HL(5)

1.6K 314 196
                                    

"Hayat kötüyken beraber kalmaya ne dersin?"

----------

Hayatın acımasız ipleri sanki bir kuklacı tarafından gökyüzünden çekilirdi. Kuklacı ne zaman yorulsa bir ipi bırakırdı, bırakılan ipteki canlarda kendini.

Hyunjin doğduğundan, adımını attığı saniye başından, konuşmaya başladığı andan beri böyle yaşadı. Ölmek için. Her insan öleceğini bilir hayatını dolu dolu yaşardı. Hyunjin ise bir avuç yaşamın içerisinde ölümü beklerken boş geçen sıkıcı zamanlarında ipi bırakılan yaşamların katilini arar olmuştu.

Okuduğu süre, çalıştığı günler boyunca her türlü vakayı çözmek için beynine adeta işgence ederken belki de yaşadığını düşünüyordu. Her türlü etkinlik yapmayı reddeden bedenini bunlar ile kandırıyordu kim bilir?

"Hyunjin." Ona seslenen kalın sese odaklandı, gözlerini oyalamak için diktiği kurmuş kanlı ellerinden çekerek. Sadece gözlerini bir yere sabitleyesi gelmişti. "Yarama baktılar gidebiliriz."

Sedyede oturan bedeninin askıya alınan koluna baktı. Tişörtü yaranın gözükmesi için omuzdan kesilmişti. Bebek mavisi tişörtün üzerinde ise kan lekeleri vardı. Kafasını sallayarak onu onayladı.

Karakolda, saldırıya uğradıkları otoparktan onunla arabaya binerek ayrılmış, bütün işi Ekip A ve B'ye yıkmışlardı. Ayağa kalktığı zaman kalkan bedenin önünü açtı bir adım geri çekilerek. "Seni eve bırakayım."

Felix'i birazcık tanıyorsa rededecekti. "Hayır gelmeliyim. Bir sürü yara var vücudumda bu yara çok önemli değil." Evet belliydi. Ensesinde bile yara izi belliydi ufak bir çizgisi görünüyordu. "Pekala." ona inat edecek kadar tanışmadıkları için kafasını salladı ve hastanenin bir kenarında duran arabasına beraber ilerlediler.

"Karakola gidene dek dinlen." Hyunjin arabayı yaklaştıktan sonra kapıyı açtı. İzlendiğini hissedince kafasını kaldırıp ona bakana baktı. "Ne var?"

"Bu aralar biraz iyi misin?" Felix sırıtarak sorduğu zaman Hyunjin dirseğini arabanın tabanına koyarak öne doğru eğildi. "Burada bırakılmak ister misin Lee Yongbok? Bin."

Felix sırıtmaya devam ederken Hyunjin çoktan arabaya binmiş, çalıştırmıştı. O sıra kapı acele ile açılarak yan koltuğa Felix oturmuştu. Kemerini takarken bekleyen bedenle göz göze gelmişti. "Geriye yaslan."

Felix denileni yaparak geriye doğru yaslanıp ona yer açtı. Hyunjin ise uzanarak kemeri tutup onun göğsünden geçirdi ve kilidine takıp geri çekildi.

Burnu onunla dalga mı geçiyordu yoksa bu kanla kaplı kişi gerçekten lavanta mı koyuyordu? Hayır bu bir oyundu.

---------

"Felix eve gitmeni istemiştim." Bangchan Station'a giren iki bedene baktığında ayağa kalktı. "Ben iyiyim Hyung. Sıyrık işte, çok aldım bunlardan ben." Felix sanki her gün kurşun yarası alıyormuş gibi konuştuğu zaman BanChan kafasını iki yana salladı.

"Neler buldunuz?" Hyunjin onları es geçerek Minho'nun yanına yerleştiğinde Minho işaret parmağı ile masada bulunan mobese kamerasından alınan resimleri ve notları işaret etti.

"Araba çalıntı, plastik mermi, silahlarda bir iz yok, yüzler maskeli gören yok. Kısacası bunlar hiç kimse." Minho'nun söylediği şeyi dinleyip kafasını salladı. "Peki çocuklar?" asıl onları merak ediyordu.

"Seonghwa, Hongjoong." Minho ileride sandalyede oturan ikiliye seslendiği zaman Hyunjin onların ayağa kalkışını izledi. "Otopsiden gelen bilgileri kendi otopsi ekibimize gönderdik." Hongjoong elindeki kumandayı tavandaki projeksiyona tuttu. O anda duvara bir sürü resim ve belgeler yayınlanmıştı.

HᴇʟʟSᴛᴀᴛɪᴏɴ § HʏᴜɴLɪx✔︎Where stories live. Discover now