2. BÖLÜM

465 78 234
                                    

Taylor Swift - Mirrorball🎶

Mürekkep kâğıda değdiğinde bambaşka bir hayatın ilk cümlesi oluşmaya başlardı. Yazar, bir karakter seçerdi. Bazen ona bütün hislerini verirdi bazen de bütün hissizliğini onun üzerinde kullanır, acımasızca canını yakardı.

Beni kaleme alan yazar çok acımasızdı.

Kalemi ruhuma değdikçe canım yanıyordu, bazen kâğıda döktüğü kelimeler rahatladığımı hissettirse dahi can çekişiyordum. Kurduğu her cümlede benliğimi elime uzatıyordu.

Bak, bu sensin. Bunu inkâr edemezsin.

Ben bu olmak istemiyordum.

Hayır, istiyorsun. Çünkü acıların olmadan sen olamazsın. Yaşadıklarını hiçe sayarak büyüyemezsin, kendini unutarak hiçbir şeyi değiştiremezsin. Kendine kattığın her şey şu an ayakta durmanı sağlayan binanın temellerini oluşturdu.

O binayı yıkmak istiyordum, tam şu an bu kulübün yöneticisinin o binanın enkazında kalmasını istiyordum.

"Ayza." Şura'nın korku dolu sesiyle gözlerimi Eda ve Arsal'dan çekip ona baktım. Gözlerinde yalvaran parıltılar aynı zamanda öyle korku doluydu ki, bunu ona yaşattığım için kendime kızdım. "Lütfen." Dedi kendini tekrarlayarak.

Yavaşça başımı sallayıp dişlerimi sıktım, çenemin ağrısını, boğazıma dizilen her bir düğümü hiçe saydım. Başımı kaldırdığımda Ekin'in beni anlayan gözleriyle karşılaştım.

Yanılmıyordu. Anlaşılmaya çok ihtiyacım vardı.

"Şura," Eda'nın sesiyle ona döndüm ortamın nabzını ölçmek için bana bakmak yerine gözlerini Şura'ya kenetlemişti. "Abim, Arsal. Arkadaşları Karayel ve Rüzgâr."

Şura hiçbir şey olmamış gibi gülümseyip Arsal ve arkasındaki iki çocuğa baktı. "Selam." Elini onlara uzatırken gözlerimi her sabah izlediğim televizyona diktim. Dudağım işkenceden acımaya başladığında bakışlarımı bana uzanan ele diktim.

"Arsal." Kısık ama herkesin dikkatini çekecek sesi kulaklarıma dolduğunda bakışlarımı gözlerine çevirip uzattığı ele karşılık verdim.

"Ayza."

Mercan koyusu gözleri her şeyden habersiz gülümsediğinde aynı hisleri hissetmediğim için bakışmamızı kısa keserek elimi çektim. Esmer tenli çocuk bana yaklaşıp, "Rüzgâr." Dediğinde ona da aynı şekilde karşılık verdim.

"Sen Savaş abinin arkadaşısın." Dedi, Karayel. Beynimin doluluğundan ismini yanlış hatırlamadığıma emin olduktan sonra gözlerimi kıstım.

"Evet," yumruk yaptığım ellerimi cebime koyup sesimi biraz daha yumuşatmaya çalıştım. "Tanışıyor musunuz?" koyu kahve gözlerini kısıp gülümserken başını salladı.

"Salondan tanışıyoruz. Seni birkaç kez görmüştüm," elini uzattı. "Karayel." El sıkmaktan nefret etsem de bugün bunu üçüncü kez tekrarlayarak karşılık verdim. "Kız arkadaşısın değil mi?"

İlk karşılaşmada bu kadar derine inmesine şaşırsam da başımı olumsuz anlamda salladım. Belli ki şu an ortamda sinirleri bozuk olan tek kişi bendim. "Hayır, abim." Dedim.

Kimse gerçek olup olmadığını sorgulamadı. Gerçi kantine şimşek gibi giren sekreter buna olanak bırakmamıştı.

"Arsal, Ayza piste. Rana hoca çağırıyor."

Kemiklerim gerginlikle kasılırken Arsal'ın üzerine baktım. Takım elbiseyle mi kayıyordu bu çocuk? Kim üzerinde beyaz gömlek ve siyah smokin ile piste gelirdi?

NEVAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin