- Bu mutluluk mu?-

29 6 15
                                    

Özgür'le tanışmamızın üzerinden birkaç gün geçti. O zamandan beri sadece uzaktan gördüm ve gülümsedim. Arkadaş olduğumuzu sanmıştım ama bir daha hiç konuşmadık...

Fırının karşısındaki kaldırımda dikilmiş  Özgür'ü izliyordum ki  birinin omzuma dokunmasıyla arkamı döndüm. Elif gülümsedi ve yüzüme meraklıca bakıp sordu

'Beni görmeye mi geliyordun?'

Gerçeği söyleyemeyeceğim için başımı evet anlamında salladım. Elif  kolunu omzuma attı ve beraber fırına doğru yürümeye başladık. Her ne kadar fırına girmek istemesem de şuan eve dönersem tuhaf görüneceği için ona karşı koymadım. Büyük bir gerginlikle fırına doğru adım atarken Elif'in anlattıklarını dinlemiyordum bile. Fırının kapısını iktirdim , Özgür küçük çanın sesini duyup kafasını bize doğru çevirdi.

'Defne! Seninle tekrar karşılaşmak çok güzel'

Elif arkadaş olduğumuzu bilmediği için şaşırdı. Kısaca nasıl tanıştığımızı anlattım. Biraz daha konuştuktan sonra Elif ve Özgür işine döndü, ben de herhangi bir masaya oturup etrafa bakmaya başladım. Başka bir şeyle ilgileniyormuş gibi görünmek istiyordum ama gözlerim sürekli Özgür'e kayıyordu. Birkaç defa göz göze geldik, utandığım için yanaklarım yanmaya başladı. Bir an önce eve gitmek istiyordum ama Elif onu beklememi söylemişti. Yirmi, yirmi beş dakika sonra Elif'in işi bitmişti ve yanıma geldi. Benim en sevdiğim poğaçalardan getirmişti, beraber onları yerken konuşmaya başladık.

'Şu yeni çalışmaya başlayan çocuk, Özgür, biraz tuhaf davranıyor bence .'

Neden böyle dediğini anlamamıştım. 

'Neden?'

'Buraya pastane açma hayali için bir şeyler öğrenmeye geldiğini söyledi ama bütün gün ya kasada ya da ayak işleriyle uğraşıyor. Çok anlayamadım.'

Elif'in dediğini ben de düşünmüştüm ama fazla üzerinde durmadım.

'Bilmiyorum ki... Belki de bize anlatmak istemedikleri vardır.'

Elif bana katıldı ve bu konu hakkında daha fazla konuşmadık. Birkaç dakika daha sohbet ettikten sonra Elif'in molası bitti ve işine döndü, ben de onunla vedalaşıp eve gitmek için kalktım. Kapıdan çıkmadan son kez Özgür'e baktım, gittiğimi söylemek istemiştim ama bir müşteriyle konuşuyordu. Beklemedim ve kapıyı yavaşça açıp dışarıya çıktım. Hava kararmıştı ve sabahki güneşli havanın aksine yağmur yağıyordu. Üzerimdeki ceketin kapüşonunu kafama geçirip hızlı adımlarla yürümeye başladım. Henüz birkaç adım atmıştım ki birinin başımın üzerine şemsiye tuttuğunu fark edip kafamı kaldırdım. Hemen yanımda Özgür duruyordu. Kalbim elimde olmadan hızlandı, biraz yana kayıp konuşmaya başladım.

'Özgür? işin yok muydu?'

'Zaten birazdan çıkacaktım'

Birkaç saniye duraklayıp konuşmaya devam etti 

'Seni görünce aceleyle çıktım, şemsiyenin olmadığını gördüm'

Hoşuma gitse de hiçbir tepki vermedim.

'Evet, hava durumuna pek bakmam. Az önce güzeldi ama şimdi yağmur başlamış, şanssızlık işte'

Heyecandan aklıma gelen her şeyi söylüyordum. Özgür bana gülümseyip yürümeye başladı, bir süre hiç konuşmadan sadece yürüdük. Yağmur yavaşlamıştı ve sokak çok güzel görünüyordu. Konuşmadığımız için rahatsız olmaya başlamıştım ki ,Özgür bana bugün neler yaptığını anlatmaya başladı.

'Bugün çok yoruldum, işe girerken alt tarafı küçük bir fırında çalışacağım diye düşünmüştüm ama zor oluyormuş. Bilinmedik bir yer olmasına rağmen çok müşteri geliyor. '

Aklıma Elif'le konuştuklarımız geldi. Fırında neden mutfakta olmak yerine diğer işleri yaptığını ben de merak etmiştim. Sormayı düşündüm, ama sonra vazgeçtim.

'Ben de o yorgunluk hissini biliyorum, geçen yaz bir kafede çalışmıştım ve aşırı yorucuydu. Normalde geceleri uyumakta zorlanırım ama çalıştığım günler kafamı yastığa koyduğum an uyuyakalıyordum.' 

'Ben de öyle, eve gelir gelmez uyuyorum. Okuldan sonra gittiğim için ikisi çok fazla geliyor'

'Evet, tahmin edebiliyorum...'

Biz konuşurken yağmur durmuştu ve evimi çoktan geçmiş olmamıza rağmen hala yürüyorduk, farkındaydım ama bilerek söylemedim. Özgür'le konuşmak hoşuma gitmişti. 

Aniden konuyu değiştirip bana soru sordu

'Ben sana hayalimden bahsetmiştim, sıra sende'

'Hmm... Biraz sıradan ama küçüklüğümden beri şarkıcı olmak istiyorum. Müziği çok seviyorum, biliyorum pek mümkün bir hayal değil ama...'

' Neden mümkün olmasın? Sesini hiç duymadım ama güzel olduğuna eminim'

Bu dediği beni gülümsetti, teşekkür ettim. 

'Sanırım yarın yine fırına geleceğim. Ablam sizin fırındaki ekmeklere bayılıyor da, hangi saatler arası çalışıyorsun? Belki görüşürüz'

'Yarın pazar olduğu için evdeyim'

Pazar günü olduğunu unutmuştum, utanıp birkaç saniye düşündükten sonra tekrar konuştum.

'Doğru ya...'

Yüzüne bakmasam da Özgür'ün güldüğünü anlamıştım. Konuyu değiştirmek istemiştim ki Özgür bana izin vermeyip konuştu.

'Ama sen de istersen yarın görüşebiliriz'

 Kısa bir süre bir şey demeden Özgür'ün yüzüne baktım. Yüzümdeki ifadeyi tahmin edemeyecek kadar heyecanlıydım. 

'Olur! Bana uyar, yani ben hep boşum, müzikle de uğraşmasam ne yapardım acaba, hep çok sıkılıyorum'

'Ben de öyle, fırına gelmesem daha da sıkıcı olacak. O zaman yarın nereye gidelim ve saat kaçta? '

İkimiz de uzunca düşündükten sonra Özgür'ün aklına bir fikir gelmiş olacak ki heyecanla bana dönüp konuştu.

'Yolun sonundaki köprünün önünde buluşsak olur mu? Orayı çok seviyorum. Hep yalnızken dolaşıyorum, çoğu zaman yanımda biri olsa çok güzel olur diye düşünüyordum. Belki biraz dolandıktan sonra bir kafeye falan gideriz. Nasıl?'

Özgür'ün teklifi hoşuma gitmişti. O köprüyü ben de seviyordum, bu yüzden kabul ettim sonra da birbirimize telefon numaralarımızı verdik . O sırada saate baktım, dokuza geliyordu. Ablamı daha fazla yalnız bırakmak istemediğim için Özgür'e vedalaşmamız gerektiğini söyledim. Beni eve bırakmak istedi, başta gerek yok desem de ısrarı üzerine kabul etmek zorunda kaldım. Birkaç sokak sonra evime gelmiştik. Sokağın önüne geldiğimizde Özgür'le vedalaştım ve kapıya doğru yürüdüm. Son kez arkama bakıp el salladım, bana karşılık verip gülümsedi.

Yatağıma yatıp uyumadan bugün olanları en baştan düşünmeye başladım ama Özgür'le olduğum zamandan başka bir şey düşünemiyordum...


Parlak Bir GeceWhere stories live. Discover now