20. Bölüm

432 55 5
                                    

Merhabaa, burayı çok özledim. Keyifli okumalar!

O gece barda büyük bir isyan çıksa bile, Chanyeol başka bir koruma kulaklığına fısıldamazsa bunu fark edecek durumda değildi. Tipik bir cuma gecesiydi. İnsanlar balık istifi gibi tıkışmışlardı, müzik kutusu ardı ardına kulakları sağır edici şarkılar çalıyor, alkol su gibi akıyordu. Ama Chanyeol'un görüp duyduğu tek şey Baekhyun'un gözlerindeki ihanete uğradığını gösteren bakış ve incinmiş sesiydi. Adeta psikolojik bir Çin işkencesi gibi kafasının içinde sürekli dönüp duruyorlardı. Ara sıra da aklına gelen Sully'nin ilk cümlesi Chanyeol'un pisliklerini sıvıyordu: "Artık benim kurallarıma göre oynama zamanı evlat." Sully ve Vinnie'ye eskisinden daha az güveniyordu artık. Lou'nun yerine yaptıkları habersiz ziyaret yüzünden Chanyeol neredeyse kendini kaybedecekti. Kendini tutmasına sebep olan tek şey Baekhyun'un varlığı ve onun adamların kim olduğunu öğrenmesini istememesiydi. Ama Baekhyun sonunda içeri girdiğinde adamların tepesine dikilip orada ne aradıklarını öğrenmeyi talep etmişti. Geçen cumartesi maç çıkışında onları atlattığında adamları yeniden göreceğini hissetmişti ama Lou'nun park yerinde belireceklerini değil, onu turnuvada kıstıracaklarını sanmıştı. İstedikleri şey her neyse Chanyeol bunun iyi bir şey olamayacağını biliyordu. Haklıydı da. Görünüşe bakılırsa Vinnie biraz MMA meraklısıydı; o ilk gece Chanyeol'un Baek'in dairesinde gördüğünde de bu yüzden onu bir yerden gözü Isırmıştı. Chanyeol'un dövmelerini, özellikle de soyadının olduğu dövmeyi görünce Vinnie'nin hafızası canlanmıştı. 

Zeki, kötü adam olan Sully de tonlarca para kazanmak için dâhice bir plan yapmıştı: Chanyeol'un bir sonraki rakibine para yatıracaktı, Chanyeol da o maçta yenilecekti. Şantajcı pislikler, bütün hafta insanların kulağına Chanyeol'un kim olduğunu ve dövüş zamanlarındaki başarılarını fısıldayıp durmuşlardı. İşler umdukları gibi gittiği takdirde kalabalığın çoğu, yarın gece Chanyeol'a para yatıracaktı ve hâlâ emin olmayanlar da Chanyeol'un ilk iki rauntta aldığı puanları görünce fikirlerini değiştirecekti. Ne kadar çok insan Chanyeol'a para yatırırsa bahis o kadar çok artacaktı. Böylece onun kaybedeceğine para yatıranlar kürekle mangır kazanacaktı. Bu turnuvanın, kariyerini yeniden canlandırmasını planlıyor değildi ama kaybetme, özellikle de kasıtlı olarak yenilme fikri sinirini bozuyordu. Ama bir an bile tereddüt etmemiş, istedikleri gibi üçüncü rauntta yenilmeyi kabul etmişti. Sicoli'nin Baekhyun'u, genç olanı zaten yaşamış olduğu cehenneme yeniden atmasını engelleyecek her şeyi yapardı. Baekhyun şu an ondan nefret ediyor olabilirdi ama bu, Chanyeol'un ona yardım etmesine mani değildi. Hiçbir şey de olamazdı. O akşam Baekhyun arabasıyla çekip giderken Chanyeol'un içinden, peşine düşmek gelmişti. En azından evine güvenli bir şekilde vardığından emin olmak için... Hayal kurma lüksünü kendine tamsa aralarındaki ilişkiyi düzeltip onunla ilgili gerçekte ne hissettiğini de anlatırdı. Ama yapamazdı. Ona gelecekte daha çok zarar vermeyeceği konusunda kendine güvenemediği için bu ancak Baek'i oyalamak olurdu. 

Sırların olduğunu biliyordum. Sana güvenebilirim sanmıştım Chanyeol. Tabii bu gerçek isminse. 

Kahretsin! Chanyeol yumruğunu bara vurunca iğne gibi titreşimler koluna dek uzandı. İşleri bu şekilde bırakamazdı. Baekhyun'un, aralarındaki her şeyin yalan olduğuna inandığı düşüncesi içini kemirdi. Ona daha fazlasını sunamaması, şimdiye dek paylaştıklarının gerçek olmadığı anlamına gelmiyordu. Onunla konuşmalıydı. "Anders!" diye seslendi kulaklıktan diğer korumaya. "Bir işim çıktı. Gitmem gerek." 

"Barrovv kardeşler şimdi geldiler. Üstelik sarhoş ve aksi görünüyorlar. Olay çıkarsa ne yapacağım?" Chanyeol çoktan arka kapıya yönelmişti. Cebindeki anahtarı çıkarırken motoruna doğru yürüyordu. "Çalışanları güvende tuttuktan sonra isterlerse mekânı yaksınlar. Lou'nun sigortası var." Kulaklığı çıkarıp bacağını motora attı ve hemen çalıştırdı. Yol boyunca birkaç trafik kuralını ihlal ederek rekor bir sürede Baekhyun'un dairesine ulaştı. Caddeye park edip binalar arasındaki ara sokağa yöneldi. Voodoo dükkânının önünden geçerken vitrindeki manken gözüne takılıp durmasına sebep oldu. Baekhyun'a o kadar benziyordu ki onun görsel ikizi olabilirdi. İşte Chanyeol bu sırada mankenin boynundaki kolyeyi gördü. Kolyenin topraksı havası ona o kadar Baekhyun'u hatırlatmıştı ki adeta genç olana özel olarak tasarlanmış gibiydi. Kolyeye daha yakından bakmak için yaklaştığında üzerinde AÇIK yazan neon bir tabela titreşti ve kilidin açılma sesinin ardından, çingene kıyafeti içindeki bir kadın kapıyı aralarken çınlayan ziller duyuldu. "Eh, orada dikilip durma. Acelen var, öyle değil mi?" Kadın, bu şifreli karşılaması için cevap beklemeksizin dükkâna girdi. Chanyeol da sebebini bilmeden kadının peşinden gitti. Beş dakika sonra Baekhyun'un dairesine giden loş merdivenleri, cebinde küçük, kadife bir keseyle tırmanıyordu. Onu görmek için can atarak yaralı bereli eklem yerlerini umursamadan kapısına hafifçe vurdu. Birkaç saniye bekledikten sonra yumruğunun yan tarafıyla birkaç defa yumrukladı. Baekhyun kapıyı açmıyordu ama Chanyeol onun evde olduğunu biliyordu. Arabasının arka tarafta olduğunu görmüştü. 

kafes dövüşü 2 || chanbaek Where stories live. Discover now