Yeni Bir Sayfa|Feza Anka

By yeterayolll3

2.1M 159K 61.5K

Anka, 21 yaşında abisiyle küçük dünyasında yaşayan bir kızdır. Abisinin eski defterini büyük çabalarla yakmas... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
İnstagram Bölümü
21
22
İnstagram Bölümü
23
İnstagram Bölümü
24
İnstagram Bölümü
25
İnstagram Bölümü
26
27
İnstagram Bölümü
28
29
30
İnstagram Bölümü
31
32
İnstagram Bölümü
33
34
35
36
İnstagram Bölümü
37
38
39
İnstagram Bölümü
40
41
42
43
44
İnstagram Bölümü
45
46
48
İnstagram Bölümü
49
50
51
52
İnstagram Bölümü
53
54
55
56
İnstagram Bölümü
57
58
59
60
İnstagram Bölümü
61
62
63
64
İNSTAGRAM BÖLÜMÜ
65
66
67
68
İnstagram Bölümü
69
70
71
72
73
74
DM BÖLÜMÜ GİBİMSİ
75
76
7777
78
İnstagram Bölümü
|Çağın Soykıran|
79
80
Yeni Kurgu
81
82
83
84
İNSTA - DM BÖLÜMÜ
85
86
87
88
89
90
DEMİRSOYLAR
91
92
93
İNSTA TEXT
94
95
!Röportaj Vakti!
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
Paralel Evren Günlükleri 1
106
107
108
109
İnstagram Bölümü
110
111
112
113
-EVREN & EVREN GÜZELİ-
114
YENİ KURGU
115
116
117
İNSTA TEXT
118
119
120
1 MİLYON ÖZEL BÖLÜM I
1 MİLYON ÖZEL ÇEKİLİŞ
1M ÖZEL BÖLÜM II
PEKİ YA HER ŞEY FARKLI OLSAYDI?
123
124
125
126
127
128
129
130
2. BÖLÜM/ YILLAR SONRA
YILLAR SONRA 1
YILLAR SONRA 2
YILLAR SONRA 3
YILLAR SONRA 4
YILLAR SONRA 5
YILLAR SONRA 6
YILLAR SONRA 7
YILLAR SONRA 8
YILLAR SONRA 9
YILLAR SONRA 10
YILLAR SONRA 11
YILLAR SONRA 12
YILLAR SONRA 13
Instagram Bölümü
YILLAR SONRA 14
YILLAR SONRA 15
YILLAR SONRA 16
YILLAR SONRA 17
INSTA TEXT
YILLAR SONRA 18
INSTA TEXT
YILLAR SONRA 19
YILLAR SONRA 20
YILLAR SONRA 21
YILLAR SONRA 22
YILLAR SONRA 23
YILLAR SONRA 24
İNSTA
YILLAR SONRA 25

47

13.3K 1K 500
By yeterayolll3

Sellaaaam

İyi okumalar okurballarr 💙

.
.

.
.
.

Çardakta otururken kavanozda kalan çikolatayı sömürmüştüm.

Aras ve ben aynı anda kaşıklarımızı daldırınca birbirimize baktık. Aynı anda konuştuk.

"Çek elini!"

Herkes bize döndüğünde abim elimizden kavanozu çekti.

"Yeter bu kadar."

Ona acıklı gözlerle bakarken tek kaşını kaldırdı.

"Değil mi Feza?"

Kaşıkta kalan çikolatayı ağzıma atıp kafamla onayladım.

Ferkan abim bana döndü.

"Nasıl yiyebiliyorsunuz o kadar çikolatayı?"

Göz kırptım.

"Ye, iç, yat sektöründe uzun yıllarım geçti abi. Sen bilmezsin."

Aras bana bakıp elini omzuma attı.

"Aynı sektörde yıllarımızı çürütmüşüz be yeğen!"

Ona gülerken Ferkan abim elindeki yastığı aramıza fırlatınca Aras geri çekildi.

İçim çikolatadan yandığı için kalkıp mutfağa geçecektim.

Ayağa kalkıp yere düşen yastığı biraz zorlanarak aldım.

"Kim ister?"

Enis abim olacakları önlemek amacıyla "Onu ben alayım." deyip yastığı elimden aldı.

Ona gülerken kapıya ilerleyecektim ki abim yanıma yetişti.

"Hastaneye gitmem lazım kızım."

Üzgünce ona baktım.

"Gitmek zorunda mısın?"

Abim muzipçe güldü.

"Bir neşterle uğraşıp geleceğim."

Yüzyıllar öncesinden kalan capsi unutmamamız mükemmeldi gerçekten.

Ona sımsıkı sarıldığımda saçlarımı öptü.

"Dikkat et tamam mı?"

Abim beni onaylarken herkes bizi tebessümle izliyordu. Onlarla vedalaşırken Ferkan abime kaşlarıyla beni gösterdi.

Ferkan abim kafasıyla onayladı.

Evran bana gülümserken ona kafamı sallayıp gözlerimi kıstım.

Tek kaşını kaldırdığında omuz silktim.

Mutfağa gittiğimde Andaç oradaydı.

Beni gördüğünde şaşırdı. Dolabı açıp soğuk suyu bardağı doldururken beni izliyordu.

Bardağı kafama diktiğimde şokla gözlerini açıp bardağı çekti.

Üstüm ıslanırken sinirle gözlerimi yumup tezgaha tutundum.

"Ilık içmen daha iyi."

Patlama hayır. Sırası değil. Patlama.

Arkamı dönüp çıkacakken kolumdan tuttu.

"Lütfen kısacık konuşabilir miyiz?"

Ona döndüm.

"Sana öyle bir ithamda bulunduğum için ölmek istiyorum Anka."

Gözlerine baktım.

"Ölme Andaç."

Andaç umutla gözlerime bakarken gözlerimi yumdum.

"Miraç'ın durumunun farkındasım değil mi?"

Andaç kafasını salladı.

"Halledeceğim. Merak etme."

Elini saçlarına attı.

"Onu affedecek misin?"

Omuz silktim. Elbette zamanla affedecektim. Bu sırada o da toparlanırdı. Sağlıklı düşünmeye başlardı.

Keşke toparlanırken yanında olabilseydim.

"Konuşalım mı?"

Derin bir iç çektim.

"Bu böyle sürecek mi?"

Andaç zorlukla yutkundu.

"Hep aynı şeyleri söyleyeceğim. Çünkü başka bir doğru yok."

Kafamla onayladım.

"Ve söyleyeceğin şeyler hiçbir şeyi değiştirmeyecek."

Zamanı geri alamazdı. Devam ettim.

"Kaya o kadar da umrumda olan birisi değil mesela. Affetmişim affetmemişim zaten zamanla ısınırız birbirimize."

"Miraç benim kardeşim. Çok kötü şeyler yaşamış. Söylediklerinin nedenini anlıyorum. Zamanla affederim onu da."

Sinirle gözlerine baktım.

"Ama sen Andaç! Söylediğin hiçbir şeyin benim gözümde bir nedeni, bir açıklaması yok."

"Seni affedersem hem kendime saygısızlık. Hem beni hayata döndüren abimin emeklerine haksızlık. Hem de yaşadığım şeylere."

Andaç kafasını yere eğdi.

"Haklısın ama o herifin ne yaptığını bilmiyordum. Sadece tahmin edebiliyorum."

Gözlerimden ateş çıkacaktı öfkeden.

"O herifin ne yaptığını sana değil Enis abime anlattım."

"Neden biliyor musun?"

"Çünkü o benim hikayemi bilmek, beni tanımak istedi."

Tek kaşımı kaldırıp sorgulayarak ona baktım.

"Sen ne yapıyordun o sırada?"

Andaç sandalyeye kendini bıraktı.

"Özür dilerim."

Derin bir nefes alıp duvara yaslandım.

"Seni anlıyorum. Acın, öfken seni zehirliyordu. Kardeşin sandığın kişinin yaptıkları çok ağırdı."

Gözleri anında dolarken bakışlarımı ondan çektim.

"Belli ki bu bana olan tavrını olumsuz etkiledi."

Gözlerine baktım.

"Neden beni tanıyıp, bana sığınmadın?"

"Neden hiç sana iyi gelme ihtimalimi düşünmedin?"

"Babam seni psikiyatra yönlendirmiş. Neden gitmedin Andaç?"

Kendini sorguladığını biliyordum. Bir cevabı olmadığını bildiğim gibi.

"Çünkü unutmak istemiyorsun. Yardım istemiyorsun."

Yumuşak bir şekilde bakmaya çalıştım.

"Onu içinden uğurlamak istemiyorsun."

"Sana zamanında iyi gelen şey zarar vermeye başlamışsa ondan kurtulman gerekmez mi?"

Kaşlarını çatıp bana döndü.

"Onu unutamam."

Kafamla onayladım.

"Sana unut demiyorum ki. Neden sadece iyi anılarınız olmasın aklında?"

"Kabullenip yoluna devam etmelisin. O da bunu isterdi. Bunu biliyorsun. İyi olmanı isterdi."

Bakışlarını daldığı yerden çekip bana baktı.

"Konu ben değilim."

Güldüm.

"Konu tam da sensin."

Andaç dişlerini sıktı.

"Hiç umut yok mu? Asla affetmeyecek misin beni?"

Hala konu bu muydu? Ben ona ne diyordum? Onun odağı neydi?

Patlamamaya çalışıyordum. Bu çok zordu.

"Bu konu uzarsa canın yanacak Andaç. Bence susalım. Bırakalım ne olacaksa olsun."

Andaç sinirle sürahiyi fırlattığında şokla gözümü açtım.

Ben neden kendimi tutarken o kendine asla hakim olamıyordu?

Benim de canım yanmıştı. Neden ben de sinirimi eşyalardan çıkartmıyordum? Neden kendimi tutuyordum?

Kendi yaptığına kendi de şaşırmıştı. Ferkan abim ve Evran yanımıza geldi.

Ferkan abim Andaç'ı tutup sinirle mutfaktan çıkaracakken onları durdurdum.

"Her yer cam parçası kalın orada."

Andaç ve Ferkan abim karşımda Evran yanımdaydı.

Koluma dokundu.

"Gel hadi çıkalım."

Ama ben patlamak istiyordum. Gözümü yerdeki parçalardan çekemiyordum.

Ferkan abim bana sesleniyordu.

Evran yüzümü kendine çevirdiğinde zorlanarak gözlerine baktım.

Başım dönüyordu. Kafamı Evran'ın omzuna yasladığımda kolunu belime sardı.

Bir süre öylece durdum. Derin bir nefes aldım. İyiydim.

Ondan ayrılıp mutfaktan çıkacağım sırada yengem yanımıza geliyordu.

Kaşlarını çatıp yanıma geldi. Elini yanağıma koydu.

"N'oldu güzel kızım?"

Ona gülümsemeye çalıştım.

"Sürahiyi kırdım da. Korktum biraz."

Bana sarıldı.

"Üzülme kızım. Senden kıymetli mi?"

Evran annesine döndü.

"Mutfağa bir bak istersen anne."

Yengem bana baktı.

"Sen iyi değilsin Anka. Gel seni yukarı çıkarayım. Konuşalım mı biraz? İster misin?"

Ben ne diyeceğimi bilemezken Evran durumu kurtardı.

"İyi anne merak etme. Ben konuşacağım."

Yengem başını sallayıp beni öptü. İçinin rahat olmadığını biliyordum.

Evran elimi sıkıca tutup merdivenlere yöneltti.

Odasına girdiğimizde önümde durup yüzümü avuçlarının arasına aldı.

"İçine attıkça daha kötü olacak. Anlatmak ister misin?"

Kafamı onaylamaz biçimde salladım.

Elini yanaklarımdan çekip beni yatağının yanındaki koltuğa yönlendirdi.

"Aklından çok fazla şey geçtiğini biliyorum Merida."

Beni göğsüne çektiğinde kollarımı beline sardım. Tek eli belimde diğer eli saçlarımdaydı.

"Ben..."

Evran iç çekti.

"Her şeyi biliyorum. Tekrar anlatma güzelim."

Hızla ondan ayrılıp kaşlarımı çattım.

"Anlamadım."

Evran elimi tuttu.

"Sakin ol. Anlatacağım."

Tek kaşımı kaldırıp ona baktım.

"İyi olur."

Evran derin bir nefes aldı.

"Ankaradayken annem söylemişti karıştırılma olayını. Merak ettim seni. O gün size gelmiştim."

"Eceyle seni konuşurken gördüğümde bir şeyler olacağını biliyordum. Yanına gelecekken onu halletmiştin zaten."

Neden bunları daha önce söylememişti ki? Sinirliydi sesi sert ve soğuktu.

"Polisler onu götürdüğünde takip ettim. Serbest kaldı."

"Cezasını çekmesi gerekiyordu. Bazen kendi adaletimizi kendimiz yaratmak zorunda kalırız."

Gözlerinden ateş çıkmasına rağmen sesi buz gibiydi.

"Her şeyi anlattı. Bedelini de ödedi Merida. Ödemek zorundaydı."

Her şeyi anlattı.

Her şeyi.

"N'aptın?"

Evran saçlarıma dokundu.

"Bilmek istemeyeceğin şeyler."

Ona baktım.

"Ferkan abim de mi seninleydi?"

Anlamıştım. Bakışlarını halâ saçlarımdaydı.

"Ve babam da değil mi?"

Evran halâ bana bakmazken yanağına elimi koyup onu bana çevirdim. Gözlerine baktım.

"Her şeyi bilmek istiyorum."

Evran elini saçlarımdan çekip yüzünde olan elimin üstüne koydu. Bakışlarında onlarca duygu vardı. Sert duruyordu.

"İstemiyorsun Merida."

Gözlerimi gözlerinden ayırmadan dişlerimi sıkarak konuştum.

"Anlat!"

O sırada kapı çalındığında ikimiz de umursamıyorduk. Ben ona gözlerimle ısrar ederken o anlatmamakta kararlıydı.

Kapı açıldığında oraya bakmıyorduk.

Gelen kişinin başımızda durmasıyla Evran toparlandı.

Yengem yumuşak bakışlarla bana bakıyordu.

"Seni merak ettim kızım. İyi misin?"

Gülümseyip kafamla onayladım.

"İyiyim."

O da gülümsediğinde bir bana bir Evran'a baktı.

"Ben çıkayım. Siz konuşun."

Bana döndü.

"Abilerini ben hallederim. Merak ediyorlar seni. Annenlerin haberi yok."

Ona minnetle gülümserken odadan çıktı.

Evranla aramızda bir kişinin oturabileceği kadar yer vardı.

Ona baktım.

"Neden anlatmak istemiyorsun?"

Evran bakışlarını kapıdan çekip bana döndü. Kararlı bir sesle konuştu.

"Senin için iyi olmayan hiçbir şeyi dillendirmem."

Kafamla onayladım. Elimden tutup kendine çekti. Dizlerine yatırdı.

"Şimdi uslu bir kız olup içinde ne varsa anlatıyorsun."

Anlatmak istemiyordum. Bir süre durup kalktım. Kapıya yönelmeden ona döndüm.

"Hiçbir zaman uslu bir kız olmadım Evran."

Odadan çıkıp aşağı indim. Gözlerim Andaç'ı ararken Ferkan abim yanıma gelip sarıldı. Başını saçlarıma gömdü.

"Özür dilerim küçüğüm."

Ona bakıp gülümsedim.

"İyiyim abi. Andaç nerede?"

Ferkan abim kaşlarını çattı. Sorgulayarak bakıyordu.

"Güven bana hiçbir şey olmayacak."

Ferkan abim hala kararsızken Andaç yanımıza geldi. Ona kafamla arka bahçeyi işaret ettim.

Ferkan abim Andaç'a sertçe baktı.

Andaç başını eğip "Tamam abi." deyip yürümeye başladı.

Ferkan abim elimi tuttu.

"Yanında olmak istiyorum."

Ona gülümsemeye çalıştım.

"İyi olacağım. Ufacık kötü hissedersem yanına geleceğim."

Hızla arka bahçeye ilerledim. Andaç duvarın dibine çökmüştü. Ondan biraz uzağa oturup duvara yaslandım.

"Ben o olayı çok zor atlattım."

"Bir süre şoktan çıkamadım."

"Yaşamıyordum. Nefes alıyordum."

"Buz tutan kalbimin etrafına daha güçlü duvarlar ördüm."

"Buzdan duvarlarım erimesin diye hiçbir sıcaklığı kabul etmedim."

"Abim beni çok zor toparladı."

"Ben de kâbuslar gördüm Andaç. Bunlara dayanamadığım zamanlar oldu."

"Her zaman abime sığındım. Kâbus görüyordum. Uyanıyordum. Ona sığınıyordum."

"Çok acı çekiyordum. Sinirleniyordum. Kimseden çıkartmıyordum. Miraçtan da küçüktüm."

"Benim de öfkem, acım zehirdi ama bunu kimseye yansıtmıyordum."

"Kendimi tuttum. Güçlendim. Abime sığındım."

"Ölmek istediğim günler oldu. Yapmadım."

"Herkesin acıyla başa çıkışı farklıdır ama ben yapabildiysem sen de yapabilirdin."

Ayağa kalktığımda karşısında durdum. Canım yanıyordu.

"O herifi yıllar sonra tekrar karşımda gördüm ben Andaç!"

"Kabuslarımdaki gözler karşımdaydı ve canlılardı."

"Ben bir zamanlar yaşamıyorken onun canlı olması ne kadar doğruydu?"

"Onu gördüğüm gün ben sana kendimi istemediğime dair savunmak zorunda kaldım!"

"Ruhuma, hislerime, bedenime tecavüz eden canavar karşımdayken sana kendimi savundum!"

Kendimi istemediğime ikna etmem zaman almıştı. Gecelerce bunu tekrarlamıştım.

"Bu ne kadar aciz, aşağılık bir durum farkında mısın?"

Andaç kulaklarını kapattı. Ağlıyordu.

"Sus! N'olur sus!"

Alayla güldüm.

"Sen daha yarısını bile anlatmadığım şeylere dayanamıyorsun."

"Ben bunları yaşadım."

"Ayağa kalk."

Andaç yüzündeki yaşları silip kalktı.

"Bunlara rağmen benden affetmemi istiyorsun. Bu acımasızlık."

Gözlerine baktım.

"Anlaşmalara çok bağlısın. Hırslısın ya bu konuda. Bir anlaşma daha yapalım."

Kafasını salladı.

"Evde ol. Miraç'ın sana ihtiyacı var. Beni görme. Benimle konuşma. Affetmemi isteme."

Andaç zorlukla yutkundu.

"Bilmiyordum Anka."

Kafamı onaylamaz şekilde salladım.

"Önemi yok. Herkesi anlarım ama bu konu çok başka. Miraç'ın bana söylediklerini anlarım affederim.   Kaya umrumda değil."

"Ama bu konuyu asla sineye çekemem! Bu kendime saygısızlık."

"Ki ben kendime çok zor saygı duydum!"

Andaç kafasını salladı.

"Peki sen iyi olacak mısın? Yani anlaşmayı uygularsam."

Omuzlarımı dikleştirdim.

"Bundan sonra kimsenin beni hiçbir konuda vurmasına izin vermem. O sınırı geçmeyeceksin Andaç! Taviz vermeyeceğim!"

Andaç hızla kafasını salladı. Arkamı dönüp gidecekken durdum.

"Kendine zarar verecek hiçbir şey yapma. Yoluna bak. Beni sorun olarak görme. İyileşmeye bak. Çünkü ben öyle yaptım. Buna devam edeceğim."

Evin ön tarafına yürürken Ferkan abim ve Evran'ın köşede olduğunu gördüm. Dinlemişlerdi demek.

Ferkan abim bana hızla sarıldığında biraz daha iyi hissediyordum. Aras'ın kafamı dağıtmasına ihtiyacım vardı.

Ferkan abimden ayrılıp kaşlarımla Andaç'ı gösterdim.

"Yanına gider misin? Ben iyi olacağım."

Ferkan abim tekrar bana sarıldı.

"İstediğin buysa giderim küçüğüm."

Benden ayrıldığında minnetle gülümsedim.

Ferkan abim Andaç'ın yanına ilerledi. Evran'a baktım.

Konuşmadık. Öylece durduk.

Evran birden bana sarıldı. Derin bir nefes aldı.

Ayrıldığımızda gülümsedim.

"İyi olacağız değil mi?"

Evran elini yanağıma koydu.

"İyi olacağız Merida."

İkimiz de gülümserken evin ön tarafına geçtik. Neyse ki kimse olayı bilmiyordu.

Sadece Ferkan abim ve Evran. Az buçuk yengem.

Aras ve Enis abim oturuyorlardı. Enis abimin yanına gidip başımı omzuna koydum.

Enis abim elini omzuma atıp kulağıma eğildi.

"Artık gidebiliriz."

Yorgundum ama götüreceği yer için heyecanlıydı.

Kafamla onayladım. Kalktığımızda Aras uçarak yanıma geldi.

Yanağımdan makas alıp elini omzuma attı.

Evran arkamızdan gelirken annemlerin yanına gittik.

Enis abim anneme döndü.

"Biz çıkıyoruz."

Annem kafasıyla onaylarken gülümsedi.

"Sana emanetler kızım."

Ona gülümseyip başımı salladım.

Yasemin yengem Aras'ı uyarıyordu.

"Yaramazlık yapmak yok. Tamam mı anneciğim?"

Aras alayla güldü.

"Tamam anne. Harçlıklarımdan kesmeni istemem sonuçta."

Yasemin yengem söylenirken Esra yengeme baktım.

Bana telefonunu işaret edince kafamla onayladım.

Bana bir farklı bakıyordu sanki. Anlam verememiştim. Mutfakta konuştuklarımızı duymuş olabilir miydi?

Enis abim beni arabasına yönlendirirken Aras arka koltuğa geçti.

Öne bindiğimde Evran kendi arabasına yöneldi.

Enis abime döndüm.

"Nereye gideceğiz?"

Enis abim yola bakarken gülümsedi.

"Sürpriz meleğim."

Cama dönerken nereye gidebileceğimizi düşünüyordum.

Aras koltukların arasından kafasını çıkardı.

"Kuzen bana iban atsan da yediğim boku düzeltsem."

Ona dönüp alayla sırıttım.

"Oldu canım. İçini rahatlacaksın ama nah!"

Aras alayla güldü.

"Kime çektin sen?"

Omuz silktim.

"Başka bir yerlerden akraba çıkana kadar sanırım kimseye."

Dua eder gibi ellerimi açtım.

"Allah'ım sen koru!"

Aras kafama vurdu.

"Keçilerine de mukayyet olsun mu?"

Enis abim kaşlarını çattı.

"Senin eline ben mukayyet olayım mı?"

Aras yerine sindi.

"Bu kadar abiye ne gerek vardı?"

Kahkaha attım.

"Bence bunu babama sormalısın!"

Aras omuz silkip kollarını bağladı.

"Oldu. Silkelesin beni."

Arkamı dönüp Aras'a baktım. Babamın sesini taklit ettim.

"Fatih'in ikincisi!"

Aras gözlerini açtı.

"Babana çekmişsin işte! Yüz yıllık sır perdesi aralandı."

Ellerini beline koydu. Dehşetle bağırdı.

"Sakın altı çocuk yapma!"

Enis abim kaşlarını çattı.

"E yok artık! Evlenmeyecek ki!"

Aras alayla güldü.

"Garibim turşusunu kuracağını sanıyor."

Omuz silktim.

"Haklı. Ben bekar, çocuksuz bir hayat istiyorum mümkünse."

Enis abim bunu onaylarken Aras tek kaşını kaldırıp bana baktı.

"Hep öyle diyenler önc-"

Göz devirdim.

"Şu klişeye lütfen son verelim."

Aras heyecanla öne çıktı.

"Eğer evlenirsen bana iki araba alırsın."

Kollarımı bağladım.

"Evlenmezsem?"

Aras alayla sırıttı.

"Ben sana 5 araba alacağım."

Elimi uzattığımda sıktı.

"Arabaların modeline ben karar veririm. 35 yaşıma kadar evlenirsem sen kazanırsın. Evlenmezsem ben kazanırım."

Aras "Anlaştık!" dediğinde elini bıraktım.

Enis abim bu halimize güldü.

"Umarım bu konuda hırs yaparsın meleğim."

Muzipçe sırıtıp ona baktım.

"O iş bende!"

Araba durduğunda indik. Evran bizden önce gelmiş arabasına yaslanmış bekliyordu. Göz göze gelince gülümsedik.

Karşımda duran mükemmelliğe baktım.

Kocaman bir lunapark!

Bu muhteşem bir şeydi! Büyüleyiciydi!

.
.
.
.
.
.

Enis?

Evran?

Anka?




Not: Anka'nın içindekilerin birazını yazmak zorundaydım.

Andaç'ı neden affetmiyor? Abartıyor yorumları için. ^^

Bir de Anka'ya hakaret edilmesi hoşuma gitmiyor. Olabildiğince mantıklı yazmaya çalışıyorum ama her insanın hassas noktaları, basılmayacak bam telleri vardır. Robot değil ki Feza. Her şeyin bir nedeni olduğunu söylemiştim.  Kimseyi kırmak ciddi manada istemem. Duyuru başlığı altında azarlar gibi yazmak hoşuma gitmiyor. Buna hakkım yok. Sadece bilmeniz için yazıyorum ama içim hiç rahat değil.

Keşke en başta o olayı yaşamış olarak yazmasaydım. Ama diğer yazılanlarda sadece söylenip geçiliyordu. Bunu yazmak ve nasıl güçlü kalabildiğini aktarmak istedim. Bir kadının bunları yaşarken ki hislerini yazmak istedim. Hiç yaşamamış birinin yazması, üstü kapalı geçilmesi hoşuma gitmemişti haddim olmayarak. Bu gerçekle de yaşayabildiğini, güçlü kalabildiğini yazmak istedim.

Özür dilerim bunları yazdığım için. Defalarca sildim. Kaldırabilirim.

Sizi seviyorum okurballar ^^



















Continue Reading

You'll Also Like

1.2M 81.5K 58
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
312K 20.3K 22
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
359K 21.9K 44
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...
TAKINTI By 🌙

Teen Fiction

1.8M 32.7K 36
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...