- Sıradan ama güzel anlar -

Start from the beginning
                                    

Özgür soğuk ve net bir şekilde ailesini anlatıp aniden sustu. Elif'le bir şey diyememiştik, ortam bir anda çok fazla gerildi. Birkaç saniye sessizlikten sonra ben de anlatmaya başladım.

'Annem ve babam ayrı. Annemle konuşmayalı yıllar oluyor ama babamla zaman zaman görüşüyoruz. Bir yıl önce başka bir kadınla evlendi. Maddi durumu iyi olduğu için ablamla bana bu evi satın aldı ve biz burada yaşıyoruz, geçimimizi de o karşılıyor .Başlarda babamın parasıyla geçinmek utanç verici gelse de şimdi düşündüğümde böylesi gerçekten daha rahat geliyor ve alışmaya başladım.'

Ben anlattıktan sonra da kimse bir şey dememişti. Elif sorduğu için pişman görünüyordu. Onun için üzüldüm ve keyfini yerine getirmek için konuşmaya başladım

'Eee? bu kadar mı yani? Baya uzun konuştuk ha'

Özgür bana bakıp gülümsedi ama Elif'in hala morali bozuktu. Oturduğum yerde yana doğru kayıp Elif'in koluna girdim. 

'Biz en yakın arkadaşlarız, merak etmen çok normal. Şimdiye kadar ailemizden hiç bahsetmemekte bizim de hatamız var. O yüzden bizi anlatmak zorunda bırakmış gibi hissetme.'

Söylediklerim Elif'in yüzünü güldürmüştü. Başını omzuma koyup bir süre öyle kaldı. Özgür'ün bize bakıp gülmeye başlamasıyla bütün romantiklik bozuldu ve hep beraber gülmeye başladık. 

Saat beraberken çok çabuk geçiyordu , yine öyle olmuştu. Özgür ve Elif'i geçirdiğimde saat gece yarısına geliyordu, sabah okul olduğu için çok oyalanmadan yatağıma geçtim.  Her gece olduğu gibi uyumadan yine Özgür'ü düşünmeye başladım. 

Onun dinlediği şarkıları, okuduğu kitapları, izlediği filmleri, yapmayı sevdiği şeyleri elimde olmadan  ben de sevmeye başlamıştım. Ona sarılmak , sürekli yanında olmak, gördüğüm bütün güzel şeyleri ona da göstermek istediğim zamanlar  beni bazen üzüyordu. Bu kadar önemsememe rağmen beni sadece arkadaş olarak görmesi başlarda sıkıntı olmasa da zaman geçtikçe canımı yakmaya başlamıştı. 


Düşünmekten uyuyamadığım için tekrar yukarı çıktım. Yanıma sadece telefonumu alıp ablamın uyanmamasına dikkat ederek merdivenleri çıktım. Çatıda duvar veya demir gibi bir koruma olmadığı için ayaklarımı aşağı doğru sarkıtıp etrafı izlemek çok eğlenceli oluyordu, yine aynısını yaptım. Birkaç dakika oturduktan sonra içimi soğuk hava kapladı, ısınmak için ellerimi kollarıma sürttüm ama pek işe yaramamıştı. Soğuk hava da , etrafı izlemek de kafamı dağıtmadığı için daha fazla oturmamaya karar verdim, aşağı inecekken telefonum titredi. Elime alıp baktım, arayanın Özgür olduğunu görünce diğer elim istemsizce kalbime gitmişti. Bir anda bütün üşümem gitti ve yanaklarım yanmaya başladı. Birkaç saniye bekleyip cevapladım. 

'Neden bekletiyorsun? Telefon elindeydi oysa.'

Özgür azarlarmış gibi yapıp sonra da güldü. 

Telefonun elimde olduğunu nasıl anladı diye düşünürken sessiz kalmıştım. Özgür yine konuştu.

'Kafanı çevirip etrafa mı baksan bir?'

Hızlıca kafamı çevirip sokağa baktım, biraz ileride Özgür'ü görmüştüm. Heyecanım daha da arttı. Telefonu kapatıp hızlıca ayağa kalktım ve neredeyse koşarak aşağı indim. Ablamı tamamen unutmuştum, neyse ki uyanmadı. Anahtarı alıp sokak kapısını açtığımda Özgür karşımdaydı, ona gülümseyip yanına gittim. 

'Saat neredeyse ikiye geliyor, ne yapıyorsun bu saatte?'

'Uyku tutmadı hava almaya çıktım, sen neden çatıdaydın?'

'Beni de uyku tutmadı...'

Beraber yolun aşağısına kadar yürüdük,  köprünün yanına kadar gelmiştik. Beraberken buraya gelmek alışkanlık olmuştu, özellikle gece çok güzel görünüyordu.

'Yarın okulda ayakta uyuyor olacağız büyük ihtimalle.'

Özgür'ün dediğini gülerek onayladım.

'Ben genelde çok düşündüğüm için uyuyamıyorum'

'Bana da bazen oluyor, sen ne düşünüyorsun o kadar ?'

Kafamı çevirip boş boş Özgür'e baktım. Yine aramızda olan tuhaf anlardan biriydi, öyle olmasını istediğim için mi bilmiyorum ama bazen Özgür'ün bakışları o da beni seviyormuş gibi hissettiriyordu...

Her şeyi itiraf etme isteğimi yutarak kafamı geri çevirdim. Özgür kolumu tutup aniden beni kendine çevirdi, bir şey söylemek istiyor gibi duruyordu. O an aklımdan binlerce düşünce geçerken bir yandan da kalbim çok hızlı atıyordu . Gözünü gözlerimden hiç ayırmadan kısa bir süre öylece yüzüme baktı ,sonra da kolumu yavaşça bıraktı ve bir adım geri çekilip konuşmaya başladı.

'Yani, önemli bir şey değildir herhalde. Ben okulu, işi falan düşünüyorum hep'

Yaşadığım hayal kırıklığını asla açıklayamam. Böyle bir şeyi neden yaptığını anlamamıştım ve sinirimi bozmuştu. 

Özgür'e asık bir suratla bakıp cevap vermeden etrafı izlemeye başladım, o da aynısını yaptı. Hava git gide soğuduğu için üşümem de artmıştı. Özgür sanırım bunu anlamıştı ki biraz bana yaklaştı. Kızgın olduğum için o yanıma yaklaşır yaklaşmaz uzaklaştım ve kafamı başka yöne çevirdim. Özgür'ün iç çektiğini duydum ama bakmadım. Kendi kendime gökyüzünü izlerken bir anda omuzlarıma ceketini koydu, elimde olmadan çok hoşuma gitmişti. Görmemesi için kafamı öne eğip öyle güldüm ama güldüğümü anlamıştı. Dirseğiyle koluma vurunca ona döndüm, gülüyordu. Önce kızgın kalmaya çalışsam da sonra ben de gülmeye başladım.

'Üşüdüysen söylesene işte'

'Üşümemiştim ki , o nereden çıktı?'

'Titremenden çıkmış olabilir mi?'

'Bilemiyorum , belki'

Birbirimize bakıp gülmeye devam ettik.


Parlak Bir GeceWhere stories live. Discover now