüz hatları ve Miryo'yu ikiye katlayan boyu yüzünden onun 20'lerinde olması gerektiğini düşündü.

Babası bu genç adamın geleceğini iki gün önce hem ona hem de annesine yedikleri akşam yemeğinin ortasında aniden haber vermişti, çok normal sayılacak bir şekilde. Birkaç gün kalacağını söylese de çocuğun yanında getirdiği koca valiz pekte birkaç günlük ihtiyaç için değildi Miryo'ya göre.

Çocuğun Seul'den geldiğini bahçeye fazla alıcı gözüyle bakmasından bile anlayabiliyordu aslında, babası söylemiş olsa bile.

Kendi çekirdek ailesiyle Seul'e üç saatlik uzakta olan Jinan'da yaşıyordu Ahn Miryo. Gerçi artık pekte çekirdek olacak gibi durmuyordu.

" Konuşmayı bilmiyor musun? Dilini mi yuttun yoksa? "

Miryo, kollarını birbirine dolayarak bahçede ki çardakta oturmaya devam eden çocuğa bakmaya devam etti önünde ki masaya tüm bedenini sermiş bir şekilde.

" Umarım sağır değilsindir. Yoksa öyle misin? "

Miryo kendinden bir kol uzaklıkta olan çocuğa elini uzatıp kulaklarına dokunduğun da ona atılan kızgın bakışların farkında bile değildi, kıstığı gözlerinin ardında.

" Ahn Miryo! Seo Jung Hoo'yu rahatsız etmeyi bırak. "

Ahn Taehyun, nihayet duş alıp tüm davanın yoğunluğunu üzerinden attıktan sonra omzunda ki havluyla, ayağında ki terliklerin çıkmaması için çabalarken kızının, en yakın arkadaşının kendisine emanet ettiği oğlunu rahatsız edişini izledi.

" Birşey yapmıyorum. Sadece konuşmasını bekliyordum. Sağır ve dilsiz birini mi getirdin eve? "

Oturduğu yerden kalkarak ellerini beline koydu babasına karşı dururken. Ahn Taehyun belki de hayatında tek bir kişiye karşı kendini savunmasız hissediyordu. Kendi kızına. Miryo'ya laf yetiştirmek ve onu birşeyi yapması için ikna etmek hayatında zorlandığı tek şeylerdi.

" Ahn Miryo! Seo Jung Hoo ne sağır ne de dilsiz. "

Miryo'yu belinden tutarak yeniden yerine oturttuğun da kızının yanına oturmak yerine artık evin yeni oğlunun yanına oturmayı tercih etti Ahn Taehyun.

" O zaman neden konuşmuyor? "

Miryo oturduğu yerde bağdaş kurarak kollarını masanın üzerine uzatıp gözlerini Junghoo'nun üzerine odakladı rahatsız olmasını sağlayacak bir şekilde.

" Gereksiz insanlarla konuşmayı sevmem! "

Ahn Miryo, Junghoo'nun sesini ilk defa duymasının yanı sıra söylediği şey yüzünden büyük bir ikilemde kalarak şok olmuş suratıyla ona bakakalmıştı.

Masanın üzerinden üzerine atlayıp onu yumruklamaya çalışırsa büyük ihtimalle söylediği şey yüzünden hala gülmeye devam eden babasından büyük bir azarlama alacaktı. Bu yüzden öfkeyle nefesini vererek, ona yenilmeyi tercih edip kollarını birbirine doladı.

Eninde sonunda intikamını alacaktı nasıl olsa..

##

" Burası senin odan. "

Miryo önünde ki tahta kapıyı açarak babasının onun için hazırladığı tavan arasında ki odaya doğru girdi. Eski harabe görüntüsünden kesinlikle eser yoktu. Babası burayı adam etmek için oldukça uğraşmak zorunda kalmıştı sanırım. Miryo'dan yardım istese de her defasında geri çevrilmişti sert bir şekilde.

" Odan niye benimkinden güzel? "

Miryo kendi kendine konuşurken Junghoo'nun onun arkasından sırıtışını elbette göremiyordu.

" Bu arada, benden büyük olduğun halde sana adınla hitap edeceğim. "

Miryo kollarını çaprazlayarak arkasını dönünce alaylı suratla yeniden karşılaştı.

" Seni gözüm tutmadı, Seo Jung Hoo. "

Parmağını ona uzatıp gözleri kısık bir şekilde geriye doğru yürürken gözden kayboldu.

##

" Vay canına! Yüce Seo Jung Hoo, küçük bir hız treninden mi korkuyor yoksa? "

Ahn Miryo, yüzünde ki kocaman bir sırıtışla uzun bilet sırasına girmeye bir türlü gönüllü olmayan, olmaktan korkan Junghoo'ya doğru dalga geçmeye devam ediyordu. Hemen arkadasın da bekleyen Kyungsoo ve Suho'nun bile ona sırıttığını görebiliyordu Junghoo. Ne kadar utanç verici bir durumun içinde kalmıştı.

Ahn Miryo'nun onu buraya getirmekte ki tek amacı onunla dalga geçmek olmalıydı diye düşünmeden yapamadı Seo Jung Hoo.

" Korktuğumu nerden çıkardın? Sadece fazla mide bulandırıcı duruyor. "

Junghoo ürkek bir şekilde diğerlerine çaktırmamaya çalışarak bakışlarını festivalin girişinde bulunan daha önce görmediği kadar büyük ve oldukça karmaşık bir şekilde hızla ilerleyen trene çevirdi. Kyungsoo ve Suho bunu göremese de gözünü bir saniye olsun ondan ayırmayan Miryo'nun dikkatini hemen çekmiş daha fazla gülmesine neden olmuştu.

" Yanımıza bir poşet almalıyız o zaman. Kusarken ağzına bağlarız. "

Miryo, Junghoo'nun itiraz etmesine daha fazla izin vermeden önden giderek tuttuğu kolundan çekiştirerek nihayet sıraya girmeyi başardı. Junghoo hala arkasında onunla alay eden kuzenlere doğru döndü öfkeli bir şekilde. Aralarında en büyük olan kendisiydi ve onunla bu şekilde dalga geçmelerine izin veremezdi.

Alt tarafı hızlı giden trene bikaç dakika katlanması gerekecekti, değil mi?

Fakat..

Aniden ona yüklenen aptal cesareti daha koltuğa yerleşir yerleşmez aniden uçup havaya karışmışt ne yazık ki.

Başının üzerinde bulunan demir korumalık görevlinin yardımıyla üzerine doğru kapanırken trenin daha hareket etmemesine rağmen şiddetle çarpmaya başlayan kalbine doğru götürdü elini hızlı bir çekimle. Fazla panik yapmamaya çalışsa da 23 yıllık hayatında ilk defa böyle birşeye binmişti.

Birde Miryo onu zorla en öne oturtmuştu. TANRIM!

" YA! Bu kadar korkmana gerek yok. Eğlenceli olacak, söz veriyorum. "

Miryo iki parmağını izci sözü verir gibi havaya kaldırmasına rağmen onunla dalga geçmeyi bir saniye olsun bırakmıyordu. Seo Junghoo Miryo'nun da korktuğunu gövdesine sarılmış demire sıkıca tutunmasından anlayabiliyordu, fakat yüzüne tek bir gram korku yerleştirmekten kaçıyordu. Bu kız her zaman böyleydi ve Junghoo onun nasıl biri olduğunu bir türlü anlayamıyordu.

" Gidiyoruz, gidiyoruz! Gidiyoruz!! "

Miryo'nun heyecanla korku arası karışımı çıkan sesi Junghoo'yu düşüncelerinden aniden uyandırarak demirlere sıkıca yapışmasına neden oldu. Hemen arkasında oturan Kyungsoo'nun Suho'ya karşı neden önde oturmadıklarını duydu Miryo'nun başlamaya hazır çığlıklarından hemen önce.

Baş aşağı kalmış Junghoo gözlerini sıkıca kapatmaya hazırlanırken eline doğru uzanan başka bir elin sıcaklığıyla başını hızla yan tarafına çevirdi.

" Miryo-ah? "

Arkasında çığlık atan insanlar yüzünden sesinin duyulmadığına adı gibi emin olan Junghoo sadece Miryo'nun ona uzattığı elini sıkıca tutmayı tercih etti. Çünkü onun kendisinden çok daha fazla korktuğunu biliyordu.

##

" Anne ve babana ne oldu? "

Her yıl ailece yaptıkları kapma bu yıl dahil olan Seo Jung Hoo, Miryo'nun hayatına yeni bir heyecan getirmişti aslında, ne kadar kendine itiraf etmekten kaçınsa da.

" Eğer anlatmak istemezsen.. "

Miryo, çoktan sönmeye başlayan cılız ateşin hemen yanında sessizce oturan Seo Junghoo'nun hayatına dair herşeyi merak etsede, babası her defasında sorularından kaçıyor, cevap vermek dışında herşeyi yapıyordu. En sonunda da bunu Junghoo'yu korumak için yaptığını ve anlatılacak birşey olmadığını söylüyordu her defasında.

Bilmek istiyordu. Sakin ve oldukça sıradan giden hayatına aniden giren bir genç daha önce yaşamadıklarınü yaşatıyordu ona.

Miryo ölümüne merak ettiği için en sonunda cesaretini toplayarak Seo Jung Hoo'ya sorabilmişti fakat onun da cevaplamak istediği pek aşikar değildi.

Açıkcası tanışalı daha 4 ay olmuşken böyle önemli birşeyi ona anlatır mıydı bilmiyordu ama..

" Babam çalıştığı şirketi yüzünden bir iftiraya maruz kaldı. "

Ve Seo Jung Hoo ona herşeyi anlatmayı tercih ettiğinde Miryo kendini biraz daha ona yaklaşmakta buldu.

" Kendini aklayamadığı için zimmetine yüklü miktarda para geçirmekten ömür boyu hapis cezası aldı. Annem bu yüzden beni ve babamı gerisinde bırakarak evden kaçtı. Bunu yaptığı için mutluyum en azından babamın.. intihar ettiğini hala bilmiyor. "

Seo Jung Hoo derin bir nefes alıp verdiğinde Miryo intihar kelimesini söylemekte ne kadar zorlandığını görmüştü.

Birinin kendi canına kıyması kötüydü özellikle bunu sevdiğiniz biri yapmaya kalkışırsa.. [ Gecen bölüm Seo Jung Hoo'nun neden o kadar öfkeli olduğuna dair bir cevap bu. ]

" Taehyun samchon (amca) babamın en yakın arkadaşı ve de avukatıydı. "

Miryo bunu neden bilmediği için babasına kızarken daha sonra arkadaşını kaybetmiş olduğu için olduğunu fark etti. Junghoo gibi o da acı çekmiş olmalıydı ve kızı olmasına rağmen bunu fark edememişti.

" Fakat baban bana bir söz verdi ve onu yerine getirmekte kararlı. "

Miryo meraklı gözlerle sözüne devam etmesini bekledi. Çünkü Junghoo'nun gözleri bundan bahsederken ışıldıyordu.

" Babamın masum olduğunu ölmüş olsa bile kanıtlayacak ve başımın herkese karşı dik durmasını sağlayacak. "

Junghoo bakışlarını ondan çektikten sonra eline aldığı çubukla közleri karıştırmaya devam etti, uzun bir süre sessizlikle.

Miryo ise kırdığı dizlerine karşı çenesini koyarak onu izledi. Başının neden sürekli eğik olarak gezdiğini şimdi daha iyi anlayabiliyordu.

Seo junghoo, 23 yaşında olmasına rağmen asla yaşı gibi olmuyordu. Her defasında onunla konuşurken sanki 30 yaşlarında biriymiş gibiydi fakat Miryo bunu değiştiriyordu ve Seo Junghoo'nun kendisi de bunun farkındaydı.

Yüzünde saklamaya çalıştığı minik gülümsemeyle közleri karıştırmaya devam etti bir süre daha.

##

Ahn Miryo'nun ona aşık olduğunu söylediğim zaman, sonbahardı. Etrafta çoktan dökülmüş kahverengi yapraklarla kaplı bir bahçenin içindeydiler ve Seo Junghoo tam karşısında ifadesiz bir suratla ona bakmaya devam ediyordu.

Birkaç gündür soğuk hava yüzünden hastalandığı için Miryo'nun onun boynuna sardığı kırmızı el örgüsü atkısı vardı üzerinde. Miryo şeftali kokulu parmünün kokusu tüm burnuna doluyordu ve bundan hiçte şikayetçi değildi.

Fakat karşısında ki küçük kız daha 16'sına yeni girmişti ve kendisi ise 23 yaşındaydı çoktan. Üstelik onların evinde kalıyor, babasının yanında çalışıyordu.

Ahn Taehyun'un bundan memnun olmayacağı her şekilde belliyken nasıl onun duygularını kabul edip ona kucak açabilirdi? Bunu delicesine istediyse de..

" Daha çok Küçüksün, Ahn Miryo. Duyguların zamanla değişecek. "

Fakat Seo Jung Hoo bunu istemiyordu. Miryo'nun sadece onu sevip sadece onun peşinden gelmesini.. Duygularının değişmeye başlayacağını kim bilirdi ki?

Seo Jung Hoo, Miryo'yu o şekilde arkasında bırakarak her zaman yaptığı gibi yeniden Ahn Taehyun'un yanına gitmişti.

Arkasında yıkılmış küçük bir kız bırakmak asla istememişti ama buna mecburdu. Başı yeniden dik oluncaya kadar Miryo'ya yaklaşmayacağını çok iyi biliyordu.

##

Continue Reading

You'll Also Like

2.1K 155 20
İlk görüşte aşka inanmazdım, onu görene kadar... Asla, asla dememem gerektiğini anladım. (Çok hafif küfür içerir) "Lan ne alaka? Sadece hareketi ya...
12.1M 588K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
24.3K 1.4K 15
Jeongguk okulda sürekli ''Jiminşiiii'' diye bağırırdı. JjkXPjm
3.4K 275 14
ve sen omuzlarımda taşımak zorunda olduğum en ağır yüktün, hiçbir şey seninle kıyaslanamazdı. [JEON JUNGKOOK] [SOULMATE AU] ©COPYRIGHT 2017 | disastr...