KIRIK DÜŞLER

By elfidaa_

207K 22.6K 15.8K

Hayat bir tahterevalliydi.. Bir ucunda Aylin diğer ucunda düşleri vardı. Hayatındaki dengeyi bir türlü tuttur... More

1.Bölüm ~ Aylin
2. Bölüm ~ Emir
3. Bölüm ~ Yıllar Sonra
4.Bölüm ~ Tanışma
5.Bölüm ~ Hediye
6. Bölüm ~ Özür
7. Bölüm ~ Davet
8. Bölüm ~ Hisler
9.Bölüm ~ Kabul
10. Bölüm ~ Mezuniyet
11. Bölüm ~ Korku
12. Bölüm ~ İtiraf
13. Bölüm ~ Sarp
14. Bölüm ~ Acı
15. Bölüm ~ Sessizlik
16. Bölüm ~ Karakol
17. Bölüm ~ Yalnız Kuş
18. Bölüm ~ Mekan
19. Bölüm ~ Karar
20. Bölüm ~ Güzel Haber
21.Bölüm ~ Mahkeme
22. Bölüm ~ İzmir
23. Bölüm ~ Düğün
24.Bölüm ~ Mutluluk
25. Bölüm ~ Dönüş
26. Bölüm ~ Tuğçe
27. Bölüm ~ Anıl
28. Bölüm ~ Yemek
29. Bölüm ~ Teklif
30.Bölüm ~ Doğumgünü
31. Bölüm ~ Seninim
32. Bölüm ~ İhanet
33. Bölüm ~ Açılış
34. Bölüm ~ Oyun
35. Bölüm ~ Kardeş
36. Bölüm ~ Affetmek
37. Bölüm ~ Gitmek
38. Bölüm ~ Her Şeye Rağmen
39. Bölüm ~ Bebek
40. Bölüm ~ Yıldızlar
41. Bölüm ~ Evet
42. Bölüm ~ İsteme
43. Bölüm ~ Dergi
44. Bölüm ~ Şüphe
45. Bölüm ~ Nişan
46. Bölüm ~ Kimsin?
47. Bölüm ~ Kaçırma
48. Bölüm ~ Neredesin?
49. Bölüm ~ Kurtuluş
50. Bölüm ~ Bahar
51. Bölüm ~ Alışveriş
52. Bölüm ~ Belki?
53. Bölüm ~ Şule
54. Bölüm ~ Gerçekler
55. Bölüm ~ Gülümse
56. Bölüm ~ Düğün
57. Bölüm ~ Balayı
58. Bölüm ~ Hamile
59. Bölüm ~ Beni terkediyor!
61. Bölüm ~ Günler...
62. Bölüm ~ Keder
63. Bölüm ~ Hazırlıklar
64. Bölüm ~ Hoş Geldin
65. Bölüm ~ Cinsiyet
66. Bölüm ~ Mucize
67. Bölüm ~ Darp
68. Bölüm ~ Umutsuz vaka
69. Bölüm ~ Abilik
70. Bölüm ~ Ok
71. Bölüm ~ Yılışık
72. Bölüm ~ Tesadüf
73. Bölüm ~ Ece
74. Bölüm ~ Melisa
75. Bölüm ~ Macera
76. Bölüm ~ Sinir
77. Bölüm ~ Şeytan
78. Bölüm ~ Güller
79. Bölüm ~ Plan
80. Bölüm ~ Huzur
81. Bölüm ~ Gizem
82.Bölüm ~ Hata
83. Bölüm ~ Kamp
84. Bölüm ~ Kaza
85. Bölüm ~ Cihan
86. Bölüm ~ Uyan
87. Bölüm ~ Neee!
88. Bölüm ~ Önemli Gün
89. Bölüm ~ Final
90. Bölüm ~ Teşekkürler
DU-YU-RU!!

60. Bölüm ~ Yangın

1.9K 189 152
By elfidaa_

Emir'in kapıyı vurup gidişinin ardından giren sancıyla iki büklüm kaldığı yerde hıçkırıklara boğularak uyudu Aylin. Bu güne kadar yaşadığı bir çok acı vardı. Çocukluğu, tecavüze uğraması, karanlıkta ölüme terkedilmesi ve daha bir sürü şey. Hiç biri şuan içine çöreklenen acısı kadar büyük değildi. İçi alev ateş yanıyor, ruhu çığlıklar içerisinde bağırıyor ancak kimse sesini duymuyordu. Aydınlıkta nefes almak hiç bu kadar zor olmamıştı. Her şey anlamını yitirdi, bu dünyaya kimsesiz olarak gelmişti öyle de devam edecekti. Issız, köksüz, yalnız...

Emir sitenin ortasında gözyaşlarını toprağa akıttı. Tıpkı Aylin gibi iki büklüm olduğu yerde doyasıya ağlıyordu. Bir zaman sonra yanına gelen güvenlik, başına bir şey gelmiş olmasından şüphelenerek usulca omzuna dokundu.
"Beyefendi iyi misiniz?"

Emir omzundaki eli sertçe itti. Ayağa kalktı. Hiç cevap vermeden siteden çıkıp motoruna atladı. Bu güne kadar her dertlendiğinde gittiği yere doğru hızla yola çıktı. Motoruna yüklendiği kadar yüklendi. Tekerleğin zeminde her dönüşünde dertlerinin de hızla geride kalacağına inandırdı kendisini.

Ancak mekan'a vardığında geride bıraktığı dertleri anılarına eklendi ve daha kötü bir hal aldı. Aylin'i oraya ilk getirdiğinde henüz daha ona açılmamışken içinde oluşan o tatlı hisler. Cesaretiyle kendilerini Ayşegül ve Burak'ın zülmunden kurtarışı. Bütün gece bedeniyle kendisini ısıtması. Sonra ilk evlenme teklifi ettiği gece. Bahçedeki dansları, evin içerisinde yanan sobanın yanında aşkla sevişmeleri. O anları düşündükçe kasıkları sızladı. Dişlerini sıktı. Şimdi bütün bu güzelliklerin birer anıdan ibaret kalacak olmasına inanamıyordu.

En büyük yaşama sebebi, hayat kaynağı tek bir bilet ile her şeyi geride bırakıyordu. Yoldan aldığı elindeki dolu şişeye baktı ve lanetler okuyarak yere atıp parçalanmasını izledi. Kalbide tıpkı şişe gibi tuzla buz olmuş haldeydi. Sevdiği kadını göz göre göre kaybediyor oluşuna katlanamıyordu. İçinde onu boğan bu acı ile karanlığa bakıp avazı çıktığı bağırdı. Ancak ne yapsa bu yangından kurtulamıyordu...

Aylin titreyen bedeniyle uyandığında gözüne giren kış güneşi daha çok üşümesine sebep oldu. Ağır hareketlerle doğruldu. Başı çatlarcasına ağrıyordu. Koltuğa oturup başını iki elin arasına aldı. Avuçları arasında ezerken ağrının azalacağını zannetti. Ancak daha fazla canı yanıyordu. Hala koltukta olan battaniyeyi bedenine sararak kendisini yeniden uyutmaya çalıştı. Ancak beyni hiç susmadığı için uykuya geçemedi. Kendisini rahatlatacak şeylere ihtiyacı vardı. Evin içinde dolaşmaya başladı. Yatak odasına girince doğruca dolabı açtı. Emir'in kıyafetlerinden birini alarak hemen burnuna dayadı. Teniyle karışmış parfüm kokusunu içine çekince beyni uyuşmuş gibi sakinleşti.

Elindeki kıyafetle çalışma odasına gitti. Emir'in çizim kalemini aldı, onun masasında oturdu. Henüz hiçbir yaşanmışlığı olmayan bu odada önüne aldığı kağıda bir şeyler karalamaya başladı. Burnunda Emir'in kokusu, elinde en büyük yogası çizdi durdu. Baş ağrısı sakinleşirken, çiziminden ortaya çıkan sonuçlara bakıp hafifçe gülümsedi.

Dün modaevinde hazırladığı sürprizleri düşündü. Onları gidip oradan almaya karar verdi. Odasına geçip hazırlandı ve evinden çıktı. Çağırdığı taksi ile işyerine gitti. Hızlı adımlarla merdivenlerden çıkıp atölyeye geldi. Ütü masasının üzerinde duran minik elbiselere baktı. Eline alıp bir süre onları sevdi. Ardından ütülerini yapıp özenle katladı. Poşete koydu. Yapacak daha fazla işi olmadığı için gitmeye karar verdiği sırada merdivenlerdeki ayak seslerini duydu. Anıl'ın hesap sormaya geldiğini düşünerek gözlerini devirdi. Ancak bu kez ondan bir şey saklamayı düşünmüyordu. Evinin kapısının kulpu ağır bir şekilde inerken Aylin kapıya bakıyordu. Bu kadar ağır şekilde hareket etmesiyle Aylin sabırsız bir şekilde.
"Gel hadi gel." dedi.

Spor ayakkabıların bağlı olduğu incecik bilekleri takip ederek başını uculca yukarıya kaldırdı. Daracık kot pantolonu ile kısa montunun içinde düzgün fiziği açıkça farkediliyordu. Özenle toplanmış at kuyruğu saçlarıyla güzelliği açıkça belli olan Ayşegül en kötü gülümsemesiyle eve adımını attı. Aylin aylar üstüne gördüğü yüzle şaşkınlıkla bakakaldı.

"Tatlım sen gel diyince kayıtsız kalamadım!"
"Ne işin var burada, hatta bu şehirde? Seninle anlaşma yaptık. Gelirsen ne olacağını biliyorsun."
Ayşegül boş bir konuşmayı dinliyor gibi gözlerini devirdi.
"Biliyorum biliyorum, elindeki belgeleri polise verirsin vee beni sonsuza dek hapise gönderirsin. Ama senin bilmediğin bir şey var. Yok iki şey var, üç de olabilir. Neyse çok şey var."
"Git buradan!"

"Canım insan bilmediklerini merak eder."
"Bilmediklerimle mutluyum ben git."
"Off Aylin, çok sıkıcısın. Bu konuşmayı defalarca kafamda döndürdüm hiçbiri böyle ilerlemedi. İlla aykırı olacaksın değil mi?"

"Ne istiyorsun?"
"Hah bunları konuşalım işte. Şimdi, öncelikle sendeki evrakları isteyeceğim."
"Bende değiller."
"Onu anladık, burayı baya aradık. Gerçekten çok sıkıcı bir işyeri. Emir'in Anıl'la yaşadığı evi de aradık orada da bulamadık. Geriye üç yer kaldı. Füsun Teyzelerin evi, ofisleri, bir deee sizin yeni aşk yuvanız. Buralara giremedik."
"Siz kimsiniz?"
"Bak yola geliyorsun, sıradan insanlar gibi merak et sende."

"Evraklar nerede bilmiyorum. Emir alıp götürdü ve inanır mısın onu da merak edip sormadım!"
"Tüh! Madem nerede bilmiyorsun ikinci plana geçiyorum, şu durumda zaten onlara gerek kalmayacak."

Aylin anlamsız bakışlarla eğildiği tezgahta tırnaklarıyla oynayan Ayşegül'e baktı.
"O zaman daha ne istiyorsun git buradan."
"Seni birisiyle tanıştırmak istiyorum. Kendisi de en az benim kadar senden nefret eden ve benim gibi yaşattıkların için senden minik bir intikam almak isteyen birisi."
Aylin çattığı kaşlarıyla Ayşegül'ün dik bakışlarına karşılık verdi.
"Öyleyse karşınız da Sarp Tokgöz!"

En itici kahkahasıyla içeriye giren Sarp Aylin'e baktı.
"Merhaba yavru ceylan, beni özledin mi? Sana seninle karşılaşacağız demiştim."

Aylin işin boyutlarının değiştiğini görebiliyordu. Bunların nasıl olup da bir araya geldiklerini anlayamadı. Göğsü sıkışmaya başladı.
"Beni arayan sen miydin? Delirdiniz mi siz? Ne istiyorsunuz benden? Hemen çıkın gidin buradan polis çağırırım."

Aylin korkuyla gümbürdeyen kalbini sakinleştirmeye çalışıyor. İçinde bulunduğu durumdan nasıl sıyrılacağını merak ediyordu.
"Şimdi Yavru Ceylan, aylarca içerde yattım gün gün bu anı düşündüm planladım. Şu arkamda gördüğün güzel kadın -ve Allah var çok zeki- sayesinde buradayız."
Sarp mutfakta duran Gül'e baktı.
"Güzellik anlatıyorum planı."
"Anlat hadi sıkıldım. Biraz heyecan katalım."
"Yaa ben senin heyecanını yerim."

Aylin ikisinin ilişkisine iğrenerek baktı.
"Şimdi ceylanım, seninle başladığımız ama bitiremediğimiz bir olayımız vardı. O dallama ki artık kocan olmuş, buna engel oldu. Şimdi biz seninle hasret giderirken şu arkamdaki güzellik de bizi kayıt altına alacak. Çok heyecanlı değil mi? Film yıldızları gibi olacağız. Sonra bu kayıt önce uzaya, sonra kocana gidecek. Nasıl?"

Aylin adım adım geri çıkarken kafasını hayır anlamında sallıyordu.
Sarp keyifli kahkahasını attı. Ayşegül'e baktı.
"Görüyor musun, heyecandan dilini yuttu."

Sarp da adım adım Aylin'e yaklaşırken pantolonunun düğmelerini açmaya başladı. Aylin'in kalbi daha hızlı çarpmaya başladı.
"Bir şey diyeyim mi evlilik sana yaramış, böyle daha bir güzelleşmişsin. Sen kafede çalışırken ben yıllarca seni hayal ettim. O zamanlar böyle dolgun değildin."

Aylin geri geri giderken elimi karnına attı. Durumu farkeden Sarp'ın gözleri büyüdü.
"Kızz yoksa sen hamile misin? Bak sen şu yavru ceylana. Demek anne olacaksın. Tüh yaa.. Keşke kocan da görebilseydi o halini. Ama merak etme. Seninle işim bittiğinde sana bir güzellik yapacağız."

"Sarp bak yapma, ne istersen yaparım ama bana dokunma. İstersen para veririm. Ne kadar istersen?"
"Yok babamı bağlamışsın zaten haraca, adamın kazandığı üç kuruş oda gidiyor salak saçması bir kuruma!"

Sarp Aylin'in dibine kadar geldi. Pis kokan nefesiyle burnunun dibinde konuştu.
"Paranı çok yedim artık keyif vermiyor. Biraz da kocanın zevklerini yaşayalım."

Arkadan Ayşegül'ün sesi geldi.
"Hadi Sarp, Burak aşağıda sabırsızlandı."
"Tamam merak etme 10 dakikamı almaz. Zaten öyle azdım ki. Seni anında dağıtacağım. Bağırmakta özgürsün çünkü o sesinden ayrıca tahrik oluyorum."

Sarp kendi pantolonunu ve çamaşırını aşağıya indirdi ve Aylin'in üzerine saldırdı. Aylin Sarp'ı ittirerek onun baskısından kurtulmaya çalışırken Ayşegül elindeki telefonla çekim yapmaya çalıştı. Aylin var gücüyle ittirirken Sarp durdurmak istediği Aylin'e ardı arkasına tokatlarını indirdi. Gözünden akan yaşlarla giderek tükenen gücüyle yine de engel olmaya çalışıp bağırdı. Ancak Sarp Aylin'in aksine çok güçlüydü. Aylin pes eder gibi durunca Sarp da durdu.

Yüzüne taktığı iğrenç gülümsemesi ile Aylin'in bluzunu yırttı. Aylin daha sakin olan Sarp'ın açıkta olan organına sert bir tekme savurdu. Ezilen aletinin acısıyla iki büklüm kıvranan Sarp'ın elinden kaçtı. Evin kapısına yönelerek oradan gitmek istedi ancak Ayşegül Aylin'i saçından yakaladığı gibi geriye çekti. İkisi yere düşmüş boğuşurken içeriye Burak girdi.

"Hemen çıkmamız gerek benzin alev aldı."
Sarp sinirle Burak'a baktı.
"İşimi bitirmedim ben! Neden erken davrandın!"
"Siktirtme beni işine! Yoldan geçen adam izmarit attı. Acele edin."

Sarp aletin sızlayan acısıyla üzerini giydi, Ayşegül'ün yere serdiği Aylin'in karnına sert bir tekme savurdu. Ve hızla oradan çıktı. Aylin de kasıklarında hissettiği acıyla iki büklüm olurken kaçmaya çalışan Ayşegül'e çelme taktı.

Beklenmedik hamleyle yere düşen Ayşegül başını yere sert vurmasıyla bayıldı. Aylin içinde hissettiği acıyla  sürünerek Gül'ün yanına gitti. Alt katta modaevinden başlayan alevlerin cızırtıları yukarıya kadar geliyordu. Yavaş yavaş yükselen duman içeriye girmeye başladı.

Gül'ün telefonuna uzanan Aylin Emir'i aramak istedi. Ancak şifreli telefonu açamadı. Aklına gelen tek seçenekle 112'yi arayarak acil müdehale istedi. Zoraki dik durarak ayağa kalkıp kaçmaya yeltendi. Sürprizinin olduğu poşeti kucakladı. Eli karnında soluduğu dumanla öksürerek ilerlerken beline sarılan kollarla öylece kaldı. Geriye dönüp baktığında bir şeytanı aratmayacak bakışlarla Ayşegül ona bakıyordu.

"Yoo Aylin buradan diri çıkarak hayatımı yeniden mahvetmene izin veremem. Senin yerini ben alacağım ve sen hiç hayatımıza girmemiş gibi olacaksın."

Aylin'i eve sokup kapıyı kilitledi. Kendisi kaçmak istedi ancak alevler merdivenleri sardığı için kaçamadı. Kilitlediği kapıyı açarak Aylin'in yanına geldi. Hemen kapının altına bir örtü tıkayarak dumanın girmesini engelledi. Panik halinde sağa sola döndü
"Nasıl çıkacağım buradan, nasıl çıkacağım, lanet olsun çok zaman kaybettim."
Hızla balkona çıkan Ayşegül hemen içeriye girdi.
"Çok yüksek atlayamam. Çarşafların nerede söyle hemen bağlayıp aşağı inmeliyim."
Aylin sessizce onun çıldırmış tavrını izledi. Başını hayır anlamında iki yana salladı.
"Buradan çıkamayacaksın Ayşegül! İkimizde cayır cayır yanarak öleceğiz!"
Ayşegül korkuyla "hayııırrr" diye bağırdı.

Anıl insanların panik seslerini duyarak cama çıktı. Modaevinden yükselen alevleri görünce gözlerine inanamadı. Telefonu eline aldığı gibi Aylin'i aradı. Ancak telefonu açılmadı. Hemen ardından Emir'i aradı. Neredeyse cevap yok diyecekken telefon açıldı.

"Emir Aylin nerde?"
"Bilmem keyfi ne yapmak istemişse oradadır."
"Ne diyorsun sen? Evde mi Aylin, seninle mi?"
"Bilmiyorum."
"Amk ne oluyor size, ne demek bilmiyorum!"
"Aylin beni umursamıyor, ben de artık onu umursamayacağım. Sana bir şey söyleyeyim mi sen de boşver Aylin'i. Çünkü seni de beni de terk ediyor. Gidiyor.. Hem de bil bakalım nereye? Hemen söylüyorum Fransa'ya!"

"Emir ne saçmalıyorsun sen, ikiniz beraber gitmeyecek misiniz?"
"Yooo tek gidecek o."
"Salak salak konuşma biletleri ben aldım Aylin'e ikinize de aldım. Sana hazırladığı bir sürpriz için gideceksiniz."
"İkimiz mi, sürpriz mi? Evde bir tane vardı."
"Belki seninkini paketledi ne bileyim ben. Sen neredesin, Aylin nerede, modaevi yanıyor."

"Ne!"
"Dün konuştum Aylin'le yalnız işe gelmeyecekti. Ama telefona bakmıyor."
Hızla telefonu kapatan Emir güvenliği aradı.
"Buyrun em.."
"Aylin evde mi"
"Hayır efendim bir saat kadar önce taksi ile gitti."
Hemen telefonu kapatan Emir Ece'yi aradı.
"Abi?"
"Aylin orada mı?"
"Hayır."

Tekrar telefonu kapattı Emir motoruna atladığı gibi son sürat mekandan aşağı inmeye başladı. Dilinde tek bir cümle dönüyordu
'Sakın Aylin, sakın moda evinde olma.
Yokluğunun acısına katlanmaya çalışırken beni ölümünün acısıyla sınama.'

Biranda aklına gelenle motoru durdurdu. Telefonu eline alıp evlerine yakın hastaneyi aradı.
"Aylin Arslan adına randevu var mı bugün?"
"Hayır beyefendi."
Başka bir hastaneyi aradı.
"Aylin Arslan adına randevu var mı bugün?"
"Evet efendim vardı. Ancak dün iptal edilmiş."

Emir beyninde yanan şimşeklerle gözlerini kıstı. 'Aldırmadı! Akşam biz buradayız derken bebeği kasdetti. İkimize de bilet almış. Hayallerini birlikte bulalım dedi.' Daha büyük bir acıyla içi ezildi Emir'in. Günlerdir bir yanlış anlamanın sebebi olarak kıza dünyanın lafını etmiş, konuşmasına izin vermemişti. Motorunu yeniden hızlandırarak modaevine doğru hızla ve dualarla ilerledi.

Alevlerin her yeri sardığı yerde insanlar ahlanıp vahlarken Anıl çaresizce voltalar attı. Emir motoru fırlatırcasına indi.
"İçer de mi Aylin."
"Bilmiyorum ki adamın biri balkonda uzun saçlı bir kız gördüm diyor ama inanmıyorum."
"Ben içeriye gireceğim."
Anıl Emir'in kolundan tuttu.
"Saçmalama tüm ön giriş kapandı görmüyor musun?"
"Umrumda değil ya içerdeyse, onu ölüme terk edemem."
"Ya içeride değilse de sen ölürsen!"
Emir derin bir çığlıkla Ayliiin diye bağırdı.

Aylin solumaya başladıkları dumanın etkisiyle Emir'in sesini duydu. Hafifçe gülümsedi. "Geldin..."

Ayşegül de yavaşça başladığı öksürüklerinin arasında Aylin'in hala umut dolu olan yüzüne baktı.
"Senden nefret ediyorum Aylin, sen hayatımıza girmeseydin her şey çok güzel olacaktı."

"Yanılıyorsun, ben olmasam da Emir seni seçmeyecekti. Sen kendi kendine yaptın bunu."
"Mutlu olmanıza izin vermeyeceğim. Sen burda ölürken o dışarıda vicdan azabından kıvranacak. Videoyu ona atacağım. Senin tecavüze uğradığını düşünecek."

"Nasıl başarıyorsun bu kadar kötü olmayı, doğuştan herhalde. Kardeşini de öldürdüğüne göre!"
Ayşegül sonunu sildiği videoyu Emir'e yolladıktan sonra Aylin'e baktı.

"Beni böyle olmaya siz zorladınız. Ben kardeşimi öldürmedim onu çok seviyordum. Kurtarmak için elimi uzattım ama sıcaktan terlemişti ellerimiz ve avuçlarımdan kayıp ateşin içine düştü. Yine de çıkarmak istedim ama eti yapışmıştı. Ben onu kurtaramadım. Küçücük yaşımda en sevdiğim insanın yanarak ölmesini izledim. Herkes onu öldürdüğümü sandı ve bana kötü kız muamelesi yaptı. Annem bile. Ben de sonunda söyledikleri kişiye dönüştüm. Çünkü ne yapsam iyi olamayacaktım."

"Sana bir fırsat verilse peki, tüm bu kötü imajını değiştirmek istemez misin?"
"Ölüyoruz Aylin farkında mısın? Fırsatımız kalmadı."
"Belki de vardır."
"Var olsa sen burada böyle sakince oturmazdın."

"Beni bu odaya kilitleyip fırsatı senin kullanmana izin veremem. Ya beraber öleceğiz ya beraber kurtulacağız."
"Bir dakika ya, şimdi buradan kurtulmak için bir fırsatımız var ama sen Emir'i benden korumak için kendini öldürmeye razısın öyle mi?"
"Yani öyle de denilebilir."

Ayşegül hayret dolu gözlerle Aylin'e baktı.
"O kadar mı çok seviyorsun onu."
"Keşke elimden daha fazlası gelse, keşke hiç acı çekmese. Keşke hep mutlu olsa ve ben bunu görebilsem."

Hayatında hiç bu denli sevmemiş, sevilmemiş olan Ayşegül'ün gözleri doldu. Üst kata çıkmış olan yangınla yoğunlaşan dumanın eve girmeye başlamasıyla burnunu kapatarak ayağa kalktı.
"Haydi o zaman acele edelim. Buradan çıkalım ve bunu söylemekten nefret ediyorum ama mutlu olun!"

Aylin sonunda yumuşadığını düşündüğü Ayşegül'e gülümsedi.
"İçinde iyi biri olduğunu biliyordum. Görüşe geldiğim gün dosyayı ilk önüne koyduğumda bakışından belliydi. Ama geri adım atamazdım."
Aylin de burnunu kapattı ve ayağa kalktı. Aynı adama aşık ölümle burun buruna olan iki düşman kadın şimdi birlik olacaktı.

Emir kapının önünde Aylin'in nerede olabileceğine dair düşünüp duruyordu. Bir gece önce kapıyı çekip çıkmasaydı şimdi bu acıyla kıvranmazdı. Anıl da bir yandan Emir'e yüklendi.
"Nasıl bilmezsin nerede olduğunu, ne yaşıyorsunuz siz Emir!"
"Anıl ben çok yanlış bir şey yaptım. Ben her şeyi berbat ettim. Aylin'i yanlış anladım hep."

"Ben seni anlayamıyorum Emir, güvendiğim kardeşimi gözü kapalı emanet ettiğim adam sen misin gerçekten?"
Emir yaşadığı acıyı, bilinmezliği kaldıramıyordu, tamamen düşmemek için Anıl'ın yakasına tutundu.
"Anıl bir şeyler yapalım, delirmek üzereyim. Aylin nerede? İçerideyse ben ölürüm."

Emir perişan haldeyken dik durmaya çalıştı Anıl. Emir'in yaşadığı hisleri en derininde yaşayarak sarıldı ona. Yanında olduğunu, desteklediğini göstermeye çalışıyor. Sakinleştirmek için sırtını sıvazlıyordu.

Emir telefona gelen mesajla hemen doğruldu. Aylin'den gelmiş olmasını umarak açtı. Tanımadığı numaradan gelen videoyu açtı. Sarp'ın yarı çıplak halde Aylin'e saldırması, onu soymaya çalışırken direnen Aylin'i sürekli tokatlaması. Aylin'in pes ederek durması ve Sarp'ın bluzu yırtması...Sonuna bakmadan telefonu fırlattı ve modaevine doğru koşmaya başladı. Etraftaki herkes Emir'i tutmaya çalıştı. Herkesin dilinde aynı sözler
"Yapma oğlum oraya girilmez, ölürsün!"

Ancak delirmiş gibi bakan gözlerinde kararlılık vardı. Ölüm şu noktada Emir'i engelleyecek en son şey bile değildi.
"İçeride, Aylin içerde, yaktılar canını, incittiler kadınımı, Aylin'im içerde bırakın beni, bırakın..."
Deli cesaretinde olan Emir kendini tutan herkesten sıyrılıp modaevinin arka tarafına doğru koştu.

"Ayşegül arka kapıya bir şekilde ulaşırsak orası direk dışarıya açılıyor. Kurtulduk sayılır."
"Nerede o kapı, biz burayı baya karıştırdık öyle bir kapı yoktu."
"Aile dışında bilen yok. Atölyeden açılıyor."
"Ama atölye yanıyor."
"Belli ki yanmadan çıkamayacağız burdan, ama ölmeden belki çıkarız."

"Böyle bir seçenek bu kadar bekletilir mi, alevler her yanı sardı."
"Sen bana hesap soracak durumda mısın? Ben mi yaktım burayı!"
"Offf tamam hadi çıkalım."

Evin kapısını açtıkları gibi yoğun sıcaklık ve duman içeriye doğru akın etti. Sırtlarına sardıkları ıslak battaniyelerle hiç nefes almadan ateşin içine atladılar. Sağdan solan düşen tahtalardan kaçmaya çalışarak kapıya ulaştılar. Kapıyı açmayı denediler ancak sıcaktan genleşen kapı sıkışmıştı. Tek çıkış kapılarının önünde öylece kaldılar.
"Ne yapacağız Aylin?"
Öksürük sıklıkları ikisinde de arttı.
"Ayşegül sen kapıya vur sesini duyurmaya çalış, ben yangın tüpünü alacağım. Belki kolu kırarız."

Tamam anlamında başını sallayan Ayşegül kalan nefesiyle kapıya vurup bağırmaya başladı.
"Yardım edin, kimse yok mu, birisi yardım etsin!"
Kapının diğer yanında Emir'in sesi duyuldu.
"Geldim buradayım."
"Emir, Emir yardım et, kapı sıkıştı, aç kapıyı."

Ancak Emir sesin Aylin'e ait olmadığını anladı.
"Ayşegül, Aylin nerede?"
"Burada içeriye gitti."
"Geriye çekil, kapıyı kıracağım."
Emir kapıya tekmeler savurmaya çalışırken Anıl'a bağırarak yardım istedi. Ayşegül çaresiz kapının bir adım gerisinde beklerken Aylin'den bir çığlık koptu. Ayşegül yanına gitmekle beklemek arasında kaldı. Dayanamayıp ne olduğuna bakmak için Aylin'i buldu. Ayağının üzerine düşen tahta ile olduğu yerde kalmıştı. Ayşegül'e baktı. Elini uzattı.
"Beni çek, ayağım yanıyor."

Ayşegül kapıyı açmaya çalışan Emir ile hayatını devam ettirmek isterken Aylin'e yardım etmelimi bilemedi. Acılar içinde kıvranan Aylin Ayşegül'ün bakışlarından bu kararsızlığı anladı.
"Gül, sakın gitme, sen kötü biri değilsin, beni kardeşin gibi burada bırakma, içimde iki can var. Gidersen üç kişi birden ölecek. Yapma..."

Ayşegül kardeşiyle yaşadığı o travmanın ortaya dökülmesiyle yaşaran gözlerini silerek Aylin'e ve karnına baktı.
"Var olduklarına emin misin, kanaman var?"
Aylin başını eğip kanlanan pantolonuna baktı. Hemen ardından acıyla Ayşegül'e baktı. Ayşegül elinden tuttuğu Aylin'i yanına çekti. Ayağının acısıyla ve içindeki endişenin büyüklüğüyle yürüyemeyen Aylin'i sırtına aldı. Ve kapıya geldi.

Emir ve Anıl birlikte tekmeledikleri kapıyı bir ömür gibi gelen süre sonunda kırmayı başardılar. Kapının ardında soludukları dumandan burunları kararmış öksürmekten bitap halde kalmış iki kişi vardı. Ayşegül sırtında Aylin ile zoraki attığı adımlarla temiz havada kendini bıraktı ve dizlerinin üzerine çöktü.

Emir Aylin'i bir bebek gibi kucaklarken Ayşegül kesik kesik aldığı nefesle Emir'e baktı.
"Karnına darbe aldı, kanaması var. Acele et!"
Emir hızlı adımlarla Aylin'in çağırdığı ambulansa doğru giderken Anıl da Ayşegül'ü kucağına aldı. Emir koştururken Aylin ile konuşmaya çalıştı.
"Aylin iyi misin?"
"Ayağım..."

Emir ayağına bakınca ciddi şekilde yandığını gördü. Acıyla yüzü buruşurken
"Canın çok yanıyor biliyorum ama geçecek. Ben yanındayım."
"Sen yanımdaysan canım yanmaz benim. Beni bırakma."

Emir günlerdir yaşadıklarını düşününce hepsi ölümün soğuk yüzü karşısında basitleşti. Gözünden süzülen yaşlarla Aylin'e sıkıca sarılırken "Asla, asla bırakmam." dedi.

Ambulansın yetiştiği sedyeye yatırdı Aylin'i. Hemen solunum cihazına bağladılar Emir de yanında duruyordu. Kucağından hiç bırakmadığı poşeti Emir'e uzattı. Emir ezilen içiyle,
"Nedir bu?" diye sordu.
Solunum cihazını kaldıran Aylin. Elini karnına koydu.
"Ben, bizden vazgeçmedim. Onları korumak için her şeyi yaptım."

Emir anlamaya çalışıyordu
"Onlar?"
"Emir içimde iki can varmış. İkiz bebeklerimiz olacak."
Sevinçle gözleri parlayan Emir
"Anıl ve sen gibi."
Başını evet dercesine sallayan Aylin
"Evet, Anıl ve ben gibi."

Aylin solunum cihazını yeniden takarken. Emir başını Aylin'in göğsüne kapatıp hüngür hüngür ağladı. Aylin de gözünden kulağına doğru süzülen yaşla Emir'in başını okşadı. Tekrar başını kaldırıp Aylin'e baktı.

"Sen dünyanın en güzel kadınısın. Ben yaşattığım her şey için, söylediğim tüm sözler için çok çok özür dilerim. Çok pişmanım Aylin."

"Ben de seni çok üzdüm Emir, anlayışsız davrandım. Ama seni bırakmayı hiç düşünmedim. Paketi açsana."

Emir kucağındaki paketi açtı. İçinden dört parça elbise çıktı. İkisi kız için elbiseyken ikisi erkek için gömlekti. Minicik elbiseleri elinde döndürken acısına karışan sevinçle Aylin'e baktı.
"Aylin bu elbiseler?"
"İzmir de görüp beğendiğin elbise. Cinsiyetlerini bilmediğim için her ihtimal doğrultusunda yaptım."

"Seni çok seviyorum. Seni çok seviyorum."
Gözleri dolan Aylin yorgun ve solgun yüzüyle Emir'e baktı. Bakışlarında derin bir acı saklıydı.
"Emir, Sarp..."
"Şiiii anlatmana gerek yok. Hepsini atlatacağız."

Aylin Emir'in videoyu izlediğini düşünerek susturmaya çalıştığını anlamıştı. Başını hayır dercesine salladı.
"Bize dokunmadı o, izin vermedim ama karnıma sert bir şekilde tekme attı. Kan var Emir. Bebeklerimiz bizi bırakmaz değil mi, ben onlardan vazgeçmek istedim diye bana küsmezler değil mi?"

Emir öfkeyle elini yumruk yaptı. Sarp'ı gördüğü ilk yerde gebertmek istiyordu. Üstelik öyle biranda da değil, acı çeke çeke, sindire sindire öldürmek istiyordu. Öfkesini belli etmemeye çalışarak Aylin'in karnına dokundu.
"Bırakmaz, onlar bizim çocuklarımız güçlüdürler. Eminim sana sıkıca sarılmışlardır."

Aylin Emir'in sözlerine güvenerek, yaşadıklarının yorgunluğuyla gözlerini kapatırken ambulans hastaneye varmıştı.

Saatler sonra gözünü açan Aylin bulanık olan görüntüsü netleşinceye kadar etrafa bakındı. Tam dibinde başı elleri arasında duran Emir'i gördü. Onun böyle mahsun görünen yüzü Aylin'i üzüyordu.
"Ne düşünüyorsun?"
Aylin'in sesiyle hızla başını kaldırdı Emir.
"Canım nasılsın?"
"Ayağım sızlıyor. Bebeklerimiz iyi mi?"

"İyiler, sen uyurken baktı doktor. Aylin, minicikler, ama atan bir kalpleri var. Bu çok etkileyici, mucize gibi, sen gibi.."
"Offf çok şükür. Onlara bir şey olsaydı..."
Emir susturmak ister gibi dudaklarını Aylin'e değdirdi.

"Sadece bolca dinlenmen gerek, ki o iş bende."
Hafifçe gülümseyen Aylin elini kaldırıp Emir'in yanağına koydu.
"Seni çok özledim Emir. Bir insan kocasını özler mi?"
Bir gece önceki cümlesini tekrar eden Aylin Emir'in gözlerinin içine baktı.
"Bir daha asla ne özletirim, ne özlerim seni. Bıkana kadar beni göreceksin."

"Gerçekten beni terketmeyi düşündün mü?"
"Ben seni terketmeyi hiç düşünmedim Aylin."
"Ama bana dedin ki yokluğuna alışmam için sana kızgın kalayım, ben sana fazla geldim dedin."

"Aylin, ben özür dilerim. Senin konuşmana izin vermediğim için. Bizim için hazırlık yaptığın gece seninle tartışmaktan korktuğum için geç geldim. Sabah her şeyi düzeltebileceğimizi düşünerek kahvaltı hazırlamak istedim ve bileti gördüm. Bir tek senin adına bilet vardı. Üstelik Fransa'ya ve sadece gidiş. Zannettim ki bebeğimizi aldırıp beni terkedeceksin. Çok kızdım Aylin, senin aşkınla tutuşurken beni yarıyolda bırakmana kızdım. Tüm tepkilerim ondandı."

"Bir tek benim biletim mi? Ama ikimiz için de bilet almıştım. Sen o sabah benim o adam gibi olduğumu söyleyip çekip gittin. Ardından karnıma bir bıçak gibi sancı saplandı. Seni aradım ama açmadın. Taksi ile doktora gittim ve iki bebeğimiz olacağını öğrendim. Kalp atışlarını duyunca onlara da sana da haksızlık ettiğimi düşündüm. Zeynep ile konuştum ve oda bana çok destek oldu. O akşam sana hem bebeklerimizin haberini vermek hem de sürpriz yapmak istedim."

"Sen evimizde acı çekerken ben telefonunu açmadım. Allah belamı versin benim Aylin. Her cümlende ne kadar çok pişmanlık duyuyorum bilemezsin."

"Sen hep demez misin, yaşanması gerekiyordu diye. Biz de yaşadık ve bitti. Babam dedi ki her evlilikte böyle şeyler olurmuş, önemli olan aynı hatayı tekrarlamamak."
"Asla asla asla..."

"Eeee sürprizimi merak etmiyor musun?"
"Deli gibi hem de... Ne yapacağız Fransa'da?"
"Ben senin motor çizimlerini bir kaç firmaya yolladım. Bazıları çok ilgilendi ama bazıları da hep eksik buldu. Eksik bulanların söylediği tekniklerden haberdar olmadığım için teşekkür edip onlarla iletişimi kestim. Diğerleriyle mailleştim. İçlerinde en donanımlı olan firma Fransa daki. Bizi davet ettiler yüzyüze görüşmek ve çizimlerini hayata geçirmek için ancak araya düğün işleri girince bende bekletmiştim. Bilet alarak bu beklemeye son vermek ve seninle eksik kalan balayımızı tamamlamak istedim."

Duyduklarına inanamayan, sevinçle gözleri parlayan, aynı parıltılarla gözyaşların oluştuğu pınarlarından Aylin'in elini tuttu.
"Şimdi benim çizimlerim tıpkı senin elbiselerin gibi dirilecek mi?"
Aylin evet anlamında başını salladı.

"Bu eşsiz bir sürpriz, hayallerimin çok ötesinde. Ancak senin gibi mükemmel bir kadın bunu başarabilirdi."
"Ben sana hayallerini birlikte bulabiliriz demiştim."
"Ama sen bulmaktan fazlasını yaptın, yaşattın."
"Çünkü sen benim eşimsin ve seni önemsiyorum."
"Çünkü sen benim ömrümsün ve ben seni yaşıyorum."

Aylin ve Emir günler sonra eski hallerine dönmüş olmanın, tüm yanlış anlaşılmaların çözülmüş olmasının huzuru içerisindeydi. Evliliklerinin ilk günlerde yaşanmasını istemeyecekleri bu acı, dönüşü olmayan ciddi yollara girmeden çözüldü.

"Emir, seninle aram kötüyken hep daha kötü bir şey yaşıyoruz. Ve sonunda kendimizi hastanede iyileştiriyoruz."
"Gerçekten öyle, kötü bir tesadüf."
"Acaba ilk tanışmamız olaylı olduğu için olabilir mi?"
Emir ilk tanışmayı hatırlayınca gülümsedi.
"Ne yapalım yeniden mi tanışalım?"
"Hiç fena fikir değil.."
Emir eğilip çok özlediği gülümseyen dudakları öptü.
"Ama kaçarın yok Aylin hanım, kırk kere de tanışsak kırkında da sana aşık olurum."
"E ne yapalım ben de kırkbiri zorlarım."
Emir kahkaha atarken mutluluklarının hiç bozulmaması için içten dua etmeyi de ihmal etmedi. Aylin biranda aklına gelen kişiyle Emir'in elini tuttu.

"Emir, Ayşegül nasıl?"
"Anma onu, geberir inşallah."
"Öyle söyleme lütfen, o olmasaydı şuan küllerime bakıyor olacaktın."
"Konuşma böyle, senin içeride olduğunu anladığım an hissettiğim acının tarifi yok. Öyle bir şey olsaydı bil ki ben de kendimi o ateşe atardım."

Aylin Emir'in yanağına elini koydu.
"İyi mi?"
"İyi iyi merak etme, domuz gibi."

"Emir!"
"Ne istiyorsun benden Aylin? Gidip sarılayım mı ona, ohh ne iyi ettin karıma tarifi mümkün olmayan acılar yaşattın, bir de bunu keyifle kayda alıp bana attın, üstüne bir de iş yerini yaktın. Hatta altın plaket falan alalım çünkü eşsiz bir plan bence haketti. İçerde plaketine sarılarak uyur."

Aylin derin bir of çekerek Emir'e baktı.
"Tabi ki sarıl demiyorum, ama bunca şeyi planlamış olan bir insan beni neden kurtardı. Sırtında taşıyarak çıkardı oradan. Bir de bunu düşün."

"Yanarak ölmenden zevk almamıştır, başka planlarını hayata geçirmek için yapmıştır. Benden sakın ona güvenmemi bekleme. Hepsi cezasını çekecek!"
"Tamam seninle yeni bir tartışmaya girmek istemiyorum. Ayşegül'ü görmek istiyorum."

"Göremezsin."
"Emir?"
"Göremezsin Aylin, polis bekliyor başında, kimseyle görüştürmüyorlar."
"Bence sen ayarlarsın."
"Ama istemiyorum. Daha fazla üzülmeni istemiyorum! Aylin, yapma ne olursun. Göreceksin de ne olacak?"
"Emir onunla konuşmak istediğim bir konu var. Çok sürmez lütfen.."
"Aylin zorlama beni."
"Lütfen?"
"Offff... Tamam ben de yanında olacağım."
"Olur."

"O zaman gidip bakayım neler yapabilirim. Ama bana yasak derlerse hiç zorlamam haberin olsun."
"Benim kocam hamile karısını üzmez."
"Belden aşşa vuruyorsun şuan."

Emir tam kapıdan çıkacakken. Aylin seslendi.
"Haa Emir?"
Emir geri dönüp baktı. Yapmak istemediği şeye zorlandığı için hafif sitemkar bir şekilde.
"Efendim?" dedi.

Aylin muzip bakışlarına eklediği gülümsemesiyle..
"Şey, bir de börek?" dedi.
Emir'in sitemkar tüm havası uçup giderken, aşkla baktı Aylin'e.
"Hemen annemi arıyorum."
Kapıyı kapatıp Aylin'i acısını göstermemek için çırpındığı yanık ayağıyla baş başa bıraktı...

Bu bölüm hakkındaki yorumlarınızı gerçekten merak ediyorum 🥲

Beğenilerini esirgemeyin lüütffeeenn 🤩

Continue Reading

You'll Also Like

5.7K 878 16
Gece yarısını henüz geçmişken atlı arabanın tahta tekerlekleri büyük bir gürültüyle giriş yaptı Necip efendi meydanına. Karanlık, ukuya hazırlanan tü...
858K 33.3K 53
Mecburiyetin, nefretin, acı dolu bir geçmişin tam ortasında duran güzeller güzeli mavi saçlı hırçın kızımız Ayşe... Aşık olduğu adam ona 'değişik' de...
32.6K 1K 33
Asi ve Alaz'ın hikayesi...
620K 35.5K 56
KAPAK TASARIMI🗝Sehrialem ÇARESİZLİK On harf tek kelime. Ne olursa insan kendisini çaresiz hissederki? Yada ne için elindeki tek seçeneğe sım sıkı t...