Bölüm 19

352 34 6
                                    

  Bugün dersim yoktu o yüzden bende işe gelmiştim. Ayrıca aklıma takılan bir soru vardı şimdiye kadar bunu neden düşünmedim diye yol boyunca kendime kızdım. Onlar yani ailem ne olduda fikirleri değişmişti? Annemin yazdığı mektupta ailemle karşılaşmam için daha zamanım olduğunu söylemişti. Bu kadar mi çabuk fikirleri değiştirmişti. Kendimi yiyip bitirdiğim konulardan bir kaçıda bunlardı.

  Bu düşüncelerin aklıma düşmesiyle tüm boyu sersem gibi ortalıkta dolaşmıştım. Beynim o kadar doluydu ki bir türlü kendimi işe verememiştim. Tabi bunu tek fark eden ben değildim. Hatta bir kaç defa Onur şefimden azar isitmistim. Kendi yaşıtınızdan azar işitmek gerçekten kırıcıydı. Ama yinede Onur şefim haklıydı.

  Dün kıramadığım tabakları bugün kırmıştım. Yere düşen o tabaklar sayesinde birazda olsa kendime gelebilmiştim. Ah birde Şefimin azari beni bi hayli kendime getirmesinde yardımcı olmuştu. Bende bir süre askıya aldım. Nasıl olsa buradan çıkınca artık tüm sorularıma cevap bulabilecektim.

   Ilerleyen saatlerde Baran aramıştı. Kısaca geldiklerini benim ne zaman eve geleceğimi sormuştu. Daha işimin bitmediğini beklemelerini söyleyip kestirip atmıştım. Tabi oda neden böyle birşey yaptığımı pek anlayamasada bana bunu sormamıştı. Çünkü ben aştığımız o çizgiyi yeniden araya koymuştum. Hatta eskisi gibi artık ona Baran Bey diye hitap ediyordum.

  Ama sandığınız gibi bunu ciddiye alan tek kişi bendim. Baran yine eski barandı. Ilk tanıştığımız gibi davranmaya inatla devam ediyordu. Onu boşverip saatleri saymaya devam ettim.

  Bir saat sonra mesaim bitecekti. Ama şu son saati beklemek bile bana ölüm gibi gelmişti. Içten içe onları çok merak ediyordum. Bırakın sorularıma cevap bulmayı en çok onlarla karsilacak olmak beni heyecanlandiriyordu. Dizginleyemedigim şu duygular, beni etkisi altına almıştı.

  Her ne kadar iç sesimi susturmaya çalışsamda bir türlü buna engel olamıyordum.

   Beklemek benim karakterime öyle bir bozmuştu ki etrafımdaki herkesten azar işitmeye başlamıştım. Hatta Cem bile beni odasına çağırmış,kendime çeki düzen vermem konusunda beni uyarmıştı. Isten çıkacak olmamın vermiş olduğu tedirginlikle artık daha sakin hareketlerde bulunuyordum.

   Şimdi işimiz bitmiş soyunma odasına doğru gidiyorduk. O kadar hızlı üstümü giyinmiştim ki odadaki kızlar bile benim bu halime hayretle bakmışlardı.

  Zaten bugün bende bir hâller olduğunu çoktan anlamış olmalılardı. Ama beni tam tanimadıklari içinde kimse bana soru sormaya cesaret edemiyorlardı. Hoş zaten kimseye bir açıklama yapmak zorunda değildim.

  Herkesten önce dışarıya çıkıp kapıda iş arkadaşlarımın çıkmasını bekledim. Birbirlerine bakıp gülüşerek konuşan iş arkadaşlarıma baktım. Acaba bende birgün onlarla aynı karede olabilir miydim? Bu görüntü sadece ufacık biran ailemin şuanda beni beklediğini unutturmuştu.  Ördüğüm duvarları bazen yıkmak gerçekten çok zor oluyordu. 

"Hadi Hayat? Niye bekliyorsun."

Ayse'nin seslenmesiyle hemen kendime gelip arabaya bindim. Beş dakika sonra ailemle yüzleşecektim. Acaba onları görünce nasıl tepki verecektim. Eminim  kollarina atlamayacaktım ama yinede ne yapacagimi tam kestiremiyordum. Bu benim için ilkti.

  Içimdeki ses onlara ne kadar kızgın olursam olayım affedeceğimi söylüyordu. Hatta bana diyordu ki 'Affet. Öncesini önemseme,sadece bugünü önemse.' Bunu yapabilir miydim acaba?

  Onları görünce,kalbimde bir sızı olacaktı bu kesindi ama yinede içimdeki çocuk onlara sarılmak isteyecekti. Tüm acılarına rağmen onlara sarılmak,aile sıcaklığını hissetmek isteyecekti.

YOL (Yeniden Düzenlenecektir)Where stories live. Discover now