Bölüm 25

169 12 1
                                    

  Ben şaşkınca ayakta dikilmeye devam ederken Baran kolumdan çekip beni dışarıya çıkardı. Baran beni koridorda sürüklerken gözlerim mahzendeki insanlara kaydı. Bu kadar insanın burada ne işi vardı? Yan yana duran, bir göz odayı andıran bu yerde fazlasıyla perişan gözüküyorlardı. Zayiflamaktan harap düşmüş bedenler, bir bez parçasını andıran kıyafetleriyle gerçekten çok kötü haldelerdi. Her birinin gözlerinde gördüğüm tek şey parçalanmış ruhlarıydı. Burada bir çok yaştan insan vardı. Belki kimileri son nefesini bu harabede verecekti. Neden insanlara bu zulüm yapılıyordu? Belki biz buradan çıkıp gidecektik peki ya bu insanlara ne olacaktı? Onları bu halde görmek içimdeki yangını körüklemekten başka birşey yapmıyordu.  Aklımdan geçen tek şeyse onları arkamda bırakamayacağımdı. Ne pahasına olursa olsun!

"Yardım edin."

Başımı bize seslenen kişiye çevirdim. Neredeyse bizimle aynı yaştaydı. Üzerindeki yırtılmış kıyafetlere bakarsak eğer oda uzunca süre burada olmalıydı. Ama o diğerleri gibi daha ruhunu kaybetmemişti. Diğerlerin gözlerinde bir boşluktan fazlası yokken onun gözlerinde yaşam pırıltıları vardı. Kolumu Barandan çekip ona doğru ilerledim.

"Hayat ne yapıyorsun."

Yine benim kolumu tutacak gibi olduğunda hızlıca ondan sıyrıldım.

"Şu insanların halini görmüyor musun?"

Bana cevap vermeden önce kısaca bir etrafına baktı.

"Onlar için yapacağımız birşey yok."

Duyduğum sözler beni bozguna ugratirken hayretle yüzüne baktım.

"Onları kurtarabiliriz."

"Yapamayız."

"Yapmamız gerek."

Onlar için yapacağımız birseyler olmalı. Burada daha fazla yaşayamazlar. Gözlerimde her ne gördü bilmiyorum ama sinirle etrafında döndü. Bıkkınca nefesini bırakıp ellerini saçına götürdü. Birşeyler düşünüyor olmalıydı. Baran'ı düşünmek için zaman tanıdım eminim mutlaka birşeyler bulacaktı. Yarim kalmış adımlarımı bize seslenen çocuğa doğru yönelttim.

"Neden buradasın? Bu insanlar neden burada?"

"Benim yüzümden buradalar."

"Neden?"

Çaresizce insanlara bakışını izledim.

"Onlar benim halkım. Eğer bize yardım etmezseniz hepsi ölecek."

"Halkın mi?"

Başını hafifçe sallayıp "Size herşeyi anlatıcam önce bizi buradan çıkarmalısınız."

  Bunu bende istiyordum.Yanima yaklaşan Baran'la gözlerimi çocuktan çektim.

"Geri çekıl."

Dediğini yapıp demir parmakliklardan uzaklaştım. Birşeyler söyledikten sonra ufak bir patlama oldu.

Kapılar teker teker açılırken minnetle Baran'a baktım.  O ise sadece önündeki adama bakıyordu.

"Sadece bu kadarını yapabilirim. Gerisini senin halletmen gerekecek. Bunu yapabilir misin?"

  "Sağol."

"Acele etmeniz gerek patlamayı duymuşlardır. "

Adamın cevap vermesini beklemeden beni kolumdan çekip yürütmeye başladı.

"Başımıza nasıl bir bela aldık farkında mısın acaba?"

Bunu biraz sinirle söylemişti ama yaptıgından dolayı yüzünde rastladigim bir pişmanlıkta yoktu. Yüzüme  yayılan gülümsemeyle ona baktım.

YOL (Yeniden Düzenlenecektir)Where stories live. Discover now