14. Bölüm (M)

1K 48 11
                                    

Samimi bir kısıtlama hissiyle öpüştüler. Hava kadar dengesiz solukları, birbirlerine olan ihtiyaçları karşısında ikinci sıraya geçti. Yoğunluğu daha da belirginleştiren bir yavaşlıkta birbirlerini okşuyorlardı. Chanyeol, vücutlarını aynı hizaya getirip sertleşmiş aletini onun aletine bastırdı. Aynı anda bir eli de ince şortun üzerinden deliğini yoklamıştı. Baekhyun'un midesine sıcacık zevk kıvılcımları yayıldı.. Soluğu kesilen Baekhyun'un bir anlığına dizlerinin bağı çözüldü. Hisleri çok yoğundu ve daha önce hissettiği hiçbir şeye benzemiyordu. Daha fazlasını istiyordu. Çok daha fazlasını...

"Bir daha yap."

"Neyi, bunu mu?" Bu kez daha sert bir şekilde tekrarladı. Baekhyun, sinir uçlarında titreşen o karıncalanmanın keyfini çıkarırken söverek başını arkaya attı. Chanyeol boynuna saldırdı. Yalıyor, emiyor, ısırıyordu. Ah, lanet olsun, bu harika bir his. Bunun harika bir his olmaması gerekiyordu, değil mi? Isırıklar can acıtırdı. İz bırakırdı. O zaman neden tekrar yapmasını istiyorsun? Çünkü kafayı yemişti de ondan. İyi tipler bundan hoşlanmazdı. Ama Baekhyun bunların hiçbiri olmadığı için üzerinde düşünüp durmanın bir anlamı yoktu. Chanyeol deliği yollayan eli ile poposunu kavradı. Baek de kot pantolonu üzerinden adamın ereksiyonunu avuçladı. Chanyeol soluğu kesilerek Baek'in eline doğru hızla atıldı.

"Aman Tanrım bebeğim." Baekhyun, kalçaları kendi iradesiyle ileri geri sallanırken hafifçe inledi; bedeni, ağlamak istemesine sebep olan bir boşluğa sıkıca tutunmuştu.

"Şşşş, biliyorum. Yavaş yavaş tatlım." Chanyeol aletini bir kez daha Baekhyun'un aletine bastırdı. Baek'in pelvisi bir kez daha ileri hareketlendi. Sürtünme ve baskı, içindeki sızıyı biraz rahatlatırken göbeğinin derinliklerini geren yepyeni bir sızıyı tetiklediğinden Baekhyun'un soluğu kesildi.

Chanyeol, kısa olanın ince şortunu ve baksırını poposunun altına ittirdi. Becerikli dili, Baekhyun'u korkularından uzaklaştırmaya devam ederken çıplak tenini avuçladı; iri ellerinin ikisi de kalçalarını iki yandan kavrarken parmak uçları da deliğine doğru ilerledi. Baekhyun, kendisinin de adamı en az bu kadar etkilediğinden emin olmak için avucunu onun sert aletinde gezdirdi. Chanyeol, dudaklarını öperken inledi ve ellerini refleks olarak sıkarak Baek'in poposunu çekiştirince aradaki hassas deriyi esnetti. Baekhyun bu hafif acıyla keskin bir şekilde nefes aldı ve bacak arası daha da gerilip deliği nabız gibi atarken penisinden adamın bacağına biraz daha sıcak sıvı süzüldü. Chanyeol yüzünü kısa olanın boynuna gömerek mırıldandı: "Aman Tanrım."

"Sorun nedir?"

"Sorun yok." Chanyeol ona bakabilmek için geri çekildi. "Hatta her şey gayet yolunda." Baekhyun anlamayarak kaşlarını çattı. Chanyeol başparmağıyla onun alnındaki kırışıklıkları düzeltti.

"Endişelenmeyi bırak. Vücudun bana ne istediğini söylüyor, hepsi bu."

"Öyle mi?" diye sordu Baekhyun soluksuz bir şekilde. "Evet, öyle" dedi Chanyeol kurnaz bir gülümsemeyle. "En son yaptığım hareketlerin de cillop gibi olduğunu söyledi." Pekâlâ, Baekhyun çılgın Boston argosunda "cillop gibi"nin "müthiş" anlamına geldiğini biliyordu ama kendisinin hiçbir fikri yokken Chanyeol'un nasıl onun ne istediğini bilirdi?

"Ee?" dedi biraz sabırsız bir şekilde. "Tam olarak ne dediğini bana söyleyecek misin?"

"Hayır." Hayır mı?

"Nedenmiş?"

"Çünkü işleri ağırdan alıyoruz, unuttun mu? Ve seninki," dedi Baek'in alt dudağını hafiften dişleyerek, "hiçbir şekilde yavaş değil." Baekhyun, adamın yüzündeki çokbilmiş sırıtış karşısında somurttu. Chanyeol kıs kıs güldü.

kafes dövüşü 2 || chanbaek Where stories live. Discover now