•Yirmi Yedi

45.6K 3.1K 1.5K
                                    



Gözlerim Araf'ın annesinin gözlerinde takılıp kalmışken kadın büyük bir şokla bize bakıyordu. Ellerimi sıkıntıyla saçlarımın arasından geçirerek gözlerimi devirdim.

Sıkılmıştım artık bu kadar olaydan.

"S-siz ne diyorsunuz?" Kadının titrek sesiyle gözlerimi açtım ve yavaş adımlar ile yanına yaklaştım.

"İsterseniz salona geçelim, açıklamasını orada yaparız." Sakinliğime bende şaşırırken kadın elleri titreyerek karşımda duruyordu.

"Araf!" Kadın bağırarak Hızla yanımdan geçti ve sinirle salona girdi.

"Of!" Diye bağırdım sinirle. Şimdi her şeyi herkesi siktir edip gidecektim amına koyayım.

Hızla ben de salona girdiğimde Araf'ın rahatlıkla arkasına yaslandığını gördüm. Hızla masanın oraya giderek tam karşısında durdum.

"Ne bu rahatlık lan sende ki?!" Sesim bütün salonda yankılanırken herkesin sesi kesilmişti.

Omuz silkerek su bardağını eline aldı ve bir yudum su içti. Bedenimde ki sinir kat sayısı artarken hızla üzerine atılarak yakalarından kavradım ve kendime doğru çektim.

Ancak Araf hâlâ tepki vermiyordu.

Yakalarından tutarak sarsmaya başladım koskoca adamı sinirle.

"Cevap ver!" Çisem kolumdan tutarak Araf'ı benden ayırmaya çalışınca tam ağızımı açıp ona da bağıracaktım ki benden daha yüksek sesli biri bizi böldü.

"Yeter! Susun artık!" Araf'ın annesi sinirle bağırdıktan sonra ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Ne diyorlar Gökalp?"

Araf'ı sandalyesine ittirerek masadan çekildim ve kollarımı önümde bağladım.

"Araf'ın gay olduğunu yıllar önce öğrenmiştim zaten ben." Gökalp amca yavaşça arkasına yaslandı. Amına koyayım babalı oğullu manyaktı bunlar.

"Bana neden söylemedin!" Hızla ellerini masaya vurduğunda annem onu uyardı.

"Yalnız Bernacığım ben bu masayı özel olarak yaptırdım lütfen kibar olalım." Annemin şaka gibi ortaya girmesi ile batının diğer uçtan kahkahası yükselirken elimi alnıma vurmamak için zor tuttum.

"Gökalp?" Berna teyze hiç takmadan Gökalp amcaya soru yönelttiğinde gözler tekrardan ona yöneldi.

"Evet baba, söylesene anneme?" Araf'ın alaylı sesi geldiğinde gözlerimi ona çevirdim. "Söylesene Çisem ile nişanlanmazsam askerlik hayalimi elimden alacağını söylediğini!" Sesi sonlara doğru yükselirken kaşları sinirle çatılmıştı.

"Sus! Ben Gökalp'in çocuğu ibne dedirtmem!" Gökalp amcada sinirle ayağa kalktığında Araf sinirle güldü.

"Ben senin yüzünden gençliğimi yaşayamadım! Aşık olduğum adam şimdi bana düşman!"

Ellerini hızla masaya vurarak ayağa kalktı. "Sırf sen bu akşam istedin diye Çisem'le buraya geldim! Senin yüzünden acı çekiyorum ben!"

Gökalp amca küçümseyerek Araf'a baktı. Ardından gözlerini bana çevirdi. Ve alayla güldü.

"Buna mı aşık oldun? Buna?"

Annem sinirle ayağa kalkarak elini Gökalp'e doğru salladı. Artık o benim için amca değildi.

"Bana bak! Asıl benim oğlum senin nasıl oğluna baktı! Hadsiz!" Babam annemi tutarak oturtturdu ve ellerini önünde birleştirerek ciddiyetle masadakilere baktı.

"Saygı çerçevesini aşmayalım."

"BARBAROS DALGA MI GEÇİYORSUN!" Annem çığlık atarcasına bağırdı ve babamın koluna vurdu.

"Arca senin yüzünden terörist oldu biliyorsun değil mi Gökalp?" Burukça gülümsediğinde duyduğum şeyler ile şok yaşadım.

"Ne?!"

"Neden benim yüzümden? Senin o vatan haini kızın gidip teröristlerle olmayı seçti! Beni hiç suçlama!" Masadan hiç ses çıkmıyordu. Gerçek anlamda herkes çok sinirli ve şok içerisindeydi.

"Sen ona hiç babalık yapmadın. Bu yüzünde Arca ona ilk sevgi gösteren kişiye giderek bu yolu seçti."

Alayla gülerek kadına baktım. Gerçekten, kızını korumak için şu an saçma sapan davranıyordu. Gözlerim Araf'a çevrilirken ellerini saçlarının arasına koymuş masaya bakarken gördüm. İçim acıdı, içim gerçekten çok acıdı.

Her zaman dağ gibi duran adamın omuzlarının titrek ve aşağıda durması, beni kahretti. İşte o zaman anladım, bende dahil kimse Araf'a nasıl hissettiğini sormamış, düşüncelerini önemsememişti.

"İyi misin?" Zorlukla sorduğum soruyla kafasını kaldırdı ve titrek gözlerle bana baktı. Ardından yutkundu ve dudaklarını zorlukla araladı.

"Hayır."

Yutkunamadım. Birkaç saniye zaman tanıdım kendime. Bu olanlar onun suçu değildi. O hiçbir zaman böyle olmasını istemezdi.

Ona kırgındım, ancak kırgınlığım ona olan sevgimin yanında sönük kalıyordu.

Yavaş adımlarla masanın diğer ucuna dolaştım. Kimse sikimde değildi. Ne halleri varsa görsünlerdi. Milleti umursayacak hiç değildim zaten.

Yavaş adımlarla önünde durduğumda gözlerini bana çevirdi. Kırgın, mutsuz, umutsuz ve yorgun bakıyordu.

Elimi eline uzatarak sıkıca kavradım ve yavaşça ayağa kaldırdım Araf'ı.

"Nereye gidiyorsunuz?" Gökalp'in sesi gelirken onu umursamadım. Şuan sadece Araf'ı buradan çıkartmayı düşünüyordum.

"Araf hiçbir yere gitmeyecek." Tekrardan konuştuğunda gözlerimi ona çevirdim.

"Bir kez daha konuşursan senin o kafanı kopartırım." Sakin sesim odanın içerisindeki sessizliği dahada büyültürken, ailem hiçbir şey demedi. Bana ve Araf'a saygı gösterdiler.

Araf'ın elini hiç bırakmadan önden yürümeye başladım ve Araf'ta sessizce beni takip etmeye başladı.

Birkaç saniye sonra dışarı çıktığımızda korumaya işaret verdim. Hızla yanıma gelerek benim kendi aracımın anahtarını verdi.

"Başka bir isteğiniz var mı Batuhan bey?" Kafamı iki yana sallayarak garajın olduğu kısma yürümeye başladım.

Hala Araf'ın eli elimin arasındaydı. Yavaşça arabamın önüne vardığımızda kilidini açtım ve yolcu koltuğunun kapısını açtım.

Araf'ı yavaşça oturtarak kapıyı kapattım.

Bir bebeğe nasıl davranılıyorsa ona öyle davranıyordum şu an.

Hızlı adımlar ile şöför koltuğunun kapısını açarak bindim ve anahtarı kontağa sokarak çalıştırdım.

Bahçe kapısının önüne geldiğimde korumalar kapıyı açtı ve dışarı çıktım. Nereye gittiğimi bilmiyordum, nereye olursa oraya gidecek durumdaydım şu an.

"Beni kaçırıyor musun?" Cansız çıkan sesine karşı ben de cansız bir şekilde yanıt verdim.

"Evet, bir süre başbaşa olacağız ve aramızdaki sorunları halledeceğiz."

KOMUTAN  | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin