TANITIM 2 - Tesadüflerin Getirdikleri

38.2K 924 145
                                    

İnsanlar garip varlıklardır. Sürekli arayış peşin de olan bu varlıklar her şeye sahip olsalar da aslında sahip olmak istedikleri tek bir şey vardır. Aşk...

Benim de sahip olmak istediğim ama bir türlü beni bulmayan o kutsal aşk...

* * *

"Adın ne?"

Ayakta iki ızbandut tarafından kolları mengene gibi sıkılmış bir şekilde, üstüne üstelik onca silahlı adamın için de neden bunları düşündüğünü bilmiyordu Zeynep. Belki kaçınılmaz son olan kendi ölümüne çok yaklaştığını düşündüğünden belki de karşısında ki adamı görür görmez için de oluşan anlamlandıramadığı kıpırtıdan dolayı... Tam da şu anda bu aptal varsayımları bir kenara bırakıp cevap vermesi gerekiyordu aslında. Farkındaydı... Korkması gerekiyordu ki o zaten gerekeni fazlasıyla yerine getirerek korkuyordu. Neden buradaydı? Daha doğrusu böyle karizmatik adamlar neden karşısına normal bir zamanda çıkmıyordu? Karşısındaki yakışıklı adamın gözlerinde takılı kalmış bir vaziyette bunları düşünürken, aynı adamın sesiyle daldığı düşünceleriden hızla çıkış yaptı.

"Bana bak! Ben bir şeyi bir defa söylerim. Tekrardan hoşlanmam!" dedi karşısında ki yaşayan otoriter hödük. Az önce bu adama mı yakışıklı demişti? Resmen takke düşmüş kel görünmüştü. Adamın dışı yakışıklı içi sarımsaklı... Soyulduğu an kokusundan durulmayan bir baş sarımsaktı kendileri!

'Konuşmasaydı iyiydi,' diye düşündü içinden. Tekrar gözleri put gibi duran silahlı adamlara kaydı. Aslında etrafında böyle adamlar görmeye alışıktı alışık olmasına da hiç bu kadar iç içe olduğunu hatırlamıyordu. Bu yüzden ağır adımlarla üzerine doğru yürüyen, yaşayan hödüğü daha fazla sinirlendirmek istemiyordu. Çünkü farkındaydı ki o silahların içini şeytan değil bizzat kendileri doldurmuştu.

"Zeynep," dedi titrek sesiyle. Kendi sesi ilk defa bu kadar yabancı geliyordu. Sahi sesi de mi kendisi kadar çok korkmuştu yaşadıklarından? Yerin en dibi neresiydi ilk defa merak ediyordu genç kız. O yere gitmek ve şuan ki durumdan kurtulmak istiyordu. Zamanı geriye alası gelmişti yine. Evet, belki de kendisini prensesi yapmak isteyen adamın yanından, o mekandan hiç çıkmamalı, istemese de Tuğra'nın yanında kalmalıydı. Şimdi daha zararlı çıkmamış mıydı? Buradan kurtulursa eğer bu sefer de babasının elinden kurtulamayacaktı. Ya da belki de Tuğra bu sefer öldürecekti kendisini. Her halükarda öleceğini düşündü genç kız. Madem ki sonun da ölmek vardı artık cesaretini toplamalı ve son çılgınlıklarını yapmalıydı... Her zaman ki gibi.(!)

"Peki Zeynep... Adamlarımdan neden kaçtın?"

Arden karşısındaki kıza baktı uzun bir müddet. Üzerinde ki siyah elbise de dolaştı bakışları. Günlük bir elbise olmasına rağmen yine de kızın muhteşem görünmesine sebep olmuştu. Odaya girdiği ilk anda dikkatini çekmişti güzelliği... Güzeldi. Masumluk değildi gördüğü. Karşısın da ki bu güzellik masum olamayacak kadar baştan çıkartıcıydı. Tehlikeli ve göz kamaştırıcı...

Düşüncelerinden ortamdaki sessizlik nedeni ile koptu ve kendisine cevap vermeyen güzelliğe döndü sinirle.

"Sana bir şey sordum! Bana cevap ver!" diye sertçe konuştuğun da genç kız da korkuyla yerinden sıçramıştı. Arden neden bu kadar sert olduğunu düşündü. Oysa her zaman kadınlara karşı nazik davranır kabalık yapmazdı. Tam bir Dinçeroğluydu çünkü. Ailesine yakışır bir evlattı Arden. Peki neden şimdi bu kadar aksiydi? Karşısında ki bu kadını tanımıyordu bile. Her şey yanlış anlamadan ibaretti. Onu şimdi göndermesi gerekmez miydi? Bu mu sıkıyordu canını? Peki ama neden?

İÇİMDEKİ AŞIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin