12 seni kendime aşık edeceğim

327 21 8
                                    

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın!

"O dikişleri çok iyi sakladığıma emindim oysaki" dedim. Ve savaşa baktım. O ise benim bir elimi tuttu.

"Eftelya alnında ki yara izini biliyorum, Çocukken her zaman kırmızı salıncağı çok sevdiğini biliyorum, en sevdiğin rengi, küçükken en sevdiğin elbisenin çiçekli sarı olduğu, kışın sürekli aynı kırmızı atkıyı taktığını, utanınca kızardığını ve ne kadar üzülsen de korksan da bunu hiç dışarı yansıtmazdın

Benim altı yaşında tanıdığım ve üç yıl boyunca hep beraber olduğum küçük Eftelyayı bu kadar tanıyorum. Şimdi ise çok değişmişsin Artık karşımda o minik kız yok

Benim karşımda Özgüvenli, dediği dedik ve istediği şeyleri elde eden bir kadın var, ve ben bu kadına aşık oldum.

Eftelya hayat bizi ayırdı ama bak şimdi ne kadar imkânsız gelse de ben Savaş karşındayım."

Bu ihtimali bende sürekli düşünsem de bana da imkansız gelmiş ve sadece bir tesadüf olduğunu düşünmüştüm ama o, bu yaşıma kadar beklediğim kişi karşımdaydı.

Elimi yavaşça çektim ve yüzüne baktım. O ise elleriyle yüzümü kavradı ve

"Lütfen ağlama" dedi.

Ağlıyor muydum?

Elimi yüzüme getirdim ve ıslanan gözlerimi sildim. Şok ediciydi.

"S-sen nasıl anladın" sorumu duyduğunda gülümsedi ve

"İlk anlamamıştım isim yada yüz benzerliği dedim ama senin odana girdiğimde çantandan düşmüş bir resim gözüme çarptı hatırlıyor musun o resmi çektirmek için ne kadar ağlayıp sızlamıştın"

Hatırladığım anılarla dudağımı ısırdım ve bana bakan savaşın omzuna vurdum. "Senin de ne kadar yalvardığını biliyorum resim için" dedim.

Bana sürekli yaptığı ve gözlerimi alamadığım parlak gülüşünü verdi. Daha sonra ensemden tutu ve dudaklarımızı birleştirdi. Yavaş ve sakince alt dudağımı emiyordu.

Bende ellerimi onun boynunda doladım ve bir elimi sarı saçlarına çıkardım. Ayrıldığımızda nefes nefeseydik. Hem savaşın bende bıraktığı etkisi hem de adrenalinden dolayı kalbim çok hızlı atıyordu.

Birden az önce ne yaptığımız gelmişti aklıma. Yanaklarıma hücum eden kanla beraber hemen ondan ayrılmış ve odama koşmuştum tam kapıyı açıp içeri girecekken kolumdan tutup beni engellemiş ve kendisine döndürmüştü. Tekrar öpeceğini düşünüp gözlerimi kapattığımda

O sadece anlıma bir buse kondurmuş ve günün son cümlelerini söylemişti.

"Seni seviyorum ve yalan söylemiştim utanınca kızaran yanakların nefes kesici dedi ve yanağımı öptükten sonra beni bıraktı. Odama girip kapıyı kapattığımda yatağıma atladım sırt üstü uzandım.

Elimle dudaklarıma dokundum. O benim beklemeyi hiç bırakmadığım çocukluk aşkım savaştı.

Kader bize nasıl bir oyun oynamıştı?

-----------------------------------------------------

Şu an kahvaltı masasında oturmuş sessizce yemeğimizi yiyorduk. "Tatlım tuzu uzatır mısın?"

Tek kaşımı havaya kaldırdım. Dün yaşadıklarımız anın güzelliğine kapılarak yaptığımız şeylerde şimdi de bu kadar yakın davranmasına izin veremezdim.

"tatlım mı?" diye sorduğumsa sırıttı ve "sen beni seviyorsun ben seni aynı evde yaşıyorum bence bu aşamaya geçtik"

Doyduğum için kalktım ve lavaboda elimi yıkarken "Sen bana aşık olduğunu itiraf ettin ama ya ben?"

"Ne kadar küçüklük aşkım olsan da şu an sen sadece ev sahibimsin"

Arkamda nefes hissettiğimde hemen önüme döndüm ama tezgahla onun arasına sıkışmamı sağlamıştı.

"diyorsun ki" dedi ve daha da yaklaştı dudaklarımız yakınken "Seni tekrar kendime aşık etmeliyim"

Kafamı olumlu anlamda salladım. "Yani şu an beni sevmiyorsun"

Tekrar evet dediğim de birden benden ayrıldı.

"O zaman seni tekrar kendime aşık ederim"

Ben hala ona bakarken o saate baktı ve "hadi iş saatin yaklaşıyor" dedi. Kafamı salladım ve giyinmek için odama gittim.

Ben evden çıkarken savaş odasında giyiniyordu. Aşağı inip kapıda beklerken dikkatimi birisi çekmişti. Yerleri süpürüyordu ama siyah bir maske takıyordu. Gözleri tanıdık geldiğinde onu doğru yürüyordum. Köşeyi döndüğün de bende takip edecekken arkamdan savaşın sesini duydum.

"Eftelya nasıl tek gitmeyi düşünürsün bekle beni" dedi ve yanıma geldi. Elindeki anahtarı gösterirken bu arabayı boşa almadı heral de"

"hem seni takip eden şerefsizi daha bulamadık"

Beraber onun arabasına bindik ve bana dönüp yaklaştı tam onu itecekken kemerimi çekti ve "Kemerini takmayı unutmamalısın" dedi.

Pencereye döndüm ve sustum. O sırada savaş radyoyu açmıştı.

"sevgili dinleyiciler bu ay gerçekten kötü geçecek aldığım duyumlara göre uğursuzluk bizlerin peşini bırakmayacak lütfen dikkatli olun ve şimdi reklamlar"

Radyodaki adamı dinlerken birden araba durdu ve cafenin önüne geldiğimizi fark ettim. Savaş benden önce inmiş ve kapımı açmıştı. Ona dik dik bakarken arabadan indim ve içeriye girdim.

Kuzeye selam verdikten sonra üstümü değiştirmek için personel odasına girdim. Çıktığımda Savaş elini kaldırmış ve bara gel işareti yapıyordu.

Onun yanına gittiğimde benden kahve istedi. Onun kahvesini getirirken birisi "Eftelya" diye seslenmişti.

Ona döndüğümde Serkanı görmüştüm.

"burada ne arıyorsun" diye sorduğumda

"düğün salonundayken bana çalıştığın yeri söylemiştin" Biraz konuşmamızı düşündüm ama burda çalıştığımı ona hiç söylememiştim ama unutmuş olabileceğimi düşünüp boş verdim.

"Anladım"

"Hey, aslında yarın boş günüm ve bana gelip gelemeyeceğini soracaktım yeni taşındım ve oda düzenlemesi yapıyorum ve senin zevkine güvenebilirim nasılsa fotoğrafçısın" dedi.

"O zaman dü-" benim sözlerimi savaş bölmüştü.

"Eftelya getirdiğin kahve çok soğuk ve tadı iğrenç git bana yenisini getir"

"Ben sıcakken getirdim" deyip savaşa kötü kütü bakmıştım.

"Sıcak olup olmadığını test edelim mi?" dedi ve canice gülümsedi.

Serkan "Ne testi bırak kızı da konuşalım"

"ben sana gösteririm konuşmayı dedi" ve elindeki kahveyi serkanın kasıklarına döktü. Ben şok olmuş bir şekilde serkana bakarken o yere eğilmiş ve inliyordu. Savaş kahkaha attı ve beni tutup cafeden dışarı çıkardı.

Serkana üzülmüştüm ama Savaşın beni kıskanması

Acayip hoşuma gitmişti.

Küçük AşkWhere stories live. Discover now