On another love, another love ... all my tears have been used up

306 32 56
                                    

 Matthew ile olan konuşmalarından sonra Steve kalkıp valizini toplamıştı. Normalde ev Steve'indi ama orada kalmak istemedi. Matthew isterse bir süre daha kalabileceğini söylese de teşekkür etmiş, sadece valizi ve birkaç özel eşyasıyla çıkıp gitmişti. Yakın arkadaşı Bucky'i aramış, ondan da onay aldıktan sonra onun Brooklyndeki evine sürmüştü. Bir süre orda kalabileceğini düşünüyordu. Henüz yolu yarılamıştı ki telefonu çaldı. Göz ucuyla baktıktan sonra bilinmeyen numarayı görmüş, uzanıp açtıktan sonra hoparlöre vermişti. Bir şey demesine gerek kalmadan karşıdan ses geldi. "Steeb?"

 Steve'in kaşları hafifçe çatıldı. Bu Tonydi. "Stark." dedi kısaca ve Tony konuşmaya başladı. "Matthewle konuştum... Ordan ayrılmışsın. Düşündüm de-"

"Eski sevgililerim olarak gereğinden fazla ittifak kuruyorsunuz." Tony onun ne dediğini umursamadı. "Düşündüm de yanıma gelebilirsin."

"Hayır." diyerek cevapladı Steve direkt onu. "Brooklyn'e gidiyorum. Buckyle kalacağım."

"Neden annenlerle kalmıyorsun?"

"Tüm bu olanları açıklayabilecek kadar enerjim yok çünkü."

"Lütfen, buraya gel öyleyse... Hem Bucky ve Sharon'ın 2 çocuğu olmamış mıydı? Dinlenemezsin o evde."

"Araç kullanıyorum, kapatmalıyım."

"Buraya geliyorsun."

"Hayır gelmiyorum.

"Evet geliyorsun."

"Hayır Tony, Brooklyn'e gidiyorum."  dedikten sonra bu böyle dakikalarca sürmüştü. Steve onun sesini duymak isediğinden kapatmıyordu ve bunu sürdürüyordu. Tony'nin ise canına minnetti. Bu süre içersinde Steve yolunu tekrar Manhattan'a çevirmişt ve yaklaşık 15 dakikalık bir yolu kalmıştı. "Kapatmalıyım Stark. The Central Park North'a yerleşmeliyim." Tony duyduğu cümleyle sırıtırken alt dudağını dişlemişti. Şirkete 20 dk mesafede olan otele gitmek için ayaklandı ve anahtarlarını aldı. "Çok uzağa (!) gitmişsin." Steve nefesini verdi. Tony'den uzaklaşamadığı için kendinden nefret etmişti çünkü o, şu an görmesi gereken son kişi bile değildi ve Tony'nin geleceğini de biliyordu. "Sonra görüşürüz Tony." Steve cevabı beklemeden telefonu kapatmıştı. Valizini alıp otele girdi, bir oda tuttuktan sonra çıkıp yerleşti. Lüks bir yer değildi ama burayı seviyordu. O lise son sınıftayken annesi ve babası Brooklyn'e dönme kararı aldığında, kendisi gitmemiş, babasının otelle anlaşması üzerine burda uzun süreli bir oda kiralamışlardı. Son sınıftayken burda kalmıştı ve burda Tonyle beraber çok anısı vardı. 

 Eşyalarını dolaba yerleştirip arabada kalan ufak tefek şeyleri de çıkarmış, ardından kendini yatağa atmıştı. Çok geçmeden kapı çaldı. Tony, yolunu ezbere bildiği bu odaya resepsiyona bile sormadan çıkmıştı. Steve'in bu odada kalacağını biliyordu ve kapıyı tıklattıktan sonra heyecanla açmasını bekledi. Sarışın kısa sürede kapıyı açtıktan sonra karşısındaki esmer adamı süzdü. Esmer neşeli bir gülümsemeyle ona bakıyordu. "Merhaba yakışıklı."

"Merhaba Bay Stark."

"Dediğim gibi, Bay Stark babamdır." Sormadan içeriye geçerken kaşlarını kaldırıp indirdi. "1,5 ay önce öldü. Huzur içinde (!) yatsın." Steve onu süzdü ve tekrar nefesini verdi. Kapıyı kapatırken iğneleyici bir şekilde konuştu. "Girebilirsin tabii." 

"Matt sana anlatmıştır." Diyerek onun iğnelemesini de görmezden gelirken kenardaki koltuğa oturmuştu Tony. "Boşanmam pek uzun sürmez. Tanrım... sonunda kavuşacağız-"

"Kes şunu." Sarışının kaşları çatılırken onun karşsında durmuştu. "Kendine bir bak. Yaşanan tüm bu şeylere bak. Hiçbir şeyi ciddiye almıyorsun Tony. Benim yüzüme nasıl bakabiliyorsun? Hangi cesaretle gidip Mattle öyle bir konuşma yaptın? Benim seninle tekrar birleşmek istediğimi nerden çıkadın!?" Sarışının sesi sona doğru yükselmişti. "Baban'ın ölümünden sonra hiç de üzüntülü bir adam gibi görünmüyorsun. Şu uğraştığın şeylere bak! Tamam, Howardla iyi değildiniz ama cidden, bu kadar umursamaz mısın?"

Another Love • Stony AU ⎊⍟Where stories live. Discover now