Selaam^^
İyi okumalar^^
.
.
.
Duyduğum fısıltılarla gözlerimi açtım.
"Defol Evran! Gözüm görmesin seni!"
"Abartmadın mı biraz?"
"Hipokrat falan kalmadı bende biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum, bana bir şey kalmamış."
Abimle Evran'ın ne konuştuklarını asla anlamıyordum.
"Size de günaydın."
Abim bana bakıp gülümsedi.
"Feza Hanım, lütfen kalkmayın. Evran Beyle size yatağa kahvaltı getireceğim."
Dün beraber uyumuştuk. Yani ben uyumuştum o izlemişti. Abim odadan çıkarken konuştu.
"Bir daha seni bu odada görmeyeceğim!"
Evranla birbirimize baktık. Aynı anda gülümsediğimizde yanıma gelip alnımı uzunca öptü.
"Günaydın sevgilim."
Ona sıkıca sarıldım. "Günaydın Evren'im."
"Sesin ne büyük lütuf."
Ayrıldığımızda elimden tutup beni banyoya yönlendirdi. Yüzümü yıkayıp saçlarımı önümden çekti. Boynumu derince koklayıp öptü.
Kapı sesi geldiğinde oraya baktık. Ferkan abim kapının önünde bize bakıyordu. Evranla bir süre bakıştıktan sonra sorgularcasına tek kaşı kalkmıştı. Bu böyle sürecekti anlaşılan.
"Evran, bilekliğim arabanda mı düşmüş sevgilim?"
Evran bana döndüğünde şirince gülümsedim.
"Bi' bakar mısın, lütfen."
Kafasıyla onaylayıp çıktığında Ferkan abimin mırıldanmasını duyuyordum.
"Sevgilini..."
Yanına gidip sarıldım. Bugün abilerimi fazlasıyla kızdırmıştım.
"Günaydın en sevdiğim ikinci abim."
Saçlarımı öperken konuştu.
"Sen hiç abi dayağı yedin mi Esli'm?"
Yememiştim. Ondan ayrılıp kaşlarımı çattım. Ellerim yumruk olurken gülümseyip tuttu beni.
"Sana kıyabilir miyim küçük?"
Kıyamazdı biliyordum. Evran'a sinirlenmesini de anlıyordum. Yakın arkadaşlardı, kuzenlerdi. Beraber büyümüşlerdi. Bunun etkisiyle kabullenmek daha zordu. Kabullense bile kıskanacağını biliyordum. Kendimden.
"Hadi inelim."
Kafamla onaylarken aşağı indik. Hafta sonuydu okula gitmeyecektik.
Gençleştim resmen, bu kadar mı fark eder?
Kahvaltı masasında sadece biz vardık. Annem, babam, abilerim, Andaç ve Miraç.
Masaya oturdum. Abimin ve Ferkan abimin ortasına. En başta annem, onun yanında babam vardı. Karşımda Enis abim, onun yanında Miraç ve Andaç.
"Günaydın herkese!"
Herkes günaydın derken abimin mırıldanmasını duymuştum.
"Ne aydın ama!"
Hâlâ Evran'ın benimle uyumasını gördüğü için kızgındı. Koluna yaslandığımda beni göğsüne bastırdı.
"Bugün başıma bela almayı düşünüyorum."
Babam kaşlarını çattı.
"O ne demek 5 numara?"
Abim cevabını bildiği o soruyu imayla sordu.
"Nedenmiş Feza?"
Muzipçe güldüm.
"E küstün bana, ceza olsun diye bi' belaya bulaşmam lazım."
Miraç kahkaha atıp "Çağın abinin sana ceza vermesi gerekmez miydi?" diye sorarken abimden ayrılıp güldüm.
"Barıştık mı?"
Abim gülüşüme karşılık verip elini yanağıma koydu.
"Ne zaman küstüm sana Feza?"
"Hiçbir zaman."
Abim, tabağıma birkaç şey koyup bana yedirirken annem bana döndü.
"Kızım, çok yakın bir arkadaşımın kızının düğünü var."
Hayır, lütfen olmasın.
"Yanında hiç arkadaşı yokmuş, annesi rica etti."
"Kuaförde, gelin odasında yanında olur musun?"
Yoo. Ben ne anlarım ya? Ne alaka ben şimdi?
"Anne kızı tanımıyorum bile. Hem ben ne anlarım ne yapılacak."
Annem sıkıntıyla iç çekti.
"Sadece yanında olsan yeterli. Nişanlısının çok arkadaşı var yanında. Kendini eksik hissetmesin."
Önce abime baktım. Sen bilirsin der gibiydi. Sonra babama baktım beni kurtarması için.
"Sadece saç yaptıracaksın 5. Bir şey bilmene gerek yok, heyecan yaparsa sakinleştireceksin. Bu kadar."
Hiç tanımadığım birine bunları yapmam da sıkıntı yoktu yani. Miraç bana baktı.
"Sağdıç olacaksın yani abla!"
Enis abime baktığımda beni anlayıp Miraç'ın kafasına vurdu.
"Nedime."
Bunu deyince gözlerimi büyütüp anneme baktım.
"Gelinin istediği kıyafeti giyip, yelpazeyle serinletmeyeceğim değil mi?"
"Yok bir de kafana sim döktür abla."
Miraç çok eğleniyordu anlaşılan. Tabaktan zeytini alıp kafasına attığımda yüzünü buruşturdu. Güzel.
"İstemezsen sorun yok kızım. Sadece rica etti ben de sorarım dedim."
Bu şey değil miydi? Sen dur, ben giderim ekmek almaya.
"Tamam ama Aras da benimle gelecek."
Ferkan abim şiddetle buna karşı çıkmıştı.
"Asla!"
Abim de öyle. "Başınıza gelmeyen kalmıyor, bir arada olunca."
Babam "Kızın düğün gününde bir şey yapacak değiller ya." dediğinde annem hazin bir şey izliyor gibi kafasını salladı.
"Ben artık Anka'ya olan umudumu kestim."
Kime çekti bu kız? Boran Demirsoy'a.
"Ben de artık 7. çocuğa olan umudumu kestim."
Çok şükür baba. Annem koluna vururken babam çocuk gibi omuz silkti. Miraç eğlenen bir ifadeyle babama baktı.
"Ben de artık babamın 7. çocuk yapmayacağına olan umudumu kestim."
Ferkan abim kahvesinden son bir yudum alıp kalktı.
"Ben de işe gidebileceğime olan umudumu kestim."
Abim de onunla birlikte kalktı. Saçlarımı öpüp her zaman ki uyarılarını yapmayı ihmal etmedi.
"Dikkat ediyorsun Feza'm, bir şey olursa hemen arıyorsun. Seni çok seviyorum balım."
Kocaman gülümseyip "Ben de seni çok seviyorum hayatım." dediğimde göz kırpıp kapıya yöneldi. Ferkan abim bana sıkıca sarıldı.
"Canın sıkılırsa yanıma gelebilirsin."
Kafamla onayladığımda aynı uyarılara Arastan uzak durmamı da eklemişti.
.
.
.
Esra D. Yasemin yengem, annem, Aras ve ben çardakta oturuyorduk. Daha doğrusu ben esirdim, onlar oturuyordu.
"Makyajının iyi olduğundan emin olmalısın, kirpikleri abartıp yelpaze gibi taktırmasın, göz kapakları küçük kalır, eyeliner çok uzun olmamalı, far rengi koyu olmasın, ha bi-"
Çığlık atarak kaçacaktım şimdi.
"İstersen sen nedime ol Esra D! Ne dersin?"
Yasemin yengem beni takmayıp devam etti.
"Saçlarını çok abartı yaptırmayın ve sakın..."
Saçlarını düzeltip omuzlarını dikleştirdi.
"Sakın saçlarını bir gün önceden boyamasın!"
Demek bu konuda travman var. Aras boş ver dercesine elini salladı.
"Sakin olun hanımlar, biliyorsunuz ki ben saç ve makyaj konusunda uzmanım."
Ona dönüp yüzümü buruşturdum.
"Ne zamandan beri?"
Ellerini dramatik bir şekilde göğsünde birleştirdi.
"Gözaltı morluklarımı kapatmaya çalıştığımdan beri aşkım!"
Annemin kaşları çatıldı.
"Neden, n'oldu kuzum?"
Aras ayağa kalkıp anneme sarıldı.
"Ah yenge! Senin oğulların her gün belami si-"
Ayrılıp boğazını temizlediğinde Yasemin yengem ayakkabısını çıkarıyordu.
"Belamı sirkeli suyla..."
"Belamı sibopla..."
"Belamı sigorta..."
Sıkıntıyla iç çekip hiddetle bağırdım.
"Belasını sikiyorlarmış!"
Hepsini gözleri büyürken Aras yanıma oturdu.
"Şuursuz la bu kız!"
Annem ellerini beline koydu. Sanırım o meşhur "Bilgen Demirsoy - Kime Çekti Bu Kız?" şarkısını söyleyecekti.
"Boran Demirsoy'un genlerine sıçayım!"
Söylemeyecekmiş.
Hepimizin gözleri büyürken Esra D. keyifle arkasına yaslandı.
"Bence kendi genlerine sıç."
Ayağa kalkıp eve ilerlerken söyleniyordum.
"Valla anne, o nasıl küfür? Hiç yakıştıramadım senin gibi asil bir kadına."
Annem hiddetle arkamdan bağırdı.
"Asilliğe de sıçayım! Bundan sonra böyle, hadi bakalım!"
Annemi hatta Enis abimi bile delirtmiştik ya iflah olamazdık artık.
.
.
.
Arabam sonunda gelmişti. Kimseye görünmeden evden çıktım. Şoför koltuğuna oturduğumda yan koltuğa Aras oturdu.
"Bensiz nereye lan?"
Ne hoş! Hoş geldin canım Aras!
"Sonra anlatırım, in hadi."
Aras omuzlarını silkti.
"Yoo, ben de geleceğim."
Sıkıntıyla iç çekip ona döndüm.
"Ağdaya gidiyorum Aras! İn ameka!"
Aras öyle mi der gibi kaşlarını kaldırdı.
"Sen lazerli değil misin lan?"
"Olmasan bile seni yalnız bırakamam Ankaşkım!"
Arabayı çalıştırıp sürerken söyleniyordum.
"Lazerliyim hatta birazdan gözlerimden çıkartıp ortadan ikiye ayıracağım seni!"
Aras rahat bir tavırla arkaya bakıp geri önüne döndü.
"Bence Acar'a yap bunu. Kurtuluruz en azından."
O biraz zordu. Kurşun ve lazer geçirdiğini sanmıyordum.
"Nereye gidiyoruz?"
Hızımı arttırıp kısa bir an ona baktım. Gözleri korkuyla büyümüştü.
"Araba yarışına katıldım. Kimseye söyleme, özellikle abime tamam mı?"
Aras'ın gözleri daha da büyürken söylendi.
"Vay ameka! Ben de arabanın içinde olmak zorunda mıyım?"
Hayır ama senin bunu bilmene getek yok.
"Elbette, Ankaşkını yalnız bırakamazsın değil mi?"
Aras göğsünü şişirip çenesini dikleştirdi.
"Evet, başına bir şey gelirse korurum seni."
Kafamla onaylarken Aras koluma yapıştı.
"Allah, kitap aşkı için gitmeyelim!"
Alayla gülüp arabayı park ettim. Gelmiştik. İçeri girip Mert'in yanına oturdum.
"Hain, pislik! Hani araba yarışına gidiyorduk?"
Mert bana sarılıp "N'aber güzelim?" dediğinde gülümsedim.
"İyidir, Aras'ı altına sıçırttım biraz soğuk su söyleyelim de kendine gelsin."
Aras rahat bir tavırla arkasına yaslandı.
"Bi' kere ben hıza bayılırım, senin için korktum."
He, he inandık. Bizden ses çıkmadığını fark edince kaşlarını çattı.
"İnanmış gibi yapsanıza lan!"
O sırada beklediğimiz kişi gelip karşımıza oturdu. Neva.
"Selam."
Gülümsedim.
"Selam, hoş geldin."
Aras gözlerini kısıp ciddiyetle Neva'ya baktı.
"Ne işi var bu gerizekalının burada?"
Mert Aras'a döndü.
"Neva, yıllardır arkadaşımız ve dostluklar kolay kolay çöpe atılmıyor."
Aras bana baktı bu sefer.
"Keşke haberim olsaydı."
Hallettikten sonra konuşmaya karar vermiştim. Bugün eski tayfa bir arada olsa daha sıcak olabilirdi.
"Ben yaptıklarım için özür dilerim. Gerçekten tanıyamıyorum kendimi."
Neva gözleri dolu bu sözleri söylerken ellerim yumruk olmuştu bile. Mert sakin olmam için elimi tuttu.
"Herkes hata yapar Neva. Nevmeran'dan sonra her şeyi unutacağız ve yeni bir sayfa açacağız."
Aras kalkıp giderken "Ben gelirim birazdan." deyip peşinden ilerledim. Kafenin çıkışında yetişip kolundan tuttum.
"Aras! Nereye?"
Omuz silkip durgun bir sesle konuştu.
"Dostlarınla yalnız bırakayım dedim."
"Armeran, Nevmeran olmuş malum."
Ona sıkıca sarıldım.
"Salak, senin yerin çok ayrı. Sen benim canımın neşesisin. Dostum, arkadaşım, kuzenim, kardeşimsin."
Ayrıldığımızda gülümsedi.
"Peki Mert mi, ben mi?"
Kaşlarımı çattığında muzipçe güldü.
"Tamam, söyleme ben biliyorum en çok beni seviyorsun!"
Aynen, tam olarak böyle. Masaya geri dönüp oturduğumuzda Neva ve Mert sohbet ediyordu. Neva samimiyetle elimi tuttu.
"Söz veriyorum seni asla üzmeyeceğim bir daha. Sizden ayrılmak o kadar zoruma gitti ki."
Mert masaya gelen kokteylini eline alıp kaldırdığında hepimiz onu tekrarladık.
"Yeniden dostluğa!"
.
.
.
.
Nasıldı bakalım?
Bilgen Demirsoy?
Evran &Anka?
Aras?
Nevmeran +1 gelsin miii?
Sizi seveyrumm^^