☆yıldızlamayı unutmayalım ☆
Yorumcukları göreyim 😳
💧
"Ney? Ney?" dedi bağırarak. Sesi öyle çok çıkıyordu ki koridorda yankı yaparak bana ulaşıyordu.
"Sessiz ol milleti ayağa kaldıracaksın." Elimle yüzümü gelişigüzel bir şekilde ovuşturup az önceki sorumu es geçtim. "Git buradan Emre, kapıyı açmayacağım."
"Neden ki?"
"Uykum var çünkü." dedim sabırla. Sabahları gidip Merve'nin elini tuttuktan sonra gece olunca yanıma gelemezdi. Ben Görkem'le tam beraber bile değilken gidip kavga çıkarmıştı ve şimdi aynı şeyi bana yapıyordu.
Bunun canımı acıtmaması gerekse de her şey istediğim gibi olmuyordu maalesef. Kıskanç birine dönüşmüştüm.
"Peki... Gidiyorum." dedi. Adım sesleri gittikçe uzaklaştı ve saniyeler içinde sessizliğe gömüldü. Kapının ardında bir başıma kalırken yavaşça yere çöktüm. Nasıl, neden bu hale gelmiştim?
Niye canım bu kadar yanıyordu?
Her saniye onların el ele tutuşması gözümün önüne gelirken gözlerimi sıkıca yumup o sahneleri unutmayı diledim.
Aralarındaki ilişki durumundan daha çok Emre'nin neler hissettiğini merak ediyordum.
"Uyuyayım." dedim kendi kendime. "En iyisi uyumak."
💧
Emre: Ahu
Emre: Gece için üzgünüm
Emre: İçince oraya geldiğimi anlayamamışım
Emre: Rahatsız ettiysem
Ahu: Ettin
Ahu: Benim evim, senin kafanın estiğinde gelebileceğin bir yer değil
Ahu: Bilmiyorsan içki içmeyi
Ahu: İçme
Emre: Kusura bakma
Emre: Sadece fazla kaçırmışım
Ahu: Tamam
Emre: Engeli kaldırdığımı da fark etmedin
(Görüldü.)
Emre: Ahu
Ahu: Ne var amına koyayım
Ahu: Bir susmadın
Emre: Niye bir anda fikrin değişti?
Emre: Dün gece de bir şeyler söyledin
Emre: Birini sevdiğimle alakalı
Ahu: Emre farkındaysan
Ahu: Ben fikir falan değiştirmedim
Ahu: Seninle sevişmeyi istedim ama sadece evimde olmasını istemedim
Ahu: Çünkü bir ilişki içinde değiliz
Ahu: Bir zaman sonra
Ahu: Birinden hoşlanabilirsin ve birbirimize alışmamız, her şeyi zorlaştırır
Emre: İlk zamanlar bu sorun değildi?
Emre: Şimdi mi oldu?
Emre: Gerçeği söylemeye ne dersin?
Ahu: Neymiş o gerçek
Ahu: Sana aşık olacağımı falan sanıyorsun değil mi?
Ahu: Zavallı mısın sen acaba
Emre: Yalan söylüyorsun sen
Emre: Bir şey var ama
Emre: Aşk olmadığının farkındayım
Ahu: Söylediğim gibi, ya bir otel odası
Ahu: Ya da hiç
Emre: Bunu istemediğimi söyledim
Emre: Sadece ikimiz arasında sıkıntı kalmasın
Emre: Aynı ortamda bulunabileceğimize inanmak istiyorum
Ahu: Sıkıntı yok
Ahu: Zaten bugün biriyle çıkacağım
Ahu: Senin de denemeni tavsiye ederim
Emre: Kim?
Emre: Yanlış oldu
Emre: Yani iyi olmuş
Emre: Evet, iyi olmuş
Emre: Kimle çıkıyorsun
Ahu: Tanıdığın biri değil
Emre: Güzel
Emre: Çok güzel
Emre: Ben de ders çalışacağım
Emre: Bu aralar pek çalışamadım
Ahu: Sana iyi çalışmalar
Emre: Ahu
Emre: Gerçek biri mi
Emre: Yoksa benimle olduğun gibi mi
Ahu: Neden bunu konuşuyoruz?
Ahu: Arkadaş kalan iki sevgili miyiz amına koyayım
Emre: Peki nerede buluşacaksınız?
Ahu: Çay bahçesinde
Ahu: Mal
(Görüldü.)
💧
"Seni görmeyeli uzun zaman oldu... Daha bir güzelleşmişsin."
Serkan'ın iltifatına gülümseyerek karşılık verdim. İngiltere'den bu sabah dönmüş, gün içinde mesaj atmıştı. Eğitimini orada devam ettirdiği için çok nadir görüşebiliyorduk.
Siyah elbisemin askısıyla oynayıp "Özlemişim..." dedim. "Bazen seninle geçirdiğimiz zamanları çok özlüyorum."
"Sana da gel diyorum... Beraber okuruz. Koskocaman evde tek başıma yaşıyorum." dedi hevesle. Yeşil gözlerini kısıp gömleğinin kol düğmesini açtı. "Tüm gece dışarıda oluruz, orası tam sana göre..."
"Yakışıklı var mı?" Sesli bir şekilde gülüşürken başımı geriye attım. "Sanırım İngiltere'ye gelmem gereken konular var."
"Kesinlikle!"
Yemeklerimizin gelmesiyle gülmeyi keserken bir süre kısa kısa sohbetler ettik. Boğazın kenarındaki restoranın içindeydik ve içeride hoş bir keman sesi yankılanıyordu. Telefonuma üst üste düşen mesajlarla sessize alıp ekranı ters bir şekilde masaya koydum. Emre'den gelen mesajların yüreğimi canlandırmasını istemiyordum. Aptallığa gerek yoktu.
"Var mı birisi? Hala erkekleri çiğnemeye devam mı yoksa?"
"Aşk olsun öyle biri miyim?" dedi elimi göğsüme yaslayıp acıklı acıklı bakarak.
"Daha beterisin... İki sohbet ettin diye çocuğun biri boşal-"
"Iyyy pislik!" deyip mendilimi suratına fırlattım. "Çocuk iradesiz bir sapıksa ben ne yapayım?"
"Ne var kızım? Güzelsin, umursamazsın... Erkekleri köpek etmek için gereken iki özelliği de taşıyorsun... Daha ne olsun?"
"Erkekler benim aradığım özellikleri taşımıyorlar." deyişimle Serkan çatalını bana doğrultarak salladı.
"İşte bu!"
İkimiz de sırıtırken bir anda üstüme düşen gölgeyle başımı kaldırdım. Serkan'ın arkasında duran Emre'yle gözlerim kocaman açıldı. Kendimi toplamaya çalışıp hislerimi gömmeye çalıştım.
"Ne arıyorsun burada?" dedim.
Gözleri kısıldı ve Serkan da şaşkınlıkla başını kaldırdı. Emre'nin eli her şeyden habersiz olan Serkan'ın ensesine yapıştı ve arkadaşımı tabağına doğru yapıştıracak kadar eğdi.
Aceleyle yerimden kalktım.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
Kızıl gözleri bana kalktı. "Bu, benden daha mı havalı?" Dudaklarını büzüp düşünüyormuş gibi yaptı. "Kıyafetim yüzünden mi?"
"Ne?" dedim şaşırarak.
"Ders çalıştığım için mi? Yoksa içki içmeyi bilmediğim için mi? Geceleri kulüplerde takılmadığım... Her kızla yatmadığım için mi?"
Serkan, Emre'nin elini kendinde ayırıp hızla ayaklandı ama Emre'nin mavi gözleri benden kopmadı.
"Gerçekten de ezik olduğum için mi beni istemedin?"
💧
Emre Aşık diyenler?
Hayir, gururuna yediremiyor, daha aşık değil diyenler?