BÖLÜM 22 "SON BİR HAFTA"

En başından başla
                                    

Ayağa kalktım, Ali salonda da yoktu, bunu fırsat bilip banyoya geçtim, bütün gece terlediğim için biraz olsun rahatlamak için sıcak bir duş alıp saçlarımı kuruttum ve üstümü giyinip dişlerimi fırçaladım. Yeniden salona geçtiğimde Ali gelmişti, mutfaktaydı ve arkası bana dönüktü.

"Günaydın uykucu," dedi arkasını bana dönmeden.

"Neredeydin?" diye sordum beraber uyuduğumuz gecenin utancını bastırmaya çalışarak.

"Sana bunlardan aldım," dedi Ali çikolatalı yulafı gösterirken. Dudaklarım yana kıvrıldı.

"Bana mı?"

"Evet, malum sağlıklı hiçbir şeyi yememek gibi bir huyun var."

Kaşlarım çatıldı, ne ara benim yemek yeme alışkanlıklarımı öğrenmişti? "Hadi geç," dedi Ali bana yönelik. "İlaç saatin gelmeden bir şeyler ye."

Yine yanaklarım kızardı. Ali önüme portakal suyuyla çikolatalı yulaf lapasını koyarken başımı kaldırdım ve göz göze geldik. "Teşekkür ederim."

Ali'nin kaşları çatıldı, eli uzandı ve çenemi tutup kaldırdı. "Neye üzüldün sen?" diye sordu. "Ağrın mı var yine?"

Başımı olumsuz anlamda salladım ve o çenemi bırakırken "Sınav sonuçları açıklanmış baktın mı?" diye sordum.

"Ne işim olur kızım benim sınav sonuçlarıyla."

Kaşlarım çatıldı. Onun bu umursamazlığına sahip olabilecek kadar güçlü bir ailem beni arkamda yoktu ne yazık ki...

"Buna mı canın sıkıldı?" Dedi Ali bir şey yemek yerine, sadece sert bir kahve alıp yanıma otururken.

Başımı salladım kederli bir ifadeyle. "Maalesef, ortalamam eğer bütünlemelerimde o üç dersi A notu ile verirsem ancak 3.5 olacak. Resmen 0.4 puan düşürdüm ortalamamı dedim."

Ali dudakları yana kıvrıldı, tebessüm edecek sandım ama onun yerine kahkaha attı resmen. "Sen 3.5 ortalama için mi üzülüyorsun gerçekten?"

Kaşlarım çatıldı. Tabii ki bu yüzden üzülüyordum, 3.94 ortalamam vardı çok değil bir dönem önce ve çok başarılıydım, zaten en iyisi olamadıktan sonra en iyi yerlerde de çalışmazdım. Bu yüzden hep çok çalışmış ve tepeyi hedeflemiştim.

Ali'yse derslere bile girmiyordu, sınavlara gitmeye gerek duymuyordu, Allah bilir ortalaması 2'den bile düşüktü.

Beni anlamamasına şaşırmadım. Onun yerine portakal suyundan çatık kaşlarımla bir yudum aldım. "Benim ders çalışmam lazım," dedim hemen sonra. "Bütünlemeye kaldığım üç dersi en iyi şekilde vermem lazım hiç olmazsa."

Ali bana doğru döndü. "Dinlenmen lazım, biraz daha iyi olunca çalışırsın."

Tam itiraz etmek için ağzımı açmıştım ki Ali'nin sert bakışlarını gördüm ve gerisin geri kapadım ağzımı. Zorlukla birkaç lokma yiyip onun bana verdiği ağrı kesicileri içtikten sonra tam odaya doğru yürüyecektim ki, Ali beni tuttu ve kaldırdı.

"Ne yapıyorsun?" Bir anda kendimi onun kolları arasında bulurken Ali'nin dudakları yana kıvrıldı.

"Hala betin benzin sapsarı. Yürüyemeyecek kadar hasta görünüyorsun."

Hızla itiraz ettim. "Hayır ben daha iyiyim, kendim yürüyebilirim."

Ali beni sanki bir bez bebekmiş gibi rahatlıkla taşırken konuştu. "Yürüyemezsin, ben taşırım."

MAĞLUPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin