YAKININDA +18 (YARI TEXTİNG)...

By kutahyaninpinariiiii

3.6M 130K 27.2K

A: Ne yaptınız gece? A: Kelepçeler havada uçuşmuş mu? +9054...: Hatırlamıyorum ama +9054...: Omzunda ciddi kı... More

bir'
iki'
üç'
dört'
beş'
altı'
yedi'
sekiz'
dokuz'
on'
on bir'
on iki'
on üç'
on dört'
on beş'
on altı'
on yedi'
on sekiz'
on dokuz'
yirmi'
yirmi bir'
yirmi iki'
yirmi üç'
yirmi dört'
yirmi beş'
yirmi altı'
yirmi yedi'
yirmi sekiz'
yirmi dokuz'
otuz'
otuz bir'
otuz iki'
otuz üç'
otuz dört'
otuz beş'
otuz altı'
otuz yedi'
otuz sekiz'
otuz dokuz'
kırk'
kırk bir'
kırk iki'
kırk üç'
kırk dört'
kırk beş'
kırk altı'
kırk yedi'
kırk sekiz'
kırk dokuz'
elli'
elli bir'
elli iki'
elli üç'
elli dört'
elli beş'
elli altı'
elli yedi'
elli sekiz'
elli dokuz'
altmış'
altmış bir'
altmış iki'
altmış üç'
altmış dört'
altmış beş'
altmış altı'
altmış yedi'
altmış sekiz'
altmış dokuz'
yetmiş bir'
yetmiş iki'
yetmiş üç'
yetmiş dört'
yetmiş beş'
yetmiş altı'
yetmiş yedi'
yetmiş sekiz'
yetmiş dokuz'
seksen'
seksen bir'
seksen iki'
seksen üç'
seksen dört'
seksen beş'
seksen altı'
seksen yedi'
seksen sekiz'
seksen dokuz'
doksan'
doksan bir'
doksan iki'
doksan üç'
doksan dört'
doksan beş'
doksan altı'
doksan yedi'
doksan sekiz'
doksan dokuz'
yüz'
bir''
iki''
üç"
dört''
beş''
altı''
yedi''
sekiz''
dokuz''
on''
on bir''
on iki"
on üç''
on dört"
on beş''
on altı''
on yedi''

yetmiş'

25K 1K 201
By kutahyaninpinariiiii

☆yıldızlamayı unutmayalım ☆

Yorumcukları göreyim 😳

💧

Kibar hareketlerle önündeki eti parçalamasını, tüm dikkatimle izledim. Kaşları hafif çatık, dudakları aralıydı. Son zamanlardaki sakallı halinden bugün sıyrılıp çıkmış, traşlı yüzü parlıyordu. Saçlarını düzgünce taramıştı ama ne yazık ki bir tutamı sürekli alnına düşüp onu rahatsız ediyordu. Çatalını ağzına götürdüğünde mavi gözleri bana doğru kalktı. Ona bakmaya devam ederek ben de çatalımı dudaklarımın arasına götürdüm.

"Ne oldu?" Gözlerini kısıp daha dikkatli bir şekilde yüzüme baktı. "Bir şey mi söyleyeceksin?"

"Nasıl buraya geldiğimizi düşünüyorum." dedim dalgınca. "Sanki daha dün ilk mesajımı atmış gibiyim."

"Zaman hızlı geçiyor." 

Başımla onayladım. Kesinlikle çok hızlı geçiyordu. Aylar önce onunla sadece sevişeceğimi düşünürken şimdi akşam yemeği yiyordum. Beterin beteri ise çok fena tutulmuştum. 

"Hadi söyle," deyip geriye yaslandım. "Sana ilk mesaj attığımda ne hissettin?"

"Bunu konuşmadık mı?" 

"Bilmem... Tekrar konuşalım ne olacak?" Umursamazca omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Söyle..."

Üst dudağına bulaşan sosu yalayıp benim gibi geriye yaslandı. 

"Mal olduğunu düşündüm."

Tutamadığım kahkaham keman sesini bastırdığında ellerimi ağzıma kapattım. Etraftaki birkaç masa ayıplarcasına bana bakmıştı ama ne yapabilirdim ki? Böyle bir cevabı beklemiyordum.

"Daha önce hiçbir kızdan mesaj almadım." 

"Şaka yapıyorsun?" dedim gözlerimi açarak. Tamam dış görünüş olarak çok çekici değildi ama yüzü yakışıklıydı. Gerçi benim için her hali mükemmeldi. Ben onun kendine has giyinişini, ağır ağır konuşmasını seviyordum. "İlla birileriyle flörtleşmişsindir."

"Kızım bizim o taraklarda bezimiz yok. Oradan bakılınca eğlenilecek bir adama mı benziyorum?" Kendisi de susup kaldı kurduğu cümleyle. "Tamam eğlendik ama şimdi karıştırma oraları."

"Ben bir şey demedim ki..."

"Bak işte. Eğlenilecek tarafımı gördün..." deyip masanın ortasına doğru yaklaştı biraz. "Şimdi de evlenilecek halimi bir gör."

"İnanmıyorum!" dedim heyecanla. "Bu bir evlenme teklifi!"

"Salak."

"Bir gün evlenirsem bil ki rehin alınmışımdır." dedim fısıltılı, gizemli bir şey söylermiş gibi. "Senle belki..."

"Baban vermez ki be Ahu'm..." derken bir anda kaşları çatıldı. "Sahi sen bana geçen gün bir şey anlatacaktın... Yatağındayken..."

"Buradan kalkınca nereye gideceğiz?" Emre yine konuyu değiştirme çabama anlam veremese de bana uyum sağladı. 

"Sahile ineriz." 

"Sahilde sevişeceğim seninle." dememle dudaklarını birbirine bastırdı. Bu yeterli olmamış olmalı ki önündeki bir bardak dolusu suyu kafasına dikti. 

Masanın altından topuklumun ucunu bacağına sürtüp geri çektim ve umursamazca yemeğimi yemeye devam ettim.

💧

"Burayı nereden biliyorsun? Kaybolacağız." 

Tedirgin hali daha da hoşuma giderken elini daha çok asıldım. Ayaklarımızın altındaki otlardan çıtır çıtır sesler çıkıyor ve gecenin karanlığına dağılıyordu. Etraf tamamen ağaçlarla kaplıydı ve önümüzü görmemizi sağlayan tek kaynak, ayın cılız ışığıydı. 

"Daha önce de geldim."

"Tek başına mı?" diye sordu merakla. Sonunda etrafa bakmaktan vazgeçmiş gibi yanımdan yürümeye başladı. İki saattir onu çekelemekten kollarım ağrımıştı. Resmen sırtında taşıtıyordu beyefendi kendisini.

"Ben her şeyi tek başıma yaparım." Hatırladığım kalın gövdeli ağacın sağına saptım. "Geldik bak."

Duraksamamla Emre de bana bakmayı kesip gözlerini önümüzdeki manzaraya çevirdi. Suyun kıyıya çarpışı kulaklarımızı dolduruyordu. Ay artık denizin ortasında yansıyor, cılız bir ışık gibi görünmüyordu. 

"Burası çok güzel." dedi bir iki adım atarak. Gözleri ilerideki kulübeye değdi. "Yaşayan biri mi var?"

"Babam yaptırdı." dedim gülerek.  Dimdik duran büyük bedeninin önüne geçip kollarımı boynuna doladım. Mavileri koyulaşarak yüzümü izledi. "Bu gece çok uzun olacak."

"Olsun..."  Boğuk sesiyle kendimi ona yasladım. Bluzumun açık kısmından belime tutundu. "Çok uzun olsun."

Ayaklarımın ucunda havalanıp dudaklarımı yumuşacık dudaklarına bastırdım. Genzinden gelen sesle beraber açlıkla dudaklarını aralayıp öpüşmemize izin verdi. Kalçamda hissettiğim baskıyla bir anda kendimi kucağında buldum. Ensesindeki tutamları usul usul okşarken dudaklarımı emiyor, ısırıyordu. Verdiği acı ve zevk birbirine karıştı. Dili ağzımın içine kaydığında onu daha çok kendime çektim.

"Dur, duralım." dedim soluk soluğa. Hızlı nefeslerimiz birbirine çarparken alnımı alnına bastırdım. "Buraya oturalım."

Beni kucağından indirmeden ince kumun üstüne oturdu. Suya çok uzak değildik, ıslanabilirdik ama bu kimin umurundaydı?

"Çok özledim." dedi boynuma sığınıp. "Aramızdaki o çekimin kaybolmasından korkuyorum..."

Çekimin kaybolması mı? Eğer bu olacak olsaydı aylardır o çekimden eser kalmamıştı. Ne yazık ki tutkum, her saniye katlanarak artıyordu. 

"Bir şey anlatmak istiyorum." dedim hafifçe gülerek. "Sonra bol bol özlem gidereceğiz. Hatta içimde sabahlayabilirsin, izin vereceğim."

"Çabuk anlat o zaman."

Elimle yanağını okşayıp kucağından yana doğru kaydım. Kalçam kuma değdiğinde memnuniyetsizce burun kıvırdım. Emre'nin kucağı daha iyiydi kesinlikle.

İçimdeki cesarete son bir kez daha göz gezdirdim. Oradaydı. Yıllar  sonra dile gelmek için beni bekliyor, bunu da en sevdiği adamlardan birine yapıyordu. Aşık olduğum adama geçmişi açmamı, onun her şeyi bilmesini istiyordu. 

Yanına kayıp başımı omzuna bastırdım. 

"Benim hakkımda ne biliyorsun?" diye sordum ilk önce.

"Pek bir şey bildiğim söylenemez."

"Peki... Önce ailemden başlayayım. Annemle babam kumarhanede tanışıp evlenmişler."

"Değişik." dedi hiç yadırgamadan. 

"Ben de orada dünyaya geldim." Bir an bedeni kasılır gibi oldu ama koluna tutunup başımı daha çok omzuna bastırdım. "Babam kumarhanenin başındaki adamlardan biriydi, annemse masalarda dolaşırdı. Çok dumanlı bir ortam olduğunu hatırlıyorum ama hep orada olduğum için artık kötü gelmiyordu bana. Sürekli insanlar gelip gidiyordu, gençler, yaşlılar... Pek çok insan görüyordum. Bazıları çok bakımlı oluyordu ama bazıları da leş gibiydi."

"Ahu..."

"Sus." dedim karşımdaki denize bakmaya devam ederken. "Annem de çok güzeldi Emre biliyor musun? Tıpkı benim gibi sarı saçları vardı. Sanırım ona benzediğim için beni hiç sevmedi. Bilmiyorum. Neyse zaten sevgi de aramıyordum." Yutkundum, buraya kadar hiçbir şey acı verici değildi. "Çocukken insanlar sana ne gösteriyorsa onu doğru sanıyorsun. Eğer sana hırsızlığı öğretirlerse birinin bir şeyini almak sana sevap gibi gelir."

"Bir şeyler mi çaldın?" 

Gözümden akan yaş, omzuna düştü. 

"Hayır..."

"Ne yapmış olabilirsin ki?" dedi.

Evet küçücük bir kız ne yapmış olabilirdi ki? Hiç... Hiçbir şey... Çocuklar masum olurdu ama kötü ellere düştüklerinde dünyanın en rezil insanına dönüşürlerdi. Hayatlar kararır, başka hayatlara gölge gibi çökerlerdi.

"Bana seks yapmayı ilk kim öğretti biliyor musun Emre?"

Emre kasılmaya başladı. Başını bana çevirmek istedi ama omzunda olduğum için hareket etmedi. Yine de başımı eliyle tutup bana doğru döndü. 

"Ahu ne oldu?" dedi korkuyla. Yüzündeki dehşeti görmemek için öyle durmaya devam ettim. "Ahu..."

"Sor." Eli yanaklarımı okşadı. "Kimin öğrettiğini sorsana. Sor!"

"Kim öğretti?"

Boğazımdan kaçan hıçkırıkla kirpiklerimi araladım. Emre'nin mavi gözleri de o an buz parçalarına ayrıldı. 

"Ahu... Kim öğretti?"

"Babam..."

💧

    Bu bölümleri düzenlemek bile zor geliyor bana :( 

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 178K 55
Irmak, 14 Şubat'ın özel bir gün olduğuna inanır ve o gün bir randevuya çıkmanın nasıl bir şey olduğunu merak eder. Ama hiçbir zaman Sevgililer Günü'n...
Hocam+18 By E.

Short Story

17.7K 173 10
Öğrencisine takıntılı olan bir öğretmen ve hiç bir şeyden haberi olmayan o kız..
7.3M 211K 21
"O seksi ellerindeki bagetleri davullara vururken benim kalbim ne kadar hızlı atıyor, biliyor musun?" Dünyaca ünlü bir müzik grubunun bateristi olan...
683K 35.8K 60
"Hiç romantik olamayacağım. Sana o kadar derece yaptırdım, bunun bedelini benimle evlenerek öder misin?" Kendi kurduğu cümleye güldükten sonra sesli...