She is a Rainbow. / OMS / (✓)

By AynurDemir

124K 10.5K 2.1K

Bu hikaye geçmişini hatırlamak isteyen urbach-wiethe hastası bir kız ve etrafında ona yardım etmek isteyen gi... More

Babamız nasıl evlenmeye karar verdi? / Chapter:1
Cici Baba? / Chapter 2.
Dev / Chapter : 3
Ufaklık dediğin insana dön bir bak isterim! / Chapter : 4
Sana gözümü kırpmadan zarar verebilirim / Chapter : 5
Bana Korku Verebilir Misin? / Chapter : 7
Mutluluklar? / Chapter : 8
Bazı insanların bir beşliğe ihtiyacı var! / Chapter:9
Karanlık Geçmiş / Chapter : 10
Sağlıklı bir beyne sahip değil! / Chapter:11
Sen Öldün! / Chapter : 12
Let's Go Party! / Chapter:13
JayŞi? / Chapter:14
Muhteşem(!) Bir Alışveriş! / Chapter:15.
Bay Gizemli? / Chapter:16
Oh, My Sister! OST'leri ~
Seo Jung Hoo, Gitme! / Chapter:17
Garaj Temizliği / Chapter:18
Plaj Gezisi! / Chapter : 19
Beyninden Vurulmuş? Sırtından Bıçaklanmış? / Chapter : 20
FLASHBACK / Chapter:21
FLASHBACK, İkinci Kesit / Chapter : 22
Senin yanında olacağımı unutma! / Chapter:23
Evet! Çıkıyoruz. / Chapter:24
Hatırlamak İstiyorum! / Chapter:25
Şeytanla Anlaşma Yaparım! / Chapter : 26
Sana Tutuluyorum, Değil mi? / Chapter:27
İntikam Bu İşte! / Chapter:28
Oyun? Chapter:29
İntihar? / Chapter:30
Başladığımız Yer? / Chapter:31
FlashBack/ Chapter:32
Chapter:33
FLASHBACK /Chapter : 34
Geri Geldi / Chapter: 35
Bana mı, Yoksa kendine mi? / Chapter : 36
Chapter:37
Seçim? / Chapter : 38
GERÇEKLER /Chapter: 39
Oyun Başlasın! / Chapter : 40
Namlunun Diğer Ucu / Chapter : 41
DEAD! / Chapter : 42
FINAL!
Annelik?
Sarhoş?
Kaybetmek.

Aşk Sarhoşu, Junu-sshi / Chapter : 6

3.3K 344 22
By AynurDemir


♧ ♧ ♧

" Gelmek mi istiyorsun? "

Annemin uzun zamandır bir şeye bu kadar şaşırdığını görmemiştim. Çünkü yüz mimiklerini fazlaca kullanmanın insanı hemen yaşlandıracağına inanıyordu. Annemin, yaşına pekte uygun olmayan bir şekilde, mükemmel  bir fiziği, dolgun dudakları, düzgün burnu ve herkesin hayali olan sivri yapılı bir çenesini vardı. Okula ne zaman çağırılsa (!) herkesin dibi düşer, kimse onun benim annem olduğuna inanmazdı.

" Ne var bunda? " Hazırladığı kahvaltı masasına otururken bir yanda da tepkisini ölçüyordum. Gözlerinde ki korkunun kör olsam bile kokusunu alabilecek kadar büyük olması beni fazlasıyla eğlendirmişti. Bir şey yapacağımı hissediyor olmalıydı. Çünkü hayatımda ilk defa onu ikiletmeden söylediğini kabul etmiştim. 

Sandalyeye kurulduğumda her zaman ki gibi bacaklarımı kendime çekerek çenemi dizlerime dayadım. Hiçbir zaman o masaya oturmadan yemeğe başlamazdım bu yüzden yemek çubuklarını tabağın kenarında ritim tutmaya devam ediyordum.

" Çubukları tabağa vurmayı kes. " Bana arkası dönük bir şekilde tezgahta birkaç şey daha yaptıktan sonra nihayet masaya oturdu.

" Yemek saat kaçta? " Kaseme doldurduğum az miktarda ki pilavı kaşıklamaya başlamadan önce sordum.

" Yani, gerçekten geliyorsun? " Tek kaşı yukarda bir şekilde şüpheyle beni süzüyordu.

" Geliyorum dedim ya. Nasıl insanlar görmek istiyorum. " Ağzım doluyken anlaşılır bir şekilde konuşmak cidden zor olmuştu.

" Bu demek oluyor ki- "

" Hayır, hala senin çocuklu bir adamla görüşmene karşıyım. " Ona dün gece yaşadığım saçma geceyi elbette ki anlatmamıştım. Ne evleneceğinden haberi olduğumu biliyordu ne de 5 tane erkek kardeşim olacağından. Hiçbir şeyi bilmiyormuş gibi davranarak onun bu gergin halini izlemek epey zevkliydi.

" Ahn Miryo! " Yine ciddi tavrını takınınca sonu gelmeyecek olan bir konuşmaya başlayacağını tahmin etmiştim.

" Yanımda birini getirmeme izin var mı? " Kasemdeki tüm pilavı bitirerek kaşığı içine bıraktım seslice.

" Kim Jongin? "

" Sence? "

Jongin'den başka kimi getirebilirdim ki yanımda?

•°•°•°•°•°•°

" Bu nasıl? " Bu sıcak havada her tarafı kapalı kocaman bir alışveriş merkezine tıkılıp kalmıştık ne yazık ki.

" Fazla iddialı. " Jongin'in elinde tuttuğu kırmızı deri elbiseyi elime alarak incelemeye başladım. Ayrıca fazlada kısaydı ve arkası transparandı. Bu kadar açık bir şey giyersem, yaptığım planı bile unutabilirdim. İnsan bunun için aptallaşırdı bir kere. Fakat bir yanım bunu giyip öyle çıkmak istiyordu hepsinin karşısına. 

" Bak, yaptığımız plana göre bir şeyler giymelisin. "

" Kırmızı bir elbiseyle cici kız nasıl olunur kitabı falan mı yazmaya başlayacaksın acaba? Denek olarak da sanırım ben kullanılıyorum? "

Jongin, mağazada ki tüm kızların ilgi odağı olmaya devam ederek akşam için bana uygun olan bir kıyafet bulmaya çalışıyordu. Aslında buluşmak için sözleştiğimizde aklımızda böyle bir şey yoktu. Son anda Jongin'in planlarına dahil oldu. Dolabımda da ki tüm kıyafetler kesinlikle akşam ki imajım için uygun değildi. Bu günlük cici kız olup tüm ilgiyi üzerime toplamalıydım. Bugün annesinin kızıydım.

" Yoruldum, seni Lanet olası! " Başka bir Mağazaya girmeye hazırlanan, gücü ve enerjisi bitmek bilmeyen Jongin'in peşinden bağırdım. Bu enerjiyi nereden buluyordu bu çocuk? " Kim Jongin! "

" Mızmızlanma koca bebek! " Tişörtümden tuttuğu gibi beni peşi sıra sürüklerken, mağaza vitrininde ki mankenin üzerinde bulunan kıyafetleri gösterdi. " Bunları alıyoruz. Nasıl? "

Alıcı gözüyle, kabarık, kalın kumaşlı füme renginde ki eteği, ardından da üzerinde bulunan, kolları dirseklere kadar inen beyaz gömleği inceledim.

" Pek tarzım değil. " Onu kendimden biraz uzaklaştırdıktan sonra burun kıvırarak mankenin üzerindekileri inceledim. Yani, ciddi anlamda cici kız tarzıydı ve ben bugüne kadar okul harici etek giymiş bir insan değildim.

" Tamam, o zaman kesinlikle alıyoruz. "

Jongin benim söylediklerimin tek kelimesini dinlemeden annesinden aldığı kartıyla tutan miktarı ödeyip tekrar yanıma geldi.

" Tamam, al bakalım. " Karton paketleri elime tutuşturup çıkışa doğru yürümeye başladı.

" Ya! KIM JONGIN! " Arkasından avazım çıktığı kadar bağırıp peşinden koşturdum. Neden böyle bir şey yapmıştı ki şimdi? Beni yüz üstü bırakmış gibi hissediyordum.

" YA! Nereye gittiğini zannediyorsun? " Taksiye binmeden önce onu kolundan tutup durdurdum. Yüzünde ki bıkkınlık ifadesi hemen gözüme çarpmıştı.

" Benden bu kadar. Planı beraber yaptık, sana kıyafet konusunda yardım ettim ve birazdan da Junu'yu tekrar arayacağım. "

" Ya! Senin benimle beraber o yemeğe gelmen gerekiyor. " Paketleri onun eline vermeye çalıştığım da yeniden geriye doğru itti. " Kim Jongin! "

" Bak! Anneni, kendi annem gibi seviyorum tamam mı? Ve sende benim en yakın arkadaşımsın. Son iki buçuk senedir birbirimizi tanıyor olsak da. Fakat bu yaptığın çok acımasızca!" Taksiye binmekten vazgeçerek kapıyı sertçe kapattı. Ona verebilecek bir cevabım olmadığı için devam etmesini bekledim. " Neden onun mutlu olmasını istemiyorsun? "

" O mutlu olacak diye neden ben mutsuz olmak zorundayım? " Elimde ki paketi sinirden sıkmaya başladım fakat yüzümü ifadesiz tutmaya çalışıyordum. Jongin'i ilk defa bu kadar ciddi görüyordum. Şuana kadar beraber aptallıklar yaptığım arkadaşım yok olmuş gibiydi.

" Eğer anneni gerçekten düşünüyorsan, bir kere olsun istediklerini sorgusuz kabul et. Neden böylesin? Sürekli kafanın dikine gidip duruyorsun? " Kim Jongin'in bana bu kadar dolu olduğunu hiç düşünmezdim. Sinirden elini kolunu sallayıp duruyordu. Aslında öfkesinin başka bir şeye olduğu kolaylıkla anlaşıyordu. 

" Çünkü bencilim, tamam mı! Benim olan bir şeyi başka kimseyle paylaşmak istemiyorum. " Yüzüne doğru sesimi yükseltmeye başlayınca Jongin yanımdan uzaklaşmaya başladı. Fakat bir iki adım atıp yeniden yanıma geldi.

" Sadece kendini onun yerine koy ve birde o şekilde düşün. Sen olsan ne yapardın? "

" Tabi ki de çocuğumun ne istediği önemli olurdu benim için. " Jongin sinirle karışık bir şekilde gülüp başını iki yana salladı.

" Hala kendin olarak düşünmeye devam ediyorsun. Fakat biliyor musun, yalnız kalmana çok az kaldı. " Söylediği şeyle beni daha çok öfkelendirdiği için bu sefer uzaklaşan ben oldum.

Bunu nasıl söyleyebilirdi? 

Kim Jongin, annemi benden daha çok mu seviyorsun yoksa?

Senin yıllarını geçirip, aynı tabaktan yemek yiyerek, aynı yatakta uyuduğun kişi benim, annem değil. Nasıl onu düşünebiliyorsun? Burada kötü hisseden kişi benim, annem değil. Nasıl onu düşünebiliyorsun ki?!

" Seni gerizekalı! " Yarı yolda dönüp arkama baktığım da çoktan ortadan kaybolduğunu gördüm. Sanırım gelen boş bir taksiye atlamıştı.

Nasıl beni böyle bir durumda bırakabilirdi?! Ona en çok ihtiyaç duyduğum zaman şuanken..

Cidden, beni gerçekten düşünen tek bir kişi bile yok muydu?

Bencilim ve annemi kimseyle paylaşmak istemiyorum. Çünkü ondan başka ailem diyebileceğim kimse yoktu. Onu da kaybedersem ne yapacaktım? İntihara hazır bir psikolojim olduğunu beni tanıyan herkes biliyordu. Ne yani? Ben öldükten sonra mı değerimi anlayacaklardı?

Pekala, tamam! Bu kadar depresiflik yeter. O yemeğe gidip Ahn Miryo kimmiş onlara gösterecektim.

•°•°•°•°•°•°•°

" Ahn Miryo, lütfen. " Annem arabadan inmeden önce derin bir nefes alarak bana döndü. Elim kapıyı açmak için koluna uzanmıştı ki, olduğum yerde kalakaldım. Ne için yalvaracak merakla bekliyordum. Gözlerinde ki korkunun yanı sıra birde endişe vardı ayrıca.

" Sana yalvarıyorum. Lütfen ama lütfen aklında bu yemeği nasıl mahvederim ile ilgili her ne plan kurduysan onu hemen yok et. Bu sefer, sana yemin ederim ki seni Busan'a büyükbabanın yanına yollarım. " 

Duyduğum şeyler karşısında nerdeyse küçük dilimi yutacaktım. Benimle bu kadar öfkeyle konuşmasını beklemiyordum aslında. Büyükbabam despot herifin tekiydi ve onunla bir saat bile geçirsem kalp krizi geçiriyordum. Geçinilmez, eski hikayeler anlatmaya bayılan, asabi herifin biriydi ve açıkçası onu hiçte sevmiyordum. Annemin tehdidi oldukça büyüktü ve bana bir  şeyi fark etmemi sağladı.

O adamı benden çok daha fazla önemsiyordu.

Bunun bu sefer beni daha fazla öfkelendirmesi her yeri dağıtıp yıkmam gerekiyordu fakat hiçbir şey düşünemiyor duruma gelmiştim neredeyse. Omuzlarımın üzerine biri oturmuş gibi, kıpırdayamıyordum bile.

Hangi duygu içine girmiştim böyle? Çünkü çok fazla nefesim daralıyordu.

" Bir planın vardı değil mi? Yine bir şey yapacaktın. " Bana hayal kırıklığı ile bakarken bense bir anlığına onu dinlemeyi bırakarak tam karşımda ki arabadan teker teker inen gençlere bakmaya  başladım. Dün gece arabasına bindiğim kepçe Kulaklı Dev, yani Chanyeol'un arabasıydı ve sanırım inenlerde bahsettiği kardeşleriydi. Ne yani?

Şimdi 5 abim mi olmuştu?

" Ahn Miryo! " Annem arabanın içinde bağırmaya başlarken kemerimi hızla çıkarıp arabadan indim. Telefon elimde yalnız kalabileceğim bir yer bulabilmek adına çocukların arasından hızla içeriye girip tuvalete doğru koşmaya başladım. Bana tuhaf bakışları umurumda olmamıştı. 

Pekala, o adamla evlenmek istiyorsa, istediği gibi olsun. Fakat benden bundan sonra, ne kendisine, ne kocasına, ne de o aptal çocuklarına saygı duymamı beklemesin.

Kabinlerden birine girerek kapıyı arkamdan kapattım. Jongin'e, Junu'ya gelmemesini söylemesi için ulaşmaya çalışıyordum fakat ettiğimiz kavga yüzünden telefonlarımı ne yazık ki açmıyordu. Bu yüzden üst üste üç tane mesaj yazdım. En azından önemli bir şey olduğunu sanıp mesajı açıp okurdu, umarım...

Tekrar geldiğim yere döndüğüm de kapıdan içeriye giren gürültülü kalabalığa karışmaya çalışmadan olduğum yerde beklemeye devam ettim. Kim Ji Hoon'un bizim için ayırtmış olduğu oldukça uzun masaya doğru, en arka sırada ilerlemeye devam ettim. Açıkçası amacım annemden kaçmaktı. En son söyledikleri yüzünden onu uzun bir süre affetmeyecektim.

" Hey, Gururlu küçük insanda buradaymış. " Yine, nereden çıktığını anlamadığım Dev, kucağında ki küçük bir kız çocuğuyla biranda yanımda belirmişti. Dün gece bahsettiği kızı Ra In olmalıydı ve açıkçası güzellik konusunda kesinlikle babasına çekmişti.

" Annesi nerede? " Alay etmesine rağmen yine de onunla sakin konuşmaya devam ettim. Açıkçası son 10 dakika içinde kolum kanadım kırılmış gibi hissediyordum. Bir öfke patlaması yaşayabileceğimi düşünmüyordum ki zaten onun için yeteri kadar gücüm kalmamıştı.

Ağzını açmak yerine bana çenesiyle masanın en ucuna çoktan oturmuş olan kadını gösterdi.

" Vay be! " Dev kesinlikle turnayı gözünden vurmuşa benziyordu. Doğruyu söylemek gerekirse, eşi fazlasıyla göz kamaştırıcı ve herkesin dikkatini çeken bir kadındı. Eşiyle konuştuğumu fark eden kadın, oturduğu yerden boş gözlerle bana bir bakış atıp ilgilendiği telefonuna yeniden döndü.

Masaya geldiğimiz de annemin bakışları hala üzerimdeydi bu yüzden ondan en uzak köşeye oturmaya çalıştım, hemen yanımda dev- ki adının hemen onun yanında oturan karısından Yifan olduğunu öğrenmiştim- bulunuyordu. Benim yanımda, masanın sonunda oturan sincap çocuk, Kardeşlerin en büyüğü Minseok, hemen karşımda dizilmiş diğer çocuklar ise, Sehun, Luhan, Baekhyun-ki onun bana bakışlarından hiç hoşlanmamıştım, ve birde dün tanıştığım Chanyeol. 

Açıkcası Sehun ve Luhan'ın ikiz olmasına anlam veremedim. Birbirlerine pek benzemiyorlardı çünkü. Luhan fazla sevimli bir surata sahipken Sehun bunun tam tersiydi. Masaya oturup birbirimizle tanıştığımızdan itibaren öldürücü bakışlarını bana yollamaktan hiç çekinmiyordu. 

Annemin gözleri üzerinde bir yarım saatin sonunda yemeklerimizin ortasında telefonuma mesaj gelmesiyle dikkatimi konuşulan sohbetten hızla sıyırdım.

# Junu'ya ulaşamıyorum #

Mesaj Jongin'dendi ve bütün rahatlığımın içine anında etmişti. Eğer planı kurduğumuz gibi olurda, Junu restoranı basıp benim içine kavga falan çıkarırsa annem cidden beni Busan'a yollardı.

Elimde tutmaya devam ettiğim çatalı tabağın kenarına koyarak hızla yerimden kalktım. Sandalyenin ahşapta sürtünme sesi tüm dikkatleri üzerime çekerken annemin endişeli bakışları arasında çıkış kapısına doğru koşar adım yürümeye başladım.

" Nasıl ulaşamıyorsun? " Jongin'e tüm sitemlerimi ederken çoktan dışarıya çıkmıştım.

" Asıl sen neden planı iptal ettin? " O da aynı şekilde bana bağırıyordu.

" Sanane bundan. Başka bir plan buldum. Onu kullanmayı düşünüyorum. Senden çıkan fikirler anca bu kadar işte. Bundan sonra senden yardım istemeyi düşünmüyorum. "

" Miryo-ah! "

Bana seslenen ve her yerden hafif Çakır keyif olduğu belli olan Junu hızlı adımlarla yanıma gelerek beni sıkıca kolları arasına aldı.

" Benim güzel sevgilim, bugün neden bu kadar güzel görünüyorsun? " Kıskacından kaçmaya çalışırken bu sefer de başımı elleri arasına aldı. Başta öpeceğini falan düşündüğüm için ondan kaçmaya çalıştım fakat küçük bir çocuk sever gibi başımı bir oyana bir buyana sallayıp duruyordu. " Bu etek çok kısa. Güzel bacaklarını böyle daha çok görebiliyorum ayrıca. Hahaha! "

" YA! Piç herif! "

Altımda ki eteği umursamadan bacağına sert bir tekme attım.

" Birayı sadece ağzın koksun diye bir iki yudum içecektin, seni gerizekalı! Kaç şişe bitirdin? "

Üzerime devrilmeye hazır görünen sınıf arkadaşım Junu yine bir kahkaha atarak parmaklarıyla 4'e kadar saydı.

" Aish! Neden bu kadar salak olmak zorundasın? " Sonunda dayanamayarak üzerime devrilen Junu'nun koca cüssesi altında ezilirken öfkeyle çığlık attım. " Peki ben neden bu kadar aptalım ki senden başka biri aklıma gelmedi? "

" Çünkü sende bana aşıksın. " Bacaklarımın üzerine yatan Junu ellerini uzatarak saçlarımı karıştırdı.

" Sarhoşsun, aptal! " Ayılması için yüzüne birkaç kez tokat attım.

" Aşk Sarhoşuyum ben. " Yeniden kıkırdadı. " Jongin arayıp da bir planı olduğunu söyleyince nasıl sevindiğimi biliyor musun? " Gülmeye devam ediyordu. " Okullar kapandığı için depresyona girmiştim. Sonuçta seni göremeyecektim. Fakat bak, şuan senin kucağında yatıyorum. " Gözlerini kapatıp uyumaya hazırlanırken son anda nerede olduğumuzu hatırladım.

" Park Junu, hemen kalk kucağımdan seni ahmak! Arayıp sana ihtiyacımız olmadığını haber verecektik. Neden telefonları açmıyorsun? "

" Çünkü yanımda değil. " Kucağımda yer edinmeye devam ederken hemen arka cebinde ki telefonunu fark ettim.

" YA! SENI S*K KAFALI!! " Junu'ya en sert biçimde tokadı çakıp hızla kucağımdan kalkmasına neden oldum. Bir anda bütün sarhoşluğu üzerinden uçup gitmiş gibiydi. " Burada bana bir saattir sarhoş taklidi mi yapıyorsun? " Ondan sonra bende ayağa kalkıp onu hırpalamaya devam ettim.

" Ne yapayım? Anca bu şekilde açılabildim sana. " Kendisini darbelerimden korumak için kollarını kullanıyordu.

" Gerizekalı, sana mı kaldım ben?! "

" Bu halinle seni benden başkası alır mı acaba? " Hala bana cevap vermeye devam ederken bende ona vuruyordum öfkeyle. Hiç farkında olmadan döne döne arabaların vızır vızır geçtiği yolun ortasına yürümüştük bile.

" Ahn Miryo! " Annemin uzaktan gelen yüksek sesli çığlığı yüzünden kaçan Junu'nun peşinden koşmak yerine ona döndüm. Yüzünde öfkeden çok daha başka bir şey vardı, Korku?

Buna kafa yormaya devam edemeden başka yüksek sesli bir şey daha duydum.

Korna sesi.

Annemin çığlığı kulaklarıma dolarken olduğum yerde donmuş bir şekilde beni hafifçe sıyırıp geçen bir araba karşımda belirmişti.

Bir dakika!

Az önce bir trafik kazasına mı neden olacaktım?

Continue Reading

You'll Also Like

2.1K 155 20
İlk görüşte aşka inanmazdım, onu görene kadar... Asla, asla dememem gerektiğini anladım. (Çok hafif küfür içerir) "Lan ne alaka? Sadece hareketi ya...
24.3K 1.4K 15
Jeongguk okulda sürekli ''Jiminşiiii'' diye bağırırdı. JjkXPjm
8K 384 14
Yayım Tarihi : 14.06.2021 16 :27 Bitiş tarihi : 24.07.2021 17:15 Düzenlenme tarihi : 04.12.2022
198K 20.9K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️