Medya :)
Buluşalım mıııı? Yorumlarda.
_______________________________
|
|
|
|
|
Feza Anka Demirsoy
Mert'in dizlerinde yatıyordum. O da saçlarımı okşuyordu. Uykuya dalacakken aklımda beliren açık mavi gözlerle gözümü açtım.
Tüylerim diken diken olmuştu. Midem bulanıyordu. Kusacağımı anladığımda hızla kalkıp banyoya koştum. Klozete eğilip kusmaya başladığımda Mert saçlarımı yüzümden çekmişti. Nefes nefese kalmış bir şekilde sifonu çektim.
Mert sırtımı okşarken ona baktım gözlerime korkuyla bakarken "İyiyim." dedim lavaboya ilerledim.
Ellerim titriyordu. Mert musluğu açıp yüzüme ve boynuma su sürdü. Ellerimi yıkayıp ensemde birleştirdim.
Mert bana sarıldığında gözlerim doldu.
Elimi tuttuğunda mutfağa ilerledik. Ben Mert'i izlerken o muz dilimleyip önüme koydu. Kaşlarımı çatıp ona baktığımda "İyi gelecek güzelim." dedi yanaklarımı okşayarak.
Gözlerine bakıp onayladım. Şimdi de dönmüş limon kesiyordu. Ona gülüp "Sen de bugün full bana çalıştın ha." dedim. "Kahvaltı hazırlamalar, şarkıyla uyutmalar..." dediğimde hızla bana döndü. N'oluyor lan?
"Ne şarkısı?" dediğinde güldüm. "Öyle kolay aşık olmam."
Yanıma geldi. Ellerimi tutup beni etrafımda döndürdü kendine çekip arkadan sarıldığında kulağıma "Ama senin ayrı bir havan vardı." dedi.
Kahkaha atıp ona sarıldım. "İyi ki varsın." dediğimde geri çekildim.
"Yani benim gibi bir insan. Tabii ki iyi ki varım. Canım ben." dediğinde göz devirip tekrar masaya döndüm.
Kapının açılma sesiyle hızla abime koştum. Onu kontrol ederken bana sarıldı. "İyiyim Feza'm." dedi. İçim rahatlamıştı.
Mert yanımıza geldiğinde koltuklara geçtik. Abim olanları anlattığında şaşırmıştım. Ne kanıtıydı ki bu kadar ciddi? Ne yapmıştı bu kız?
Abim "Artık kimseye zarar veremez." dediğinde başımı salladım.
"Birkaç gün bir yerlere kaçalım diyorum. Ferkan, Enis ve Miraç da gelir." Enis'in adını duyduğumda elimi yumruk yaptım. Belli etme.
Mert "Ben de gelirim değil mi abi?" dedi abime bakarak. Çok tatlıydı şu an.
Abim ona dönüp "Tabii gelirsin söylememe gerek mi var Mert?" dedi göz kırparak.
Mert'i ensesinden tutup sıktı. "Tabi önce bana Andaç meselesini anlatıyorsunuz." dediğinde gerilmiştik.
Mertle göz göze geldik. Abim araya girip "Bırakın bakışmayı da anlatın. Yoksa gidip Andaçtan döve döve öğrenirim." dedi sert bir sesle.
Allah'ım tam şu an şuraya gök taşı düşebilir mi? 1, 2, 3. Hadi!
Gök taşı düşmemişti. İç çekip abime baktım. "Anlaşamıyoruz işte abi." dedim.
Abim yanıma gelip oturduğunda Mert derin bir nefes alıp rahatladı. Onun bu haline gülüp abimin kucağına yerleştim.
Abim "Detay verecek misin artık?" diye sabırsızca sorarken Mert'e döndüm. "Açıklamak ister misiniz Mert Bey?" dediğimde gözlerini kaçırdı.
Boğazını temizleyip duruşunu dikleştirdi. "Anka bugün anlaşamadıklarını söylemişti. Onun üstüne sen çağırınca bir de üstüne Anka'yı öyle görünce aklıma direkt o geldi. Ondan öyle söyledim." deyip kendinden emin abime baktı.
Abim beni kendine döndürüp elimi tuttu. "Neden anlaşamıyorsunuz?" diye sorduğunda omuz silktim.
"Bana güvenmiyor. Ece gibi olduğumu düşünüyor. Onunla konuşunca direkt savunmaya geçiyor. Beni dinlemiyor, anlamıyor. Çok da sikimde değil açıkcası." derken abim kaşlarını çattı.
"Bu kadar andaval olduğunu bilmiyordum. Sana bir şey yaptı mı peki?" diye sorduğunda gözlerimi devirdim. "Yalnız kalmıyoruz ya abi, zaten kalsak da ne yapabilir?" Hiç, ne yapacak canım?
"Neyse ondan konuşmayalım. Nereye gideceğiz?" diye sordum.
Abim "Dağ evine gideriz." dediğinde mutlu oldum. Orayı seviyordum. Yusuf abinin ailesi, ben, Neva, Mert hep orada toplanırdık. Keyifliydi.
Mert'e baktığımda onun da sevindiğini gördüm. Abimin cebinden çıkarıp uzattığı şeyle odağımı ona çevirdim. Kocaman gülümsedim. Benim güzel adamım işini biliyordu.
"Jelibon! Hem de böğürtlenli." derken bir yandan da paketi açıyordum. Abim bu halime gülüp saçımı okşarken Mert'in homurdanmasını duydum.
"Bana böyle bakmadın be vicdansız."
Abim Mert'e yastık fırlattı. "Sana neden öyle baksın zaten puşt." Putperest o bir kere!
Mert gülüp yastığı yakaladığında "Çağın abi, ben bu kıza emek verdim emek! Yemedim yedirdim, içmedim içirdim! Gülmedim güldürd-" diye devam edecekken abim "Bu kız ne lan? Adı var onun." dedi.
Mert alayla sırıtıp "Evet var. Feza." dediğinde abimle hiddetle ona dönüp aynı anda konuştuk.
"Sadece abim Feza diyebilir."
"Sadece ben Feza diyebilirim."
Mert ellerini kaldırıp "Tamam. Bir şey demedim." dediğinde güldüm.
Telefonum çalarken ben jelibonların tadına varmakla meşguldüm. Böğürtlene bayılıyordum.
Abim telefonumu verdiğinde sıkıntıyla iç çektim.
"Hangi münasebetsiz, vicdansız, pislik beni arıy-" diye devam edecekken ekrana baktım. "Babammış anasını satayım." dediğimde bana güldüler.
Gözlerimi devirip açtım. Yumuşak bir sesle "Efendim." dediğimde kibarlığımla dalga geçen Mert'e baktım.
"Lan köpek! Madem böyle şeylerin vardı. Niye söylemiyorsun köpek?"
Bir yandan gülmemeye çalışıyordum. Bir yandan babamı dinlemeye çalışıyordum. Bir yandan da abimin Mert'i dövmesini izliyordum. Çok zordu şu an her şey.
Babama odaklandığımda "Kızım seni merak ediyoruz. İyi misin?" dediğini duydum.
"İyiyim baba, merak etme." dediğimde sıkıntılı bir nefes verdi. "Annen pek iyi değil. Ne desek sakinleşmiyor. Ağlayıp duruyor. Gelsen içi rahatlasa olur mu?"
Bir süre düşünüp "Siz gelin. Oraya gelmek istemiyorum." dedim kesin bir sesle.
Abim elimi tutarken ona baktım. Kafasıyla beni onaylarken güldüm. Babam geleceklerini söyleyip kapatmıştı. Telefonu masaya koyup abimin göğsüne yerleştim. Limanıma.
Mert ayaklanırken "Eee bana müsade o zaman." dedi. Ona dönüp "Kalsana." dediğimde abim "Otur lan oturduğun yere hiçbir yere gitmiyorsun. Anka kalmanı istiyor." dedi. Sultanımızın isteği tez yerine getirile.
Mert korkmuş gibi yapıp önümüzde eğildi. "Emredersiniz hünkarım." dediğinde kahkaha attım.
Elimle onu kışkışlayıp "Çekilebilirsin." dedim. Abim gülüp saçlarımı öptü.
Mert telefonuna bakarken "Neva dellendi yine. Bensiz mi toplanıyorsunuz artık triplerine girmiş." dedi kaşlarını çatarak. Sanki toplanıp eğlence yapıyorduk anasını satayım.
Abim "Yarın çağırın, açıklarsınız. Alınmış belli ki." dediğinde onu onayladık.
Kapı çaldığında Mert kapıyı açtı. Biz de zar zor kalkıp kapıya ilerledik. Ben rahat yeri bulduğum için kalkmam zor olmuştu.
Annem hızla içeri girip dolu gözlerle sarıldı. "İyiyim merak etme." dediğimde geri çekilip yüzümü inceledi. Tekrar sarıldı. Babam beni arayıp çağırmakta haklıydı. Kadın çökmüştü resmen.
Babam ve Miraçta içeri geçerken annemle yan yana oturduk.
Miraç diğer yanıma geçerken bana sarıldı. Öpüp "Özledim seni." dedi. Sanki tatile çıkmıştım.
Yanağından makas alıp "Merak etme çocuk, abim bizi dağ evine kaçırıyor." dedim göz kırparak.
Miraç abime bakıp "Biz de mi geleceğiz?" dedi şaşkınlıkla. Abim bu haline gülümseyip "Tabi ki." dedi.
Babam "Bensiz ha!" dedi kızmış gibi yaparak. "Tabii ben kimim ki? Yaşlıyım sonuçta. Gençler gitsin. Ben evde otururum." dediğinde annem gülerek "N'oldu sıkıldın mı benimle evde oturmaktan?" dedi.
Biz hadi açıkla bakışları atarken babam muzipçe güldü. "Hayır seninle oturmaktan sıkılmadım tabii ki karıcığım." dediğinde kahkaha atmamak için kendimizi zor tutuyorduk.
Mert "Z kuşağı işte. Çok çabuk sıkılıyorlar." deyip sırıttığında Miraç kahkaha attı. "Z kuşağı mı? Babam bildiğin boomer." dediğinde gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.
Az önce küfür mü etmişti?
Babam Miraç'a dönüp "Ben senin gibi on tanesini cebimden çıkarırım be!" dediğinde Miraç "Dedi valiz taşırken sakatlanan kişi." diye devam etti.
Babam gülüp ona orta parmak çekerken annem "N'apıyorsun Hakan? Çocuklara kötü örnek oluyorsun." dedi kızmaya çalışarak. Bir yandan da gülmemeye çalışıyordu.
Mertle göz göze geldiğimizde hayretle birbirimize bakıyorduk. Ne yaşıyorduk şu an?
Abim gülerek onları izliyordu. Bana baktığında göz kırptı. Ya sen çok mu tatlısın?
Babam yumuşak bir sesle "Eve gelecek misin kızım?" dediğinde sıkıntıyla iç çektim. Miraç elimi tuttu. Ona dönüp elini sıkıp güldüm. Annem beni göğsüne çekip saçlarımı öperken "Bir süre burada kalmayı düşünüyorum." dedim babamın gözlerine bakarak.
Babam üzülmüştü ama ne bekliyordu ki? Andaç o evdeyken oraya gitmek istemiyordum. Enis zaten ayrı bir dertti. Ferkan... Ferkan'ı bilmiyordum.
Babam elimden tutup beni mutfağa götürdü. Oturduğumuzda "Andaç evden gitti." dedi. Şaşkınlıkla ona baktığımda "Ankara'da işleri vardı zaten. Kafasını toplamak için kendi isteğiyle gitti."
Sıkıntılı bir şekilde iç çektim ama Enis ne olacaktı?
Babam ne düşündüğümü anlamış gibi "Enis'in sana açıklamak istediği şeyler var kızım." dediğinde omuz silktim.
"Burada kalmak istiyorum. Enisle konuşmak istemiyorum." dedim gözlerine bakarak.
Babam anlayışla kafasını salladı. Bu haline dayanamayıp öptüm. O da kolunu omzuma attı. İçeri geçtiğimizde Mert ve Miraç'ın telefonda bir şeyler yaptığını gördüm. Sanırım oyunda birbirlerini ekliyorlardı.
Annem ve abim babamla bana sevgiyle bakıyordu. Babam "Hadi kalkalım." dediğinde annem ve Miraç kalkıp kapıya yöneldiler.
Annem yanaklarımı okşayıp gözlerime baktı. "Hep yanındayız unutma olur mu?" dediğinde onu kafamı sallayıp onayladım.
Miraç ve babamla sarılıp vedalaştık. Gittiklerinde Mertle kendimizi koltuklara attık.
Mert beni göğsüne çekerken "Baban çok iyi, annen de senin için endişeleniyor. Onlara şans vermiştin, bunu boşa çıkaracak bir şey yapmadılar değil mi?" dedi.
"Konuşmak istemiyorum." dedim sesli bir nefes vererek. Abim bizi ayırıp ortamıza oturduğunda güldüm. Ya sen kıskandın mııı?
Mert homurdanarak diğer koltuğa geçti. "Misafirim ben ayıp be." deyip kollarını bağladı. Abim ona orta parmağını gösterdiğinde alayla güldü.
Kapı çaldığında ofladım. Bu kapıyı sokacaktım birine bugün. Abim kalkıp kapıyı açarken biz de ayaklandık.
Arkamı döndüğümde abimin bir kızla sarıldığını gördüm.
Abim!
Kızla!
Sarılıyordu!
Tutmayın beni! Gök taşı siparişim de iptal! Bu kızı gebertmeme hiçbir şey engel olamayacak!
Gök taşı bu kızın götüne girip göt taşı olacak!
______________________________________
|
|
|
|
|
|
Enis, Anka'ya ne açıklayacak acaba?
O kız kim?
Anka'yı fiziksel olarak nasıl hayal ediyorsunuz? Benzettiğiniz bir ünlü var mı?