Avukat 19.bölüm

4.7K 316 41
                                    


———-
"Gitmek istemiyorum. Lütfen. Gitmek istemiyorum."
Yalvarışlarına dönüp bakmayan adama yakarmaya devam etse de umursamadı. Bir kaç parça eşyasını bir çantaya doldurmakla meşguldü. Çocuktan geriye hiç bir şey kalmasını istemiyordu.

"Gideceksin Beril. Sen bizimle yaşayamazsın. Gideceksin. Başka yolu yok."

Bir çocuğa ait olmak için fazla sade olan odasına baktı, gözleri biraz ilerde, odasının bir köşesinde dışarıya bakan küçük pencereye kaydı. Gitmek istemiyordu.

Çocuk uslu durmadı ve babasının kollarına yapıştı. Onu durdurmak için yalvarmanın yeterli olmayacağını anlamıştı. Ağlaması lazımdı. Ama ağlayamıyordu.

"Ne olur gönderme beni! Denerim, tekrar denerim! Bırakma beni baba!"

Öfkeden gözleri dönen adam sertçe çocuğu itti.
Yere düşen kız çocuğunun canının yanmasını istedi, diğer çocuklar gibi düştüğünde ağlamasını istedi. "Eğer" dedi kendi kendine, "ağlamaya başlarsa ona bir şans daha verebilirim, canı acırsa tekrar sabrederim". Adamın daha düşünceleri son bulmadan, hiç bir şey olmamış gibi ayağa kalkıp tekrar ona giden ve bu sefer bacaklarına tutunan kıza baktı. Kendi kızına. Tiksintiyle çocuğu kendisinden uzaklaştırmak istedi. Onu onuzlarından tuttu ve sarsmaya başladı.

"Gideceksin dedim! Sana bakmaya dayanamıyorum, anladın mı? Yüzünü görmeye dayanamıyorum! Sana baktıkça-"

Yutkundu.

Tekrar çocuğun acıklı sesi yankılandı yavaş yavaş boşalan odada.

"Ben hiç bir şey yapmadım!"

Kendini savunmak istedi. Suçunun ne olduğunu anlayamıyordu, yanlışını göremiyordu. Nerde hatta etti bilmiyordu. Hiç bir şey yapmamıştı.

"Sorun bu ya Beril. Hiç bir şey yapmadın! Hiç bir zaman hiç bir şey yapmadın!"
——————-

Herkes görevini anladığında toplantıyı sonlandırmıştım.
Ali ile yola çıkmaya hazırlanmamız gerekiyordu.

Şu anda bulunduğumuz evi güvenli olması için neredeyse İstanbul'un bir ucunda seçmiştim. Doğal olarak uzun bir araba yolculuğu bizi bekliyordu.
Eskiden kullandığımız arabalardan kurtulup, yeni ve göze batmayan arabalar kiralanmasına karar vermiştik. Bu arabaları Sıla'nın adına tutmuştuk.
Bu işin teknik kısımları sinir bozucuydu.

Adnan bir kedi biz de ondan kaçan küçük farelerdik.
Kapana yakalanmamak için her adımımıza dikkat etmememiz gerekiyordu.

"Her şey tamam mı?"
Ali uslu bir çocuk gibi yanımda beklerken ben gözümü diğerlerinden ayırmıyordum. Ali onlarla değil benimle geldiği için mutluydu.
Oya sakin bir tavırla anlattığım şemayı inceliyordu.
Biraz karışık bir plan yapmıştım. En ufak bir hata gökdelen gibi yıkılmamıza sebep olurdu. Sıla, Kuzey ile onlara verdiğim görevi not almıştı. Fuat "Silahlarımız yok, paramız yok, bizi dinleyen adam yok. Nasıl olacak bu iş?" diye sordu.

Ceketimi giyerken "Orasını bana bırakın. Herkes üzerine düşen kısımı halletsin. Gerisini ben hallederim. Sakın planı değiştirmeye ya da benden habersiz bir şey yapmaya kalmayın. İplik ucunda her şey."

Ali bana gururla baktı. Plan hoşuna gitmiş olmalıydı.
"Gurur duyuyorum seninle Beril. Şu an sana baktığımda gerçek bir lider görüyorum. Bunların senden öğrenecekleri çok şey var."
Ali, Kuzey ve Fuat'ı sinir etmek için uğraşırken ben onlara takip cihazı olmadığına inandığım telefonları uzattım.
"Dinlendiğimizi var sayın. Her zaman çok az bilgi verin. Adres vermeyin. İsim vermeyin."

Avukat Where stories live. Discover now