FİNAL.

528 48 36
                                    

Onu seviyordu ... Ve onu hayal kırıklığına uğratmıştı .

Kalabalığın gürültüsü arasından neredeyse Baekhyun'un ona haykırdığını duyabiliyordu. Onun gerçek adını haykırdığını. Vinnie, onun yüzüne bir kroşe atınca kafası yana çevrildi ve ... işte o zaman Baekhyun'un kendisine doğru koştuğunu gördü. Evet , gerçekten de adını haykırıyordu.

" Chanyeol! " Halüsinasyon görmediğinden emin olmak için birkaç kez gözlerini kırpıştırdı. Dongwo ve Yixing'in de onun arkasından koştuğunu görünce bunun hileli bir durum olmadığını anladı. Baekhyun güvendeydi. Son dokuz saniye kala yenilen on adam gücüyle Chanyeol Vinnie'yi ittirdi. Uyuşturucular ve güçlerini kötüye kullanmayla kötülüklerini dünyaya saçmaktan başka bir şey yapmayan Sicoli ve gangsterleri gibi adamlara duyduğu tüm nefretle ateşlenen sağ kolunu geri çekip Vinnie'nin çenesine roket gibi bir yumruk indirdi.

BAM !

Chanyeol eklemleri altında kırılan kemikleri hissetti ve Vinnie'nin gözlerinin kapanıp kafese doğru uçarak çarpmasını ve tekrar yere çakılmasını izledi. Adam tek bir kasını dahi oynatmadığında iki saniye kala hakem maçı bitirdi. Kalabalık çılgına döndü ama Chanyeol şimdi arenanın arka tarafına doğru ilerlemeye çalışan mafya babasını düşünmekle meşguldu.

" Yixing ! " diye seslendi Sicoli'nin kaçtığı tarafı işaret ederek. " Şu tarafta ! "

Yixing başıyla onaylayıp ona sekizgenin üzerinden bir kelepçe fırlattı ve sonra da adamın peşinden koşmaya başladı; bu sırada Dongwo da muhtemelen diğer taraftan Sicoli'nin yolunu kesme umuduyla geldikleri yönden çıkmıştı. Chanyeol oturmak için hakemden yardım alan ve şimdi bilinci yerine gelmiş olan Vinnie'ye geri döndü. Chanyeol hakemi yana itip

"Sağ ol ama ben hallederim." dedi.

Vinnie'nin kıçını çite dayadı. Herifin sersemlemiş durumundan faydalanarak bileklerinden birini kelepçeledi, sonra da diğerini kafesin deliklerinden geçirip bunu da diğer bileğine kelepçeledi. "İşte oldu, " dedi herifin sevdiği adama yapmış olabileceği dehşet verişi şeyleri düşünerek, "Şimdi kim çaresizmiş bakalım aşağılık herif ?"

Chanyeol yine kolunu geri çekip herifin ciğerlerindeki son nefesi çıkarmaya hazırlandı.

"Chanyeol!" donup kaldı ve sadece o yaralı ruhuna merhem olan sesin geldiği tarafa doğru kafasını çevirdi. Baekhyun'un kıyafeti kirlenmişti ve kollarında sararan morluklar vardı. Gözlerinin çevresini koyu renk halkalar kaplamıştı ve saçları darmadağınıktı . Ama o haliyle bile Chanyeol'un gözlerinin gördüğü en güzel şeydi. Vinnie gülerken öksürünce Chanyeol dikkatini yeniden ona çevirdi.

"Nedir o kadar komik olan ? "

"Durumun ironisi." Güçlükle nefes alan adam tek gözüyle ona bakarak "Hikâyeni duydum Yeol . Onu bugünlük kurtarmış olabilirsin ama eninde sonunda ona zarar veren kişi sen olacaksın . Tipki Boston'daki o zavallı kız gibi ... " dedi.

Kısacık bir an için eski korkular Chanyeol'un içinde beliriverdi. Kendini rahatlatmak istercesine kollarını beline dolamış olan Baekhyun'a baktı. Kalbi aşkla doldu ve ilk kez içindeki hayvan, bu çocuğun intikamını almaktansa onu koruyup sevmeyi daha çok istiyordu. Yumruğunu indiren Chanyeol, "Hapishanede iyi eğlenceler şerefsiz herif . O sabunu sıkı tut, " dedi. Vinnie'nin gözleri korkuyla büyüyünce bir an bundan büyük bir tatmin duyduktan sonra doğruldu ve canından çok sevdiği Baekhyun'a doğru ilerledi. Baekhyun kendini onun kollarına attı, Chanyeol da ona sıkı sıkı sarıldı. Genç çocuğun bedeni titriyordu ve Chanyeol'un tek istediği şey onu bu etraflarındaki  çılgınlıktan uzaklaştırmaktı.

Bir kolunu Baekhyun'un bacakları altından geçirip onu sıkıca kaldırdı ve kafesten dışarı çıkıp kalabalığın içinden geçerek arka tarafa ilerledi. Çiftli kapıları geçer geçmez Yixing ve Dongwo'nun, kelepçeli Sicoli'yle birlikte kendilerine doğru geldiklerini gördü. "Yakalamışsınız," dedi Chanyeol, Baekhyun'un yerine. "Sonunda bitti."

"Aynen, pisliği park yerinde enseledik," diye böbürlendi Dongwo. Baekhyun yüzünü onun boynuna gömmüştü ama şimdi kendisini aylarca dehşete düşüren adama bakmak için kafasını kaldırdı. Yixing, Sicoli'nin kolundan tutmuştu ve Chanyeol ona yaklaşınca herifi çekerek durdurdu. Yixing, Baekhyun'a anlayışlı bir şekilde bakarak "Ne sana ne de bir başkasına bir daha zarar verebilecek," dedi. Chanyeol'un boynundaki ellerini daha da sıkan Baek, "Ne zaman çıkar?" diye sordu.

"Çıktığı falan yok tatlım."

Chanyeol bakışlarıyla Sicoli'ye hançerler fırlatıyordu. "Yixing artık FBI'yla çalışıyor ve herifi içeri alıyor. Görünüşe bakılırsa bu pislik, New York eyaletinde seks ticareti ve haraç toplamaktan aranıyormuş."

"Tabii başka şeyler de var. Son on yıldır zaten bu yüzden Tennessee'nin dağlarında saklanıyormuş," dedi Yixing. "Hayatının geri kalanını hapiste geçirecek Baekhyun, söz veriyorum."

Baekhyun başıyla onaylayıp başını tekrar Chanyeol'un omzuna yasladı. Tükenmiş görünüyordu. Chanyeol'un onu eve götürmesi gerekiyordu ama önce iyi hissettiğinden emin olmalıydı. Çocuklara başıyla teşekkür ettikten sonra Chanyeol, Baekhyun'u soyunma odasına götürdü ve kapıyı kilitledikten sonra Baek kucağındayken kanepeye oturdu. Kısa olanın saçlarını okşayarak ona sormak zorunda olduğu soruların yanıtlarına kendini hazırladı: "Seni tuttuklarında ne oldu tatlım? Onlar...Vinnie..."

Lanet olsun, daha soramıyordu bile.

Baekhyun geri çekilip dipsiz havuzlar gibi görünen o gözleriyle Chanyeol'u baktı.

"Hayır, Sicoli 'ikinci kalite' mal istemiyordu," dedi usulca. "Bana dokunmalarına izin vermedi." Chanyeol derin bir soluk aldı. "Tanrıya şükür," diye fısıldadı ona sıkıca sarılırken. Onu yine kollarında tuttuğu için gözlerine dolan yaşları bastırdı.

"Sonunda bittiğine inanamıyorum."

"İnan kedicik," dedi sesi duygularıyla boğuklaşmış bir hâlde. "Ve bir daha kimsenin seni incitmesine izin vermeyeceğime yemin ederim."

Baekhyun, pozisyon değiştirip bacaklarını iki yana açarak onun kucağına oturdu ve Chanyeol'un şişmiş, kanlı yüzünü narin elleri arasına aldı.

"Bu, bana karşı direnmeyi bırakacağın, 'kendi iyiliğim için' beni uzaklaştırmaya çalışmayacağın anlamına mı geliyor?"

"Senin dişli bir rakip olduğunu anladığım için teslim oluyorum." Chanyeol gülümseyince yüzündeki kurumuş kan gerildi. "Sen istediğin müddetçe ben seninim kedicik."

"İyi. Çünkü sen başıma gelen en iyi şeysin ve seni kaybetmeye hiç niyetim yok. Seni seviyorum Chanyeol."

"Ah tatlım, ben de seni seviyorum," diye fısıldadı genç olanın dudaklarına yaklaşırken. "Hem de delicesine."

Daha fazla kendini tutamayarak Baekhyun'un dudaklarına bastırdı ve tüm gücüyle onu öptü. Baekhyun öpüşmeyi bırakarak ayağa kalktı.

"Hadi. Eve gitmek istiyorum ben." Baekhyun kapıya doğru ilerlerken onu kaybetmeye ne kadar yaklaştığı Chanyeol'un kafasına dank etti. Baekhyun'un sarhoş köylülerle dolu bir barı idare edişini ya da Chanyeol'un gözlerinin içine bakarak onunla sevişmesini, ruhuna dokunmasını izleme şansını neredeyse yitirecekti. Kısa bir süre önce yaşamı donuk ve monotondu ve Chanyeol'un bunu değiştirmeye hiç niyeti yoktu. Şimdiyse Baekhyun olmadan bir yaşam düşünemiyordu. Onun hayatına neşe ve doğallık katmıştı. Ve elbette mucizevi bir aşk... Baekhyun bir elini kapı koluna koyarak döndü ve yüzünde meraklı bir ifadeyle başını eğdi. Sonra da bin ton ağırlığındaki o soruyu sordu.

"Benimle misin Park Chanyeol?"

Chanyeol bir eliyle spor çantasını kapıp kapıya gitti. Baekhyun'u öptükten sonra dürüstçe yanıtladı: "Evet, kedicik. Seninleyim." Baekhyun gülümsedi, parmaklarını Chanyeol'un parmaklarına doladı ve birlikte park yerine ve yeni yaşamlarına doğru yürümeye koyuldular.



BİTTİ! İlk kez burada ChanBaek yazdım. 👀 Garip hissettiriyor açıkçası. Bir özel bölümümüz olacak tabi, hem de bol Sekai'li😎. Bu yüzden final bölümünü kısa tuttum çünkü özel bölüm epey uzun olacak gibi. Son cümleye kadar bana eşlik eden herkese çok teşekkür ederim. Sizi seviyorum. ❤️

kafes dövüşü 2 || chanbaek Where stories live. Discover now