༆Sρσɾτʂ Cσαςɧ| Tαεηηίε༆ (Tama...

By xxx15__

22.6K 1.5K 479

Kim Jennie, yaşadığı olaylar nedeniyle arkadaşları tarafından kafasının dağılması için yazdırıldığı spor salo... More

🥊1
🥊2
🥊3
🥊4
🥊5
🥊6
🥊7
🥊8
🥊9
🥊10
🥊11
🥊12
🥊13
🥊14
🥊15
🥊16
🥊17
🥊18
🥊19
🥊21
🥊22
🥊23
🥊24
🥊25
🥊26
🥊27
🥊28
🥊29
🥊30- FİNAL PART1
🥊30- FİNAL PART2
Yeni Kurgu

🥊20

469 40 6
By xxx15__


"Geçmiyor Seok Jin. Hiç bir zaman da geçmeyecek. Bir gün değil altı sene de geçse.. Geçmiyor. Sadece güçlü olman lazım..

•••

Jin ile sarıldıktan sonra onu zor da olsa odasına göndermiştik. İçmek istediğini söyleyip durmuştu ama bir şekilde vazgeçirmiştik.

Şimdi ise dışarıdaki koltuklarda oturmuş, Cho Hee Hanım'ı dinliyorduk. Bize Jin'in gün içinde neler yaptığını anlatmış söyleyecek bir şey kalmadığında da susmuştu.

"Cho Hee Anne, biz gidelim en iyisi. Yüzümüze bakmaz bundan sonra bu.." dedi Taehyung ve ayağa kalktı.

"Tamam oğlum. Gidin bir yerlerde oturun, sıktım ben sizi." dedi üzgün bir sesle Cho Hee Hanım. Yapmaya çalıştığını az çok farketmiştim.

"Hayır, tabi ki sık-" İtiraz edecekken sözümü kesti. "Yok yok sıktım ben sizi. Gidin hadi bir baş başa kalın." İkimizi de sırtlarımızdan iterek çıkışa sürükledi. Hafifçe gülümseyerek önünde eğildim ve veda ettim. Taehyung'da annesine sarıldığında arabaya geçtik.

Emniyet kemerini bağlarken benimle göz teması kurarak konuştu. "Annemin kusuruna bakma, hep böyledir. Eğer yorgunsan seni eve bırakabilirim. Bugün bir çok şey yaşadın. "

"Aslında senin yanımdayken yorgun olduğumu hissetmiyorum bile. Annenin gönlü olsun diye bir yerlere gitmemiz de bence bir sakınca yok." diyerek onu da teşvik ettim. Onunla zaman geçirmeyi seviyordum, o yüzden de şu an birlikte olmak istiyordum.

Sanki beni iyileştiren oydu..

Taehyung bana çekingen bir bakış atıp yeniden yola döndü. "Ah.. Peki, sen nasıl istersen Jennie." Kaşlarımı çatarak yüzünü incelediğimde yine utandığını farkettim. Gülümseyerek omzuna vurdum. "Hey, sen yeniden utandın. Yanakların pembeleşti!"

Gözlerini büyüterek itiraz etti. "Hayır ne alakası var ya?! Benim yanaklarım doğuştan böyle bir kere!" Çocuk gibi mızmızlanıyor, bahane üretiyordu.

"Yalan söylüyorsun. En küçük şeyde yanakların kızarıyor ve elin ayağına dolaşıyor. Bu da.." Son harfi uzatarak onunla eğlendim. "Utanıyorsun demektir!" Taehyung'a baktım ve arabayı kenara çektiğini farkettim. Yüzü sinirli görünmüyordu ama eski halinden eser yoktu.

"Neden durdun?" diyecekken beni kolumdan çekerek kendine yaklaştırdı ve bacaklarımı onun koltuğuna uzatırken üstüme çıktı. Şaşkınlıkla ne yapacağımı bilemezken artık yüzü yüzüme çok yakın, vücutlarımız birleşmişti. "Seni öyle bir utandıracağım ki.." Bir anda yaşadığı kişilik değişimi korkmama neden olmuştu. O az önce konuştuğum Taehyung olamazdı. "Bu hayatımda tek utanacağım şey, annemin bir fahişe olmasıydı ve ondan o kadar utandım ki artık hiç bir şeyden utanmam. Herkes benimle öylesine dalga geçiyordu ki.. Ve sen benim hassas noktama bir çok kez bastın. Bir şey söylemek istemedim ama beni zorladın Jennie.. Bunu yapma, bir şeyi benim üzerimde irdeleme. Zararlı çıkacak sen olursun."

Dedikleri onunla alakalı öğrendiğim nadir şeylerdendi.

Üzülmüştüm.

Küçük yaşında bunları yaşamak zorunda değilken annesi yüzünden aşağılanmış bir çocuktu.

"Bilemezdim Taehyung. Bir dahakine dikkatli olurum." Ona kırıldığımı farketmişti. Bunu sakın bir dille söylemek yerine özel alanıma girerek yapmasına bozulmuştum.

Başını salladı ve bir eliyle belimi kavradı. Koltuktan kalkarken beni de yerime oturttu.

Tavrından pişman olduğunu anlamak zor değildi. Arabayı yeniden çalıştırdı ve gaza bastı. Geri kalan yolculuk boyunca hiç konuşmadık.

~

Bir kafenin önünde durduğumuzda hava kararmak üzereydi.

Bugün çok yorulmuştum. Hemen eve gidip dinlenmek istiyordum.

Arabadan inerek Taehyung'u bekledim ve yanıma yaklaştığında içeri doğru yürümeye başladık. Göz göze gelmiyorduk. Bunun için özel bir çaba sarfetmiyordum ancak o öyle yapıyor gibi görünüyordu.

Boşta duran, cam kenarı bir masaya onu beklemeden gidip oturdum. Taehyung'da yavaş adımlarla yanıma oturdu ve garsonu çağırdı.

"Jennie.." Boğazını temizleyerek adımı söylediğinde bakışlarım ona döndü. "Arabada yaptığım aptallık için özür dilerim. Normalde nasıl biri olduğumu biliyorsun. Ama konu annem olunca ne yaptığımı bilmiyorum.." Mahçuplukla başını eğdi.

"Ne yaptığını bilmediğin belli. Eski zorba Taehyung'un geri döndüğünü düşünmüştüm.. Beni korkuttun." dedim ona yaklaşarak.

Başını kaldırdı. "Annem beni terk ettiğinden beri Cho Hee annem dışında hiç bir kadına karşı iyi olamadım. Çünkü başıma bir kadın yüzünden gelmeyen kalmamıştı ve hepsini aynı sanıyordum.." Devam edecekken garson geldi ve sustu.

Siparişlerimizi verdiğimizde adamı yolladı. ".. Hyunjin sana açıklama da yapmıştı bunun hakkında. Ama sen cinsel yönelimim ile alakalı olduğunu düşündün. Ah, inan bana orada kahkahayı basacaktım!" dedi gülerken. Onu güldürebildiğime mutlu olurdum ancak o gün karizması çizilmesin diye bizimle konuşmamıştı. Hatta sesini bile duymamıştım. Hal böyleyken beni komik bulmasına şaşırmıştım.

"Ama cool görünmeye o kadar adapte olmuştun ki nefes bile alıyor olduğundan şüpheliydim. Sen mekandayken insanlar bir bir ayrılıyordu, çünkü öyle bir bakıyordun ki korkup kaçmışlardı!" Bu sefer gülme sırası bendeydi. Ama o, dediği gibi konu kadınlar olunca gülemiyordu.

"Belli ki bu yüzden hiç arkadaşım olmadı.. Benden korktuklarını biliyordum zaten.. Küçükken bir sıra arkadaşım bile olmadı, ama annem bana kızgın bakarsam ve sert bir adam gibi durursam bana bir şey yapamayacaklarını ve kendi başımın çaresine benim bakmamı söylerdi. Demek ki bu da yalanmış.." Dedi sesi sonlara doğru kısılırken.

Garson elinde tepsiyle onu yeniden böldüğünde bakışlarını kaçırıyordu. Gözleri neredeyse dolacakken adamın başka bir isteğinizin olup olmadığını sorması onun garsona doğru dönmesini sağladı. Başını iki yana salladı ve getirilen kahveyi eline alarak birkaç yudum içti.

Sakinleşmek çalışıyordu.

Masanın izin verdiği kadar yaklaşıp omzuna dokundum. "Ne yaşadın bilemem ama her zaman yanında olduğumu hissettirebilirim Taehyung.. Şunları içtikten sonra sahile inmek istiyorum. Bir şişe şarapta yanında iyi gider." diyerek göz kırptım. Hafifçe gülümsedi ve konuştu.
"Ağzının tadını biliyorsun.."

Başımı hızla sallayarak bende gülümsedim ve kahveden bir yudum aldım.

~

Kafenin sahiplerinin kapatacaklarını söyleyip nazikçe bizi kovmalarından sonra dediğim gibi bir sahil kenarına gelmiştik. İkimizde denize doğru bakarken düşünceler içinde boğulduğuna emindim. Çünkü bende öyleydim. Ne düşündüğümü bile bilmiyordum ama yine de beynim fazlasıyla doluydu.

"Böyle boş boş bakmaya mı geldik. Aç bakayım şu şişeyi!"

Büyük bir enerjiyle bağırdığımda bana gülümseyerek, ışıldayan gözlerle baktı.

Saatin kaç olduğundan haberim yoktu. Ancak gece yarısını geçmiş olmalıydı.

"Ne olursa olsun şu enerjine ve hiç sönmeyerek parlamana hayranım." Dediklerini doğrulayan göz bebekleri yanımda otururken öyle büyümüşlerdi ki, kahverengi gözlerinden bile belli oluyordu.

Gecenin zifiri karanlığı onu ve yakışıklı yüzünü görmeme engel değildi. Her daim gözlerim onu görürdü.

Şişeyi açarak bana uzattığında hafifçe tebessüm ettim ve hızla dudaklarıma dayayarak büyük yudumlar içtim. Kaldırdığımda Taehyung'un dikkatle gözlerimin içine baktığını farkettim. Sanki derinlerde bir şeyleri anlamaya çalışıyor gibiydi. Beni çözmek istiyorcasına odaklanmıştı.

Bu sefer şişeyi ben ona uzattım. Beklemeden içmeye başladı. O sırada onunla ne konuşabileceğimi düşünüyordum. Aklıma bir şey gelmiyordu. Aslında tam olarak öyle değildi. Soracak birkaç sorum vardı ama çizgilerinden bir tanesine basmaktan korkuyordum. Bunu haberim olmadan bir kere yapmıştım ve ikimizde pişman olmuştuk.

"Şu uçsuz bucaksız denizden öylesine korkardım ki eskiden.. Annemin beni terkettiği gece, tek başıma buraya gelerek saatlerce ağlamıştım. Sabah karakolda uyanmıştım tabi.." dedi ve şişeyi kaldırarak içti. "O günden sonra da asla korkmadım. Sadece çekindim. Çünkü yaşadığım her şeyi, hissettiklerimi o denize bırakmıştım. Bir daha gördüğümde yine aynı şeyleri hissetmekten korktum.. Bir daha da ağlamadım zaten. Beni saçma sebeplerle terk eden bir kadın için değmezdi.. Bende bıraktığı tek iz, kadınlara bakış açım oldu. Onun yüzünden hiçbir kadına yaklaşmaz oldum. Aşmaya çalıştıkça daha kötü oldum ama sen.. Bana daha önce hiç olmadığı kadar sınırlarımı zorlattırdın ve bana yenebileceğimi düşündürttün. Teşekkür ederim.."

Bir anda konuşmayı kesince ne diyeceğimi bilemeden ona baktım. "R-rica ederim.." Kekelememi engelleyemeyerek mırıldandım.

Bana teşekkür etmesi bir şeyleri açıklar mıydı?

Mesela aramızdaki çekimin nedeni ona sınırlarını zorlamış olmam mıydı?

Ne demeye çalışıyordu?

Dediklerinin bir çoğunu anlamamıştım. Ona doğru döndüğümde ise denize bakmaya devam ediyordu.

Küçük çocuk yine okuldan dönüyordu. Evin boş olmasını diliyordu, ancak öyle olmayacağına adı kadar emindi. Yine de adımlarını hızlandırıp yıkık dökük evine vardı. Anahtarıyla kapıyı açtığında minik gözleri, annesini gördü.

Onu çok sevdiği söylenemezdi. Yemek yapmaz ya da onunla oynamazdı annesi. Sadece bir adamla odasına gidip para kazanıyorum derdi ve saatlerce çıkmazlardı. Sonunda da annesinin dediğini gibi olurdu ve adam ona para verirdi. Bir şeylerin ters gittiğini fark ettiğinde de artık annesiyle görüşmemeye başlamıştı. Yanından geçse bile yüzüne bakmıyordu. Eh, kadının da umrunda olduğu söylenemezdi.

İçeri girdiğinde bu sefer yanında adam yoktu. Bu küçük çocuğu şaşırtmıştı çünkü uzun zamandır tek başına gelmiyordu. Annesinin elindeki valiz dolmaya yakındı. Bulduğu kıyafetleri içine bir hışımla sokuştururken küçük Taehyung'u görmemişti bile.. Kadının yanına ürkek adımlarla yaklaştı. Amacı konuşmak değildi, sadece ne yapıyor ona bakacaktı.

Ama annesi bir anda onu farketti ve bağırmaya başladı. Senin yüzünden tüm bu başıma gelenler! Bıktım senden! O şerefsiz baban da sanki kendime bakabiliyormuşum gibi bir de seni başıma çıkardı. Uğraşamam seninle daha fazla! Git o babanı bul, çok zengindir sana benden daha iyi bakar!"

Taehyung'un hareleri titreyerek rengini aldığı annesinin gözlerine baktı.

Ağlamayacaktı. Kocaman adam olmuştu. Koca adamlar ağlamazdı. Ancak gözyaşlarını tutamıyordu.

Annesi valizini tamamen doldurdu ve kapıya doğru gitti. Arkasına bile bakmadan küçük Taehyung'u tek başına bıraktı.

Artık tek başınaydı. Hiç kimsesi yoktu. Annesi yoktu. Eskiden de varlığını hissettirmezdi ama eve döndüğünde birisinin var o odada olma düşüncesi bazenleri küçük, kötülüğe rastlanamayacak kalbinde bir şeyleri ters götürüyordu.

Taehyung yapacak bir şey bulamadı. Ama aklına annesinin iş yerindeki tanıdığı ablalar geldi. Onlarla anlaşırdı. O uzun sandalyelere onu otururlardı ve birlikte oturup meyve suyu içerlerdi. Annesi işi bittiğinde yanlarına gelip ona kızardı ama yine de o ablalar ile vakit geçirmeye devam ederdi.

Okul çantasını ve anahtarlarını alarak sertçe kapıyı kapattı ve annesinin çalıştığı ara sokaklardaki küçük baraka tarzı yere vardı. İçeri girdiğinde ablalar oradaydı. Yanlarına giderek çekingence mırıldandı. "Annem burada mı abla?"

Genç kadın gülüşmelerine son verip küçük çocuğa baktı. "Ah sen Eun Jung'un oğlu değil misin?" Taehyung başını salladı. "Annen ülkeyi bir adamla terk etti. Ama o****u işini biliyordu, gitti güzelim adamla. Bir bize böyleleri denk gelmez." Kadın söylenerek gitti.

Taehyung daha önce bu ablayı görmüştü. Ama konuşmamışlardı. Sevdiği ablalarını bulmak için mekanda göz gezdirdi. "Canım senin ne işin var burada?" diyen tanıdık sese doğru döndüğünde çok sevdiği birisiyle karşılaşmıştı.

Cho Hee teyzesi, annesinin ablası gibi gördüğü, mekanda onların üstlerini giydiren kadındı. Onu çok severdi çünkü Taehyung'u onun kadar düşünen olmamıştı.

Kadına gülümsedi. "Annem gitti, nerede olduğunu bulmaya çıktım Ajumma." dediğinde kadının yüzü düştü.

İşte Taehyung o günden sonra asla tam olarak mutlu olamadı.

Annesi dönmedi. Babası onu görmeye bir kez olsun gelmedi. Ailesi olmadan Cho Hee teyzesinin yanında yaşadı, ama hep bir tarafı eksik kaldı.



Continue Reading

You'll Also Like

89.1K 6.5K 24
"Sana bir soru sorabilir miyim?" "Evet, tabii." "Sen benim babamsın, değil mi?" "Evet, öyleyim." "Peki, benim annem nerede?" Commuovere (İtalyanca); ...
258K 11.3K 62
Ceylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği gari...
573K 35.5K 47
"Baba,çok korktum ben." Mirzat Bey kolları arasına aldığı kızını göğsüne yaslarken duyduğu şey ile adeta donup kalmıştı. Kızı kendisine yıllar sonra...
184K 15.5K 35
"Sen hep böyle cevap olarak başını mı sallarsın?!" Başımı salladım. Kaşları çatıldı, o güzel mavi gözlerini gözlerime dikti. "Gıcık mısın Aras?!" Bil...