HL(6)

1.6K 213 176
                                    

Lee Felix... Sen olağanüstüsün...

-------------

Arabadan indiği zaman yüzüne çarpan yaşamak için muhtaç olduğu oksijen değil, içki kokusuydu. Buram buram içki kokusu etrafa yayılıyor resmen bu sokağın oksijeni olarak geçiyordu. Ne beklenirdi ki? Koskoca sokağın, hatta caddenin hepsi barlar ile doluydu. Çoğu yer Kore karanlığa boğulduğu anda doluyordu.

Kore insanı her gece içmese yarın sabah hastalanacağı için bu durum normal olsa da Hyunjin içkiden ve içmekten nefret ederdi. Yüzünü buruşturup elindeki kağıda baktı. Minho onlar karakoldan ayrılmadan bir polisi yanlarına gönderip adresi vermişti.

"İchikou Bar. İşte burası." BangChan eli ile boca binayı gösterip yürümeye başlayınca Hyunjin de peşinden ilerlemeye başlamıştı. Bu barın arka tarafında kalan arka sokakta çocukların cesetleri vardı. Dosya gereyi dava soruşturması sürdüğü sürece olay yeri asla temizlenmezdi.

Lakin dosyayı aldıkları polis merkezi salaklık yapıp dosyanın askıya alındığını söylediği için ortam büyük ihtimal ile temizlenmişti. "Al bunu tak." Ortama yaklaştıkları sırada içki kokusuna katılan çürük kokusu ile gerçekten normal bir insan anında kusabilirdi. BangChan'ın ona uzattığı kalın maskeyi alarak yüzüne geçirdi.

"Çöplerin arka tarafta kaldığını düşünüyordum." Hyunjin kafasını sallayarak yanındaki bedeni onaylayıp sola döndü. "Siktir..."

İkisi de gördükleri şey ile ilk önce şokla geri çekilmiş daha sonra anında BangChan silahına uzanmıştı. Yasal olarak Hyunjin'in silah tutması yasaktı ama o belgeleri kullanarak kendisine izin aldığı için belindeki silahı çıkararak arkasını döndü.

Tek gözünü kapatarak silahın gövdesine doğru yaklaştı. BangChan ekiplere telsizle haber verirken etrafa bakıyordu. Gördükleri şey laf geçişi değildi. Bu çok önemliydi ve bunu yapan hala burada olabilirdi.

Gördükleri şey ikinci bir cesetti.

----------

Polis sirenleri ve telsiz sesleri tüm sokağı doldururken onları gören insanlar umursamadan yoluna devam ediyordu. Burası bar sokağıydı, sürekli olay oluyordu. Umursamamaları normaldi bu yüzden.

Hyunjin önündeki polis ile olan konuşmasını bitirdiği zaman arkasında kalan şeritli alana yaklaştı. Minho elindeki eldiven ile cesedi inceliyordu. "Bir şey var mı Sunbae?"

"İsmi Yang HeJung 34 yaşında. Küçük bir şirkette yazılımcı olarak çalışıyormuş. Cüzdanı yanında, arabasının anahtarı yanında. Karnından bir bıçak darbesi, şah damarında ise bir kesik." Minho ağzındaki maskeyi çenesine indirip ayağa kalktığı zaman Hyunjin yerde yatan ve mosmor olmuş adamı inceledi.

"Hyung!" Felix onlara seslendiği zaman ikisi de gözlerini yanlarına gelen kolu sargılı bedene baktı. "Adam iki gündür kayıpmış, yetişkin olduğu için kaybolmasının üzerinden 72 saat geçsin diye bekleniyormuş bu akşam saat 7'de bu süre dolacakmış." Felix elindeki kağıdı onlara uzatınca Hyunjin eline aldı.

"Bu ne sikim bir dava böyle? Aralarında bir bağlantı var mı araştırın, telefon kayıtlarını istiyorum. Aile ile konuşulsun." Minho sinirle önündeki dedektife ve polise ne istediğini sıraladığı zaman Hyunjin ve Felix kafasını salladı.

"Ne duruyorsunuz? Ortalıkta bir orospu çocuğu var. Onu bulmadan Ne evinize gidebilirsiniz ne de uyuyabilirsiniz! Duydunuz mu beni?!" Minho sinirli bir şekilde etrafta bulunan polislere baktığı zaman hepsi kafa sallamıştı.

"Kaçma!" hepsi işlerine geri dönecekken Minho ileriden Jisung'un sesini duyunca silahını çıkardı. "BURAYA GEL!"

Felix ve Bangchan hızla koşturarak köşeyi dönen bedenin arkasından silahlarıyla koşarken Minho ve Hyunjin göz göze gelip arkalarından gitmişti.

HᴇʟʟSᴛᴀᴛɪᴏɴ § HʏᴜɴLɪx✔︎Where stories live. Discover now