Bölüm 3

706 48 0
                                    

"Bir sene önce" (küçük bir kısım)

"Hacer teyze lütfen beni bırakmayın ben gitmek istemiyorum lütfen. "
"Kızım yapma böyle biliyorsun yaşıt oldun devletin koruması altında değilsin artık."
"Hayır ben daha çocuğum beni bir hiç mişim gibi sokağa atamazsınız yalvarırım bırakmayın beni. Ben daha büyümedim" ellerimi iki yana açıp kendimi gösterdim "bak büyümüş gibi mi duruyorum bana bak Hacer teyze ben hala sizin minik serçenizim."
"Kızım herşeyi daha da zorlaştırıyorsun yapma böyle bak bizi de üzüyorsun."

Ya ben ne durumdaydım görmüyorlar mıydı halimi. Tek başıma dışarda ne yapardım hiç mi düşünmüyorlardı beni. İçimdeki bu yangını sanki söndürebilecekmişim gibi avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Bütün çocuklar, hatta yurdun müdürü bile dışarı çıkmış benim bu çıldırmış halime bakıyorlardı. Fazlaca acıyarak..

"Dışarda beni bekleyen bir ailem yok ne yaparım ben tek başıma. Nasıl yaşarım. Ben daha buna hazır değilim lütfen beni yuvamdan ayırmayın."

Gözüm müdüre ilişince hızlıca onun yanına gittim ayaklarına kapanıp "beni bırakmayın." Hıçkırıklarım konuşmama müsade etmiyordu ama ben yinede kendimi zorlayarak konuşmaya çalışıyordum. Başımı müdür Beyin ayağına yaslayıp içimdekileri dilime vurdum.

"Hiç mi beni düşünmüyorsunuz dışarda nasıl bir hayat var bilmiyorum. Tek başıma nasıl mücadele ederim bilmiyorum. Ben dışarda nasıl yaşanır bilmiyorum! Hayır. Hayır beni bırakamazsınız! İsterseniz bana verdiğiniz oda da kalmam elimle az ileride duran bankları gösterdim şunların üzerinde kıvrılır yatarım. Hatta ..hatta isterseniz odaları, tuvaletleri temizlerim Hacer teyzeye yardım ederim . Eğer beni görmek istemezseniz varlığımı bile hissettirmem size. Beni göndermeyin yuvamdan, bana merhamet edin."

Kimse hareket etmiyordu kimse tek bir söz bile söylemiyordu. Duymak istediklerimi söylemiyorlardı bana. Benden bu kadar çabuk vazgeçmiş olamazlardı değil mi ? Ben..ben ikinci terkedilişi dayanamazdım yok yokk bunu kaldıramazdım ben. Müdür Bey tutuşlarımı bırakacak harekette bulunup benden uzaklaştı, ellerim ve başım boşluğa düşercesine yere değdi. Bedenimi soğuk zemine yatırıp ellerimle dizlerimi karnıma çektim. Benim bu hareketimle bir kaç kişi yanıma gelip beni kaldırmaya çalıştı. Birşeyler söylüyorlardı, ama hıçkırıklarım onların sesini bastırıyordu.

Keşke reşit olmasaydım hep küçük kalsaydım. Belki o zaman göndermezlerdi beni.

Başaramamıştım..elimden hiçbir şey gelmiyordu gidecektim. Yavaşca ayağa kalktım sert bir şekilde gözyaşlarımı sildim. Köşede duran Hacer Teyzenin hazırladığı valizimi elime alıp çıkış kapısına doğru ilerledim.

"Kızım vedalaşmadan nereye gidiyorsun."

Hacer teyzenin sesiyle olduğum yerde kalmıştım. Dinen gözyaşlarım tekrardan akmak için benimle savaş halindeydi ama buna izin vermeyecektim. Yeteri kadar ağlamıştım bugün...
Ciğerlerime, sanki oksijensiz kalmışcasına derin bir nefes çektim. Başıma hafifçe çevirdim bana ağlayarak bakan Hacer teyzenin bakışlarıyla karşılaştım. Oda benim gibi perişan olmuştu, vücudumu ona çevirip bana acıyarak bakan topluluğa baktım.

Burada o kadar çok sahipsiz çocuk vardı ki ve hepsi bir gün buradan gitmek zorunda kalacaktı. Belkide yüzlerinde gördüğüm bu ifade,sadece benim değil onlarında aynı sonla biteceğini biliyor olmalarıydı. Bu durum yüzümde burukça bir tebessüme yol açtı biz evsizlerin asla bir evi olmayacaktı. Gözlerim tekrardan Hacer teyzeyle karşılaşınca, vedalaşmanın ne kadar can alıcı olduğunu hissetmek olduğum yerde sarsılmama yol açtı.Vedalaşmaya hazır olmadığımı farkettim. Başımla bunu yapmayacağımı gösteren harekette bulundum. Bunu anlayan Hacer teyze çaresizce beni onaylayan bakışlar atmakla yetindi.

YOL (Yeniden Düzenlenecektir)Where stories live. Discover now