Sevgili Komşum (Tamamlandı)

By mirayspellman

1.7M 90.1K 29.8K

"Gidersiniz gidersiniz de, siz bu gidişle anca nezarethaneye gidersiniz." "Neden ki güzel kardeşim?" dedim ş... More

1.Bölüm: Asker evi basmak
2.Bölüm: Kırmızı Radyo
3.Bölüm: İçini okumak
4.Bölüm: Siyah Göğüslü
5.Bölüm: Ağrı kesici
6.Bölüm: Arkadaş
7.Bölüm: S.M.Y. Göğüslü
8.Bölüm: Ve planlar suya düşer.
9.Bölüm: Uyku kokan adam
10.Bölüm: Albay Adam
11.Bölüm: En doğru karar
12.Bölüm: Sarılmak
13.Bölüm: Pasta
14.Bölüm: Hisler
15.Bölüm: Boş Tehtid
16.Bölüm: "Kara beni umursuyor mu?"
17.Bölüm: Kağan ve Kara
18.Bölüm: Geçen gün
19.Bölüm: Sana özel
20.Bölüm: Sürpriz Yumurta
22.Bölüm: Kapım sana açık
23.Bölüm: Çikolata
24.Bölüm: Kıskanmak
25.Bölüm: Teni tenime
26.Bölüm: Okey Eşi
27.Bölüm: Kardan Kelebek
28.Bölüm: Geçmiş
29.Bölüm: Canı neler ister?
30.Bölüm: Ödül
31.Bölüm: Kaslı Kadınlar
32.Bölüm: Spor
33.Bölüm: Ciddi bir konuşma
34.Bölüm: Isparta Meselesi
35.Bölüm: Kalbim sadece sana açık
36.Bölüm: Benim isteklerim
37.Bölüm: Final

21.Bölüm: Yanlış Anlaşılan

37.7K 2.3K 700
By mirayspellman

Selamlar nasılsınız canlarım?

Pek içime sinmedi normalde olay akışı ile devam ediyordu ama Kara'dan bir bölüm yazabilirim gibi geldi ve yazdım. Oy ve yorumlar iyi olursa bir sonraki bölüm çok yakındaaa

*

KARA

Aralarında ki mesafe artık yok denecek kadar azalmıştı. Birbirlerinin kalp atışlarını dahi duyabildikleri o anda, koridordan gelen ayak sesiyle Kara birinin mutfağa yaklaştığını anladı. Ada'dan hızla uzaklaşmak için hamle yaptığında kapı açıldı ve içeriye Saadet girdi.

Kara, Ada'dan bir adım uzaklaştı. Saadet'in çatık kaşlarını fark ettiğinde umursamamaya karar vererek bir açıklama yapmadı. Ona açıklama yapmasına gerek yoktu. Onun buraya gelip çatık kaşlarla onu sorgulamasına da hakkı yoktu. Onun ne düşündüğünü önemsemediği için susmayı tercih etti.

Bakışlarını az önce kendine bile itiraf edemediği şeylerin bir kısmını söylemiş olduğu kadına çevirdi. Ada'nın hareketlerini, tepkisini dikkatlice izlemeye başladı. Ada yavaşça göz kapaklarını açtı.  Dudaklarını birbirine bastırarak, yutkundu ardından alt dudağını ısırdı ve bakışlarını Saadet'e çevirdi. Ada'nın hareketlerini izlerken olduğu duruma içinden küfretti Kara. Ne olurdu ki gelmeseydi, ne diye gelmişti?

Saadet, elini kapının kulpundan çekti ve tezgaha doğru yürüdü. Saadet'in tezgaha yaklaşmasıyla Ada sağ duvara doğru yapıştı. "Çok acıktım." dedi Saadet. Ada gözlerini kısmış, Saadet'in hareketlerini dikkatlice süzüyordu. Kara ise Ada'nın hareketlerini dikkatlice süzüyordu.

Hazırlanmış olan krepli tabakları masaya koymaya başladı. Üçüncü tabağı da koyaraken, ellerini birbirine vurdu ve "tüh." dedi Saadet. Kaşları çatıldı ikisininde. Bir tepki vermeden devam etmesine izin verdi Kara. Ne oldu, diye düşündü sadece.

Masa tarafından 180 derece dönerek tek elini uzatarak Ada'ya soru yöneltti. "Sen, yiyecek miydin? Yani kahvaltıya kalacak mısın?"

Kara bunun cevabını bilmiyordu. Ada'nın neden buraya geldiğini de bilmiyordu. Az önce ki Ada'nın sorduğu sorularının sebebini bilmediği gibi, bunları da bilmiyordu. Dün gece her sorun çözülmüş gibiydi halbuki.

İki elini birleştirerek devam etti Saadet. "Krep yetmiyor da, ondan dedim."

Kaşları çatıldı Kara'nın. Ne kastediyordu?

Kara kendi içinde Saadet'in dediklerini tartarken Ada konuştu. "Şey," gözleri duvar saatine takıldığında, Saadet'te bakışlarını duvar saatine çevirdi. Yapmacık bir surat ifadesi ile üzülmüş gibi yaptı. "Ay işin varsa tutmayalım." dedi ciddi bir ses tonunda.

Ada'ya git diyordu.

Kara yüzünü buruşturdu. Dün onun burada kalmasına izin vermiş olmam, onun benim evimde olan kişilere git deme hakkı vermiyordu. Kara tekrar zihninden geçirdi cümleleri. Git dediği kişi Ada'ydı. Bunu diyen ise, Saadet'ti. Ne hakla böyle diyebiliyor, bunu deme hakkını kendinde nasıl bulmuştu anlamıyordu. Ona hiçbir zaman, özellikle de dün gece böyle bir hakkı kendisinde görmesini sağlayacak bir tavırda bulunmamıştı.

Kara hisleri hakkında kendisine karşı bile sessiz ve yabancıydı. Sevgisini göstermeyi bilmezdi. Bunu onun anlamasını istiyordu. Ama bu durum Saadet için geçerli değildi. Saadet'e karşı her zaman net olmuştu. Birini istemediğini söyleyebilirdi. His derken kastettiği şeyler, Ada'ydı. Konuşmadığı kişi oydu. Saadet değildi.

Başını iki yana salladı. Ona merhamet göstermişti, o ise bunu çok yanlış kullanmıştı.

"Şey, evet." Derin bir nefes alarak devam etti. "Ben zaten ilaçların," dedi ve başını Kara'ya çevirdi. Göz teması kurduklarında devam etti Ada. "parasını ödemek için gelmiştim."

Öyle mi dercesine başı yana hafifçe eğildi Kara'nın. Buraya gelmede ki sebebi gerçekten ilaç parası mıydı?
Kara, "Saçmala--" diye söze girerken, Saadet'in gülmesi ile sustu. Ortada komik bir durum yokken kahkaha atması ikisine de garip gelmişti.

"Kara sende milletin ilaç parasını ödeye ödeye batacaksın ha." dedi Kara'nın koluna temas ederek.

Tepki vermeden Saadet'in yüzüne bakmaya devam etti Kara. Amacı neydi?

Bir tarafında iyilik olarak yaptığı ufak şeyleri kendisine özel algılayan Saadet, diğer tarafında ona özel olarak yaptığı her şeyi iyilik olarak algılayan Ada vardı. Saadet'in burada olması başlı başına yanlıştı.

Başını kapıya doğru çevirdi Ada.
"Telefonum çalıyor sanki?" dedi. Başını iki tarafa sallayarak onaylayan bir tonda konuştu. "Evet evet çalıyor." diyerek hızlı adımlarla mutfaktan çıktı. Saadet ve Kara'yı mutfakta yalnız bıraktı. Birkaç saniye ardından kapının hızla çarpılma sesi geldi ve Kara, Ada'nın gitmek için yalan söylediğini anladı.

Sürekli yanlış anlaşılıyordu. Tezgaha döndü ve doğraması gereken domatesi kesme tahtasına koydu. Bıçağı eline aldığında Kara'nın sağ tarafına geçti Saadet. "Ay bu kızda da bir afra bir tafra."

Tek kaşını kaldırarak elinde ki bıçağı kesme tahtasının üstüne bıraktı Kara, sakin olması gerektiğini kendisine hatırlatarak Saadet'e döndü. "Neyden bahsediyorsun Saadet. Sen kendi hareketlerinin normal olduğunu mu sanıyorsun?" sesi oldukça sakin ve kısık çıkmıştı.

"Aman ne varmış hareketlerim de? Gitmesi gereken birine bunu ima ettim ve o da bunu anladı ve gitti." dedi gayet normal bir şey söylüyormuşcasına. Ardından Saadet sırtını tezgaha yasladı.

Kara gülerek başını aşağıya eğdi ve başını iki yana salladı. "Peki," dedi ve ciddileşerek Saadet'in yüzüne baktı. "Ona git deme hakkını sana kim verdi?"

Saadet konuşmaya başlamadan Kara devam etti. "Hani benim evim ya. Benim evimde benim istediğim kişi kalabilir ya." Bu sefer devam etmesine izin vermeyen gülümseyerek konuşan Saadet oldu.

"Beni de istiyorsun yani."

Gözlerini sakince kapatıp açtı Kara. Yanlış cümle kurduğu için mi yanlış anlaşılıyordu yoksa karşısındaki kişiler fazla mı kafasında kuruyordu anlamıyordu. Ama bunun artık bitmesini ve anlaşılmak istiyordu.

"Dün gece saat üç müydü?" dedi onay istercesine Kara. "Kapımıza geldin. Kalacak yerim yok, yardıma ihtiyacım var dedin. Geri çevirmedik, Meriçgil de seviyor seni, iyi bir insansın. Tanıdığımız birisin ve asla başının belada olmasına izin vermeyiz." Nefes alarak devam etti.

"Ama bunu yapmış olmam sana bu tarz harektler yapma hakkı vermiyor, eğer yanlış anlaşıldıysa düzelteyim. Benim için değerli olan birini benim evimden kovamazsın, böyle bir hakkın yok.. Kimsenin yok."

Saadet'in yüzü düştüğünde Kara susmaya karar verdi. Kalbini kırmak istememişti ama yapacak başka bir şeyi yoktu Kara'nın. Eline bıçağı aldı ve kaldığı yerden domatesi doğramaya devam etti.

Birkaç dakikanın ardından sofrada tekrar buluşmuşlardı ve konunun yeniden Ada'ya gelmesi Kara'nın canını sıkmıştı. Her yerde, her zaman konu bir şekilde Ada 'ya geliyordu son günlerde. Çevresindeki herkes bir şekilde Ada'nın ismini ağzına alıyordu. Onun hakkında sürekli konuşuluyor olması Kara'nın canını sıkıyordu.

"Ada niye kalmadı kahvaltıya?" diye sordu Meriç, Kara'ya. Meriç, Ada'nın işim çıktı bahanesine inanmamıştı. Konunun bir şekilde Kara ile ilgili olduğunu düşünmüştü ve şuan haklı olduğunu masada ki gerilimden anlamıştı.

"Konu yine o kız mı?" dedi gözlerini devirerek Saadet. Geldiğinden beri onun adını duymaktan sıkılmıştı. Meriç kaşlarını çattı. "Sevmedin mi?" diye sordu Saadet'e.

"Hayır. Yapmacık geldi." Kara elindeki kahvaltı bıçağını masaya bıraktı.

"Garip, çok samimi kızdır." dedi Meriç.

"İyidir Ada hocam." diye sohbete girdi Burak. Gülerek kolunu Meriç'e vurdu
"Bazen tepesi atıyor ama." Ada'nın evlerini bastıkları iki günü de henüz unutmamışlardı. Deli yürek var diye düşünmüştü Burak. Meriç ise tam bir salak diye düşünmüş ve tam olarak bu yüzden sevmişti.

Saadet başını sallayarak onların Ada hakkında düşüncelerini dinlerken Kara artık bu sohbetten ve ortamdan sıkılmıştı. Burada kalmayı istemiyordu. Oturuduğu sandalyeyi geri iterek, kalktı. "Nereye?" diye sordu Saadet, Kara'nın ayaklandığını görünce.

"Doydum." diyerek yalan söyledi Kara. Daha bir krep bile yememişti, doymamıştı. İştahı kapanmıştı, onların sayesinde. Ardından başka bir konuşma içine girmemek için mutfaktan hızlı adımlarla uzaklaştı ve kapıya yöneldi. Ada'nın yanına gidebilirdi. Hatta belki de onunla kahvaltı yapabilirdi.

Kapıyı üstüne kapattığında, Ada'nın evinin kapısına bir süre baktı ve cesaretini topladı. Bir şey olmayacaktı. Sadece az önce ki durum için özür dileyecek ve kahvaltı için müsait olup olmadığını soracaktı. Bunda bir şey yoktu.

Kapısına ilerleyip kapıyı iki kez tıklattıktan sonra bir adım geri çekildi ve Ada'nın kapıyı açmasını bekledi.

Bekledi.

Bekledi.

Aralıklarla kapıyı tıklattı.

Fakat kapıyı kimse açmadı.

İlk başta kızgın olduğu için açmadığını düşündü ve yaklaşık beş dakika boyunca bekledi.

Ama kızgın olsa da Ada kapıyı açardı lafını söyler, kapıyı geri kapatırdı.

Daha fazla beklemeyerek telefonunu cebinden çıkardı ve Ada'yı aradı.

Ada aranıyor..

Sonuna kadar çaldıktan sonra telefonu da açan olmadı. Hem sinirleniyor, hem de merak ediyordu.

Telefonunu cebine attı. Şimdi ne yapacağım diye düşündü Kara. Eve aynı ortama geri dönmek istemiyordu. Ada'nın nerede olduğunu ise bilmiyordu. Başını iki yana salladı ve binadan çıkmaya karar verdi.

Sokağın başına doğru yürüyorken, Meriç'in üst üste iki kez araması ile durup telefonu cevaplamak zorunda kaldı. Yine ne saçmalayacak diye düşündü Kara. Meriç bazen çok fazla boş konuşuyordu, bu herkes tarafından bilinen bir gerçekti.

"Efendim Meriç?" diyerek cevapladı telefonu Kara.

*

"Kemal az önce ekiplerden yardım istemiş. Takip edildiği gerekçesiyle. Şimdi de telefona, telsize cevap vermiyormuş. Kaçırıldığı düşünülüyor." dedi Meriç duyduklarını Kara'ya söyleyerek.

Meriç alacağı tepkiden daha cümlesini devam ettirmeden tırsmaya başlamıştı. Kemal'in bile bu duruma düşmesi onu bu kadar kızdırmışken, Ada'yı nasıl söyleyecekti. 

"Ada ile birlikte kaçırıldıkları düşünülüyor."

Meriç'in söylediklerini algılayaman Kara oturuduğu koltuktan ayağa kalktı. "Ne demek Ada ile?" Meriç'e doğru bir adım attığında, Meriç geriye bir adım attı.

"Ada ve Kemal ne alaka ki?" Meriç dudaklarını birbirine bastırdı. "Ada niye kaçırılsın?" dedi Kara duyduklarına inanamayarak. Kafası karışmıştı.

"Kemal ile birliktelermiş. Araba takip edilmiş, Kemal ekipleri aramış ardından. Bana da Turgut söyledi." diyerek açıklama yaptı Meriç. "Aracı takip edenler Delin Yazgar'ın yakınları olduğu düşünülüyor."

Nefesleri sıklaşırken, sol kaşını kaşıdı. Elini alnına çıkarıp sinirle saçlarının arasından geçirdi. Başı sızlamaya başlamıştı Kara'nın. "Bir sakin olur musun Kara?" diyerek Kara'nın karşısına geçti Meriç.

"Ada, Kemal ile birlikte." dedi onu sakinleştirecek cümle buymuş gibi. Halbuki bu onu sinirlendiren başka bir kısımdı. "Ona zarar gelmesine izi--"

"Ne izninden bahsediyorsun Meriç!? Kim bilir kaç kişiler? Kemal onu en fazla ne kadar koruyabilir? Kesin yakalanmışlardır."

Kesin yakalanmışlardır, diye yeniden içinden geçirdi Kara.

Amaçları Kemal'i kaçırmaktı. Kemal'den intikam almak.

Ada'yı öylece bırakmazlar, yada uğraşmadan durmazlardı. Yada Ada sinirlerine hakim olamayıp dikkatleri üstüne çekerdi. Bir şey olurdu ve başına bir iş gelirdi. Zarar görecekti.

Belki de görmüştü.

O burada ihtimalleri düşünürken, Ada belki de o ihtimalleri yaşıyordu.

Bilmiyordu.

"Yerleri, yerleri tespit edilmiş olması gerekmiyor mu? Kemal'in arabasında olduklarını söylemiştin."

"Senin bildiğinden fazlasını bilmiyorum Kara. Bu polisin işi. Bize bilgi vermek zorunda değiller."

"Evet." diyerek burada olduğunu hatırlattı Saadet. "Polis halledecektir, bu kadar sinirli olma." dedi ve Kara'ya bir adım yaklaştı. Sağ eliyle Kara'nın sol omzuna temas etti. "Kemal'e bir şeycik olmayacak rahat ol."

Başını iki yana salladı. "Kaçırıldılar Saadet. Birisi Kemal arkadaşım." biliyorum dercesine başını salladı Saadet. Kemal ile tanışıyorlardı. Kemal'i sevmese de Kara ile aralarında ki bağın kuvvetli olduğunu biliyordu.

"Diğeri ise, Ada." dedi Kara, Saadet ile göz teması kurarak. Ardından bir adım yana atarak omzundaki Saadet'in elinden kurtuldu. "Bana sakin ol demeyin."

Ardından Burak ile birlikte anlaşmışcasına aynı anda dış kapıya yöneldiler. Kara üstüne ceketini alıp evden hızlıca çıktı. Vakit geçiyordu, öğrenemesi lazımdı.

Arabanın sürücü koltuğuna oturup, arabayı Burak'ın binmesi ile çalıştırdı.   Başını yoldan ayırmadan konuştu. "Engin'i ara. Karakola gidiyoruz."

*

"Abi yanlış yola saptık." diye uyardı Burak, Kara'yı.

"Hay siktiğimin yolu!" diyerek sinirle direksiyona vurdu Kara. Arabayı geri vitese alarak geriye doğru ilerledi ve saptığı yanlış yoldan çıktı.  "Sağa mı?" diye sordu

"Evet." diye onayladı arka koltukta oturan Meriç. Onlar karakolda yer tespitinin yapılmasını beklerken, Meriç evde oturmaya dayanamamış ve yanlarına gelmişti. Çok şükür ki fazla zaman geçmeden yerlerini tespit etmişlerdi. Polis Özel Harekat timi onlardan önce yola çıkmış, peşlerine de kendileri yola çıkmıştı. Eğer her şey planladıkları gibi gitmiş ise şuan o adamları yakalamış olmalılardı. Ama Ada veyahut Kemal'in durumları hakkında bir fikirleri yoktu. Engin telefonunu açmıyordu. Bu da hâlâ ortamın yoğun olduğuna işaretti.

Ambulansın siren sesini duymasıyla, Kara'nın içi anlamsız bir stres altına girdi. Normal olarak, her türlü duruma karşı ambulans gelecekti bir şey olup olmadığı önemli değildi. Ama içindeki kötü hisse engel olamadı. Ambulans yanlarından ilerleyip önlerine geçtiğinde ambulansı takip etti.

Hava kararmıştı. Kahvaltı yapabiliriz diye düşündüğü bugün artık akşam yemeği bile yiyemezlerdi. Ama belki, yarın kahvaltı yapabilirlerdi? Ada'nın yarın onunla kahvaltı yapabilecek kadar psikolojik ve fiziksel olarak iyi olmasını diledi. Şuan bundan başka bir şeyi istemiyordu.

Tamam, Kemal'inde iyi olmasını istiyordu.

Ama Ada'nın son zamanlardaki ruh hali zaten iyi değildi. Üstüne birde bunu yaşaması hiç iyi olmamıştı. Kara'nın, Ada'nın hayatına girmesi ile pek çok şey olmuştu. Ada pek çok şey yaşamıştı ve Kara suçluluk duygusundan kurtulamıyordu. Olan bu olay bile kendisinin suçu gibi hissediyordu.

Onun suçuydu.

Benim suçum, dedi Kara içinden. Eğer orada susmak yerine Saadet'e cevap verseydi, yada Ada'ya gitme deme cesaretini gösterebilseydi Ada şuan bunu yaşamıyor olurdu. Öyle olurdu?

Ambulansın hızı yavaşlayıp döndüğünde, Kara hızını arttırdı ve oldukça kalabalık gözüken alanın ortasında ilerleyip arabayı park etmeden durdu ve hızla arabadan çıktı. Gözlerini etrafta dolaşıtırırken binanın kapısının yanında Ada'yı gördü. Kemal önünde durduğu için Ada'nın yüzü yarım gözüküyor ve nazende kapanıyordu. Ama gördüğü kişilerin Ada ve Kemal olduğunu anladı. Adımlarını hızlandırıp yanına ulaşacaığı sırada Kemal'in elini Ada'nın omuzlarına koyması adımlarını yavaşlatmasına sebep oldu istemeizce.

Kıskanmıyordu.

Kıskandıracak bir olay değildi yada Kemal kıskanmasına sebep olacak biri değildi. Bunun farkındaydı. Sadece, anlamıyordu. Ne zaman bu kadar samimileştiklerini.

Kemal insanın pek samimi olmak isteyeceği türden birisi değildi. Kaba ve soğuktu. Kendisine benzese de Kemal'in kendisine göre ağzı bozuk ve sert biri olduğu biliniyordu.

Ama kabul etti.

Ada'nın güvendiği biri ile bile olan ufak yakınlaşması onu rahatsız etmişti.

Ve son!

Tamamen Kara'dan bir bölüm olduu. Bölüm pek içime sinmedi, belki normal olay akışı ile devam etmediğim yada hızla yazmaya çalıştığım için sinmedi, bilmiyorum umarım beğenirsiniz😻

Saadet ve Kara'nın konuşması hakkında, Saadet karakteri hakkında? Bir süre bizimle olabilir belki..

Kemal mi Meriç mi? 😋

Kara ufaktan ufaktan kabul etmeye başladıı. Bir de itiraf edebilse.

Bir sonraki bölüm Ada ve Kemal'in neler yaşadığı hakkında olacak. Bölüm hakkında/sonraki bölüm/ ilerisi hakkında tepki fikir beklenti düşünce tahminlerinizi bırakabilirsiniz💖

Oy ve yorumlar atıldıysa bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle 💖💖

Continue Reading

You'll Also Like

803 146 13
Karanlık geldiğinde kaçmak yerine dövüşen bir kızın hikayesi "Hissediyordum karanlık gelecekti. Belki şuan korkmam gerekiyordur. Ağlamam bağırmam çağ...
Kalbim Sensin By ~~

Teen Fiction

9K 424 19
Okulun kapısının önünde okula bakıyordum güzel bir okuldu.Acaba arkadaşlarım nasıl olacakdı? Bir kac dakkika sonra okulun icine girdim ve sınıfın tam...
HAVAALANI By ♡

Teen Fiction

69.1K 3.6K 45
Telefonumu çantama koyup kalkacağım sırada omuzuma bir el dokundu. Omuzuma dokunan kişinin kim olduğuna bakmak için temkinli bir şekilde arkamı dönd...
3.6M 130K 72
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...