bölüm 7

46.1K 2.5K 275
                                    

Beynimin içinde dönen seslerle gözlerimi araladım. Sesler sadece beynimin içinde değil, alt katta da dönüyordu. Karmakarışık şeyler olsa da, annem ve babam bu kadar gürültülü konuşmazdı. Yataktan hızla kalktım. Hırsız mı girmişti. Gerçi hırsızla sohpet etmezlerdi. Kapıyı açıp temkinlice aşağı indiğimde annemin sesini duydum.

"Benim kızımın böyle arkadaşları olamaz. Onun da arkadaşları da onun gibi manyaktır" çok geçmeden bir ses daha duyuldu. Bu ses egenin sesiydi.

"Teyzecim. Zaten biz de manyağız. Sabahtan akşama kadar oyun oynarız. Hatırlamadın mı sesimi ya" hızla merdivenlerden indiğimde annemin elinde bir vazoyu üçüne doğrulttuğunu gördüm.

"Anne ne yapıyorsun o vazo nasıl korusun seni. Kaç kere dedim hırsız girerse bıçak alacaksın eline. Onlar benden bırak" elindeki vazoyu yere koydu ve bana baktı.

"Emin misin" başımı yukarı aşağı salladığımda ellerini açıp kendince dua ettiğinde sıraya dizilmiş üçü birden gülmeye başladı. Annemin yanına gittiğimde sofrayı gösterdi.

"Geçin oğlum geçin yiyin" onları iteklese de yürümemekte ısrarcıydı.

"Biz yedik geldik" annem ısrarlarına devam ediyordu. Mecburen masaya geçtiler. Annemin yanına ben oturduğumda beni dürttü.

"Ne var ya" kaşlarını çatıp bana baktı.

"Ne var ya. Kızım ayıp ayıp. Çık düzgün bir şeyler giy. Pijamayla olur mu" omuzumu silktim ve yüzüme dağınık topuz yaptığım saçımdan düşen parçayı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Merak etmeyin. Alışığız biz pijamalı görmeye" uluay egeye susması için dirseğiyle vurdu.

"Ben size evin anahtarını vereyim. Benim akılsız kızım anahtarı unutursa sizden alsın" masadan kaltığında boş boş yüzüne baktım.

"Saçmalama anne otur şuraya." Beni dinlemeden masadan kalkıp anahtarların yanına gitti.

"Koluna ne oldu" üçünün birden koluma bakmasıyla elimi masadan ćekip kucağıma koydum. Bir yandan da bu soruyu soran burağa içimden küfür ediyordum.

"Bir şey olmadı" burağın kaşları çatıldı.

"Belli ki bir şey olmuş dolunay. Ne oldu"  cevap vermedim. Annem yanıma oturup beni dürttüğünde irkildim.

"Kız" göz ucuyla ona baktım.

"Ne var anne" fısıldayarak söylediğim şeyle hafifçe kulağıma eğildi.

"Desene bunlardan biri sana hayırlı bir kısmetmiş" bu söylediğini duydukları kendilerini gülmemek için zor tuttuklarını fark ettiğimde oldu.

"Bana kısmet falan yok anne. Çıkar aklından onu" bacağımı cimcirdiğinde irkildim.

"Evde mi kalıcan başıma" sinirle ona baktım.

"Evde kalıcam" bir anda ayağı kalktı.

"Çay. Ay bir güzel çay döker. Tadından içilmez. Kalk kız çay dök" omuzumu silktim.

"Çay ocakta. Içecek varsa alsın" kaşlarını çatıp kolumu dürttü.

"Ece. Kalk çay dök" bana kızdığı zaman göbek adımla seslenirdi.

"Ece" diye soru sorar gibi söylenen uluaya bakmadım. Annem hızla konuştu.

"Annesinin adı" üçü birden kaşlarını çatıp bana baktığında kendimi açıklama yapmak zorunda hissettim.

"Biolojik annem" annem hızla konuşmaya başlamıştı.

"Kapımızın önünde" sinirle sözünü kestim.

"Yetti mi anne. Susar mısın artık" anlamış olacak ki susup oturdu. Ayağı kalkıp tırtıkladığım tabağı götürdüm. Annemin yanından geçerken kolumu dürttü.

"Aç kalacaksın aç." Mor olan kısmına bakıp kaşlarını çattığında elimi geri çektim.

"Siz niye geldiniz" burak omuzunu silkti.

"Gezeriz diye düşünmüştük"annem sözünü kesip konuştu.

"Gezin tabi gezin. Ay ben şu an hazırım. Öleceksem öleyim" tepkilerine aldırmadan merdivenlerden yukarı çıktım. Odama girip kapıyı kapattım. Kısa kollu siyah bir tişört ve aynı renkte bir şort giydikten sonra aşağı indim. Annemle bir şeyler konuşuyorlardı.

"Gitmiyor muyuz" üçü birden ayaklandığında annem bana baktı. Yanıma gelip kolumu tuttu.

"Kız. Ben şu uluay mıdır nedir adı senin adına benzeyeni pek beğendim." Oflayarak kolumu çektim. evden dışarı çıkıp tam tepede olan güneşe baktım.

"Gitmesek mi" bu havada dışarıda yürürsem eve kıpkırmızı olmuş bir şekilde dönerdim.

"Niye" gözlerimi kısıp baktığım güneşten çektim.

"Yanarız bu havada yürürsek" onlar yürümeye başlamış beni bekliyorlardı. Peşlerinden ilerledim.

"Sen yanarsın. Biz değil" bunu söyleyen egeye pis pis baktım.

"Niye. Beni etkiliyor da size bir şey yapmıyor mu" bu dediğime burak cevap verdi.

"Alışkınız biz. Ama senin yüzün şimdiden kızardı" ayağımın taşa takılmasıyla yere yapışacakken aniden uluay beni tuttu.

"Dikkat et ece" şimdi böyle mi olmuştu. Herkes bana farklı isimle mi seslenecekti.

"Bak aklıma ne geldi. Sen o pijamalarla mı oyun birincisi oluyordun" bunu demesiyle üçü birden sırıtmaya başlamıştı.

"Ne ilgisi var pijamalarımla oyun birinciliğimin" omuzunu silkti.

"Sedece amacı insan öldürmek olan bir oyunda her oynadığında birinci oluyorsun ve o pijamalar. Nasıl desem" uluay tamamladı.

"Öyle hırçın oynayan bir kız için fazlaca şirin ece. Hem de çok şirin." Kaşlarımı çattım. Pembe ayıcıklı pijama takımımın neyi kötüydü ki.

"Gel gelelim asıl konuya" kolumu tutup moraran yerine baktı.

"Bunu kim yaptı" kolumu geri çektim.

"Düştüm" inanmadım dercesine bana baktılar.

"Koluna kimin ne yaptığını hemen söylemezsen akşama kadar burada dururuz. Eve kıpkırmızı dönersin" sinirle ofladım.

"Kimse bir şey yapmadı" karşıda birinin gitarıyla banka oturduğunu gördüm.

"Eğer kimin ne yaptığını söylemezsen bestelerini sana geri vermem" omuzumu silktim.

"Eninde sonunda alırım" banka oturan adam gitarı çalmaya başlamıştı.

"Böyle çalmayla para toplayacağını sanıyorsa çok yanılıyor" diye mırıldanan uluaya göz ucuyla baktım.

"Sen çok mu iyi çalıyorsun sanki" hırsla bana döndü.

"Kendinden üç yaş büyük ve her konuda daha deneyimli birine meydan okumak için daha çok çalışman gerekiyor" gülümseyip ona baktım.

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun" ellerini iki yana açtı.

"Bunu bir savaş başlangıcı olarak mı kabul etmeliyim"bunu söylerken bile kabul etmiş oluyordu.

"Nasıl kabul etmek istersen" gülümseyip elini iki şeklinde havaya kaldırdı.

"İki gün sonra. Saati ve detayları konuşuruz. Bana meydan okumamalıydın" başımı iki yana salladım.

"Bazen senelerden çok yetenek gerekir. Yani ben kazanınca kendini çok üzme." Gülümsemesi daha da büyüdü.

"Bazen tecrübe olmayınca yetenek fazla işe yaramaz. Yani ben kazanınca daha iyi yapmak için kendini çok fazla yorma" benimle dalga mı geçiyordu, yoksa gerçekten bana meydan mı okumuştu. Kaybetmesini büyük bir keyifle izleyecektim...

OYUN (Tamamlandı)Место, где живут истории. Откройте их для себя