Capricorn-Sekai [Omegaverse]

By nonkonformist

38.5K 3.4K 4.8K

"Bırak bu tantanayı Jongin, hala masanın üzerinde, doldurmakla mükellef olduğun, boş yapraklara sahip defterl... More

Başlangıç
Avuçların Mürekkep Kokuyor
Özgürüm Kirazlarımla
Ölü Okyanus
Kanlı Ay
Arafın Kapıları
Butimar Kuşu
Baş Alfa
Sevgilim
Neden Buradasın?
Pembe Çiçek
Kim Yifan
Seni Seviyorum
Sen Bir Aynasın
Yanan Ay Ve Güneş
Çiçeklerim Solacak
Bütün Çiçeklerim Senin
Pata Küte Yuvarlanmak
İhanet
Yeşil Erik
Zamanı Bükeceğim
Korkuları Hediye Etmek
Ruhum Senindir
Benim Yuvam Sensin
Sevgilim Ölüyor
Alfamın Kalbi
Sarhoş Çiçekler
Nisan Yağmuru
Jongin İçin
Hayata Gebe
Prometheus
Sizi Seviyorum
Yaşayamadıklarım Ve Yaşadıklarım
Kavunun Acı Tadı
Dayandım

Günüm Aydı

502 59 125
By nonkonformist

Tütsülerden çıkan duman; içime çöreklenmiş sıkıntıyı yansıtırcasına sabaha değin hayallerimi oynattığım beyaz tavana doğru yol alırken, Sehun'un ölü okyanusları hâlâ ayın çekiminden kurtulup susuz bıraktığı topraklara özgürlük bahşetmemişti. Yalın ayak dolandığım zemin bataklık hissiyatı verirken derimi yoklayan etlerinden sıyrılmış kemik parçaları, seslerini kaybetmiş deniz kızlarının pervasız çığlıklarından birer parçaydı ve tuzdan yoksunluklarına, duyumsadığım çürük kokunun eşliğinde üzülüyordum. Oysa çoktan varlıklarını unutturmuşlardı, sevgilimin mavilerinin 'ölü' sıfatıyla nitelenmesini sağlamalarının dışında herhangi bir işleve sahip değillerdi fakat peşlerine düştükleri prens tarafından reddedilmişliklerinin acısı kemiklerine öyle işlenmişti ki o çürük kokuyu almamak imkansızdı, baş alfa uyanmadığı müddetçe yüksek çığlıklar işitecek, olmayan kokularla sarmalanacak ve günün sonunda bataklığa gömülecektim kalbimde taşıdığım aşkla beraber. Tek tesellim Min Hayul'un gerçekleştirdiği ritüel sonrası Sehun'un maruz kaldığı büyülerin etkilerinin giderek azalacağına inanması ve geldiğinden beri bana, sabrını sınamama rağmen, usanmaksızın açıklama yapmaktan gocunmamasıydı. Hatta belli bir trans halinde yürüteceği ritüelin aşamalarının üzerinden neredeyse beş kez geçmiştik, içime sinmeyecek müdaheleleri eşimden uzak tutma hususunda kararlıydım; geceyarısı yeniden uğrayan doktorun yardımıyla serum ve sonda çıkarıp takmayı da öğrenmiş, Sehun ile sadece ben ilgilenir olmuştum. Böylelikle Park çiftinden uzaklaşmak için de bahane yaratıyordum, yarım bıraktığımız tartışmayı tamamlayacak gücü toplamak zordu. "Omega." Min Hayul tütsü ve mumları yakmayı bitirip Sehun'un başının altındaki yastığı çekerek vücudunun tamamen düz durmasını sağladı. Aslında doğanın kudretine teslim olmayı, ateşin iyileştiriciliğinden faydalanmayı istese de baş alfayı ev sınırlarının dışına çıkarmasına müsade etmemiştik. Çünkü yaşadığının öğrenilmesi şu şartlar altında ön göremediğimiz sorunları beraberinde getirebilir, baş alfanın uyanması adına harcadığımız çabayı sekteye uğratabilirdi. Pencereleri aralayarak orman havasıyla aramızdaki engelleri kaldırmışken, fitillerini tutuşturduğumuz mumlar ile ateşten şifa dileniyorduk. "Baş alfamızın kurdu, sizin kurdunuzla iletişim halinde ve bu durum onu bağlandığı bedenden uzaklaştıracaktır. İzniniz olursa odada yalnız kalayım." Heybesinden birkaç bitki çıkarıp avucunda ufaladı, bakır kaseye serpiştirdi ve mumun alevine tuttuğu değişik bir alfabeyle bezeli kağıdı bitkilerin arasında küle döndürdü, mırıldandığı şiirsel cümlelerin tınısı yükselmeden başımı hızla sallayıp odadan ayrıldığım gibi kapıyı örtmüştüm. Nereye gideceğimi bilmediğim dakikalar boyunca, inandığım yahut inanmadığım üstün varlıkları dualarıma ortak edişim Chanyeol'un adımı seslenmesiyle dudaklarımın kıpırtısında kayboldu, irkildim. "Biraz konuşabilir miyiz?" Mor göz altlarına tezat beyaz teni uykusuz kaldığının göstergesiydi, Sehun'un göğsüne uzanmış halde sevdiğimin kalp atışlarını özümseyerek, avuçladığım kanlı organın eşime ait olmadığını kendime hatırlattığım gece boyunca Chanyeol'un sık sık bizi kontrole geldiğinin farkındaydım, en son güneş doğmadan hemen önce serumu kontrol etmiş ve evi esir alan adımları kesintiye uğramıştı, ben ise yorgunluğuma yenilip uyumuştum. "Konuşmayalım." diye fısıldadım, Min Hayul'un kulak kesildiğim melodik ilahisi duvarlarda yankılanıyordu ve kurduğum cümleyi yutmuştu, ağırlaşan tütsü kokuları feromonlarımızı bastırıyordu. "Lütfen." dedi Chanyeol. Sarındığı krem rengi hırkanın ceplerine soktuğu ellerinden biri ileri uzanarak yavaşça bileğime dolanırken irislerini esir almış bitkin parıltının ardında bir çocuk diz çökmüş, yalvarıyordu. Ben bu bakışa vakıftım; ilk kar tanesi yere düşmeden evvel de gözlerini irileştirmiş, soluklarının çiğ misali kirpiklerime tutunmasına izin vermişti masumiyet çizgisinden ayrılmadan ve kirpiklerimin ziftiyle kirlenmiş damlalar yanaklarımı ıslatmıştı. "Tamam, konuşalım." Kabullenişim Yeol'un ısrarcı tarafını tanıyor oluşumdan ötürüydü, dudakları dudaklarımın üzerine kapanırken de bir çocuğun cesaretine rastlamıştım ateş grubuna mensup alfanın aurasında; kaçtığım müddetçe kovalayacak ve yanlış anlaşılmışlığını düzeltmeye çalışacaktı her şeyi ölçüp tartarak yargılarımı oluşturduğumu bilmesine rağmen, öylece karşıma dizilmiş gerçekleri elimin tersiyle kenara itecek mantıksızlığımı çoktan yenmiştim yaşadıklarım sayesinde ve sorgulamaktan kaçınan benliğim büyük kütleleri zerrelerine ayırmayı, gizliliğe kafa tutmayı öğreniyordu. Soru sormaya alışmıştım, cevaplar ürkütmüyordu kimsesizliğimi; bu yüzden Chanyeol'un peşine takılıp değişik tonlarda döşenmiş yatak odalarına girmekten çekinmedim. Baekhyun'un dekorasyon tarzı benimkine zıt parçaları kapsıyordu; beyaz gömme dolabı tamamlayan beyaz yatak başlığı, gül kurusu peluş bir halı ile hareketlendirilmişti ve bordo perdeler, bordo yatak örtüsüne uydurulmuştu. Komodinler ahşaptı, makyaj masası gün ışığından yararlanmak için pencereye yakın duvara konumlandırılmış ve çeşit çeşit parfümler boy sırasına göre dizilmişti aynanın önüne. Fotoğraflarının yer aldığı işlemeli çerçeveler aksesuar mayetinde kullanılmıştı, çoğunda Baekhyun eşinin kucağındayken birkaçında ben ve Kyungsoo da göze çarpıyordu, içimizdeki belirsizliklere karşın hepimiz gülümsüyorduk. "Sizi önemsiyor." Baekhyun'un omzuma yattığı, Kyungsoo'nun dizime uzandığı kareyi işaret etti. Çoğu kez zorla birbirimizden ayrılır ve evlerimize dağılırdık, dip dibe büyümüşlüğümüz bağlarımızı kuvvetlendiriyordu. "Baekhyun'u benden daha iyi tanıyorsun Jongin. Kelimelerini beyin süzgecinden geçirmez, düşüncelerini aktarmaya odaklanırken muhatabının duyguları önemini yitirir onun nezlinde, kırıcı davranır ve sakinleşene dek sebep olduğu harabenin farkına varmaz. Gönlünü alacaktır. " Eşinin onaylamadığı davranışlarına kendince bir kılıf uydurması tepkisizliğimi bozmadı. "Jisung'a ulaşamadım, aramalarıma ve mesajlarıma geri dönmüyor." Maruz kalarak edindiğim bilgileri benimle paylaşma çabalarını umursamayarak başka bir konu açışım Chanyeol'un iç geçirmesiyle sonuçlandı, Baekhyun hakkında konuşmaktansa evden ayrılamayışımın nedenini ona iletmek aramıza girmemesi gerektiğini hatırlaması adına seçtiğim bir yoldu ve üstelerse tavrım sertleşecekti. "Burada dilediğin kadar kalabilirsin omega." Konu tekrar eşinin hırçınlığına evrilmeden, "Babamı aradım." diyebildim. "Doğum yaklaştıkça annemin sancılarının arttığından bahsetti, bir ara Sehun'u görmeye geleceklermiş. Oğlunu ve damadını da dert etmelerini istemediğimden buradan ayrılmayı düşündüğüm hakkında konuşmadım, doğacak yavruları yeterince meşgul ediyor hayatlarını. Ardından Donghyun'u yokladım, yarın eşini sahil kenarına götürecekmiş biliyor musun? Birbirlerine alışma çabalarına giriştiler, üçüncü bir kişi olarak yaşantılarına dahil olamam. " Güz mevsimine geçişimizin nişanesi yağmur damlaları cama vurmaya başladığı an hıçkırıklarım boğazımdan yukarı tırmanmış ve omuzlarım sarsılmıştı. Gökyüzüne eşlik ederek saygımı sunmak mıydı gayem, yoksa bulutlara mı özeniyordu şekilsiz çaresizliğim? "Sığınamadım kimseye; abisiz, arkadaşsız, babasız, annesiz kaldım. Yalnızlığım, güçsüzlüğüm Sehun'la alakalı. Sırtlanır götürürdüm sevgilimi fakat bebeğim küçücük, ona nasıl yük bindiririm? Sehun abim, arkadaşım, babam, annemdi. Sehun ikimizi de kolayca taşırdı Chanyeol. Siz yapamadınız. Gerçi hak veriyorum size de; benliğimi Sehun'a bıraktım, hareketlerimi, zihnimi o yönetiyordu. Eşimin yanında zeki, özgür ve anlayışlıydım. Şimdi katlanılmaz bir ucubeyim, başa döndüm. Beni vasıfsız kılan toprak grubuna mensup oluşum değilmiş. Hamileyim, feromon yayıyorum ama arınamadım lanetlerimden. Hani değiştirmiştim kaderi, anahtarıydım kilit altında kalmış mutlulukların? Ayın kana bulandığı gece arafın kapıları aralanmadı mı, niye araftan kurtulamıyorum?"

"Saçmalıyorsun." Ensemi kavrayıp beni göğsüne yapıştırınca kollarımı beline doladım, sevgi ve ilgiye açlığım telaşsız gösterileri kusursuz sergilenen oyunlarla bağdaştırıyordu, yalanlar gerçeklerden sahiciydi şu noktada. "Sen bizim mucizemizsin oğlak, araftan kurtulduk sayende. Lanetimizi boğdun, kör kuyulara hapsettin. Sakın karartma günümüzü aydınlatan kalbini. Sehun uyanana dek abinim, babamın, annenim, arkadaşınım çünkü yaverlerin görevi gerektiğinde baş alfanın yerine geçmektir, senin ve oğlunun emrindeyim Oh Jongin."

"Sehun uyanacak mı?" Çenem göğsüne sürtünürken sorduğum soruyu cevaplamadan önce karnımı okşadı, babasının feromonları oğlumu canlandırmış ve dokunuşlara verdiği tepkilerin düzeyi hissedilir boyuta ulaşmıştı. "Uyanacak." dedi Chanyeol, sesi itirazlara kapalı olduğunu belli edercesine keskindi. "Baş alfam bizi sahipsiz bırakmaz, ona ihtiyaç duyduğumuzu bilir."

Dillendirdiklerim, susacaklarımın yapı taşları mayetindeydi. Zamanın akışına karşı koyamayan varlığımız usul usul normalleşiyordu; sabah ilk iş Sehun'un serumunu, sondasını değiştiriyor ve vücudunu temizliyordum, Baekhyun, Kyungsoo'nun mezun oluşunu, benim ise hamileliğimden dolayı okula devam edemeyişimi fırsata çevirerek eğitimini şehir merkezinde sürdürme kararı almıştı, Sehun kaçırılmadan evvel omegaların alfarla aynı şartlarda hayatlarını idame ettirmelerine dair adımlar attığından Chanyeol hemen gerekli işlemleri halletmişti ve gün boyu ev bana kalıyordu. Atarlı oğlağım genelde annemin yanındaydı, babamın yetmediği durumlarda ona yardım etmeyi kendine ilke edinen Kyungsoo, beni şaşırtarak bugün misafirim olacağına dair bir mesaj atmış ve dip not olarak eklediği kekin tarifinde bulunan malzemeleri toparlamamı tembihlemişti, eksikleri ona bildirmeliymişim. Neyse ki Chanyeol mutfak alışverişini atlamıyordu, iyice kapanan iştahımı açmak uğruna dolabı binlerce çeşit yiyecekle doldurmasını saçma bulsam da onu durdurmuyordum, kendi çapında benimle ilgileniyordu işte. Jisung hâlâ ortaya çıkmamıştı, aramalarım ve mesajlarım dönütsüz kaldıkça endişeleniyordum. Yeol ona ulaşmaya çalışacağı hususunda söz vermişti ve günlerdir etrafa haber salıyordu, bir müddet kafasını toplayıp geleceğine emindi fakat beni dizginlemenin tek yolu kuzenini arıyor gibi gözükmekti, pek umursadığını sanmıyordum.

Bebeğimi doyurmak için atıştırdığım meyveleri dolaba kaldırdığım sırada kapı tıklatıldı, Kyungsoo'nun geleceğini bildiğimden ellerimi kurulayıp mutfaktan ayrılarak koridora yönelmiştim. Atarlı oğlağımın canımın sıkıntısını geçireceğine inanışım adımlarımı hızlandırmamı sağladı ve kendimi Kyungsoo'nun sarılışına hazırladım ancak kulpu indirmemle beraber kapının itilmesi dengemi bozdu, duvara tutunmama kalmadan soğuk eller boğazıma sarıldı. "Merhaba Jongin." Baş parmağının baskısı nefesimi sekteye uğratıyordu, güvenliğimizden sorumlu alfalara seslenme çabalarım ikisinin de yerde uzandığını göründüğüm an sonuçsuz kalacak çırpınışlara dönüştü. Jongdae ellerini boynumdan ayırmadan ayağıyla kapıya vurmuş, dışarı ile kurduğum kontağı sınırlamıştı. "Sürpriz! Çat kapı gelişimi mazur gör. Şaşırtmayı severim." Boynumu çekiştirerek koridoru arşınladı, bakışları etrafı kolaçan ediyordu. "Hiç akıllanmıyorlar, senin gibi değerli bir omega yalnız bırakılmamalı. Neyse, bu aptallıklarınızı destekliyorum. Avımla arama girilmesinden hoşlanmam." Kıkırdadı. "Kyungsoo'yla bile paylaşmadığım özelliklerimi sıralıyorum. Neymiş? Şaşırtmayı seviyormuşum, avımla arama girilmesinden hoşlanmıyormuşum. Tekrarla." Boğazımdaki tutuşunu gevşetti, derin nefesler alıyordum. "Tekrarla!"

"Ben... Jongdae, anlamıyorum. Burada ne arıyorsun?"

"Seni." derken dilini dudaklarında gezdirdi bir kurt edasıyla, orbları fokurduyordu. "Lafımı ikiletme ve tekrarla!" Tırnağını şah damarımda hissedince, "Şaşırtmayı seviyor, avımla arana girilmesinden hoşlanmıyorsun." diye mırıldandım. "Güzel." Sesi hırıltılıydı, sürekli vücudumun farklı noktalarını tarıyor ve kaşlarını çatıyordu. "Jisung'un aksine iyi bir öğrencisin. Ona da anlattım, babama dokunursa seçtiğim ava şaşıracağını itinayla belirttim." Parmakları yine boğazıma sarıldı, baskısı giderek artıyordu. "Dinlemedi. Ne yaptı tahmin et."

"Bırak."

"Yanlış. Haklarını çok çabuk harcıyorsun Jongin."

"Ne-fes a-lamı-yo-rum."

"Geber! Babam senin yüzünden öldü, Jisung babamı senin için öldürdü." Ikınıyordum, bir parça oksijeni bile tüketebilmek öyle zorlaşmıştı ki ellerim uyuşuyordu. Ayaklarımı bacaklarına geçirdim ama etki etmedi, gücünün sınırlarını zorladığının bilincindeydim. Gözlerim geriye doğru kayarken görme yetim sıfırlanmıştı, duvara yaslanan başım sızlıyordu ve yanaklarımdan yaşlar istemsiz boşalıyordu. "Bebek..." Son kez bebeğime sarılabilmeyi amaçlayarak kollarımı karnıma doğru ilerlettim, onu koruyamaz mıydım? Alsın canımı, umursamam ancak oğlum suçsuzdu, bizlerin aksine dilsizdi, kördü, laldi ve en önemlisi tertemizdi, ne kibre bulanmıştı ne ego savaşlarına yenilmişti. Kıskanmaz, ihanet edemez; Jisung'tan farklı, Jongdae'ye yabancı... Masum bebeğimle beraber ölme düşüncesi anlık bir rehavet enjekte etti ruhuma ve ilelebet söylemekten bıkmayacağım o adı dillendirdim: "Se-hun..." Dilim damağıma çarparken kulaklarım uğulduyordu, belli belirsiz işittiğim sesler bir süre sonra yükseldi ve boynumdaki baskının kaybolmasıyla zemine çakıldım. Öksürüyordum, ciğerlerim dışarı çıkmak üzereydi, karnım kasılıyordu. Avuçlarımı zemine dayayıp bacaklarımı uzatmayı denesem de duruşumu değiştiremedim. Boğazımın acısını önemsemeyerek derin derin soluyordum, oksijenin yakıcılığı somutlaşmış ve alveollerim alev almıştı. "Orospu çocuğu, omegama el sürenin yedi ceddini sikerim lan! Leşini köpeklere yedireceğim Jongdae." Göz kapaklarımı araladım, puslu görüşüm düzelene kadar kulağımı okşayan sesin hayalden ibaret olduğuna inandırdığım benliğim, Sehun'un Jongdae'nin boğazına çökmüşlüğünü şok dalgasının önderliğinde karşılamıştı. Sehun ayaktaydı, beline sardığı beyaz çarşaf bacaklarına dolanıyordu, elleri Jongdae'nin boynunu çevrelemişti ve bağırışları nefret beslediğim cihana yayılıyordu. Borulardaki suyun akış hızı yükseldi, rüzgar pencereleri dövdü durmaksızın, toprağın hareketlenmesinden dolayı dışarı fırlayan böceklerin ötüşmeleri ağıda evrildi. "Jongin!" Kolumun tutulması dikkatimi dağıttı ancak bakışlarımı üzerinden çektiğim an Sehun'un kaybolacağı ihtimalini göz ardı edemiyordum. Oksijensiz kalmak sanrılara sebebiyet verebilir miydi, bayılıp kalmış ve Sehun'un beni kurtardığını mı düşlüyordum? Ölsem cenneti Sehun'un gülümsemesinde bulurdum, oysa şu an öfke dışındaki duygular pılını pırtını toplamış cehennem çukuruna yerleşmişlerdi. "Jongin, kapı açıktı ve Sehun'un kükreyişlerini duyanlar bahçeye istiflenmişti. Kimse içeri girmeye cesaret edememiş, Donghyun onları dağıtıyor. Sen iyi misin?" Muhtemelen kızarmış olan boynuma parmak uçlarını değdirişi kelebek dokunuşlarını andırıyordu, buna rağmen hissettiğim sızıyı tıslayarak karşıladım. "Sehun'u engelleyelim." Öksürüklerimin ardı arkası kesilmiyordu, kolumu ağzıma dayayarak saçılmasını engellediğim tükürükler soluk borumu tıkarken, "Jongdae'yi öldürecek." demeyi başarabildim. Kyungsoo o tarafa bakmaktan kaçınıyordu, Jongdae'yi görmekten ziyade Jongdae'yi ölümün kıyısında görmek atarlı oğlağımı yaralamakla bırakmaz, kapanması imkansız derin çizgiler oluştururdu kalbinin zarında ve o zarı ilelebet soyamazdı. Yine de başımı dizlerine yaslamama yardımcı oldu ve Donghyun'a seslendi. Çok geçmeden Donghyun koridorun ucunda görünmüş, karşılaştığı manzaranın anlaşılmazlığını önemsemeksizin Sehun'a arkadan sarılarak, Jongdae ile temaslarını kesmişti. "Öldüreceğim onu, çekil!" Baş alfa çırpınıyordu, yere serilmiş eski arkadaşına indirdiği tekmelerin hiddeti öyle büyüktü ki Jongdae bağırmaya bile yeltenmiyor, iniltilerini ortama salmanın ötesine geçemiyordu. "Kyungsoo, Donghyun'a söyle; Sehun kurdunun kontrolü altında, ben hariç kimse onu dizginleyemez. Boşuna durdurmaya çalışmasın, Sehun'u mutfağa kilitlesin." Soo başını sallayarak dediklerimi aktardı. "Nasıl yapacağım Jongin? Neredeyse kollarımın arasından kayıp gidecek, zaptedemiyorum."

"Dikkatini dağıt, mutfağa doğru it ve kapıyı çek." Avucunu Sehun'un gözlerine kapatan Donghyun, anlık olarak dikkatini dağıttığı baş alfayı mutfak sınırları içine itekleyip kapıyı çeker çekmez anahtarı çevirmişti, aynı anda çığlık, hırıltı ve küfürlere maruz kaldık."Jongdae'yi yukarı çıkar, bizim kaldığımız odaya hapset ve ellerini bağla, çözemeyeceğinden emin ol Donghyun. Sonra Chanyeol'e haber verin, Sehun toparlanana dek olayları yönetsin. Evin önündeki kalabalıkla da ilgilenin, Jongdae'nin etkisiz hale getirdiği alfaların durumu hakkında da Chanyeol'u bilgilendirmeyi unutmayın." Doğrulduğum an Kyungsoo,"Biraz dinlen." diye söylendi. "Bebeğin nasıl?" Kasıklarım sancıyordu, stres ve oksijensizliğin sebep olduğu doğal semptomların vuku bulduğunu bildiğim için önceliğim Sehun'du, bir süre sinirle kapıyı yumrukladıktan sonra geriye yalnızca hırıltıları kalmıştı ve meraklanıyordum. "Sehun'un kafası karışık, onu rahatlatmalıyım. Siz söylediklerimi yapın lütfen. Yetiştiğiniz için minnettarım bu arada, Sehun'un katil olmasını..." Dilimi ısırıp kendimi susturdum, algısı açılınca Jongdae'yi öldürdüğünü öğrense vicdan azabından kurtulamazdı.

Sehun feromonlarıma vakıf değilken  kurdu feromonlarımı tanıyordu, mutfak kapısında dikilip feromonlarımı hissetmesine izin verdim ve kilidi açtım, Sehun mutfağın köşesine sinmişti ve kolunda takılı serum iğnesini izliyordu, çıplak ayaklarını bacaklarının altına toplamıştı. Kırılma sesini duymadığımız birkaç bardak zemine yayıldığından adımlarımı yavaşlattım, hem hızlı hareket etmek ağrılarımı çoğaltıyordu. "Sehun?" Başı can alıcı bir yavaşlıkla yukarı kalktı;  orblarının akı kanlanmış, göz bebekleri titriyordu. "Baş alfa." Hafifçe eğilerek selamladım. "Yanıma gel." Tınısı ürperticiydi, itaat ettim. "Camlar ayağına batmasın." Eliyle yolumu temizledi, avucu biraz kana bulanmıştı lakin yaraları anında kapandı, muhtelemen kurdu tarafından yönetilmek güçlerini perçinliyordu. "Yorgunum." Dizlerim dizlerine değecek şekilde oturdum karşısına. "Kurdunun yardım çığlıklarını duymasam uyanamazdım.  Mevzu bahis sen olunca hiçbir şeyi önemsemiyorum Jongin, ızdırabıma ortak olacak kadar seni bana bağlayan sevgine tapıyorum." Kurduğumuz iletişimi hatırlıyordu, gülümsememi bastıramadım. "Ben direkt sana tapıyorum Oh Sehun. Kollarım yorgunluğunu alacaktır, deneyelim mi?"

"Ben pek bedeniyle geçinebilen bir kurt değilim fakat ona her anlamda saygı duyuyorum, özellikle seni bana getirebilmesi... Aslında beraber başardık bunu, katkılarımı es geçemem." Serçe parmaklarımızı birleştirdi gururlu bir ifade takınırken. "Baş alfalık mertebesine eriştikten sonra hiç zorluk çıkarmadım, işlere müdahil olmadım. Bedenin kontrolünü ele alışımın yegane nedeni seni kurtarmaktı deliciae. Zihnimizin bulanıklığını önemseme. Her şey düzelecektir. Şimdi kollarını bana sarar mısın?" Omzuma sokulup gözlerini kapattığı sırada burnu boynumu dürtüklüyordu."Vanilya ve limon... Artık kokuna da tapıyorum sevgilim." O gözlerini kapattığı sırada dudaklarımı alnında dinlendirmiştim, dışarıda bizi bekleyen onlarca çözülmemiş sorun olması huzurumuzu etkilemiyordu; Sehun kollarıma sığınmıştı, okyanusları çeneme değin battığım bataklığı yutmuş, deniz kızlarının çığlıklarını dindirmiş, çürük kokusunu vetiver esansıyla örtmüştü. Avucuna kondurduğum öpücüklerin arasında, "Günaydın sevgilim." diye fısıldadım. "Günüm aydı, anima mea."

**

deliciae: sevgilim
anima mea: ruhum

Merhaba! Üniversitede son dönemime girdiğim için derslerim bir miktar yoğun, düzene sokana dek yeni bölümün gelme süresi uzayabilir. Üzgünüm :(
Bir de... Bölümleri öğlen mi atmalıyım, akşam mı? Sizin için hangisi daha uygun?

Continue Reading

You'll Also Like

198K 18.8K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
221K 21.3K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...
243K 9.2K 76
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi
69.2K 8.7K 12
Yaşadığı mahallenin gözde omegası balet Taehyung, orada göreve yeni başlayan yüzbaşı alfa Jungkook'la ruh eşi çıkar.