Yıllar Sonra》Percy Jackson Tr...

By blankrn

73.1K 5.4K 2.6K

Riordan Evreni ile ilgili oradan buradan bulduğum ufak eğlencelikler... Başlangıç- 18.10.2020 Bitiş- 07.09.20... More

=> tanıtım <=
#1
#2
#3
#4
#5
#6
#7
#8
#9
#10
#11
#12
#13
#14
#15
#16
#17
#18
#19
#20
#21
#22
#23
#24
#25
#26
#27
#28
#29
#30
#31
#32
#33
#34
#35
#36
#37
#38
#39
#40
#41
#42
#43
#44
#45
#46
#47
#48
#49
#50
#51
#52
#53
#54
#55
#56
#57
#58
#59
#60
#61
#62
#63
#64
#65
#66
#67
#68
#69
#70
#71
#72
#73
#74
#75
#76
#77
#78
#79
#80
#81
#82
#83
#84
#85
#86
#87
#88
#89
#90
#91
#92
#93
#94
#95
#96
#97
#98
#99
🎊100🎊
#101
#102
#103
#105
#106
#107
#108
#109
#110
#111
#112
#113
#114
#115
#116
#117
#118
#119
#120
#121
#122
#123
#124
#125
#126
#127
#128
#129
#130
#131
#132
#133
#134
#135
#136
#137
#138
#139
#140
#141
#142
#143
#144
#145
#146
#147
#148
#149
#150
#151
#152
#153
#154
#155
#156
#157
#158
#159
#160
#161
#162
#163
#164
#165
#166
#167
#168
#169
#170
#171
#172
#173
#174
#175
#176
#177
#178
#179
#180
#181
#182
#183
#184
#185
#186
#187
#188
#189
#190
#191
#192
#193
#194
#195
#196
#197
#198
#199

#104

329 21 14
By blankrn

-İstek bölüm efenim-
Karşınızda tüm zamanların en favori çiftlerinden biri
*alkış*
Magnus & Alex

。。。

Alex aniden durduğunda Blitz ve Hearth neredeyse deniz kıyısına varmıştı.

Benim de hiç enerjim kalmamıştı ama yine de sesimin cesaret verici çıkması gerektiğini düşündüm. "Yo- yola d-devam etmemiz gerek." Ona baktım. Battaniyelerin altında burun burunaydık. Gözleri kehribar ve kahverengi ışıltılar saçıyordu. Atkısı çenesinin altını sarmıştı. Nefesi limon gibiydi.

Sonra ne olduğunu anlamadan beni öpüverdi. Ağzımı ısırsaydı daha az şaşırırdım. Dudakları soğuktan dolayı çatlak ve pürüzlüydü. Burnu benimkine mükemmel uydu. Yüzlerimiz hizalandı, nefeslerimiz birbirine karıştı. Sonra Alex geri çekildi.

"Bunu yapmadan ölemezdim," dedi.

İlkel buz dünyası beni tamamen dondurmuş olmalıydı, çünkü yanaklarım kömür ocağı gibi yanıyordu.

"Eee?" Alex kaşlarını çattı. "Şaşkın şaşkın bakınmayı kes de gidelim."

Sahile doğru yorgun argın yürüdük. Aklım doğru düzgün çalışmıyordu. Alex'in beni öpmesinin sebebinin beni devam etmeye teşvik etmek mi yoksa yakındaki ölümlerimizden aklımı uzaklaştırmak mı olduğunu merak ediyordum. Beni gerçekten öpmek istemesinin pek mümkün olduğunu sanmıyordum. Ne olursa olsun, o öpücük sahile ulaşmamı sağlayan tek sebepti.

Arkadaşlarımız çoktan varmış, kayaların karşısında toplanmışlardı. Alex'le aramızda geçen öpücüğü fark etmiş gibi görünmüyorlardı. Neden fark etsinlerdi ki? Herkes donarak ölme yolunda çok meşguldü.

。。。

"Samira," Loki homurdandı, "bir kertenkeleye dönüş ve sıvış, canım."

Sam ona surat astı. "Hayır baba, yapacağımı sanmıyorum. Neden sen dönüşmüyorsun?"

"Oooh!" Devlerden bazıları bile ellerini çırptı.

Şu an kesinlikle normalden daha uzundum. Ya da bekle... Loki git gide kısalıyordu.

Ama daha fazlasına ihtiyacım vardı. Alex'e döndüm. "İzin ver de sana Alex Fierro'dan bahsedeyim!"

"En iyisini sona mı sakladın?" diye sordu Alex, sesinde biraz meydan okuma vardı.

"O bizim gizli silahımız," dedim. "Jorvik'in Dehşeti! Çömlek Ambarı'nın yaratıcısı, seramik savaşçısı!"

"Çömlek Ambarı'ndan birkaç güzel yer hasırı aldım," devlerden biri arkadaşına fısıldadı.

"Bu oğlan, Chase Evi'nde, bir kurdun başını bir telle kesti, sonra da atalarımın boynuzundan guava suyu içti!"

"Oğlan mı?" diye sordu bir dev

"Akışına bırak," dedi diğeri.

"Bu kız bir keresinde en yaşlı ejderha(?) Grimwolf'un başını kesti!" diye devam ettim. "Dehşetli bowling turnuvasında Utgard-Loki'nin büyücüsünü alt etti! Tanrıça Sif'in güvenini ve ilgisini kazandı! Nilfheim'ın donmuş denizini geçerken beni hayatta tuttu ve dün battaniyelerin altında beni öptüğünde..." Alex'in iki renkli gözlerine baktım. "O benim hayatımda başıma gelen en güzel şeydi."

Loki'ye döndüm. Yüzüm yanıyordu. Belki niyet ettiğimden birazcık daha güvenli konuşmuştum ama bunun hareketimi bozmasına izin vermedim.

"Loki, bana kim olduğumu sordun. Ben bu takımın bir parçasıyım. Ben Valhalla'nın on dokuzunca katından Magnus Chase. Frey'in oğlu, Natalie'nin oğlu, Mallory, Halfborn, T.J., Blitzen, Hearthstone, Samira ve Alex'in arkadaşıyım. Bu benim ailem! Bu benim otalam (atalardan kalan ruhsal güç). Beni her zaman destekleyeceklerini biliyorum, o yüzden buradayım, muzaffer halde, senin geminde, ailemle çevrili halde, ve sen... binlerin  ortasındaki sen. Hala. Yalnızsın."

。。。

Sam, yeni süveter yeleğini deneyen Alex'i işaret etti. "Gidip onunla konuşman gerek Magnus. Uçarken neredeyse bir sürpriz bomba attın."

"Demek istediğin... ah." Midem sanki sağ akciğerimin altına saklanmaya çalışıyormuş gibi utançla burkuldu. En yakın sekiz arkadaşım ve birkaç bin düşmanın önünde Alex'in gizli öpücüğünden ne kadar hoşlandığımı ilan etmiştim.

Sam kıkırdadı. "Muhtemelen o kadar da çok kızmaz. Git. Üstesinden gelirsin."

Sam için söylemesi kolaydı. Emir'le olan ilişkisinde onun kendi yeri belliydi. Nişanlı ve mutluydu, battaniyelerin altında gizli öpücükler hakkında endişelenmesine gerek yoktu çünkü o iyi bir Müslüman kızdı ve asla öyle şeyler yapmazdı. Ben, ne yazık ki, iyi bir Müslüman kız değildim.

Alex'e doğru yürüdüm. Blitzen geldiğimi gördü, gergince başını salladı ve oradan sıvıştı.

"Ne düşünüyorsun Magnus?" Alex kollarını açıp yeni göz kamaştıran moda parçasını gösteriyordu.

"Güzel," dedim. "Yani pek fazla kişi ekoseli zincirden zırh süveteri kazanamaz, ama, güzel."

"Zincir değil," dedi Alex. "Daha çok bir cuadros, karo gibi yani. Kareli."

"Tamam."

"Ee..." Kollarını bağladı ve iç çekti, Ne yapacağız biz seninle? der gibi beni inceledi. Bu benim öğretmenlerden, koçlardan, sosyal hizmetlerden, polisten ve birkaç yakın akrabamdan gördüğüm bakıştandı. "Naglflar'daki açıklaman- çok aniydi, Magnus."

"Ben... ah. Evet. Gerçekte öyle düşünmüyordum."

"Hiç şüphe yok. Nereden çıktı o?"

"Yani, sen beni öptün."

"Demek istediğim, birini öyle şaşırtamazsın. Pat diye senin başına gelen en güzel şey miyim yani?"

"Ben- ben gerçekte öyle-" Kendimi durdurdum. "Bak, eğer sözlerimi geri almamı istersen..."

Düşüncelerimi doğru düzgün şekillendiremiyordum. Ve kendimi bu konuşmadan itibarımı bozmadan kurtaracak bir yol bulamıyordum. Nagflar 'daki başarılı performansımın ödülü olarak, Kvasir'in Çayırı'nda geri çekilen semptomlardan dolayı mı acı çektiğimi merak ettim.

"Biraz zamana ihtiyacım olacak," dedi Alex. "Yani, gururum okşandı tabii, ama bu öyle damdan düşer gibi..."

"Ah."

"Hiç şirin yüzlü ve güzel saçlı bir einherji ile çıkmadım."

"Yok. Evet. Şirin yüzlü mü?"

"Teklifin için minnettarım. Gerçekten. Ama şimdi bunu bir kenara koyalım ve ben sana sonra döneyim." Ellerini kaldırdı. "Birazcık mesafe, Chase."

Uzun adımlarla yürürken yüzünde bir sırıtmayla arkasına bir bakış atıp ayak parmaklarımın yün çorabın içinde kıvrılmasına neden oldu.

Hearthstone yanımda belirdi, ifadesi her zamanki gibi anlaşılmazdı. Atkısı, neden bilinmez, kırmızı ve beyaz kareli cuadrosa dönüşmüştü. Alex'in uzaklaşmasını izledik.

"Az önce ne oldu?" diye sordum.

İşaret dilinde bunun için bir karşılık yok, dedi.

。。。

Arkamdan bir ses "Üstünü değişmeden önce kapını kapatmak isteyebilirsin," dediğinde yapış yapış çikolata kaplı tişörtümü yeni çıkarmıştım.

Arkamı döndüm.

Alex kapının pervazına yaslanmış, kollarını zincirli zırh yeleğinin üstünde bağlamıştı, pembe gözlükleri burnunun üstünde duruyordu. İnanmazlıkla başını salladı. "Çamur güreşi mücadelesini mi kaybettin?"

"Ah." Aşağı baktım. "Bu çikolata."

"Tamam. Sormayacağım."

"Bayram nasıldı?"

Alex omuz silkti. "İyi. Sanırım. Bir sürü mutlu insan partiliyordu. Bir sürü yemek ve müzik. Akrabalar birbirine sarılıyor. Pek benlik değil."

"Doğru."

"Sam ve Emir'i tüm aileleriyle birlikte iyi bir topluluğa bıraktım. Çok şey görünüyorlardı... Mutlu bunu tam karşılamıyor. Keyifli? Mest olmuş?"

"Başı göğe ermiş?" diye bir teklif sundum. "Göklerde uçar gibi?"

Alex'in gözleri benimkilere buluştu. "Evet. O olur."

Şıp. Şıp. Çikolata parmak uçlarımdan nazik ve çekici bir şekilde damlıyordu.

"Eh, her neyse," dedi Alex. "Teklifini düşünüyordum da."

Boğazım büzüldü. Henüz bilmediğim, ve yeni ve ilginç bir yöntemle ölmeme sebep olacak bir çikolata alerjim olup olmadığını düşündüm.

"Neyimi?" diye cırladım.

"Konakta olanlar," diye açıkladı. "Neyi kastettiğimi düşündün ki?"

"Hayır, tabii ki. Konakla ilgili olan teklif. Kesinlikle."

"Sanırım varım," dedi. "Ne zaman başlıyoruz?"

"Ah, harika! Yarın bir gezip bakarız. Ben anahtarları alırım. Sonra da işlerini yapmaları için avukatları bekleriz. Belki birkaç hafta?"

"Harika. Şimdi bir duş al. İğrenç haldesin. Kahvaltıda görüşürüz."

"Tamam."

Gitmek için döndü, sonra tereddütte kaldı. "Bir şey daha."

Bana doğru yürüdü. "Ayrıca senin şu ölümsüz aşkın mı neyse işte, onunla ilgili açıklamanı düşünüyordum."

"Ben öyle- yani aslında-"

Ellerini yapışkan yüzüme kenetledi ve beni öptü.

Merak ettim: Çikolatanın içinde moleküllerine ayrılarak eriyip halıda bir birikinti oluşturmak mümkün müydü? Çünkü tam olarak öyle hissediyordum. Eminim Valhalla bu öpücük yüzünden beni birkaç kez diriltmişti. Yoksa, Alex sonunda geri çekildiğinde nasıl hala tek parça kaldığımı bilmiyorum.

Beni ciddi ifadesiyle inceledi, kahverengi ve kehribar rengi gözleri beni içine çekti. Şimdi suratında çikolatan bir bıyığı ve keçi sakalı vardı, ve yeleğinin üstünden çikolata akıyordu.

Dürüst olayım. Beynimin küçük bir kısmı şunu düşünüyordu, Alex şu an erkek. Az önce bir erkek tarafından öpüldüm. Bunun hakkında ne hissetmeliyim?

Beynimin geri kalanı yanıtladı: Az önce Alex Fierro tarafından öpüldüm. Bu konuda hiçbir problemim yok.

Aslında, utandırıcı ve aptalca bir şey yapabilirdim, yani bahsi geçen ölümsüz aşk açıklamasıyla ilgili mesela, ama Alex canımı bağışladı.

"Eh." Omuz silkti. "Hâlâ üzerinde düşünmeye devam ediyorum. Sana geri dönerim. Bu arada, kesinlikle duş almalısın."

Bir melodiyi ıslıkla çalarak, asansörde çalan Frank Sinatra şarkısı 'Beni Aya Uçur' olabilir, odadan ayrıldı.

Emirleri uygulamakta  iyiyimdir. Banyo yapmaya gittim.

。。。

Odin'in avukatları iyiydi.

İki hafta içinde bütün evrak işleri bitti. Odin, çeşitli Boston imar komisyonları, belediye başkanının ofisi ve birkaç mahalle derneği ile mücadele etmek zorunda kaldı, ancak yalnızca sonsuz paraya ve motivasyonel konuşmada iyi bir geçmişe sahip bir tanrının yapabileceği gibi, rekor sürede bu engelleri ortadan kaldırdı.  Randolph dayının vasiyeti tamamen yerine getirilmişti. Annabeth belgeleri istekle imzaladı.

"Bence bu harika, Magnus," dedi Kaliforniya'dan telefondayken. "Sen bir harikasın. Ben- benim şu anda iyi bir habere gerçekten çok ihtiyacım vardı."

Bu kulağımın uğuldamasına sebep oldu. Neden Annabeth'in sesi ağlamış gibiydi?

"Sen iyi misin kuzen?"

Annabeth uzun bir süre durdu. "Olacağım. Biz... buraya ulaştığımızda bazı kötü haberler aldık da."

Bekledim. Annabeth üzerinde durmadı. Ben de ısrar etmedim. Eğer isteseydi bana söylerdi zaten. Yine de keşke onu telefondan yanıma çekip sarılabilseydim. O anda diğer yakadaydı, onu ne zaman tekrar görebileceğimi merak ettim. Einherji'ler Doğu Yakası'ndan dışarı çıkabiliyorlar mıydı? Samira'ya sormalıyım.

"Percy iyi mi?" diye sordum.

"Evet, iyi," dedi Annabeth. "Yani... Ne kadar iyi olabilirse o kadar iyi."

Arkadan Percy'nin boğuk sesi duyuldu.

"Sana verdiği tavsiyelerin deniz yolculuğunda işe yarayıp yaramadığını soruyor," diye aktardı Annabeth.

"Kesinlikle," dedim. "Ona söyle tüm yol boyunca kalçamı sıkılı tuttum, aynı onun söylediği gibi."

Annabeth kırık bir sesle güldü. "Söylerim."

"Kendine iyi bak."

Titrek bir nefes aldı. "Bakarım. Sen de. Gelecek sefer görüştüğümüzde daha fazla konuşacağız."

Bu bana umut verdi. Bir gelecek sefer olacaktı. Kuzenimin hayatında her ne oluyorsa, ne gibi bir kötü haberle baş etmeye çalışıyorsa, en azından arkadaşlarım ve ben kazanmıştık ve o ve Percy Ragnarok'la yüzleşmek zorunda kalmayacaklardı. Mutlu olmak için bir şansları olmasını umdum.

Hoşçakal dedim ve çalışmaya geri döndüm.

İki hafta daha sonra, Chase konağı iş için açılmıştı.

İlk misafirlerimiz 4 Temmuz'da, Bağımsızlık Günü'nde taşındı. Alex ve benim onları teklifimizin ciddi olduğuna, kandırmaca olmadığına ikna etmemiz birkaç gün aldı.

Sizin nerede olduğunuzu biliyoruz, dedi Alex çocuklara. Biz de evsizdik. İstediğiniz kadar burada kalabilirsiniz. Yargılama yok. Beklenti yok. Sadece karşılıklı saygı, tamam mı?

İçeri vahşi bakışlarla ve açlıktan titreyerek geldiler, ve kaldılar. Çevrede yapımızın reklamını yapmadık. Bunu büyük bir mesele haline getirmedik. Ama resmi evraklarda konak Chase Mekânı olarak adlandırıldı, evsiz gençler için bir konut.

...

Alex ve ben Valhalla ile malikane arasında gidip geldik, yardım ettik, yeni çocukları aldık.  Bazıları uzun süre kaldı. Bazıları kalmadı. Bazıları sadece bir sandviç, harçlık veya yatak istiyordu. Ertesi sabah ortadan kayboldular. İyi. Yargılama yok.

Ara sıra, yatak odalarından birinin yanından geçerken Alex'i, yıllardır ilk kez gözlerini ovalayarak ağlayan yeni bir çocuğun etrafına kollarını sarmış halde buluyordum; Alex sadece orada duruyor, dinliyor ve anlıyordu. Yukarıya baktı, sonra hareket etmem için başını oynattı. Birazcık mesafe, Chase.

...

Alex ile birlikte, haftalar önce Randolph'un kütüphanesinde kurdu öldürdükten sonra oturduğumuz divana yan yana yaslandık.

Uzandı ve elimi tuttu.

Görünmez bir şekilde Ölüm Gemisi'ne doğru ilerlediğimizden beri bunu yapmamıştı. Bu hareketini sorgulamadım. Hafife de almadım. Sadece tadını çıkarmaya karar verdim. Alex ile sadece bunu yapmalısınız. Çünkü o tamamen değişimle alakalıdır. Anlar uzun sürmez. Her birinden olduğu gibi zevk almalısınız.

"Bu iyi," dedi. Chase Mekanı'nı mı, havai fişekleri mi ya da el ele tutuşmayı mı kastettiğini bilmiyordum ama aynı fikirdeydim.  "Evet. Öyle."
...

「Son bölümü de çevirmek istedim çünkü Annabeth ve Percy Jason'ın ölüm haberini burada almışlar :'((

Continue Reading

You'll Also Like

111K 6K 33
civciv: sarma mı yaptin gercekten __ #galatasaray 'da 1. 01.08.24 #barışalper 1. #yunusakgün 1. #millitakımlar 1. __ başlama tarihi 19.08.23 bitirm...
59.8K 5.8K 22
hataydı, unutmak gerekiyordu, peki neden hayatına devam edemezmiş gibi hissediyordu
92.4K 4.9K 60
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...
1.3M 32.3K 29
Yes, another Avengers and Percy Jackson crossover with good ol uncle Tony. Cliche I know. Peter Parker was finally given something to do, a mission s...