~1 hafta sonra Deniz'den~
İnsanlar hayatı kafalarına takmış durumdalar. Ölüm denilen kurtuluşlarından korkmuş haldeler. Ne sanıyorlar ki yaşamayı. Mesela kızsan kısa giyindiğin için , erkeksen güçsüzsen hatta sadece bunlardan dolayı değil bazı insanların uydurduğu saçma kalıplara uyamaman belki uymak istememen seni dünyevi bir kavram olan kötü konumuna mı sokuyor? İnsanlar bu dünyaya o kadar çok var olmayan kavram soktular ki artık kendilerinin farkında değiller. İnsanlar kavga ediyorlar, insanlar birbirlerini öldürüyorlar, insanlar sinirleniyorlar. Halbuki ne kadar gereksiz sinirlenmek ne geçicek ki eline? İnsanlar birbirleri ile alay ediyorlar farklılıkları ile konuşması , yürüyüşü , dış görünüşü ile ama kimin umrunda ki? Size bir tavsiye vereyim biri sizin isteyerek yapmamanıza rağmen kendinize bile kötü gelen bir davranıştan dolayı kızıyorsa hatta tokat atıyorsa belki dövüyorsa sadece gözlerinin içine bakın ne kadar nefretle baktığına bakın belki sadece sizi sevdiğinden yapmamanızı istiyordur belki sevmiyordur ama sonunda öfke denilen lanet kavrama düşmüştür. Sadece bakın eğer haksız buluyorsanız isterseniz acımakla , eğer haklı buluyorsanız sana yardımcı olucak şeyin bu olmadığını bilerek ve yaptığı şeyin ne kadar saçma olduğunu düşünerek bakın ama konuşmayın. Hem de hiç çünkü bilemezsiniz öfke denilen meretin insanı ne hâle soktuğunu öyle bir hâle gelirki tanıyamazsın en sevdiğini , dediklerine şaşırırsın.
Acayip düşüncelere dalmıştım. Yaptığım tablonun zarar görmemesi için kırmızı ile dolu olan paletimi kenara bırakıp elimdeki boyaların silinmesi için üstüme sürttüm. İnsan bir şeylere dalınca eğer gözünün önünde sallanan bir el olmadığında gerçek dünyaya dönemez. İllaki aklında yaratmış olduğu dünyasında sıkışır. Gözünün önünde sallanan belki sevgi, belki merak ve belki dostane bir el olmadığında hayat durmaz durmadığı gibi son anına kadar tokat atar sana.
"Alloohhhiiiiaa dünyadan portakalıma... komaya mı girdin? Alllooo" Gözümün önünde sallanan el ile gözlerimi Gece'ye çevirdim.
"Dal- saçların..."
"Sürprizim buydu sevgilim."
"Çok güzel olmuşlar." Ayağa kalkıp kısacık kestirdiği mavi saçlarına parmaklarımı daldırdım. Önleri uzundu , ellerim ile şekil vermeye çalışırken kollarını belime dolayıp beni kendine çekti. Ellerimi ensesine yerleştirdiğimde hafif hafif sağa sola sallanmaya başladık.
"Sevgilim ?"
"Efendim?"
"Sevgilim?"
"Söylesene."
"Sevgilim?"
"Ha... söyle sevgilim."
"Geç oldu ama oldu."
Ondan ayrılıp masamda ki sandalyeye oturmuş ona dönmüştüm.
"Ayıp ediyorsun ama gecem."
"Ne ?" Dişleri gözükücek şekilde güldüğünde alt dudağımı ısırdım. Çok güzeldi be...
"Bir daha söylesene"
"Neyi?"
"Son kelimeyi."
"Ağzımdan kaçtı ya öylesine demem başka." Blöf yapıyordum ama yiyecek gibiydi.
"De sen de ben ağzını öperim kaçamaz başkalarına. Bana kaçsın merak etme."
"Neyse saat geldi ben kaçar." İş kıyafetlerini barda bıraktığım için dolabımı açtım.
Mom jean ve beyaz bir tişört çıkartıp giyinmeye başladığımda aynadan elleri ile gözlerini kapatmış Gece'ye bakıp gülümsedim.
'Sen ciddili aşık oldun ya lan.'
"Ne sandın?"
'Göthan'dan sonra böyle performans beklemiyordum açıkçası.'
"Sus Şizo'm sus aşkım konuşuyor bırak Göthan'ı"
"Ben bırakırım."
"Tamam gecem."
Çantamı omzuma atıp saçlarımı düzeltirken arkamdan kollarını belime doladı. Benden biraz uzun olduğu için boynunu eğerek kafasını boyun girintime sokup derin nefesler aldı. En sonunda gıdıklanınca geri çekildim.
"Sen yine neden narkotik köpeğine döndün sevgilim?"
"Çok aşık olmuşum be güzelime." Diyerek burnumu sıktığında gülümsedim.
Aşşağı indiğimizde motorun yanına gittiğimizde hazır ol duruşuna geçip kaskımı takmasını bekledim. Etrafa bakınırken gördüğüm mavi bulut gibi insan sureti ile gözlerimi kısarak daha dikkatli bakmaya başladım.
"Noldu portakalım?"
"Şu maviliği görüyor musun?" Parmağımı karşıya doğru uzatırken bir anlığına gözlerimi Gece'ye çevirdim.
ВЫ ЧИТАЕТЕ
DENİZ 》》 (>^ω^<)《《
ФэнтезиMaviler kahveler ile buluşunca nefes alabiliyordu, peki şimdi ne olacak?
