V A R İ S

由 holytomriddle

273K 17K 15.9K

... Nefes alabilmek için hızlı hızlı soluyordum. Başım dönüyor, kalbim hızlı hızlı atıyordu ama nabzımın atış... 更多

K A R A K T E R L E R
İ N T E R A K T İ F K İ T A P
Y E N İ B İ R B A Ş L A N G I Ç
Y E N İ B İ N A
G E C E
S A R I L M A
E S R A R E N G İ Z F A L
R I D D L E ' I N S I R R I
Y A S A K B U L U Ş M A
H I M H I M L A R
O R T A K
B E K L E N M E Y E N İ L T İ F A T
K O R U M A
H O R T K U L U K
K I Ş I N B A Ş L A N G I C I
N O E L H E D İ Y E S İ
Y Ü Z L E Ş M E
Q U I D D I T C H S E Ç M E S İ
F E L I X F E L I C I S
S I R L A R O D A S I
S A L D I R I
D Ü Ş Ü N S E L İ | R I D D L E ' I N G E Ç M İ Ş İ
G E Ç M İ Ş D O Ğ U M G Ü N Ü D A N S I
A M O R T E N T I A
Y E N İ K U R A L L A R
K A B U S L A R V E S Ö Z
S O N S U Z L U Ğ U N B A Ş L A N G I C I
T O M ' U N G Ü N L Ü Ğ Ü
T E K L İ F
A Ç I K L A M A
K I Ş I N G E L İ Ş İ
AY IŞIĞI
SON VE BAŞLANGIÇ
KAR TOPU
İ T A A T
S L U G K U L Ü B Ü
A C I
D O Ğ U M G Ü N Ü
Y A N L I Ş A N L A Ş I L M A
T E H D İ T
ÜÇ BÜYÜCÜ TURNUVASI
D Ö R T Ş A M P İ Y O N

Ö P Ü C Ü K

4.6K 340 621
由 holytomriddle




Yazarınız geldiiii! Sınavlarım bitti ve işte buradayım. Beni sabırla beklediğiniz için teşekkür ederim. Sizi çok özledim. Siz benim var olma sebebimsiniz. İyi ki varsınız. Umarım bu bölüm beklentilerinizi karşılar. Yorumlarınızı bekliyorum lütfen benimle konuşun! Sizi seviyorum ve bunu sonsuza kadar söyleyebilirim. İyi ki varsınız benim güzel ailem.. Sizinle gurur duyuyorum, bu kadar iyi ve mükemmel olduğunuz için. Ve sevginize layık olduğum için kendimi şanslı sayıyorum. İyi ki varsınız.. İyi okumalar. Ve beni sevdiğiniz için teşekkürler!


----------------------------------------------------------------------------------------------





'Hiçbir şey yolunda değildi. Sadece yolundaymış gibi davranıyorduk. Sömestr neredeyse gelmişti ve kışın soğuğu kuleyi saran korku hissiyle hepimizin ruhunu dondurmuştu. Korkuyorduk. Hatta belki de içimizdeki bu his korkunun da ötesindeydi. İnsanlar birbirine düşmanlaşmıştı. Kimse birbirine güvenmiyordu. Herkes bir başkasından şüpheleniyordu. Ama tabii ki herkesin bir numaralı düşmanı Tom Riddle idi. Herkes, her zaman Tom'dan korkmuştu. Kimse ona yakın olacak kadar cesur olamamıştı. Müritleri hariç. Ve ben hariç. İki haftadır Tom ile sevgiliydim. Bu çok tuhaf hissettiriyordu. Sanki her an bir şey olabilecekmiş gibi hissediyordum. Ama en başından beri sevgiden uzak bu çocuğun içinde bir yerlerde, en derinlerde de olsa sevgi olduğunu biliyordum. Herkeste olmaz mıydı? Herkes sevilmeyi hak etmez mi? Bilmiyorum.. Ama Tom çok başka, bunu biliyorum. Ona aşık olup olmadığımdan emin değilim. Ancak ona karşı duyduğum sevgi tüm kalbimi dolduruyor, öylesine dolduruyor ki başka birini daha sevebileceğime emin değilim. Belki de aşk budur. Bilmiyorum.. Bugünlerde kafam oldukça karışık. Saldırı olmasından korkuyorum. Çünkü eğer olursa.. Tanrım. Ağlamak, çığlık atmak istiyorum bazen. Ama kimse duymayacak, bunu biliyorum. Kendi içimde boğuluyorum. Bazen nefesim kesiliyor, nefes alamıyorum. Bir derdinin olması zaten yeterince baş belasıyken kimseye anlatamamak nefesimi kesiyor. Bu durumla nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum. Duraksamak istiyorum ama duracak vaktim yok. Ne yapacağımı bilmiyorum.'

Tam bunları günlüğüme yazarken çirkin bir kahkaha duydum. Bu kahkahanın kime ait olduğunu çok iyi biliyordum. Duymazlıktan geldim.

'Hahahaha! Demek dersini almadın, ha Allison? Hala mı günlük yazıyorsun? Cidden mi?'

Olive Hornby ve Dolores Umbridge çirkin yüzlerini bana yaklaştırıyordu.

'Ders alması gereken sen değil misin, Olive? Günlüğümü çaldıktan sonra Tom'un söylediklerini unutmuş gibisin.' Sahte bir gülümsemeyle söyledim.

'Bak bak.. Bu gücü kimden alıyorsun, erkek arkadaşından mı? Herkese saldırmaya çok alışmışsınız. Hatta işi büyütüp Sırlar Odası'nı açmışsınız ki bu işi siz yapmadığınızda başkası yapabilsin.' dedi Olive yüzündeki o çirkin gülümsemeyle.

'Kes sesini, karşımda daha da küçülme.' İğrenerek konuştum.

'Ben mi küçülüyormuşum? Bak sen.. Senin karşında kim olduğunu farkında mısın, küçük cadı?'

'Evet fazlasıyla farkındayım. Bu nedenle senden korkmuyorum. Cidden, bana ne yapabilirsin Olive? Söyle. Beni nasıl yenebilirsin. Bu mümkün mü? Aklında bir plan var mı?'

'Aklımda bir plan olsa sana söyler mi sence?' Dolores 'efendisini' tiz sesiyle savundu.

'Sana sormadım, yalaka. Sahi sen ne işe yararsın? Yakında sana tasma takmasını da ister misin Dolores?' Bu cümleleri nasıl kuruğumu farkında değildim. Sanırım Tom'la fazla zaman geçirdim. Bu sırada Dolores'in yüzü üstündeki hırkayla uyumlu bir pembe renge büründü.

'Ya müdüre söylersem. Ne yaparsın? Sırlar Odası'nı Allison açtı desem, kendini nasıl savunabilirsin.' Olive gözlerini öfke bürümüş bir şekilde söyledi.

'Madem bu kadar eminsin. Durma. Git, söyle. Seni tutan ne? Kanıtın olmaması mı? Ama biliyor musun, benim seninle ilgili çok güzel bir kanıtım var. Müdüre verdiğim an okuldan atılmana yarayabilecek bir kanıt.' cesaretle söyledim.

'Ne? Neymiş o?' dedi Olive korkuyla.

'Bilmem.. Müdüre söyleyince öğrenirsin. Görüşürüz Olive.' arkamı döndüm, tam gitmek üzereyken Olive kolumu tuttu.

'Yanmak üzeresin.. Yanlış bir şey başlattın.'

'Ben değil, sen başlattın.' dedim sessizce. 'Ben yanmam Olive, ama sen yanacaksın. Dikkatli ol.' Olive kıpkırmızı bir suratla gerimde kalırken içimden çığlıklar atarak uzaklaştım. Tom, Malfoy ile Karagöl'e gitmiş olmalıydı. Hızla onların yanına gittim. Tahminim doğruydu. Tom, Malfoy ile Karagöl'un kıyısında oturuyordu.

'Tom! Olanlara inanamayacaksın.'

Tom göz bayıltarak bana baktı.

'Yine ne oldu?'

'Olive beni tehdit etti. Ama ben ona dersini verdim.'

'Ne dedi sana?' Tom ciddileşmişti.

'Sırlar Odası'nı benim açtığı söyleyecekmiş. Ben de ona kanıtın varsa söyle ama benim elimde seni okuldan attıracak bir şey olduğunu unutma dedim.'

'Ne?' Tom şaşırmıştı. 'Sen benden gizli ne işler karıştırıyorsun?'

'Dert etme.. Yalan söyledim. Korkutmak için. Ve korktu da.'

'İşte benim kızım..' Tom sırtımı sıvazlarken Malfoy bize bakmamak için her şeyi yapıyordu.

'Ancak.. Korktuğuna göre gerçekten atılmasına neden olacak bir şey var demektir.' Tom ciddi bir şekilde söyledi.

'Evet. Mantıklı.' Malfoy soğuk bir sesle onayladı.

'Malfoy. Bununla sen ilgilen. Olive ve yanındaki sürekli pembe giyinen şeytanı takip et.' dedi Tom emir verircesine.

'Affedersin?' Malfoy soğuk bir sesle yanıtladı.

'Bununla. Sen. İlgileneceksin.' Tom her kelimeyi vurgulayarak söyledi. 'Önceden benim için defalarca yaptığın gibi.'

'Ben senin her dediğini yapmak zorunda değilim.'

'Öyle mi? Neden? Kız arkadaşımı benim yerime öperdin ama, değil mi?' Tom'un son cümlesi üzerimden sanki soğuk bir su dökülmüş gibi hissetmeme yol açtı.

'Tom.. Saçmalama.'

'Allison. Sen bu olayın dışında kal.'

'Kalamam.'

'Kal dedim.'

Çaresizce sustum. Olayın büyümesini istemiyordum.

'Artık sıkıldım. Kendini ne zannediyorsun Riddle?' Malfoy alaycı bir tavırla söyledi.

'Seni baban bile sevmemiş. Terk etmiş. Bunu biliyorsun, değil mi? Ve annen seni doğururken ölmüş. Yazık..' Malfoy'un bunları söylediğine inanamıyordum.

'Sen ne dedin?' Tom son derece korkutucu bir ses tonuyla tısladı.

'Dediklerimi duydun. Kimse senin hizmetkarın değil.' dedi Malfoy üstüne basa basa.

'Sen benimle nasıl böyle konuşursun.. Hangi hakla?'

Malfoy kahkaha attı.

'Kendini Tanrı mı zannediyorsun? Tom ben her zaman senin yanında oldum. Ama buraya kadar. Beni ezmekten vazgeç.'

'Sen kendini ezdiriyorsan bana ezmek düşer.' Tom alayla söyledi.

Malfoy Tom'u duymazdan geldi ve bana döndü.

'Allison.. Sana hissettiğim duygulardan bağımsız olarak, seni düşünen ve seven biri olarak seni uyarıyorum. Girdiğin yola dikkat et. Çünkü bazen aşk saçma şeyler yaptırabilir.' dedi Malfoy, omzumu sıvazladı ve uzaklaştı.

'Aptal.. Neyse. Onu boşver.' Tom bana baktı. Ancak ben sessizliği koruyordum.

'Ne? Malfoy'un peşinden mi gideceksin. Git!' Tom öfkeyle bağırdı.

'Bağırma.' dedim.

'Gitmeni istiyorum.'

İnanamayan gözlerle Tom'a bakıyordum.

'Ne duruyorsun? Gitsene.'

Gözlerimin dolduğunu hissettim ve koşarak uzaklaştım.

Sahanlığa vardığımda bir ses beni durdurdu. Malfoy'du.

'Allison.. Bana bak.'

'Malfoy..' Malfoy kolumdan çekti ve bizi kimsenin duymadığından emin olunca devam etti.

'Bak.. Bunu yapmak zorundaydım. Bunu Tom'u korumak için yaptım. Bizden şüpheleniyorlar ve hep beraber gezmeye devam edersek şüpheleri artacak. Ama ben onu yalnız bırakırsam.. Neyse. Lütfen üzülme, tamam mı?'

'Ama..' kendimi kötü hissediyordum.

'Üzülmeni istemiyorum. Hep gölgenizde olacağım. Ve zamanı gelince Tom'un beni anlayacağından eminim.'

'Peki.' Sessizce söyledim.

'Bak Ally..' Malfoy devam etmeden etrafı kolaçan etti. 'Seni seviyorum. Gerçekten. Benimle olmanı çok isterdim. Ama mutlu olmanı istiyorum. Kiminle mutluysan, onunla ol. Sanırım en doğrusu bu, değil mi?'

'Evet..' kafamı onaylarcasına salladım. 'En doğrusu bu.'

'Ama doğru kişiyle olup olmadığından emin ol. Tom'u gerçekten tanıdığından emin ol.'

Anlamayan gözlerle baktım.

'Tanrım.. Ona aşıksın değil mi? O kadar aptalsın ki ona aşıksın.'

'Ne?' dediklerini anlamıyordum. Malfoy kafasını salladı ve devam etti.

'Ben hep buradayım, tamam mı? Unutma. Asla yalnız değilsin.' Gülümsedi ve ben bir şey diyemeden uzaklaştı.

Haklıydı. Tom'u tanımıyordum. Ve bu düşünceyle emin adımlarla Karagöl'e geri döndüm. Tom hala oradaydı.

'Tom!' bağırdım.

'Efendim?' Beni beklemiyordu ve ani bağırışımın karşılığını veremedi.

'Sen kimsin?'

'Efendim..' dedi tekrar ancak bu sefer had bildirircesine.

'Ben seni tanımıyorum.. Sen kimsin? Bana kendini neden açmıyorsun?'

Tom'un aklı karışmış gibiydi. Bir süre sustu.

'Gerçek Tom'u tanıdığında, hala seviyor olacak mısın?' sessizce sordu. Kafamı salladım. Acı bir kahkaha attı.

'Peki. Akşam yasak ormana gideceğiz. Sana her şeyi anlatacağım. Duymaktan en çok korktuğun şeyleri bile.'

Tom hızla şatoya dönerken ben hala onun neler anlatabileceğini düşünüyordum.

--------------------------------------------------------------------------------------

Tom ile sessizce yasak ormana yürüyorduk. Hava pusluydu. Etrafta kimse yoktu ama ben korkmuyordum. Tom'a gereğinden fazla güvenmiş olmaktan korkuyordum.

'Dur.' Tom bizi durdurdu. 'Burada konuşabiliriz.'

Bir ağaç kütüğüne oturdum. Konuşmuyordum.

'Benimle konuşmuyor musun? Tamam. İşime gelir. Soru sorma. Sadece dinle.'

Kafamı salladım. Çok korkuyordum. Yanlış kişiye aşık olmuştum ve yaptığım yanlışla en acı şekilde yüzleşmek üzereydim.

'Babam Muggle'dı. Annem ise bir cadıydı. Babam anneme hiç aşık olmadı. Ama annem babama o kadar takıntılıydı ki, onu büyüyle kendine aşık etti. Ama hiçbir büyü sonsuza kadar sürmez. Ve büyü bile sevgiyi gerçek manada yaratamaz. Yaratamamıştı da. İşte, annem ve babam beni yaptılar. Midemi bulandıran detayları geçiyorum.'

'Babam büyünün etkisi bitince resmen kaçtı. Annem ise beni 31 Aralık gecesinde bir yetimhanede doğurdu, ve öldü. Bazen cidden beni bırakacak tek yer orası mıydı diye sorguladım.. Tanrım, berbattı.' Acı bir şekilde güldü.

'Ben büyüdüm. Herkes bana bir ucube gibi davranıyordu. Herkes benden nefret ediyordu. Hiç sevgi görmedim, sevgi yoktu. Sevgi görmediğim halde nasıl sevgi gösterebilirdim? Gösteremedim, ama insanlar bunu hiç anlamadı. Çünkü insanlar dinlemiyor ve anlamıyor. Onlar sadece yargılamayı seviyorlar. Orada kötülüğü gördüm, ve gördüğüm şeyi öğrendim. Kötülüğü. Kötü olmayı. Hayatta kalmak zorundaydım. Ve ezilmemek. Ayak uydurmaya çalıştım. Ve başardım. Fark ettim ki insanları korkuttuğumda bana biat ediyorlar. İşte o zaman her şeyin bu şekilde çözülebileceğini fark ettim. Ezilen olmak istemiyorsan ezen ol. Dünya bunun üzerine kurulu. Dünya sevgi üzerine kurulu değil Allison. Keşke olsaydı. Ama değil. Dünya güç üstüne kurulu. Gücü elde edebilenler dünyayı yönetir, edemeyenler ise yönetilir. Bana bir ucube gibi davrandılar. Ama ucube olmamayı öğrendim. Benden korktular. Sonrasında ise, çok büyük bir şey oldu. Bende, farklı bir güç olduğunu fark ettim. İnsanları ezmek, emir vermek ve yönetmekten daha güçlü bir şey..'

'Aklımdan geçirdiğim her şey gerçek oluyordu. Birinin düşmesini istiyordum, düşüyordu. Birinin ölmesini istiyordum, ve ölüyordu. Ben bu gücü fark ettiğimde kendimi kaybettim. Bu gücü yine doğduğum andan beri gördüğüm şekilde kullandım, kötülükle. Kontrol edemedim.' Anlatırken zorlanmaya başlamıştı.

'Orası benim evimdi. Ama nefret ediyordum oradan. Birçok kez yangın çıkardım. Benim yaptığım kanıtlanmadı. Ama benden şüpheleniyorlardı çünkü tuhaftım. Hırsızlık yapardım, çalışanlara zarar verirdim. Herkes farkındaydı. Daha sonra Dumbledore geldi. Yetimhaneye. Ve bana, hayatımı değiştiren şeyi söyledi. Büyücü olduğumu ve Hogwarts'ta eğitim alacağımı söyledi. Bana sever gibi davranıyordu ama tek amacı benim gücümü kontrol altına almaktı. Farkındaydım. Ona hiç güvenmedim. Beni sevmediğini biliyordum ancak yetimhaneden tek kurtuluş yolum olduğu için okula gitmeyi kabul ettim.'

'Buraya geldiğimde her şey başka olacak zannetmiştim. Ama olmadı. Ancak hala güçlü taraf bendim. İnsanları korkutmaya devam ettim. Kendime bir ordu oluşturdum. Saldırmıyorduk, ama planlar yapıyorduk. Ve bana taptıklarını fark ettim. Benden korktukları için bana tapıyorlardı. Bu böyle devam etti.'

'Sonra.. sen geldin.' Yanıma oturdu, ve bana bakarak devam etti.

'Senden nefret ettim. Benden korkmuyordun. Benimle beraber bile uyudun. Seni öldürmeyi düşündüm. Böylece bana ayak bağı olmazdın. Ama yapamadım. Çünkü sende önceden hiç görmediğim bir şeyi gördüm. Sevgi.'

'Kalbimde hiç hissetmediğim şeyleri hissettim. Erkekler sana yaklaştığında içimde onlara vurma hissi oluyordu ama bunun sebebi herkese duyduğum nefretten değil sana duyduğum sevgidendi. Bunu anladığımda korktum. Senden uzaklaşmaya çalıştım. Çünkü hayatım boyunca sevginin zayıflık olduğunu düşündüm. Ama seni tanıdıkça, ilk kez sevildiğimi hissettim. Sana güvendim Allison. Neden, nasıl bilmiyorum. Ama sana güvendim. Senden uzak durdukça sana yaklaştığımı fark ettim. Bedenen değil, zihnen. Senden uzaktayken aklım hep sendeydi. Bu da beni sana her zamankinden daha yakın yapıyordu.'

'Seni korumak istiyordum. Sana sarılmak istiyordum. Çünkü beni anlıyordun. Kötülüklerimi bile.. Ve ben, kendime karşı koyamadım. Herkesi yönetirken kendimi yönetemiyordum. Hislerimi yönetemiyordum. Sana hissettiğim duygunun tanımını uzun süre bulamadım. Çünkü tanımadığım bir histi. Aşk seçilebilecek bir şey değil, ve ben seçemedim. Ancak seçememe rağmen en doğru kişiyi buldum. Seni buldum.' ve elimi tuttu.

'Senden izin istedim. Seni sevmek için izin istedim. Bunu sormadan da bana izin vermeyeceğin şeyleri senden sakladım. Ve sen bana izin verdin.' Elimi daha da sıkıca kavramıştı.

'Bundan çok utanıyorum.. Allison. Beni bırakmandan korkuyorum. Çünkü benim kimsem yok. Ben bile kendimi sevmiyorken sen beni sevdin.' Kafamı salladım ve devam etmesi için cesaretlendirdim.

'Ben.. bir katilim.' Kalbimin durduğunu ve soluğumun kesildiğini hissettim.

'Kendimden nefret ediyorum.' Sesi titriyordu.

'Ben birçok insanın ölümüne sebep oldum.. Annem benim yüzümden öldü. Belki de bir lanetti bu. Ben lanetliyim. Ben herkese zarar veren bir ucubenin tekiyim belki de.'

Yüzümün bembeyaz kesildiğini hissediyordum Ama bir şey diyemedim.

'Ama inan bana.. O zaman başka biriydim. Şimdi de iyi biri değilim. Farkındayım. Ama inan bana, istemezdim. Böyle olsun istemezdim.' Bir süre sustu. Ben de sustum. Ay ışığı karanlık ormanı aydınlatırken sessizlik ruhumu donduruyordu.

'Bütün şanslarımı tükettim, defalarca. Ama senden tekrar bir şans istiyorum. Lütfen.. Beni sevmeye devam eder misin?'

Konuşamıyordum. Ne diyeceğimi bilmiyordum.

'Sen bir yara bandı değilsin. Biliyorum. Ve hayatını mahvedeceğim. Bunu da farkındayım. Ama beni iyileştir. Lütfen.' Bir süre cevap vermedim, o da uzaklara dalıp gitmişti. Düşüncelerimi berraklaştırdım ve sonunda konuşmaya başladım.

'Seni sevmekten vazgeçmeyeceğim Tom. Ve bundan önce yaşanan ve bundan sonra yaşanacak her şeyi beraber atlatacağız.'

Tom dolu gözlerle bana baktı ve sarıldı. Sarılırken ise 'seni seviyorum' diye fısıldadı. Sessizce anın tadın çıkardık.

'Bunu hayatımda ilk kez söyledim.' Acı bir şekilde gülümsedi.

'Daha sık söylemelisin.'

Tom cevap vermedi, beni izliyordu. Sessizce bana yaklaştı, ben daha neler olduğunu anlayamadan dudağıma narin ve çabuk bir öpücük kondurdu.

'Sen benim en değerli parçamsın.' Tom sessizce fısıldadı. 'Sormadan yapmamalıydım, özür mü dilemeliyim? Ama dilemeyeceğim.'

İkimiz de kahkaha attık. Zaman durmuştu. Ve dünyada sanki sadece biz vardık.

繼續閱讀

You'll Also Like

264K 23.4K 28
Son sınıf öğrencisi Jungkook part time olarak girdiği kafede patronu Kim Taehyung'u çıldırtmayı seviyordu. Omega Jungkook Alfa Taehyung Hayrankurgu#1...
289K 18.9K 55
En fazla bir psikopatın kişisel asistaniyim daha ne olabilir ki?
90.1K 5.7K 34
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
79.4K 3.3K 28
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...