chicken

60 0 0
                                    




Ellerimi beceriksizce Blair'in omzuna koymaya çalıştım.

"Bu kadar içecek ne vardı anlamıyorum." parmağımı dudağıma götürdüm.

"Sssh,sen sus Çekik." ofladı ve tam göremesem de sanırım gözlerini devirip beni çekiştirmeye devam etti.Ashton'ın arabası görüş alanıma girdiğinde sevinçle yerimde zıplayıp Blair'e sarıldım.Ya da kendimi üstüne bıraktım diyelim.

"ASHTON CLIFFORD GELMİİŞ!!" bana baktı.

"Cidden içki yerine ne içtin sen?"tam onun kötü bir taklidini yapmak için vücutlarımızı ayırmıştım ki bana çarpan çocukla yeri boylamam bir oldu.

"Çok özür dile-" sürünerek kalkarken çocuğa döndüm

"ÖNÜNE BAKSANA...TAVUK!"diye bağırdımda çocuk önce bana,sonra çaresiz gözlerle ona bakan Blair'e baktı.

"Tavuk?"dedi kalın sesi şaşkınca.İlerlediğimiz yöne doğru kafasını çevirdi "Arabaya kadar taşımamı iste-"

"Ah tanrım evet!" Blair beni bok çuvalı gibi çocuğa fırlattıktan sonra; önde o, arkada biz olmak üzere arabaya gittik.

***

"Tanrım,başıım." sızlanarak yatakta öbür tarafa döndüm.Dağıttığım zamanlardan nefret ediyorum.Kapım aralandı ve Pepper elinde ağrı kesiciyle girdi.

"Hey-"

"SSSHHH!"elimi kaldırdım.

"İçimdeki iyiliği öldürüyorsun."aspirini yatağa fırlattı.

"Bu evde en azından birimizin içinde iyilik olması güzel."sırıtmam acı dolu bir ifadeye dönüştü "Sikeyim, ağrılarıma göre çok uzun bir cümle kurdum Pepper. İzin verirsen aspirinimle boğularak ölmeyi bekleyeceğim." gülerek odadan çıktı.Zorlukla paketinden çıkartıp suya bıraktım.Erimesini beklerken kafamı yastığıma gömüp zonklamaların geçmesini bekledim.O sırada telefonum hiç olmadığı kadar gürültüyle çalmaya başladı. TANRIM NEDEN BEN?Sinir,üzüntü,çaresizlik,mutsuzluk ve zonklayan kafamdan kaynaklı dolan gözlerimle telefonuma baktım.
SİKTİR
Arayan başrolüne başvurduğum oyunun yönetmeniydi.

"Alo,Bayan Patrick?" bir yandan konuşuyor, diğer yandan aspirinimi kafama dikmiş salona doğru yol alıyordum.

"Merhaba Bayan Irwin,sizi Elizabeth Bennet rolü için aramıştım." Salona gidiğim gibi hızımı alamayıp koltuğun üstüne çıktım.Luke telefonu elimden alıp hoparlöre koydu.

"Dinliyorum?"herkes hastalıklıymışım gibi bana bakıyordu.

"Jürilerle düşündük ve rol için en uygun kişinin siz olduğunuza karar verdik.Eğer siz de uygunsanız provalarımız yarın , yani pazartesiden itibaren başlıyor."

"E-evet,elbette.Çok teşekkür ederim.O zaman yarın görüşürüz?"

"Görüşürüz Bayan Irwin.İyi günler."

"İyi günler,Bayan Patrick." hat düşme sesi geldiğinde küçük salonumuzda yedi kişi zıplamaya başladık.Birkaç saniye sonra baş gösteren ağrımla kendimi abartılı çığlıklar içinde yere bıraktım.
"Vay be sonunda gerçek bir oyuncu oluyorsun he.Hangi kanalda bu dizi bari?" kaşlarımı çattım
"Michael,ne dizisinden bahsediyorsun sen? Görüştüğümüz şey yine bir tiyatro oyunuydu." Michael mısır gevreğini gözlerini devirerek çiğnemeye başladı
"Tanrım biri şu kızı durdursun FAKİR ÖLECEKSIN!" ağzındaki mısır gevreklerini saçarak konuştuğunda yanında duran Blair kafasına süt şişesini geçirdi
"En azından bardaki sarhoş kızlar hariç kimsenin dinlemediği ikinci sınıf rock müzikleri yapmıyorum çakma punk." bir anda bütün çocuklar bana döndü
Abim elindeki tavayla koşmaya başladı
"CORDELIA IRWIN HAYATIN İÇİN KOŞ!"
••
Sabah şaşırtıcı bir şekilde dinlenmiş uyanmıştım. Saate baktığımda alarmımın çalmasına beş dakika olduğunu gördüm ve kendimi bundan ötürü minik alkışlarka tebrik ettim. Hızlıca banyoya koşup güzel bir duş aldıktan sonra çıktım ve cama koştum. Baharda Manhattan'da yaşamanın dezavantajlarından biri de,asla bir gece önceden kombin yapamazsınız. Hatta sabah yaptığınız kombinle akşamki havanın uyuşmaması gayet olağan bir durumdur. Hafif esintili ancak güneşli havayı gördüğümde koşarak dolabıma gittim düşük bel pantolonumun üstüne crop tişörtümü giydim ve üstüme kısa kollu bir gömlek attım. Çantamı alıp kahvemi yapmak üzere mutfağa geçtiğimde Pepper kendi sandviçini hazırlıyordu
"Sadece uzun boylu olduğun için kıyafetler yakışıyor,biliyorsun değil mi?" dedi gülerek
"Aptallığın sadece sarışınlığından kaynaklanmıyor,biliyorsun değil mi?" gözlerini devirdi
"8/10 verdim ama." sırıttım
"Her gün aynı model bebeğim, 7/10" yanağından makas alıp kahvemi doldurduktan sonra evden çıktım. Bu,hayatımda yeni bir dönüm noktası olacaktı. Manhattan'ın en iyilerinin olduğu bir ekiple çalışacaktım ve kim bilir senenin sonunda oyunu izlemeye kimler kimler gelecekti. Yarım saatlik metro yolculuğumun sonunda inip salona doğru yürümeye başladım. Büyük ve geniş bina karşımda yükseldiğinde derin bir nefes aldım ve ağır kapıyı ittirerek içeri girdim. Sahnenin tam ortasında durmuş sırtı dönük olan çocuğu görünce kaşlarımı çattım çünkü bizden başka kimse yoktu. Hızlı adımlarla sahneye çıktıktan sonra elimi omzuna koydum
"Pardo-" bana döndüğünde gözlerim,yüzümdeki sıçma sanatıyla birlikte açıldı
"Tavuk Kız?!"
"Senin burda ne işin var? Beni takip mi ediyorsun yoksa!"
"Ne saçmali-"
"Saçmalamak mı?!Kaç gecedir karşılaşıyoruz."
"Sadece iki gec-"
"BENİ NE KADARDIR TAKİP EDİYORSUN?!"o sırada Bayan Patrick'in sesi yükseldi
"Cordelia,Harry tanışmanıza sevindim.İlk tanışan partnerler siz oldunuz desenize."
SİKTİR

HOMEWhere stories live. Discover now