Geldikleri Gibi Giderler

134 14 34
                                    

Hikaye Bilgisi: Birinci ve İkinci Büyücü Açlık Oyunları, savaş ve hatta bir sonraki okul dönemi bitmişti. Regulus ve onun dönemindeki öğrencilerin mezuniyet zamanı gelmişti. Mezuniyetin tek bölümlük hikayesidir.
Anlatıcı: Regulus Black

___________________________

Bitti! İnanılır gibi değil, bitti! Hogwarts'ta yedinci dönemimizin sonuna geldik ve artık ayrılık vakti geldi çattı. Oysa ki bu şatoya ilk adımımı attığım gün sanki daha dün gibiydi. Üstelik yaşadığımız onca şeye rağmen böyle hissediyor olmak akıl alır gibi değildi. Güldük, eğlendik; üzüldük, ağladık ve sevdiğimiz arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi kaybettik. Yine de hayatta kalanlar olarak bunun sonunu getirmeyi başardık.

"Siz gidince ben kiminle uğraşacağım?" diye sordu Evan, son gecemizde. Omuzları düşmüştü ve sanki şekeri elinden alınmış gibi dudak büktü. Dominic dört direkli yatağında asılı duran son cübbesini kolunun üzerinde asılı tutarak katlarken ona baktı "Bizden başka onlarca öğrenci var burada. Sen elbet bela olacak birilerini bulursun. Hem eylülde birinci sınıflar gelecek. Taze kan iyidir." Evan omuz silkti "Hiçbir şey size bela olmanın keyfini vermiyor bana."

Eninde sonunda hepimiz bugünün geleceğini bildiğimizden çıt çıkarmadık. Gece boyunca Evan bir bana, bir Dominic'e, bir Rabastan'a sataştı durdu. Bir ara, ışıkların sönmesine yakın, Dominic sinirle Rabastan'a çıkıştı "Eşyalarını tam olarak ne zaman toplamayı düşünüyorsun?" Rabastan uzandığı yerden ona bakarken, ayağını sallamayı kesti, "Sabaaaah." dedi sülalem rahat dercesine. İkisi tartışmaya başladılar ama Dominic sabah erkenden trene bineceğimiz konusunda onu etkileyemediği için Rabastan'a eşyalarını geceden toplatmayı başaramadı.

Bunun sonunda olan tabii ki bana oldu. Saat kaçtı bilmiyorum ama tahminen kör karanlıkta Rabastan vicdan azabı gibi üzerime çökerek "Regulus, yardım et!" dedi. Uykulu halimle ne olduğunu idrak etmeye çalışırken, etrafta Rabastan'ın dört yana saçılmış eşyalarını gördüm. Beni biraz sarstı "Kalk, hadi! Eşyalarımı toplamamız gerek." Uykumun arasında mırıldandım "Tamam, sen Dominic'i uyandır. Ben de şimdi kalkıyorum."

"Dominic mi? Iyy! Hayatta olmaz oğlum! Sabah sabah onun bilmişlik taslamasını hiç çekemem!" Bilmişlik taslasa haklıydı çünkü o, geceden her şeyini toplamıştı ve şimdi gönül rahatlığıyla uyuyabiliyordu. Gözlerimi ovuşturarak "Tamam, o halde." dedim. Kalkmak zor gelmişti ama daha fazla Rabastan saldırısı çekmemek için sallana sallana ayağa kalktım.

Geceden hesap ettiğim için biliyordum. Dominic'in eşyalarını toplaması bir saat sürmüştü, benim ise bir buçuk saat falan ama Rabastan odanın her yerine o kadar dağılmıştı ki üç saatin sonunda Dominic'in alarmı çaldığında biz hala onun eşyalarını sandığına yerleştirmeye çalışmakla meşguldük. Rabastan'ıın dağınık olduğunu bilirdim ve toplanması her zaman uzun sürerdi ama bunun bu kadar zahmetli olabileceğini düşünmemiştim. Duvardaki apliklerden çorap teklerini toplarken kendimi ev cini gibi hissetmedim değil.

İyi bir uyku çekmiş ve normal bir saatte uyanmış olan Dominic, bize pek enerjik bir ifadeyle "Günaydın!" dedi. Ona karşılık verdik ve kısa sürede Rabastan'ın sandığını kapatmayı başardık. Artık üçümüz de şatodan ayrılmak için hazırdık. En azından görünüş olarak. Yeni dönem için okula gelmek buruk hissettirmişti ve dönem başlamadan önce okulu bıraksam mı diye düşünmüştüm ama şimdi ayrılmak da buruk hissettiriyordu. 

Pijamalarımızı çıkarıp, sandıklarımıza atıp, seyahat pelerinlerimizi giydikten sonra üçümüz de kapının eşiğinde dikilerek birlikte bir dönem geçirdiğimiz yatakhaneye baktık son kez. Üç kişi olduğumuz için yatakhanemiz küçültüldüğünden beri burayı odamız olarak görmekte zorlanıyordum ama ne olursa olsun burası bizimdi. Eylül ayından beri buradaydık. Yeşil örtüleri ve göl dibi manzarasıyla Slytherin yatakhanesi.

Mıntıka Hikayeleri | Mıntıka Serisi One-ShotWhere stories live. Discover now