Yeni Bir Sayfa|Feza Anka

By yeterayolll3

2.1M 160K 61.5K

Anka, 21 yaşında abisiyle küçük dünyasında yaşayan bir kızdır. Abisinin eski defterini büyük çabalarla yakmas... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
İnstagram Bölümü
21
22
İnstagram Bölümü
23
İnstagram Bölümü
24
İnstagram Bölümü
25
İnstagram Bölümü
26
27
İnstagram Bölümü
28
29
30
İnstagram Bölümü
31
32
İnstagram Bölümü
33
34
35
36
İnstagram Bölümü
37
38
39
İnstagram Bölümü
40
41
42
43
44
İnstagram Bölümü
45
46
47
48
İnstagram Bölümü
49
50
51
52
İnstagram Bölümü
53
54
55
56
İnstagram Bölümü
57
58
59
60
İnstagram Bölümü
61
62
63
64
İNSTAGRAM BÖLÜMÜ
65
66
67
68
İnstagram Bölümü
69
70
71
72
73
74
DM BÖLÜMÜ GİBİMSİ
75
76
7777
78
İnstagram Bölümü
|Çağın Soykıran|
80
Yeni Kurgu
81
82
83
84
İNSTA - DM BÖLÜMÜ
85
86
87
88
89
90
DEMİRSOYLAR
91
92
93
İNSTA TEXT
94
95
!Röportaj Vakti!
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
Paralel Evren Günlükleri 1
106
107
108
109
İnstagram Bölümü
110
111
112
113
-EVREN & EVREN GÜZELİ-
114
YENİ KURGU
115
116
117
İNSTA TEXT
118
119
120
1 MİLYON ÖZEL BÖLÜM I
1 MİLYON ÖZEL ÇEKİLİŞ
1M ÖZEL BÖLÜM II
PEKİ YA HER ŞEY FARKLI OLSAYDI?
123
124
125
126
127
128
129
130
2. BÖLÜM/ YILLAR SONRA
YILLAR SONRA 1
YILLAR SONRA 2
YILLAR SONRA 3
YILLAR SONRA 4
YILLAR SONRA 5
YILLAR SONRA 6
YILLAR SONRA 7
YILLAR SONRA 8
YILLAR SONRA 9
YILLAR SONRA 10
YILLAR SONRA 11
YILLAR SONRA 12
YILLAR SONRA 13
Instagram Bölümü
YILLAR SONRA 14
YILLAR SONRA 15
YILLAR SONRA 16
YILLAR SONRA 17
INSTA TEXT
YILLAR SONRA 18
INSTA TEXT
YILLAR SONRA 19
YILLAR SONRA 20
YILLAR SONRA 21
YILLAR SONRA 22
YILLAR SONRA 23
YILLAR SONRA 24
İNSTA
YILLAR SONRA 25

79

8.9K 898 378
By yeterayolll3

Sellaaam ^^

İyi okumalaaar

.
.
.
.

Odaya korkuyla girerken Mert uyuyordu. Abim başındaydı.

Koşup abime sarıldım. Saçlarımı öperken konuştu.

"İyi o merak etme ayağında küçük bir ezilme var sadece."

"Neden sen aramadın? Neden yabancı bir kadın aradı?"

Abim sıkıntıyla iç çekti.

"Gerildiğini, bunun seni tetiklediğini biliyorum kızım ama inan bana haberim yoktu."

İnanamıyordum bu olanlara Mert dönmüştü. Buradaydı. Çocukluğum buradaydı.

"İyi değil mi abi?"

Abim sevgiyle gözlerime baktı. Konuşacakken Mert söze girdi.

"Demek benden kurtulabileceğini sandın?"

Aras, Mert'in üzerine atladı.

"Ya kanka seni çok özledim!"

Mert acıyla inleyince Ferkan abim onu üzerinden aldı.

"N'apıyorsun abi? Aras atla şunun üzerine de görsün gününü!"

Aras tekrar üzerine atlayacakken Ferkan abim ensesinden tuttu.

Yazık çocuk kedi gibi kalmıştı öyle.

Evran bir köşede sessiz bir şekilde bekliyordu. Ona baktığımı fark edince gözlerini bana çevirdi.

Gülümsedi.

Abime döndüm. Beni anlayıp gözleriyle onayladı.

Ferkan abim ve Evran'a hitaben konuştu.

"Hadi biz aşağıda kahve içelim."

Ferkan abim ve Evran onu onaylarken dışarı çıktılar.

Evran son bir bakış attı.

Gözlerimi bir kez kapatıp açtım.

İyi olacağım.

İçi rahat etmese de çıktı.

Koltuğu yatağın yanına çekip oturdum. Aras yatağın kenarına geçti.

"Armeran'a artı bir bulduk kanka!"

Hadi ya?

"Kimmiş? Yoksa yokluğumda yerimi dolduracak birini mi buldunuz?"

Yaa. Bulduk. Böyle eli silah tutan bir bey. Biraz da Aras'ı andırıyor.

Tam da ihtiyacımız olan biri.

"Bizi kaçırdı Mert!"

Mert dehşetle gözlerini açarken göz devirdim.

"Vay ameka! Böyle mi söylenir?"

Aras düşünceli bir şekilde kafasını salladı.

Araba süsü köpek gibiydi şu an.

"Haklısın Ankaşkım."

"Bizi gondikleyecekken doğru bir stratejiyle onu tostumuz yaptım!"

Tam olarak böyle olmuştu gerçekten.

"Doğru düzgün anlatsanıza!"

Derin bir iç çektim.

"Alper Altay. Dedesi düşmanımızmış. Ama babası ve kendisi değil."

"Dedesi benim kim olduğumu öğrenmek istemiş. Birini arıyormuş, benim olabileceğimi söylemiş. O da bizi kaçırdı işte."

Aras omuz silkti.

"Kafa çocuk ama dost olmak istiyor."

"Eee buldu tabi benim gibi mükemmel arkadaşı."

Mert bana baktı.

"Aras abartıyor. Arkadaş olmaya çalışıyorum dedi ama güvenemeyiz tabi ki."

Kafasıyla onayladı.

"Eee bu gece var mısınız?"

Yok artık. Bu halde mi?

"İyileşince Mert."

Aras'ın heyecanı sönmüştü.

"Sen en güzel duyguların katilisin aşkım!"

Saçlarımı savurup omuz silktim.

"Bundan o kadar memnunum ki!"

Mert'e döndüm merakla.

"Sen neler yaptın bakalım?"

Yüzünü buruşturdu.

"Tatsızdı. Terapi grubuna katıldım yanlışlıkla."

Aras ayağa kalktı.

"Merhaba. Ben Aras ve ben bir sıçış bağımlısıyım."

Mert küçük bir kahkaha atıp acıyla inledi.

"Nasıl oldu bu durum?"

Neyse ki çok kötü değildi.

"Kulaklık takılıydı. Okula geliyordum. Fark etmedim arabayı."

"Neyse ki fren yaptı. Hafif çarptı."

Aras elini sallayarak konuştu.

"Geçti borun pazarı! Sür eşeği Niğdeye!"

Koluna vurdum.

"Ne alaka lan?"

Omuz silkti.

"Ne var? İçimden geldi. Aklımda bu yoktu. Öyle bi' içimden geldi!"

Aras'ın beyni incelenmeliydi.

Mert iç çekti.

"Özlemişim sizi."

Ben de özlemiştim.

"Yaa şapşalak şey! En çok beni değil mi?"

Mert alayla güldü.

"Elbette!"

"Neva'yı gördüm bugün."

Neva'nın ilk günden okula gelmesi normaldi. Ailesi katıydı.

Gerçi biz onu da ayartırdık okula gitmeyelim diye.

"Bir şey dedi mi?"

Canını sıktı mı demekti bu.

"Konuşmak istedi işte."

Kafasını onaylamaz şekilde salladı.

"İçini rahatlatacak kendince bir sebep sunacak onlarca."

Kaşlarımı kaldırdım.

"Ve haklı olduğuna inandırmaya çalışacak."

Aras omuz silkti.

"Bırakın şu yellozu da beni dinleyin. Benim eve geçelim. Hem Mert'e bakarız hem de eğleniriz."

Mert sıkıntıyla iç çekti.

"Annem fazlasıyla katı bu konuda. Eve götürecek beni. Okulda buluşuruz. Çıkışta da dediğin gibi yaparız."

Kafamla onayladım. Mantıklıydı.

"Sen iyileşene kadar okula gitmeyiz. Devamsız da sayılmayız hem ilk hafta."

Kapı açıldı abim yanıma geldi.

"Hadi güzelim. Ailesi gelecek birazdan. Biz de Yusufla buluşacağız."

Ne alaka ya?

Gözlerine baktığımda güven verici bir şekilde gülümsedi.

Peki.

Mert'e döndüm.

"Dikkat et tamam mı?"

Gülümseyip kollarını açtığında acı çektiği belliydi.

Ona hafifçe sarıldım. Aras gibi ağzıma etmek istemezdim.

"En çok seni özledim."

Ondan ayrılıp gülümsedim.

"Biliyorum."

Aras kaşlarını çattı.

"Neyi be?"

Biz ona gülerken abim göz kırptı.

"Bir şeyden de eksik kal Aras."

Aaa asla olmaz. Her şeyi bilmeli benim Aras'ım.

Odadan çıkarken Ferkan abim ve Evran bize doğru geliyordu.

Aras koşup yanlarına gitti.

"Bizden ayrı plan yapmışlar dostlar! Linçe hazır mısınız?"

Evran ve Ferkan abim kaşlarını kaldırıp ona bakarken somurttu.

"N'olur bir kere de bana uyum sağlasanız? Öler misiniz!"

Ölerler.

Ferkan abim yanıma gelip bana sarıldı.

"Özledim küçüğümü."

Ondan ayrılıp göz kırptım.

"Patronun yarın işe geliyor abi. Merak etme çok çalıştırmam seni!"

Bana gülümserken karşılık verip Evran'a sarıldım.

Kusura bakmayın Ferkan Bey evde sarılmamamızın bir intikamı olmalıydı.

Ve huzuru hissetmek istiyorum.

Saçlarımı öpüp koklarken kulağıma fısıldadı.

"Seni bekleyeceğim Merida."

Ondan ayrılıp gülümsedim.

Ferkan abim kolumdan tutup beni abimin yanına sürükledi.

"Yeter bu kadar!"

Alış artık be adam.

Aras alayla sırıttı.

"Adamlık isteyen Beyaz Show'a gitsin Ferkan abi."

Sıkıntıyla iç çektim.

"Biliyor musun Aras? Bazen kafanı tekmelemek istiyorum."

Evran güldü.

"İzlemek isterim Merida."

Valla ben de atmak isterdim.

"Şuna bak! Ben ki Muhteşem Aras'ım! Tekme ne be!"

Ferkan abim tek kaşını kaldırdı.

"Bence de direkt silah kullanmalı. Temiz."

Aras korkuyla kendi kollarını kendine sardı.

"Canım Aras! Şaka bunlar hep! Korkma!"

Ben ona kahkaha atarken abim elimi tuttu.

"Gidelim hadi."

Ona ayak uydururken diğerleriyle vedalaştık.

Evran göz kırptığında kalbimi oraya bırakıp arabaya bindim.

"Nereye gidiyoruz."

Abim arabayı çalıştırıp gazlarken güldü.

"Soru mu bu Feza'm?"

Her zaman ki yerimize.

"Derste iyi değilmişsin güzelim. Tekrar psikiyatra gitmek ister misin?"

İstemezdim.

"Hayır istemem. Şafak Hoca var. Yardımı dokunacağını düşünüyorum."

Ki zaten ben o an ne yapacağımı biliyorum ya orası ayrı bir meseleydi.

Teoride iyiydim pratikte değil.

"Acar canımı sıkıyor abi."

Takmıştım resmen ama aşırı geriliyordum.

"Bir şey mi yaptı Feza'm."

Çok şey yaptı.

"Asker gibi sürekli babamın emir eriymiş gibi davranması, bizi görev olarak görmesi."

"Kapımı açıyor abi. Her an gözü üzerimizde. Özgür alanımız kalmıyor."

Abim sıkıntıyla iç çekti.

"Haklısın. Bunu konuşalım uzaktan korusun sadece güvenliğin için."

Onca korumak isteyen insan var ama biz ona rağmen bir yolunu bulup kesin başımıza bela alırdık.

"Mert değişmemiştir değil mi?

Mahçup bir şekilde ellerime baktım.

"Yani hisleri işte."

Abim ağır ağır kafasını salladı.

"Ona bir yandan da kızgınsın değil mi?"

Elbette ama kendime bile itiraf edemiyordum bunu. Suçmuş gibi geliyordu.

"Neyse ki geldi. Gelmeseydi daha kızgın olacaktım. Belki ona iyi gelmeyecek ama."

Abim arabayı park ederken söylendi.

"Umarım en kısa sürede unutur demekten başka çaremiz yok."

Öyleydi.

Gel sana beni unutman için yardım edeyim diyecek halim yoktu ya.

İçeri girip her zamanki masamıza oturduk.

Yusuf abi çoktan gelmişti.

Onu fazlaca süründürmüştüm ama hak etmişti.

Birincisi abimden gizli test yaptırmıştı. Negatif çıksa da beni bırakacaklarından değildi ama yinede yaptırmıştı.

İkincisi karıştırılma meselesi ortaya çıktığında bunu söylememişti.

Söyleseydi ben ve abim ayrı kalmayacaktık.

Üzülmeyecektik. Kendimi o evde yabancı gibi hissetmeyecektim.

Aklım sürekli abimde olmayacaktı.

Abimin endişelerle yaşamasına izin vermişti.

"Ne düşünüyorsun?"

Gözlerine baktım.

"Açıklamanı Yusufcuk!"

Abim menüden hepimizin siparişini verirken Yusuf abi konuştu.

"Yapmak zorundaydım. Sen biyololojik ailene asla alışamayacaktın abin olursa. Ben sadece seni değil Çağın'ı da düşündüm."

"Yıllar sonra babasını öğrendiğinde yaşayacağı duyguları düşündüm."

"Kendimce söylememeye karar verdim sonra büyüdü de büyüdü. Sürekli erteledim."

"Ben sadece sen anne, babana alış istedim. Abin seninle olsaydı alışmaya çalışmazdın bile. Mecbur hissettim."

Geçerli sebepler gibi gelmiyordu.

Abim bardaklara rakı koyduğunda gülümsedim.

Sessiz, sakin akşamlarda içerdik.

"Bugün her şeyi bir kenara bırakıyor, eski günlere dönüyoruz."

Bardağımı kaldırdığımda aynısını yaptılar. Masaya vurup bir yudum aldım.

Sek içerdim. Suyla karışınca midem bulanırdı.

Yapacak bir şey yoktu. Biz de böyle bir alfaydık.

Adabı vardır rak-

Tamam yeter.

Yemeklerimizi yerken Yusuf abi gülerek konuştu.

"Anka ve Mert'in eve sarhoş geldikleri günü hatırlıyor musunuz?"

Yoo.

Abim gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı.

"Daha spesifik olmalısın. Kaçıncısını diyorsun?"

Ben asla sarhoş olmazdım.

"Hani şu Mert'in Anka'yı çekip, Anka'nın düşerken ağzından hortum gibi her yere kusmuk saçtığı gün!"

"Mert'in saçına bile!"

Ah Mert... Neler çektin benden?

Rahatça arkama yaslandım.

"Yoo. Ben hatırlamıyorum."

Öyle bir şey asla olmamıştı.

"Sen hatırlıyor musun abi?"

Abim kafasını onaylamaz biçimde salladı.

"Ben de hatırlamıyorum Feza'm."

Canım abim.

"Valla çok gerçekçiydi. O kusmuklar yüzünden ev değişikliği yapmadınız mı siz?"

E yok artık. O kadar da değildi.

"Dur, dur daha devamı var!"

Yok devamı falan! Kan çıkaracağım birazdan!

Yusuf abi ellerini masaya koydu.

"Madem hatırlamıyorsunuz, ben hatırlatayım."

"Anka arka cebinde telefonla duşa girer. Abisini yanına almaz."

"Çıktığında kıyafetlerini çıkarmayı unutmuş olur, telefonu rahatça cebinden çıkarıp açmaya çalışır."

"Ne ilginçtir ki, telefon açılmaz!"

Valla çok ilginçmiş.

"Mert'in telefonunu alıp abisine mesaj atar."

"Mesaj da ne yazsa beğenirsiniz?"

Hiçbir şey yazmasa ben çok beğenirdim açıkçası.

"Abi telefonum bozuldu. Acil bak acil, acil, acil."

Kendimi tutamayıp kahkaha attım.

Ciddi ciddi mors alfabesiyle yazarmış gibi ölümüne acil, acil, acil yazmıştım.

Abim karşımdayken bir de.

Yusuf abiye baktım.

"Ben de ne hatırlıyorum biliyor musun? İçti diye 27 yaşında babasından ceza alan bir adam!"

"Aa! Kim acaba?"

Yusuf abi somurttuğunda zaferle gülümsedim.

Abime baktığımda bana göz kırptı.

Ah abi... Neler çektin benden?

.
.
.
.

Sabah saat beş çeyrekti. Evran'a gidiyordum.

Halâ hafif çakır keyiftim.

Çok az. Duş alıp, uyuyup uyanmama rağmen.

Gözümü kapattıkça sol göz kapağıma bir şeyler batıyordu sanki.

Mikrop kapmış olabilirdi emin değildim.

Odasına girdiğimde Evran telefonla konuşuyordu.

"Tamam dedim ya kapat hadi!"

Sinirliydi. Kiminle konuşuyordu?

"Hoş geldin Merida."

Yanına gitmedim.

"Ben sana her zaman hoş geldim de Evran o kimdi?"

Evran sıkıntıyla iç çekti. Elini uzattı.

"Gel oturalım."

Tutmadım. Hiçbir şeyden haberimin olmaması, Ferkan abime anlatıp bana anlatmaması, yanlışlıkla da olsa Aras'ın bilmesi canımı sıkıyordu.

Yanına değil karşısına oturdum.

Bu detayı düşünmek istemiyordum.

"Anlatacak mısın?"

Evran ağır ağır kafasını salladı.

"Anlatmak istemiyorum çünkü bir karar vermedim Merida."

Ne hoş.

"Peki. Aynı şekilde benim de böyle davranacağımı kabul ediyorsan anlatma."

Sadece ona yardım etmek istiyordum. Yanında olmak istiyordum. Aile konusunda onu anlayabilirdim.

Ellerimi tuttu.

"Bir daha elimi geri çevirirsen Merida..."

Zorlukla yutkundu.

"Dayanamam."

Özür dilerim sevgilim ama anlatman gerek.

Evran Demirsoy

İnatçı kadınım. Pes ediyorum. Anlatacağım, anlatmadıkça daha fazla dert ediyorsun kendine.

"Doğu'nun annesi hastaymış. Organ nakli gerekiyormuş. Test yaptırmamı istediler."

Doğu, biyolojik abim.

Devam etmemi ister gibi baktı.

"11 yıldır varlığımdan haberi olan adamın bir anda karşıma çıkmasının bir sebebi vardı tabi ki."

Doğurup bir kenara attığı oğlundan yardım istemek için, el bebek gül bebek büyüttüğü çocuğunu yanıma göndermesi.

Benim çocukken yaşadığım acizliği geçer miydi?

Düşüncelerimde boğulduğumu fark etmişti.

"O kadın, senin için yabancı biri olsaydı düşünmezdin bile değil mi?"

Düşünmezdim.

Ama o kadın yüzünden canavara dönüşmüştüm.

Ben canavar olmak istememiştim. Ben dünyaya gelmek istememiştim.

Geldim bir şekilde tamam ama normal olmayı hak etmiyor muydum?

Merida'ya baktım. Güzelliğine, gözlerine, dudaklarına, saçlarına, kirpiklerine...

Onun için değer miydi?

Elbette değerdi.

Dünyaya gelmeden seçim şansı verseler, Merida varsa tekrar yaşamaya razıydım işkenceleri.

Yanağıma dokundu. Her zaman soğuk olan elleri...

Elimi eline koydum. Gözlerimi kapattım.

Merida burada, yanımdaydı.

Dudağımın üzerinde hissettiğim dudaklarla elim saçına gitti.

Yeri hep orasıydı.

Büyü kokan, gün batımı saçlar.

Alt dudağını dudaklarımın arasına aldım. Asel tadı.

Dudağımı hafifçe ısırdığında gülümseyip geri çekildim.

Alkolün verdiği cesaret mi bu sevgilim?

Ya da ateşin mi beni yakan?

Gözleri halâ kapalıydı. Dudakları şişmiş, kızarmıştı.

Bu halinin büyüleyiciliğinin farkında mıydı?

Peki eşsizliğinin?

Benim kusursuz kadınım.

İyi ki gelmişim bu dünyaya, iyi ki ait olduğum yeri, mabedimi bulmuşum.







.
.
.
.

Evran & Anka?

Yusuf?

Mert?

Sizi seveyruum ^^




Continue Reading