4

43 5 2
                                    

Jimin çantasına son bir kez daha baktı ve fermualarını kapattı. Diğerleri ise sessizce onu izliyordu. Hastaneden daha çıkalı birkaç saat olmuştu ve apar topar eve gelip hazır kurumuş gıdaları bir dağcı çantasına doldurmaya başlamıştı. Ormana geri gideceğini ve Jennie'yi bulacağını söylüyordu. Hepsi korkuyla ona baksa bile seslerini çıkaramıyorlardı.

"Gerçekten ormana geri mi döneceksin? Bunu yapmamalısın Jimin. Ne olacağını, ne bulacağını bilmiyorsun bile. Kabus gördün sadece. Bırak şu çantayı ve bir çay içip yatış lütfen."

Jisoo son kez bir çaba gösterdiği sırada Jimin, kafasını sağa sola salladı ve çantasını omuzlarına yerleştirdi. Gözlerindeki korkusuzluk ve kararlılık ile onlara baktı, cevap bile vermeden kapıdan çıkıp yürümeye başladı. Hiçbiri ne yapacağını bilmiyordu ve onun için endişeleniyorlardı. Yoongi peşinden gitmeyi düşünse bile bunu yapacak cesareti yoktu. Ayrıca Jimin onu anında yanından kovardı.

Jennie ormanda arkadaşını bekliyordu. Onu kurtlar intikam için hapsetmişlerdi. Jimin onu kurtarmak zorundaydı. Böyle düşünüyordu ve buna tutunarak hareket ediyordu. Hızlıca ormana doğru yürümeye başladığında arkasında duyduğu adım sesleriyle durdu.

Yoongi, Jisoo ve Lisa arkasından sessizce geliyorlardı. Sırtlarında çanta göremeyince ufak bir hayal kırıklığına uğrasa da gelmemeleri daha iyi olacaktı. Ormana gelmeyi düşünüyorlarsa bile onları kovardı. Sağ çıkıp çıkamayacakları bile belli değildi.

Jimin aralarındaki iki üç adımlık mesafeyi kapattı, hepsine tek tek sarıldı ve ormana doğru yürümeye devam etti. Diğerleri ise herhangi bir şeye karşı ormanın girişinde Jimin'den bir işaret bekleyeceklerdi.

Jimin hızlıca ormandaki patikayı geçti ve mağaranın önüne geldi. Bu kadar çabuk gelmesine şaşırmıştı ama yüzünden hiçbir şeyin okunmaması için gayret ediyordu. Etrafına bakındı ama ne bir kurt ne de başka bir yaşam belirtisi gördü. Derin bir nefes aldı ve taş merdivenleri çıkmaya başladı.

"Jennie'nin içeride olduğunu biliyorum. Öyle olmak zorunda ve ben onu alıp tekrar evimize döneceğim."

Mağaranın ağzındaki taşları zorluyordu. Arkadaşını kurtarmak için bu kapıyı açmak zorundaydı. Çantasındaki minik çekici hızlıca çıkardı. Balyozu taşıyamadığı ve ağır geldiği için vazgeçip minik çekici almıştı.

Çekiçle taşlara tüm gücüyle vuruyordu ama taşlara ne kadar vurursa vursun tek bir çizik bile oluşmuyordu. Bu, onu iyice sinirlendirmişti.

Ne kadar denerse denesin olmuyordu ve bu yüzden vazgeçmişti. Kasabaya dönüp balyozla geri gelecekti. Kendi kendine söylenerek ormanı koşarak yarılamıştı ki birden bir uluma duydu. Jimin bir an korkmasına rağmen hızlıca etrafına göz gezdirdi. Jennie'nin kaybolduğu ve bir daha ortaya çıkmadığı yere gelmişti.

Yavaşladı ve elini ağaçlarda gezdirerek yürümeye başladı. Jennie'nin şu an gittiği yoldan gittiğini düşünüyordu, hiç korkmadan ve arkasına bakmadan. Jimin birden önünden turuncu bir gölgenin geçtiğini gördü ama ne olduğunu anlayamamıştı. Ne olduğunu anlaması için çok hızlı hareket ediyordu.

Birden bastıran yağmur ile neye uğradığını şaşırmıştı. Koşarak saklanacak bir yer aradı ama kocaman ormanda tek bir mağara bile yoktu. Girişi olmayan bir tane dışında. Jimin tekrar uluma duymuştu ve bu onu daha da çok korkutmuşu. Hem korkudan hem üşüdüğünden dolayı titriyordu.

Ormanda nereye gittiğini bilmeden koşuyordu şimdi de. Daire çiziyor bile olabilirdi. Yağmur daha da şiddetlenmişti ve Jimin geldiği yolu bir türlü bulamıyordu. Sanki kasaba kaybolmuştu ve bu ormanın içine hapsolmuştu.

Jimin birden ağaçların arasına gizlenmiş bir mağara gördü ve hiç düşünmeden kendini içeri attı. Dışarıya göre içerisi sıcacıktı. Kendine girişe yakın bir boşluk buldu ve oraya iyice yerleşip yağmurun dinmesini beklemeye başladı. Ne yapacağını kestiremiyordu ve bu onu iyice korkutmuştu.

Birden arkasında bir hırlama duyduğunda yavaşça arkasına döndü ve ona şirin bakan ufak bir turuncu kurtla karşılaştı. O an her şey bir anlığına silinmişti. Kurdun gözleri onu içine çekiyordu resmen. Ona dokunmak, sevmek istediği sırada minik kurt mağaranın derinliklerine doğru hareket ettiğinde Jimin de kurdu takip etmeye başlamıştı. Hiçbir şey düşünemiyordu. Kurt onu adeta güzelliğiyle büyülemişti.

Jimin'den uzun bir süre haber alamayan üç arkadaş son çare olarak ormana bakma kararı aldılar. Ormana girmeye korksalar da mağaraya doğru yola koyulmuşlardı ve her an olabilecek tehlikeye karşı yanlarında bir de sopa vardı.

Mağaranın önüne geldiklerinde tek buldukları şey çekiç ve Jimin'in yol için hazırladığı çantasıydı. Ellerinde Jimin'in nerede olabileceğine dair dair tek bir iz bile yoktu.

"Sizce mağaraya girmeyi başarabildi mi?"

Lisa mağaranın girşine bakmaya devam ediyordu. Tek bir tane bile içeri girebileceği delik yoktu. Yoongi kafasını salladı ve kasabaya doğru yola koyuldu. Jimin de gitmişti ve bir daha onu göremeyeceklerdi. İki arkadaşını birden kaybetmişti ve ne yapacağını bilmiyordu.

Jisoo bir anda bağırınca Lisa ve Yoongi donup kalmıştı. Jisoo bir şey bulduğunu bağırarak söylüyordu. Yoongi ve Lisa hiç düşünmeden koşarak Jisoo'nun yanına gittiler.

Jisoo eliyle taşların üzerindeki çizikleri gösterdi. Yıllardır tek bir çiziği bile olmayan taşlarda, şimdi darbe izleri vardı. Bunu Jimin yapmış olabilirdi ama ne izi olursa olsun hemen siliniyordu ve eski haline geri dönüyordu bu taşlar. Bu yüzden bu, büyük bir olaydı.

Yoongi başka iz bulmak için mağaranın etrafında koşmaya başlamıştı. Lisa ve Jisoo ise dağılıp bir iz aramaya başlamıştı.

"Burada bir şey buldum!"

Yoongi'nin bağırmasıyla ikisi de her şeyi bırakıp koştular. Jimin ya yaşıyordu ya da şu anda ölüydü ve üçünün onu bulması gerektiğini biliyordu. Jisoo ve Lisa nefes nefese Yoongi'nin yanına geldiklerinde bulduğu şeye baktılar. Bulduğu şey jimin'in bugün giydiği mavi tişörtünün bir parçasıydı.

Lisa ileride gördüğü şey ile donup kalmıştı. Kafasını o yöne hiç çevirmemeyi isterdi ama görmüştü bile. Yavaşça işaret parmağını kaldırıp gördüğü şeye doğrulttuğunda ikisi de kafalarını çevirmişti. Gördükleri şey ile diğer ikisinin de gözleri büyümüştü.

Turuncu bir kurt yanında biri kadın biri erkek olan iki siluet ile mağaraya ilerleyip gözden kaybolmuştu. Kurdun kürkü parlıyordu ve çok gerçekçi duruyordu. Kurt hariç diğer iki siluet siyahtı. Sadece kurt gerçek diğer ikisi ışık oyunu gibi duruyordu. Yoongi Lisa'nın işaret parmağını tutup indirdi ve Jisoo'ya bağırıp kasabaya doğru koşmaya başladılar.

Üçlü nefes nefese eve geldiklerinde tüm kapıları ve pencereleri hızlıca kilitleyip evdeki tüm perdeleri indirdiler. Üçü de kendini salona kapattıktan sonra derin bir nefes aldılar. Güvende olduklarını düşünüyorlardı.

"Jimin başarmış, mağaraya girmiş."

Jisoo nefes nefese konuştuğunda diğer ikisi bir süre cevap vermedi. Ne diyeceklerini bimiyorlardı.

"Sizce Jennie'yi alıp geri gelebilecek mi?"

Lisa ağlamak üzere olduğunu hissediyordu. İki arkadaşını kaybetmiş gibiydi ve bu, onu sarsıyordu.

"Bilmiyorum Lisa, hiç bilmiyorum."

Yoongi perdeyi biraz araladı ve etrafa tekrar baktı. Hiçbir şey olmadığından emin olunca rahat bir nefes almıştı, şimdilik.

Fox magic| jenminWhere stories live. Discover now