2

51 5 2
                                    

Olayın üzerinden tam olarak 10 yıl geçmişti. Jennie'den bir daha hiç haber alınamamış, mağaranın girişi de bir daha hiç açılmamıştı. Kimse nereye gittiğini bilmiyordu. Kaybolmasından günler sonra bile orman kazılıp her yerine bakılmıştı ama ondan bir haber yoktu.

Annesi ise o köyden taşınmıştı. Kızı aklına geliyor muydu kimse bilmiyordu, kadından tek bir haber bile yoktu. Kasabadaki tüm çocuklar büyümüş ve en küçükleri 22 yaşına basmıştı. Çoğunun annesi veya babası ölmüştü bu süre içerisinde, birçoğu ise evlenip büyük şehirlere taşınmıştı. Kimse artık birbiri ile görüşmüyordu. Hatta ne yaptıklarından haberleri bile yoktu.

Yoongi, Jimin, Jisoo ve Lisa köyde kalmayı tercih etmiş birkaç gençti. Arkadaş grupları artık dağılmıştı ve sadece onlar kalmıştı. Bu dört genç artık kimse ile konuşmuyorlardı bile. Jennie için ormanın içinde bir mezar hazırlamışlardı. Her yıl düzenli olarak oraya gidip Jennie'nin geri dönmesi için dua ediyorlardı. Ona hala bağlılardı ve arkadaşlarını geri istiyorlardı.

"Bugün 12 Nisan. Hepiniz geliyorsunuz değil mi?"

Yoongi kahveleri hazırlamış bahçede ki masanın üzerine tepsiyi koymuştu. Söylediği şey ile masada ölüm sessizliği oluşmuştu. Kimseden ses çıkmıyordu. Lisa kahvesini aldı ve yudumlamaya başladı. Diğerleri de aynısını yaptığında Yoongi, sesli bir şekilde nefesini dışarı verdi ve sandalyesine oturdu.

Lisa dolan gözlerini kırpıştırdı ve kafasını salladı. Diğerleri de ona katıldı. Yoongi'nin içi rahatlamıştı. Bir an gelmeyeceklerini düşünmüştü. Kahvelerini sessizlik içinde içtiler ve hazırlanmaya başladılar. Bir an önce gitmek ve biraz daha etrafa bakınmak istiyorlardı.

Çok geçmeden ormana varmışlardı. Lisa'nın içine bir ürperti gelmişti. Ama bunu pek önemsemedi. Her yıl ormana geldiğinde bu ürperme oluyordu. Yoongi elinde tuttuğu sepetin askısını daha sıkı kavradı. Ormana her geldiğinde Jennie'nin koşuşu aklına geliyordu. O gün onu nu takip etmediği için pişmandı. Onu takip etseydi hala hayatta olabileceğini, bu olanların hiçbirinin yaşanmamış olabileceği düşüncesiyle yaşamaya çalışıyordu.

"Hey Yoongi, iyi misin?"

Jimin'in omzuna dokunmasıyla kendine gelmişti. Önüne baktığında geldiklerini gördü. Elinde ki sepeti yavaşça yere koydu ve içinden mumları ve meyveleri çıkardı. Hepsini geçen yıldan kalan sunağın üstüne koydu. Hepsi Jennie'nin fotoğrafına bakıp dua ettiler ve biraz etrafa bakındılar. Ona ait tek bir şey bile yoktu ve bu onları fazlasıyla üzüyordu. Tek bir işaret istiyorlardı.

Sunağın yanından ayrılmak üzerelerken gelen ses ile durdular. Hepsi ses bile çıkarmadan sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu ama ne olduğunu bile anlayamadıklarından bu, onları zorluyordu. Ses bir daha geldiğinde hepsi donup kalmıştı. Jisoo ve Lisa birbirlerinin koluna girmiş bekliyorlardı. Yoongi ve Jimin kızları daha çok korkutmamak için sakinliklerini korumaya çalışıyordu.

"Biri burada neler olduğunu açıklayabilir mi? Korkmaya başladım ve rüzgar çok sert esiyor."

Jisoo sesini çok yükseltmeden konuştuğunda Yoongi ve Jimin onlara doğru yaklaştı. Yoongi yerden sepeti aldı ve hızlandı.

"Sanırım biri geliyor Jisoo. Buradan hemen gitsek iyi olur."

Yoongi hızlıca arkadaşlarının yanına geldi. Hepsi korku dolu gözlerle ona bakıyordu. O da en az onlar kadar korkuyordu ve bir an önce bu ormandan çıkmak istiyordu. Jennie'ye olanlar onların başına da gelecek diye korkmaya başlamıştı.

"Kim geliyor olabilir ki?"

Lisa meraklı gözlerle Yoongi'ye baktı ama Yoongi, onu takmıyor gibiydi. Sadece Jimin'e bakıyordu. Jimin de ona bakmaya başlayınca kızlar duruma el atmanın zamanı geldiğini anlamıştı. Rüzgar bir anda şiddetini azaltınca hepsi şaşırmıştı ama Yoongi şaşkınlığını üzerinden çabucak atarak Jimin'e bakmaya devam etti. Jimin bu durumdan sıkılmışa benziyordu bu yüzden seslice nefesini dışarı vererek bunu belli etti.

Fox magic| jenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin