Araf | Otuz İkinci Kanto

Start from the beginning
                                    

anlamadım, yeryüzünde duymamıştım benzerini,
sonuna dek izleyemedim ezgiyi.

64 Syrinks'in serüvenlerini dinleyen

zalim gözlerin, başlarına geleceği bilmeden
nasıl kapandığını çizecek yeteneğim olsaydı;

67 modelin resmini çizen bir ressam gibi,

nasıl uyuyakaldığımın resmini çizerdim;
ama bu resmi kim çizebilir ki?

70 Bu nedenle, nasıl uyandığımı geçiyorum

ve uykumun perdesini bir ışımayla birlikte
"Ayağa kalk: ne yapıyorsun?" sözleri yırttı diyorum.

73 Meyveleri meleklerin iştahını kabartan,

gökyüzünde sürekli düğün yapan
elma ağacının çiçeklerini gördüklerinde

76 Petrus, Yahya ve Yakup'un kendilerinden geçmeleri

ve derin uykularını bölen sözü
duyup da kendilerine gelmeleri,

79 sayılarının azalmış olduğunu,

Musa ile İlyas'ın gittiğini,
ustalarının giysisinin değiştiğini
82 görmeleri gibi, kendime geldim ben de,

ırmak boyunca yol gösteren iyi kadını
ayakta, üstüme eğilmiş buldum.

85 "Beatrice nerede?" diye kuşkuyla sordum.

Dedi ki: "Yeni yaprakların altında,
kökün üstünde oturmakta, gördüğün gibi.

88 İyi bak, çevresini saranlara da:

ötekiler Grifon'un peşinden yukarı gitmekteler,
daha tatlı, daha derin bir ilahi söylemekteler."
91 Bilmiyorum başka şeyler dedi mi,

çünkü gözlerimin önüne gelmişti
beynimden silen her düşünceyi.

94 İki biçimli hayvanın bağladığını

gördüğüm arabayı bekler gibi,
tek başına gerçek toprağa oturmuştu.

97 Yedi kır perisi çevresinde halka olmuştu,

ellerinde lodostan da, poyrazdan da
etkilenmeyen meşaleler vardı.

100 "Bu ormanda uzun süre kalmayacaksın;
benimle birlikte sonsuza dek, İsa'nın Romalı
olduğu Roma'nın yurttaşı olacaksın.

103 Bu nedenle, kötü yaşam süren dünyanın iyiliği
için arabaya çevir gözlerini,
dünyaya dönünce yazıya dök gördüklerini."

106 Böyle dedi Beatrice: isteklerini

yerine getirmeye hazır ben de, onun istediği
yere çevirdim düşüncemi, gözlerimi.

109 Gökyüzünün en ırak kıyısında

yağmur yağdığında, kalın bulutlardan inen ateşin,
kabuğu parçalayıp, çiçeklerin
112 taze yaprakların kopmasına yol açarak ağaca
inen Jüpiter'in kuşu gibi
hızla yere indiği görülmemişti;

115 kuş olanca gücüyle arabaya bindirdi;
araba, dalgaların sancağı iskeleyi kapladığı
fırtınaya tutulmuş bir gemi gibi sarsıldı.

118 Daha sonra, kursağından lokma geçmediği
izlenimi veren bir tilki
zafer arabasının içine girdi;

121 ama kadınım korkunç suçlarını

yüzüne vurunca, etten yoksun kemikleri
elverdiğince kaçıp gitti.

124 Sonra kartalın, daha önce geldiği
yerden arabanın içine girdiğini
ve tüylerini döktüğünü gözledim;

İlahi KomedyaWhere stories live. Discover now