Avukat 29.bölüm

2.8K 189 33
                                    

Boş sokakta sadece adamın ayak sesleri duyuluyordu. Yavaş ve ritimli. Acelesi yoktu, hiç bir zaman olmamıştı. Yanında, onu takip eden küçük kızın ise çıtı çıkmıyordu. Beril daha fazla sessiz olmak için elinden geleni yapıyordu. Ne kadar sessiz olursa o kadar görünmez hissediyordu.

Ne kadar yürüdüklerini bilmiyordu. Karanlığın iyice gök yüzüne hakim olduğu zaman gelebilmişlerdi kurbanın evinin önüne.
Beril onların birer kurban olduğunu biliyordu. Deneyler başladığından beri çaldıkları kapılar değişirdi ama doktorun gözlerinde ki ışıktan hiç bir şey eksilmezdi.

"Ben bir bilim insanıyım." diyerek tanıtmıştı bu adam kendisini. Fakat Beril onun sadece bir canavar olduğunu görebiliyordu. Çünkü gözlerine bakması yeterliydi. Bu gözler korkunç bir delilik ile parlıyordu.

Adam ne hissediyordu? Heyecan? Zevk? Tatmin? Birazdan olacakları düşündükçe yüzünde "o herkesin korktuğu" şeytani gülümseme belirdi.
Beril bu gülümseyi gördüğünde olacakları tahmin edebiliyordu.

Evet doktor yine can almaya gelmişti.
Fakat öldürmek için öldürmüyordu bu adam. Bir amacı vardı.
Amacı Beril'di.

"Hatalı olan, kusurlu olan sen değilsin. Ben değilim. Onlar. Toplum, insanlar ve koydukları doğaya aykırı kurallar. Bizler hayvanlar gibi yaşamalıyız. Sadece hayatta kalma iç güdüyse varlığımızı sürdürmeliyiz bu gezegende. Ama bunu başaramadık. Kendimizi doğadan üstün zannettiğimiz bir ilizyonla kandırdık."

Beril onun bütün açıklamalarını, saatlerce anlattığı dersleri kelime kelime hatırlıyordu.

"Hasta olan ölmeli, yaşlı olan ölmeli, güçsüz olan ölmeli ki doğanın dengesi bozulmasın. Fakat biz! Biz hastaneler yaparak, şehirler kurarak gezegene en büyük ihanetimizi ettik! Bizden başka hiç bir türün doğayı katlettiğine şahit olamazsın. Milyarlarca insan hiç durmadan gezegeni tüketiyoruz. Neden?"  Doktor kendi sorduğu soruları cevaplamayı severdi. Kendisini daha zeki hissediyor olmalıydı.
"Etçil bir hayvana diğer hayvanları öldürmesini yasaklayabilir misin? Bir kuşun bir topraktan başka bir toprağa göçmesine engel olabilir misin? Bir ayıya bir mağarayı kiralayabilir misin? Bir sırtlanı başka bir hayvanın avını çaldığı için yargılayabilir misin? Bir akbabayı ceset ile beslendiği için ayıplayabilir misin?"

"Buna bir çözüm bulmak zorundayız. Bir kağıt parçasına değer yükleyip onun uğruna savaşlar çıkartmak, doğayı zehirlemek asıl delilik. Senin gibi olmalı herkes. Duygulardan arınmalı. Objektif düşünmeli. Doğal ortamında bir hayvanın davranacağı gibi davranmalı. Etik dediğimiz, yasa dediğimiz, toplum kuralları dediğimiz zincirlerden kurtulmalıyız. Sen ve ben yeni bir düzen getireceğiz. İnsanların duygularından arınıp tekrar ilkel hayvanlara dönüşmesini sağlayacağız. Sen ve ben dünyayı kurtaracağız."

Bir doktor olduğunu iddia eden adam Beril gibi çocukları gözüne kestirmişti. Yeni bir toplum, yeni bir ırk yaratmak istiyordu. Fakat hiç bir çocuk uzun süre ona dayanamamış ve sonunda Beril'in henüz çözemediği bir şekilde kaybolmuşlardı. Beril ise hayattaydı. Bu adamın yanında kalmıştı. Çünkü ayak uydurmayı, adapte olmayı iyi biliyordu. Adamın gözleri dönmüştü. Doktor kimdi? Beril onu tanımıyordu. Adam Beril'e de asla isimi ile seslenmemişti.

O bir Sadist miydi? Psikopat? Hayır. Bu cümleler öylesine hafif, öylesine masum kalıyordu ki onun yanında...

O bu şehrin en büyük kabusuydu. Kimse kapısının önüne gelene kadar bu adamın varlığından haberdar değildi. Beril deneklerini nasıl seçtiğini, neden seçtiğini bilmiyordu. Her seferinde ona eşlik etmek zorundaydı. Doktor ona kendisinin yardımcısı olduğunu söylemişti. Baştan aşağı kötü bir insan olduğunu düşündü Beril bu adamın. O bir katilden çok fazlasıydı. Cinayet işlediğini düşünmüyordu. Dünyayı kurtardığını zannediyordu. Amacına öylesine bir inançla bağlıydı ki Beril onun ne zaman bu deliliğe kapıldığını merak ediyordu.

Avukat Where stories live. Discover now