☆yıldızlamayı unutmayalım ☆
Yorumcukları göreyim 😳
💧
Boynundan gelen yoğun kokuyu solurken kalbimin atışları her saniye daha da artıyordu. Şaka gibi gelse de son söylediklerinden sonra uyumuştu. Arada kısık bir şekilde inliyor, içimde hareketleniyordu. Tam o sıralarda ağlayacak kıvama geliyordum. Birkaç defa kalkmak için çabalasam da asla buna izin vermemişti. Hatta kalçamdaki kolunu biraz daha sıkılaştırmış, olabilecekmiş gibi daha da içime yerleşmişti. Her hareketimde o büyüyor ve kadınlığıma daha çok giriyordu.
Rahatsız pozisyonum ve hissedemediğim duygular yüzünden yavaşça gözlerimi kapadım. O uyuyabiliyorsa ben de yapardım. Onun gibi iradesiz biri dayanabiliyorsa benim kesinlikle dayanmam lazımdı.
Kendimi gaza getirişimle bacak aramdakini yokmuş gibi varsaydım ve başımı boynuna doğru koydum. Sıcak ve ferahlatıcı parfümünün kokusu çok geçmeden beni etkisi altına aldı. Rahatsız bir uykuya kendimi bıraktım.
💧
Gözlerim, içimde hissettiğim hareketlilikle hızla açıldı. Emre'nin sertleşmiş yüzüyle karşılaştığımda ben daha ne olduğunu anlamadan bir anda yerlerimizi değiştirdi. Şimdi tam olarak üzerime bir gölge gibi çökmüştü.
"Ne yapıyorsun?" dedim uyku mahmuru bir sesle.
"Sevişiyorum."
Bileklerimi başımın üzerinde birleştirip aletini içimde hareket ettirmeye devam etti. Uyuyalı daha beş on dakika bile olmamıştı galiba.
"Emre!" diye bağırdım çığlık atarcasına.
"Acıyor mu?" Nefes nefese söylediği şeye olumlu yanıt versem bile duracağını sanmıyordum. Öyle hızlı hareket ediyordu ki her hücrem titriyordu. Başımı geriye atıp tavana bakarken bileklerimdeki bir elini çekip çeneme yerleştirdi. Beni kendine baktırırken "Göreceğin tek yüz burası!" dedi.
"Ah!"
"Bunu istemiyor muydun? Sana hükmetmemi istemiyor muydun?"
"Devam et..." dedim sızlana sızlana. "Çok iyisin, lütfen."
Bir anda içimden ayrılmasıyla kendimi boşluğa yuvarlanmış gibi hissettim. Hayal kırıklığıyla ona bakarken üstündeki tişörtü çıkardı. Kasları enfes bir görüntüyü bana sunarken "Bazı şeyleri hak etmelisin." dedi.
"Hak ediyorum bence." Kaşlarımla şişmiş aletini gösterdim. Şu an tek ihtiyacımız olan sevişmekti. Sonra sorunları konuşabilirdik. Elimi tam bacak arama atacağım sırada benim bir bebek gibi yatakta ters çevirdi. "Hadi..."
Sabırsız fısıldamam karşılıksız kalmadı. Yavaşça kalçamı kendine doğru kaldırdı ve elini de saçlarımı arasına yerleştirdi. Başımdan yatağa bastırarak hareketlenirken ikimizin de iniltileri odada yankılanıyordu. Emre yine benden önce boşalırken onun sıcaklığı içime dağıldı, hatta bir kısmı üst bacaklarıma bulaştı.
"Daha kendini çok geliştirmen gerekecek..." dedim zor bela. "Erken boşalma sorunu..."
Dediklerime bozulsa da bir şey demedi. Tamamen boşalana kadar bekledikten sonra birkaç kere yavaş yavaş içimden gezindi.
"Ihmm... İçini dolaşmak harika."
"Aynı şeyi kendim için söyleyemeyeceğim..." Saatli bomba gibiydim ve boşalamamamın stresi her uzvumu geriyordu.
"Belki de uyumalıyız... Uykum geldi benim."
"Hayır..." Başımı kaldıracak gibi olduğumda eliyle daha çok bastırdı. "Lütfen Emre..."
"Ne istiyorsun ki? Anlayamadım."
Masum sesiyle kadınlığım kasılırken aleti de içimde sıkıştı.
"Seni... Senin beni tatmin etmeni istiyorum..."
Baş parmağıyla yavaşça ensemi okşadı. Tekrar içimde sertleşen aleti hareketlendi ve bu sefer daha yoğun hissettiğim noktaya vurmaya başladı.
"Güzel kızım..."
Ona hissettiğim tüm duygular daha da çok artarken deneyimsizliği beni daha da çok azdırdı. Bazen şaşırdı, bazen de en uyarılan noktalarımı keşfetti. Çok geçmeden ikimiz de aynı anda boşalırken Emre'nin öküz gibi bedeni üzerime yığıldı. Nefes sesini kulağımın dibinde hissederken benim de ondan farkım yoktu. Bacaklarım tamamen onun ıslaklığıyla kaplıydı.
"Uykum geldi." dedi fısıltılı bir sesle. "Uyuyalım."
Ona sarılıp uyuma düşüncesi cazip gelirken kollarını karnıma doğru sıkıca sarıp kendisiyle beraber beni de yastıkların üzerine çekti.
"Emre?" dedim baygın bir sesle. "İçimden çık da sana döneyim."
Cıkladı. "Bu gece o hassas deliğinden ayrılmayacağım."
Karnım kasılırken kolları daha çok kavradı bedenimi. Bu sefer yüzünü de göremiyordum ki. Arkamdaydı ve ne yapacağı asla belli değildi.
"İyi geceler..." Kulağımın yumuşak derisine bir öpücük bıraktı. "Eğer uyuduğunu fark edersem seni az önceki gibi uyandırırım."
"Emre?"
"Dinlen Ahu..."
Bu gece gerçekten işimi bitirecekti. Az önce rahatlamama rağmen doluluk o kadar fazlaydı ki hormonlarımın beni esir alması çok uzun sürmüyordu. Her saniye tekrar ve tekrar onu istiyordum.
Yaklaşık beş dakika sonra o yine uyudu. Rahatsızca yerimde kıpırdandığımda arkama daha çok yanaştı ve bacaklarımı aralayıp onu daha fazla kabul etmek zorunda kaldım.
"Ihm..." Nefes nefese kaldım ama gözlerimi kapatmak istesem de çok zordu. Her an, her dakika sevişmek istiyordum. Emre'yle sevişmek istiyordum.
Boynuma çarpan nefesiyle gözlerimi yumup uykunun beni kabul etmesini bekledim. Karanlığa doğru yavaşça çekildiğim sırada Emre'nin deli bir heyecanla gelen sesini duydum.
"Uyan bebeğim... Uyan bakalım."
Baygınca gözlerimi açarken karnıma doğru sıyrılmış olan tişörtümü çıkarttırdı. Ne derse yapacak gibiydim çünkü bunu ben istemiştim.
"Bak uyursan ikimiz de yoruluyoruz... Neden böyle yapıyorsun Ahu? Uyumasana."
"Senin de boş durmanı istemiyorum." dedim boğulan sesimle. "Benimle ilgilenmelisin bamyacık."
"Yarın yürüyemeyeceksin."
"Lütfen..."
Yavaşça içimden ayrıldı. "Ayağa kalk."
"Ne?"
Böyle ayağa kalkacağımı sanıyorsa, büyük yanılıyordu. Nefesimi derinime çekip yaşadığım boşluğu yok saydım.
"Bacaklarının nasıl titrediğini izlemek istiyorum..."
Hafifçe gülümsedim pencereye doğru. Madem oyun istiyordu oynardık ama ben biraz pasif kalmaktan sıkılmıştım.
Onun boşluğundan yararlanıp komodinin çekmecesinden yeni sipariş verdiğim kelepçeleri aldım. Saniyelik bir hızla sert kaslarının üzerine oturup bir elini başlığın demir kısmıyla beraber kelepçeledim.
Şaşkınlıkla kalakaldığında üstünden kalkıp çalışma masamın sandalyesini ona doğru çevirdim.
"Biraz da seni eğlendirelim."
"Aç şunu!" dedi öfkeyle. "Aç şunu Ahu!"
"Çok sevdim böyle durmanı." Anahtarı açık kapıdan salona fırlattım. "Masum bamyacığına bak! Ne hale gelmiş görüyor musun Emre?"
"Sen..."
"Hep senin hakimiyetine izin vereceğimi mi sandın?"
Sandalyeye oturup bacaklarımı iki yana açtım. Gözleri braletimden taşan göğüslerimle kızarmış kadınlığım arasında gidip geldi.
Braletimin üstünden göğsümü sıkıştırdığımda başımı yavaşça arkaya doğru attım.
"Yanıma gel bir saniye..."
"Kuzu, kurda güvenmiyor." dedim mırıl mırıl.
Göğsümü kendi kendime yoğurmaya devam ettim. Gözlerim kapanmış, yavaş yavaş inliyordum. Bir yandan da kendimi sandalyeye sürterken hızlı soluklarını duysam da gözümü açıp bakmadım.
Bir gürültünün kopmasıyla bayıkça kirpiklerimi kırpıştırdım. Kısık bir şekilde bakış açımı netlediğimde Emre'nin demir başlığı yamulttuğunu ve üzerime geldiğini fark ettim.
Yaşadığım şokla elim duraksarken "Bu gece elimden nasıl kurtulmayı düşünüyorsun merak ediyorum." dedi tehlikeli bir sesle. "Kaçman için üç saniye veriyorum. Bir... İki..." Kollarını arkasında esnetti ve kasları şişti. "Üç..."
💧