HL (16)

1.2K 180 62
                                    

Ummm Kiyowooo~

------------

[Diğerleri binadan çıkmadan önce]

Güzel sakin hava, bir olayın olmadığı saatler. Bir hafta boyunca yaşayıp gittiği monoton hayat ona ne kadar da hoş gelmişti. Senelerdir bu işin içerisinde, olayların göbeğinde durmak bu genç yaşında saçlarında beyaz tellerin bir bir uzamasına neden olmuştu. Bunu kendisi seçti? Evet. Şikayet edemiyordu bu nedenle.

"Buradan bir yere ayrılmamalısınız, geçen seferki olay yüzünden büyük bir suçluyu elimizden kaçırdık. Bunun olmasına bir daha göz yumamam. Anlaşıldı mı?" Bangchan sert olduğunu bildiği bakışlarını önünde bulunan lacivert üniformalı iki polise baktı. Elleri ise belinde ayakta onların karşılarındaydı.

Kızmasında haklı olduğunu tüm elinde olsa dünya bilirdi aslında. Geçenlerde nöbet değişimi sırasında karakol önüne kadar gelen 'Lucifer' isimli 'katil olmayan suçlu' buraya elini kolunu sallayarak gelmişti. Adamlar ise orada olmadığı için kimse görmemişti, kameralar ise ortadaydı. Günlerdir bunun ayarlamasını yapıyordu ve baş komiserden azar bile yemişti. Ki onun görevi bile değildi.

"Emredersiniz efendim." ikisinden de aynı anda çıkan kalın ve güçlü ses ile başını sallamış, kafasını yana doğru hızlı bir şekilde oynatmıştı. Bunun anlamı defolun demek olduğu için iki polis sinirli görünen kıdemlilerinin önünden hızla ayrıldılar.

Bangchan olaylarda sessiz kalmayı tercih eden tarafta yer aldığından dolayı onun gerçekten sinirlendiğini gören ne duyan vardı ne de gören. O nedenle kendisinin ufak sinirlenmesi bile insanları gerer olmuştu.

'Acaba bu cüsseli adamdan neler çıkacak?' diye düşünmüyor değildi herkes. BangChan da dahil.

Bu yaşına kadar sakin kalmayı becermişti, her türlü olayda. Ne geleceğini kendisi de bilmiyordu.

"Bangchan Hyung." arkasından gelen sese odaklandı, bu binada kendisine Hyung diye hitap etmelerine izin verdiği tek kişiler Ekip A olduğundan gergin bedeni biraz daha gerilmişti. "Kim oluyorsun d- Jeongin?"

Azarlamak için arkasını bir hışımla döndüğü zaman kaldırdığı eli havada kalmış şaşkın beden ile göz göze gelmişti Bangchan. Kahverengi saçlı ondan biraz kısa çocuğa üstten bakıyordu.

Onu karakoldan birisi sandığı için azarlamaya hazırlanmıştı. Bugün çok kişiyi azarladığı için bir günde alışkanlık haline getirdiği bir davranıştı. "Ah kusura bakma Jeongin. Seni başka biri sandım."

"Önemli değil Hyung. Bir sorun yok değil mi?" Jeongin gülümseyerek merdivenlerin üst tarafında olan bedene yaklaştı birer birer attığı adımlar ile. "Bayağı kızgın görünüyorsun."

"Bir olay ile ilgili sorun oluştu. Ona sinirlendim." Baş parmağını gelişi güzel arkaya doğru sallayarak dudağının sağ tarafını yukarıya kıvırdı. "Sen ne için gelmiştin?"

"Jisung... Benden bir şey istedi onu verecektim." Jeongin gülümsediğinde anladığını belli eder bir şekilde kafasını sallarken ona bakmaya devam ediyordu. Bu çocuk kendisine farklı bir his veriyordu. Jeongin'in bir tilkiye ya da kediye benzediğini düşünmeden edemiyordu nedense.

"Kaşlarını çok çatarsan erken yaşlanırsın Hyung." Jeongin baş parmağını onun kaşlarının ortasına yerleştirip hafif bir baskı uyguladı ve küçük küçük daireler çizdi kısa süreliğine. "Çok çatma kaşlarını. Hem korkunç oluyorsun Hyung."

Alnının biraz aşağısında hissettiği yumuşak baskı rahatladığını hissetmesine neden olmuştu. Jeongin'in oraya masaj yapması sürekli çattığı kaşlarının ağrıttığını farketmemişti.

HᴇʟʟSᴛᴀᴛɪᴏɴ § HʏᴜɴLɪx✔︎Where stories live. Discover now