☆yıldızlamayı unutmayalım ☆
Yorumcukları göreyim 😳
💧
Uykunun en derin noktalarında olan Emre'yi izlerken içimde var olan dokunma isteğini bastıramıyordum. Ellerimi yanaklarına koymak, mavilerine en içten hislerimi akıtmak istiyordum. Öpmek, delicesine öpmek, saniyelerin dakikalara dönüşmesini, zamanın uzadıkça uzamasını, onun yanından hiç ayrılmamayı istiyordum.
Tabi bir de başka bir şey istiyordum. Benimle saatlerce sevişmesini, şu siktiğimin kelepçesini çıkarmasını...
Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefes yüzüme doğru yayıldı ve hemen ardından boğazından, kısık bir inleme fırladı. Kadınlığımın duvarlarında biraz daha ilerleyen aleti bile onu uyandırmadı. Nasıl bir fanteziye sahip olduğunu daha yeni yeni sorgulamaya başlamıştım. Çünkü hiç bu kadar uzun süre uyanık kaldığımı hatırlamıyordum. Yanlışlıkla uyuyor, ödülüme kavuşuyordum.
Maalesef bugün uyumak şöyle dursun, gözümü kapatacak halde bile değildim.
Onu uyandırmam lazımdı. Uyandırmam ve öfkeden kudurtmam...
Düşüncelerimin içinde kol gezerken aletine bir şey yapamayacağımı biliyordum çünkü en güvendiği yere saplamıştı öküz!
İçimden ettiğim küfürlere hayret ederken Emre bir anda beni üzerine çekti. Uyku sersemi bir halde belimdeki kollar daha da sıkılaşırken ağzımdan kuvvetli bir inilti kaçtı. Bacaklarım kasılıyor ama boşalamıyordum. Sanki her hareketinde damarları genişliyor, içimde daha fazla yer ediniyordu.
"Ihm..." Emre'nin dudaklarından da bir mırıltı kaçtığında gözlerini açmadan iki avcunu kalçalarımda hissettim. Tamamen ona bağımlı olduğum için ne yapacağını kestiremiyordum. "Harikasın." Aletinin üzerinde bir iki defa kaymamı sağladığında zevkten gözlerim doldu.
"Yeter." dedim fısıltıyla. Çok sabretmiştim ve bunun bedelini bu oduna fena ödetecektim. Dudaklarımı sakince omzuna bastırmaya başladım. Ateş gibi yanan teni kasılırken dilimi belli belirsiz teninde kaydırdım.
Altımda sanki kaskatı değilmiş gibi daha da kasılırken ıslaklığımı erişebildiğim tüm noktasında gezdirmeye devam ettim.
Boğuk sesi "Yaramaz..." diye doldu kulağıma. "Yaramaz kız."
Küçük öpücüklerimi omzu boyunca sıraladım. Parmakları belime baskı uygulamaya devam ediyordu.
"Tüm geceyi uyuyarak geçirdin! Bu kadar çabuk yorulduğunu bilseydim eğer bir başkasını daha çağ... Ah! Siktir Emre!"
Kalçalarımı avcunun içinde ezercesine sıkarken beni üstünde hareket ettirmeye başladı. Kontrol tamamen onda olduğu için karşı çıkamadım. Her geçen saniye daha da sertleşirken zaten uçurumun ucunda olmamdan kaynaklı dağılmam uzun sürmedi. Çığlık çığlığa boşalırken Emre durmamaya yeminli gibiydi. Bir anda içimden koptu ve beni koltuğa bırakarak ayağa kalktı. Olduğum yerde kasılmaya devam ederken bir şeyler karıştırdığını duyuyor ama kafamı kaldırıp bakamıyordum.
Bedenimi koltuğa doğru çevirdi ve birkaç saniye sonra kelepçelerin açıldığını hissettim. Zor bela kollarımı öne çekerken acının yanında ağrıyı da hissettim.
Kelepçeler yere çarptı, parmakları ayak bileklerime değdi. Önce usulca okşadı.
"Ufacıksın... Bileklerin bile incecik ama bana hala burnunu dikebiliyorsun..."
Attığı düğümleri çözmeye başladı.
"Çünkü seni görüyorum, kim olduğunu biliyorum." dedim zorla. "Şu an karşımdaki cesur adam olmanın sebebi, benim."
Ayaklarım da özgürlüğüne kavuştuğunda çarpı şeklinde uzanıyordum koltukta. Kollarım, bacaklarım uyuşmuştu ve bileklerimin kıpkırmızı olduğuna emindim.
"Görüntüyü sevdim... Ama yine de az önceki kurduğun cümleyi unutmadım."
Beni cansız bir şeymişim gibi belimden tutup ayaklarımın üzerine koydu. Yorgunca ona bakarken "Yine mi bağlayacaksın?" diye mırıldandım. "Bak izin veriyorum ama sıra bana da geçecek, haberin olsun. O çükünü bağlarsam, ağlasan da çözmem."
Yüzüme dik dik bakarken elleri ellerime tutundu ve yavaşça beni çekti. Arkasından giderken odamdan dışarısının göründüğü cam kısmın olduğu yere geldik. Gündüzleri diğer çalışanları buradan izliyordum.
"Çıplak çıplak şirkette mi dolaşacağız?" dedim dudak bükerek. "Bana uyar ama kameralar?"
"Evimde dolaşabilirsin ama burada olmaz..." Omzumdan tutup beni önüne çekti. Anlamazcasına ona bakarken "Dön arkanı..." diye emretti.
"Uyumandan daha iyi." deyip direkt döndüm arkamı. Anında bedenimin arkasına yapıştı ve ellerim cam duvarı buldu.
"Buraya her baktığında..." Aleti yolunu hiç şaşırmadan girişime dokundu. "Bu odaya her girdiğinde..." Sert, acımadan içimi dolduruşuyla başımı yan bir şekilde cam kısma yasladım. Boydan dolayı kısa kaldığım için kolunu karnıma dolayıp hafifçe ayaklarımı yerden kesti.
Ellerim pençe gibi camı çiziyor, Emre sürekli bedenini bedenime çarpıyordu.
"Beni her özlediğinde... Her ihtiyaç duyduğunda beni hatırla..." Sesi kulağımda yankılandı. Ensemi öptü, birleştiğimiz noktada parmaklarını dolaştırdı.
"Emre... Ah Emre! Daha hızlı..."
Terli vücudu vücuduma yaslı bir şekilde bir kez daha kasılmaya başladım. Emre yanağımı öperken giriş çıkışlarını yavaşlatmıştı ama yine de durmuyordu.
"Sakin ol, sakin ol..." Erotik sesi daha çok karnımı kastığında zevkten iki büklüm olacaktım. "Güzel bir kız oldun şimdi."
"Sen?" diyebildim zor bela. "Sen hala..."
"Seni izlemeyi seviyorum."
Aletini benden ayırmadan geriye çıktık. Kollarında halsizce duruyordum. Bedenim zevk dalgasını kabulleniyor, bir iki saniyelik rahatlıyor ama asla uzun sürdüremiyordu. Emre'nin akşamdan beri benden ayrıldığı süre beş dakikayı geçmezdi. Uzun zamandır yaşamadığım durum karşısında bedenim dayanıksızdı. Her an kadınlığımı saran kasları uyarması, defalarca beni boşaltabilirdi.
Zaten bunu yapıyordu.
"Her yerde anı bırakmalıyız, değil mi?"
"Bu ahlaksız bir teklif mi Yaman bey?" dedim dalgayla.
"Alt tarafına bakarsan ahlaksız olup olmadığımı anlarsın."
"Terbiyesiz!" Gülüşümle masanın yanına geldik. Benim sandalyeme oturduğunda ben de onun kucağındayım.
"Her anın aklında kalması lazım... Sandalye, masa, koltuk..." Üstünde yükselip alçaldım. "Kapı, cam..."
"Devam et o zaman." dedim nefes nefese. "Ben yürümemeye razıyım..."
Söylediğini yaptı. Gün odamı aydınlatana kadar dinlene dinlene tüm odada seviştik. Masanın üstünde, duvarda, gökyüzünün göründüğü cam kısımda... Herkesin gelmesine bir saat kala Emre karnımı okşayarak içimden çıktı ve ikimiz de kısa süreli uykuya daldık.
💧
Emre: Elbisen yakıştı mı?
Emre: Fotoğraf atsana
Ahu: Teşekkür ederim de
Ahu: Sanki her şeyi planlamış gibisin
Ahu: Seninle tüm gece burada kalacağıma emindin...
Emre: Emin değildim,
Emre: Sadece umut ettim ve oldu
Emre: Sabah da sadece Ada'dan ona verdiğim paketleri getirmesini istedim
Ahu: Sanırım odamda yedek kıyafet bulundursam iyi olacak
Emre: Ben seni kıyafetsiz, ilkel halinle seviyorum :)
Ahu: İsmail Amca?
Ahu: İlkel ne amk
Emre: Çıplak, üstsüz, kendinden geçmiş
Emre: Dudakları aralı
Emre: Hızlı hızlı nefes vermeye çalışan
Emre: Altımda kıvranan
Ahu: Kendi kendini azdırdın şu an
Emre: Odama mı gelsen?
Emre: Birkaç dosya var babana götürmen gereken
Ahu: Kurt kuzuyu yakalamaya çalışıyor
Ahu: Ama ben kuzu olmam
Ahu: Kuzu kurdu yakalamaya çalışıyor
Ahu: Böyle daha iyi oldu
Emre: Kurdu, kuzuyu seveyim
Emre: Gel bir odama, söz hayvanat bahçesine götüreceğim
Ahu: Bamya görmek istediğimi sanmıyorum
Ahu: Bir saniye
Emre: Ne oldu?
Emre: Ne oldu lan?
Emre: Fırat denen herif mi?
Ahu: Ne Fırat'ı ya
Emre: Ne oldu?
Ahu: Çiçek geldi
Emre: Ben yolladım
Emre: Beğendin mi?
Ahu: Sen mi yolladın?
Ahu: Notu da sen mi yazdın?
Emre: Ne notu?
Emre: Yanlışlıkla koymuşlardır
Emre: Not eklememiştim
Ahu: Not var
Ahu: Ve altında farklı bir isim yazıyor hayatım
Emre: Biri benim sürprizimin üstüne yatıyor!
Emre: Gülleri ben aldım Ahu
Ahu: İyi de bana gül gelmedi ki
Ahu: Bir saniye
Emre: Nasıl gül gelmedi?
Emre: Ne demek gül gelmedi?
Emre: Hadi bu da yaptığın bamya şakalarından biri olsun
Ahu: Güller şimdi geldi
Ahu: Az önceki çiçek orkideydi
Emre: Orkide mi?
Emre: Sen orkide mi seviyorsun?
Emre: Ben daha önceden hep gül aldım ama
Ahu: Gül severim
Ahu: Ve bana sen hariç kimse çiçek almamıştı şu ana kadar
Ahu: Karşı taraftan hangi çiçek türü geldiğini önemsemiyorum ama senin aldığın güllere aşığım
Emre: Sana her gün gül alabilirim
Emre: Böyle güzel konuşman şartıyla
Emre: AMA BU DİĞER OROSPU ÇOCUĞU KİM?
Ahu: Sanırım beni saf salak halimle beğenecek birileri bile var
Emre: O ne demek?
Ahu: Çünkü birisi bana fena aşık olmuş Emre :)))
💧
Emre elini çabuk tut derim. Yüzük falan takmak istersen eğer...