Avukat 18.bölüm

5.1K 326 92
                                    


Kuzey.

Ellerini başının arasına almış odada ki diğer insanlara bakmaktan kaçınan adama baktım. Bir zamanlar insanların korktuğu, adını bile anmaktan çekindiği biriydi. Şimdi isi sadece kayıp bir ruhtu. İnsanları gözümüzde çok büyütüyorduk. Sadece insandık. Hepimiz. Dünyanın en kötü insanı da sadece bir insandı, bir aziz kadar iyilik saçan biri de sadece insandı. Hepimizin zayıf, hepimizin güçlü tarafı vardı. Evrim kusursuzdu. Biz kusurluyduk.
Aklıma Kuzey'i ilk gördüğüm zaman geldi. Şu an ki halinden daha kusurlu bir yaratıktı. Artık öğrenmeye başlayabilirdi. Önce kendini tanıyacaktı, sonra insanlara bakmayı başaracaktı. Onlara baktığında karşısında bir insan olduğunun farkına varacaktı.

Hemen yanında oturan Ali, Kuzey'in yüzüne bakmamaya gayret ederek beni izliyordu. Bana güvendiğini biliyordum. Ama onu yarı yolda bıraktığımda şaşırmayacaktı. Çünkü Ali insanların neye benzediğini biliyordu. Ali benim aksime bu ortama ait değildi. Hissediyordum. O dışarıyla aitti. Normal insanların arasında olmalıydı. Her ne kadar görüntü olarak en farklı duran o olsa da, Ali kurtarılmayı hak ediyordu.

Fuat odada kimsenin varlığından haberdar gibi durmuyordu. Ruhsal olarak en çok yıprananlardan biriydi. Onu bu hale ne getirmişti? Bir canavar olmayı bırakır bırakmaz kendi infazını imzalamıştı. Yaptıklarının farkında olarak yaşayamıyordu. Aslında hepimiz olduğumuz kişiden kaçmak istiyorduk. Ortak yönümüz buydu. Kim olduğumuzu biliyorduk, kabullenemiyorduk. Onlara rehberlik edecektim.

Kazanmak için önderlik edecektim.

Bizim aramızda ne işi olduğunu sorgular gibi bakan Sıla Arslan ile göz göze geldim.
Eğer burda bizimleyse o da normal olamazdı.
Bizi bir şey çekmişti. Ve o çekimden kurtulamamıştık. Hikayelerimiz birbirine bağlıydı. Birimizin ipi koparsa hepimiz düşerdik.
O ipin kopmadığından emin olacaktım. İpi kimsenin bırakmaması için elimden geleni yapmaya hazırdım.

Dışardan bakıldığında alakasız ruh hastası insanlar gibiydik. Ama bizi bir araya getiren şey para değildi, güç değildi, bir kazanç değildi. Buraya kaybettiğimiz insanlığımızı bulmak için gelmiştik.
Adnan bizden önemli bir şey çalmıştı.
Bizi birer köle haline getirmek için üzerimizde deney yapmıştı. Adnan bizi kullanmış, bizden ruhumuzu çalmıştı.

Bize düşman olarak, aslında savaşmamız için geçerli bir sebep vermişti.
Çünkü biz, savaşmak için bir sebebe ihtiyaç duyan kişilerdik.

Zaman geçtikçe kazanma şansımız azalıyordu.
Ona ulaşmak ve planlarını öğrenmek istiyordum. Bu ekibi bu yüzden toplamıştım. Tek bir düşmanımızın olduğunu zannetmiyordum.

Birbirimizin de düşmanıydık.

Gazeteci kadın benim düşmanımdı.

Ben Fuat'ın düşmanıydım.

Fuat Kuzey'in düşmanıydı.

Kuzey Ali'nin.

Hepimizin öfkesi tazeydi. Ama birlikte çalışmak zorundaydık.
Birbirimizin kurtuluşu olabilirdik.

"Neyi bekliyoruz avukat hanım? Neden topladın bizi buraya?"

Kuzeyin soğuk tavrına şaşırmıyordum.
Kuzey kendisiyle olan kavgasını bitirmemişti.

"Birini daha bekliyorum o da gelsin, başlayabiliriz."

Ali bana destek olurcasına yerinde doğruldu.
"Kimi bekliyoruz?"

Saatime baktım.

"Geldiğinde görürsün."

Bir kaç dakika geçmeden içeri Oya girdi.
İlk geldiğim zaman bana işi öğreten kadın.
Bana bulunduğum ortamın gerçek yüzünü gösteren kadın.

Avukat Where stories live. Discover now