8 resmin arkadasında ki kim

365 18 5
                                    

yorum yapmayı ve oya basmayı unutmayın!

Kurduğum alarmla uyanmıştım. Sabah saat 8'di ve ben çocukken yaşadığım yere gidecektim. Ne kadar şehir değiştirmek istesem de bağlı olduğum bu şehirde hala bir şeyler için umudum vardı. Evden çıkmadan önce savaşa bakmıştım ama uyuyordu.

Çağırdığım taksiye bindim ve camdan dışarıyı izlemeye başladım. Neden hala çocukluk yapıp onu bekliyordum ki. Bu gün o mahalleden taşındığımız gündü. Bir nevi ayrıldığımız gündü. Sözümüz yoktu ama belki bir gün buraya gelir diye beklemiştim.

Tanıdık park gözümün önüne gelince gülümsedim. Taksici durduğunda parayı vermiş ve çocukken sürekli bindiğim o kırmızı salıncağa oturmuştum. Karşımda ki banka bakıyordum. Çocuklar için yapıldığı için küçüktü ve eskimişti. Rengi de solmuştu.

Biz hep burada oynardık. Neden olduğunu bilmiyordum ama son günlerde onu çok özlemiyordum. Bir saat parkta durduktan sonra eve gitmek için kalktım. Ben kalkar kalmaz küçük bir kız salıncağa oturmuştu.

Keşke hep çocuk kalsaydım. Yetişkin olmak çok zahmetliydi. Tekrar bir taksiye bindim ve eve gittim. Eve geldiğimde kendimi direk odama attım ve yatakta uzandım.

Bizim uydurduğumuz bir çocuk şarkısı vardı aklıma geldiğinde onu söylemeye başladım.

Biz hep bu parkta

Kırmızı salıncak ve yeşil bankta

Oyunlar oynayacağız ve eğleneceğiz

Taki güneş batana kadar

Şarkı bittiğinde birden kapı açılmış ve savaş hızla odama girmişti. Birkaç dakika yatakta uzanan bana baktıktan sonra birden beni eliyle tutmuş ve kaldırmıştı. Bir eli belime çıkarken diğeriyle ensemi tutmuş ve dudaklarıma yapışmıştı.

Aniden dudakları beni bulduğu için bir tepki vermemiştim ama parfümüyle karışık alkol kokusu ve dudaklarından gelen tat her şeyi açıklıyordu.

İçmişti beni tanıyamayacak kadar çok içmişti. Bunu anlamıştım çünkü öptükten sonra yere yığılmış ve sızmıştı.

---------------------------------------------------------

Sabah hiçbir şey olmamış gibi davranmaya karar vermiştim. Zaten hatırlayacağından da şüpheliydim çünkü gece aralıklarla kalkmış ve sürekli kusmuştu. İnce duvarlara lanet etmiştim.

Bide zengin evi olacaktı!

Kahvaltı için hafif bir çorba yapmaya karar vermiştim. Savaşı düşündüğüm felan yoktu sadece canım çekmişti o kadar.

Sandalyenin birine çıkıp kazanı almıştım. Fakat sandalyenin ayağı sallanmış ve elimdeki kazan arkama düşmüştü. Sonrada acı dolu bir çığlık.

Arkamı döndüğümde kafasında kazan olan savaşı görmemle kahkahayı basmıştım. Çok komik duruyordu.

O ise kafasından kazanı çıkardıktan sonra bana sinirli bir bakış atmıştı.

"komik mi? Dünden zaten başım ağrıyordu şimdi de kafama kazan düştü canım acıyor" dedi ve ağlamaklı bir ses çıkardı.

Gülmemi durdurduktan sonra "hafif bir çorba yapacağım yedikten sonra ağrı kesicini iç daha sonrada nane limon kaynatırım sana"

"Eğer dediklerini yaparsan affedilirsin" dedi ve saçlarımı okşadı. Kahküllerimi dağıttığı için onun eline vurdum ve "dokunma" diye cırladım.

Alnımda olan küçük bir yaza izi vardı ve bu beni acayip sinir ediyordu bu yüzden onu hep saklardım.

Çorbayı yapıp ocağa koyduktan sonra çalan telefonumu almak için odama gitmiştim. Arayan bilinmeyen bir numaraydı.

Küçük AşkOù les histoires vivent. Découvrez maintenant